Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/622 E. 2023/153 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/622 Esas
KARAR NO: 2023/153
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2020
NUMARASI: 2017/126 2020/331
DAVANIN KONUSU:Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
KARAR TARİHİ: 02/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 05/12/2015 tarihinde davalı organizasyon şirketinin menajerliğini üstlendiği “…” isimli müzik eseri için klip çekildiğini, dava konusu klibin müvekkilinin “eser sahibi” olduğunu, daha sonra müzik eserinin müvekkilinden izin alınmadan ve herhangi bir bedel ödenmeden televizyon kanallarında ve özellikle Youtube olmak üzere dijital mecralarda yayınlandığını, dava konusu klibin halen televizyon kanallarında ve dijital platformda yayınlanmaya devam edildiğini, dava konusu eserin başta Youtube olmak üzere 28/12/2005 tarihinden itibaren haksız olarak umuma sunulduğunu, eserin 23/06/2017 tarihinde Youtube’da 200.854.396 kere geniş bir kitle tarafından izlenildiğini ve halen izlenilmeye devam ettiğini, klibin her izlendiğinde davalı tarafın gelir elde ettiğini, müvekkilinin yurt içi ve yurt dışında kendine has müzik klibi ile tanındığını, klibin sahibinin özelliğini taşıyan kendine has özgün bir senaryoya sahip olduğunu, dava konusu klibi yayınlayanın icracı sanatçılar değil bizzat davalı taraf olduğunu, davalının iddialarının aksine müvekkili ile icracı sanatçılar arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığını, davalının basiretli tacir sıfatıyla söz konusu klip üzerinde hak sahibi olan kişilerden eser üzerindeki fikri hakları yazılı olarak devralmak zorunda olduğunu, müvekkili ile davalı taraf ve icracı sanatçılar arasında herhangi bir sözleşme olmadığını, davalı tarafın müvekkilden izin almaksızın dava konusu klibi yayınladığını, bu durumun müvekkilinin haklarına açık bir tecavüz olduğunu, Youtube’da da davalı tarafın bu klibin yönetmeni olduğunun açıkça görüldüğünü, klip her izlenildiğinde davalı tarafın kar elde ettiğini, müvekkiliyle herhangi bir sözleşme yapılmadığı için müvekkilinin bu kardan yoksun kaldığını iddia ederek, müvekkiline ait bulunan esere yapılan tecavüzün varlığı ve halen devam ettiğinin tespitine, ref’ine, FSEK 68.madde uyarınca müzik klibi için müvekkili ile sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin tespit edilerek üç kat fazlasının davalıdan tahsiline, müvekkilinin yoksun kaldığı karın karşılanabilmesi için fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, şimdilik 50.000 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin fonogram yapımcısı olduğunu, yapımın televizyon ve internet ortamında şirketi aracılığıyla yayınlanmasını sağladığını, müvekkilinin yapımını üstlendiği bir müzik eserini sanatçıdan klibi ile beraber alarak yayına gönderdiğini, eser sahiplerinin klipleri hazır olarak müvekkiline teslim etse dahi, dava konusu “…” isimli müzik eserinin klip çekim masrafını üstlendiğini, dava konusu “…” adlı eserin sahiplerinin … ve … tarafından bestelenip seslendirildiğini, aynı eserin yer aldığı albümün yapımcılığını da müvekkili şirketin üstlendiğini, eser sahibi … ve …’e dava konusu klip çekim ücretini gönderdiğini, müvekkilinin davacı tarafı tanımadığını, akabinde aralarında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, ihlal edilen eserden ötürü herhangi bir hakkı bulunmadığını, dava konusu klibin çekildiği eserin sahiplerinin … ve … ile davalı arasında klibin çekilmesine ilişkin bir anlaşma olduğunu, eser sahiplerinin klip çekiminin tamamlanmasından sonra kayıtları müvekkiline teslim ettiğini, müvekkilininde yapımını üstlendiği klibi televizyon ve dijital ortamda yayına sunduğunu, klip çekimi için yapılan anlaşmanın taraflarının davacı ile … ve … olduğunu, müvekkilinin taraf sıfatı bulunmadığını, bu yüzden davacıya karşı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili ile icracılar arasındaki sözleşme tarihinin 12/01/2016 olduğunu, dava konusu klibin ise 05/12/2015 tarihli olduğunu, klip çekimi tamamlandıktan sonraki tarihli bir sözleşme ile müvekkili şirkete o klibin ücretini ödeme yükümlülüğünün yüklenilemeyeceğini, dava konusu klipte sadece icracı sanatçıların şarkılarını söylediği çeşitli karelerin olduğunu, herhangi bir hikâye ve senaryosunun bulunmadığını, müzik ortadan kaldırıldığında sinema eser niteliğini taşıyacak bir özellik arz etmediğini, dava konusu müzik klibinin yayınlanmasında davacı tarafın haberdar olduğunu, zira klip yayınlandıktan sonra davacı tarafın klibi bir çok kez sosyal medya hesaplarında paylaştığını, eser sahiplerine başarılar dileyip reklamlarını yaptığını, yani davacının bilerek ve isteyerek klibi eser sahiplerine teslim ettiğini, klibin bilirkişi heyeti tarafından sinema eseri olarak nitelendirilemeyeceğini, klibin ışık, açı, kamera hareketleri, kurgusal unsurlar açısından bir sinema eseri olarak kabul edilemeyeceğini, klibin 30.000 TL – 40.000 TL rayici bedel olacağı yönündeki görüşlerinin fazla olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 22/10/2020 tarihli, 2017/126E.-2020/331K. Sayılı kararı ile”… her hangi bir hususiyetin olmadığı, görüntülerin bir eser oluşturabilecek ve bir birleriyle alakalı görüntüler olmadıkları, ayrıca estetik değer taşımadıkları, herhangi biri tarafından da çekilip kullanılabilecek görüntülerden oluştuğu FSEK kapsamında eser vasfının bulunmadığı anlaşılmakla davacının eser sahipliğine dayalı olarak açmış olduğu tecavüzün ref i ve mali hak ihlali iddiasına dayalı maddi manevi hak ihlali iddiasına dayalı manevi tazminat davasının reddine karar vermek gerekmiş, bu noktada davacının çekilen klibe ilişkin ücret talep edebileceği raporlarda belirtilmiş ise de ücret alacağına dayalı bir talebin olmadığı, (esasen bu yöndeki bir talep dava konusu klibin eser vasfının bulunmadığı dikkate alındığında FSEK kapsamında yargılama yapmakla görevli mahkememizin görev alanında kalmayacağı, ücret alacağı talebi BK genel hükümler kapsamında talep konusu olabileceği hususları izahtan varestedir.) davanın FSEK hükümlerine dayalı olarak açıldığı dikkate alınarak davanın tümden reddi…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; eksik inceleme ile karar verildiğini, 19/10/2018 tarihli raporun dikkate alınmaksızın yalnızca davalı tarafından sunulan dava dışı icracı sanatçılara ait gazete röportajların dikkate alınarak karar verildiğini, 19/10/2018 tarihli raporda söz konusu klibin sinema eseri olarak değerlendirilebileceği yolunda görüş belirtildiğini, ancak mahkemenin buna rağmen bu raporda çelişen ve ayrıca kendi içlerinde çelişkili olan 05/07/2019 ve 05/03/2020 tarihli raporlara göre karar verdiğini, dava konusu müzik klibinin sahibinin hususiyetini taşıdığını, ayrıca ilk derece mahkemesi kararının kendi içinde çelişkili olduğunu, klibin FSEK’in 3. Maddesi kapsamında düzenlenen musiki eser kapsamında olan bir eser olduğunu, davalının talebi üzerine dosya arasına alınan İstanbul 1. FSHHM’nin 2017/262E. Sayılı dosyası esas alınarak dava konusu klibin eser olmadığı ve davacının bu klip üzerindeki haklarını icracı sanatçılara devrettiği yönünde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bahse konu mahkeme dosyasında müvekkilinden bağımsız olarak davalı ile dava dışı icracı sanatçılar arasında imzalanan 12/01/2016 tarihli sözleşmenin o dosya kapsamında değerlendirilerek icracı sanatçıların kendi eserleri üzerindeki hakları davalıya devrettikleri ve bu devrin müvekiline ait müzik klibini de kapsadığı yönünde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaldı ki mahkemenin hükme esas aldığı 05/03/2020 tarihli raporun inceleme ve sonuçlar başlıklı bölümünün C başlıklı kısmında 12/01/2016 tarihli sözleşmenin 4.3 maddesinde sanatçının FSEK’den kaynaklanan her türlü mali hakkını davalıya devrettiği ancak buradaki devrin sanatçının sadece haklarını içermekte olup sözleşmelerin nispiliği kuralı gereği davacıyı bağlamadığı yolunda görüş bildirildiğini, davalının cevap dilekçesinde müvekkili ile arasında bir sözleşmenin olmadığını ve dava konusu eseri izinsiz olarak yayınladığını açıkça ikrar ettiğini bildirmiştir.
DELİLLER: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/262 esas, 2018/362 karar sayılı kararının incelenmesinde, davacı … ile davalı … Tic. A.Ş. arasında görülen FSEK tazminatı konulu olduğu, davada sanatçı …’in eserlerinin kliplerinin youtube üzerinde yayınlanması nedeniyle tazminat talep edildiği, davada müzik şirketleri arasındaki devrin kapsamına klipler üzerindeki hakların da girmesi sebebiyle davacının ileri sürebileceği bir hak olmadığı, dava konusu kliplerin müzik eserinden bağımsız bir eser olarak düşünülemeyeceği, davaya konu kliplerin yeni bir eser ortaya çıkarmadığı, eserin tanıtımına yönelik olduğu, musiki eseri sayılabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür Yargılama sırasında alınan 19/10/2018 tarihli bilirkişi raporunda; “…davacının çalışmasının FSEK kapsamında sahibinin hususiyetini taşıyan bir çalışma diğer bir deyişle eser olarak değerlendirilebileceği, takdirin mahkemeye ait olmak üzere, davacının meydana getirdiği klip çalışmasının FSEK md. 5’de düzenlenen sinema eseri korumasından yararlanabileceği (Sinema eserleri, her nevi, bedii, ilmi, öğretici veya teknik mâhiyette olan veya günlük olayları tespit eden filmler veya sinema filmleri gibi, tespit edildiği materyale bakılmaksızın, elektronik veya mekanik veya benzeri araçlarla gösterilebilen, sesli veya sessiz, birbiriyle ilişkili hareketli görüntüler dizisidir), bu bağlamda ilgili klibin ışık, açı, kamera hareketleri, kurgu gibi unsurlar doğrultusunda sinema tekniğine uygun, sinematografik bir yapı arz ettiği, FSEK md. 5’in kapsamına sadece sinema filmlerinin dahil olmadığı, sinema filmleriyle sınırlı olmadığı, hususiyet taşımaları kaydıyla reklam filmlerinin veya somut olayda olduğu gibi video kliplerin de bu korumadan yararlanabileceği, sinema eseri kavramının dar yorumlanamayacağı klasik bir film senaryosu gibi senaryosunun olmasının beklenemeyeceği, sözleşmenin 4.2 hükmünden, sanatçı ve yapımcının kliplerle ilgili ortak karar verecekleri ve kliplerle ilgili çalışmalara katılmayı kabul ve taahhüt ettiklerinin anlaşıldığı, bu tür bir düzenlemenin tarafların kliplerden kaynaklanan masrafları da birlikte üstlendikleri yönünde bir değerlendirme yapılmasına imkan tanıyabileceği, kaldı ki davalının da yönetmene olan ödeme yükümlülüğünü inkar etmediği, bu yükümlülüğünü icracı sanatçılara ödeme yaparak -onların aracılığıyla- yerine getirdiği yönünde bir iddiada bulunduğu, söz konusu klip çekimi için yönetmenle icracı sanatçılar temasa geçmiş olsa da, yönetmenle yapımcı arasında doğrudan bir sözleşme olmasa da, hayatın ve sektörün olağan akışında yönetmenin yapımcı firmanın varlığından haberdar olmasının bekleneceği, dolayısıyla yapılan çalışmanın yayını konusunda icracı sanatçıların çalıştığı yapımcı firmaya da izin vermiş sayılacağı yönünde bir değerlendirme yapılabileceği, bu değerlendirme kabul edilecek olduğunda yapımcının kullanımının izin dahilinde olduğu, bu durumda telif tazminatı değil de yapımcının da sorumluluğunda bulunan sektörel koşullara uygun bir rayiç bedelin ödenmesi gerektiği sonucuna varılabileceği, belirtilen yaklaşım kabul edilmeyip, davalı yapımcının kullanımının izinsiz olduğu kabul edilecek olursa bu takdirde, takdiri mahkemeye ait olmak üzere FSEK md. 68’de öngörülen üç kata kadar tazminata hükmetme durumunun doğabileceği, bu değerlendirmeler ışığında, hangi olasılık kabul edilirse edilsin, davacının ilgili klip çalışması nedeniyle bir alacak hakkının doğduğu, sözkonusu video klibin eser niteliğinden bağımsız olarak (eser sayılsın veya sayılmasın), profesyonel nitelik taşıdığı ve piyasadaki rayicinin 30.000 TL – 40.000 TL arasında değişiklik gösterdiği…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 05/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda; “…dava konusu klibin, 28/12/2005 tarihinden beri internet üzerinden yayınlanmaya başlandığı ve halen yayında olduğu, klipte davacıya ait herhangi bir hususiyetin olmadığı, görüntülerin bir eser oluşturabilecek ve bir birleriyle alakalı görüntüler olmadıkları, estetik değer taşımadıkları gerekçeleri ile eser niteliği taşımadığı kanaatinin oluştuğu, dava dışı icracı sanatçıların … gazetesinde yayımlanan röportajları doğrultusunda da klibin bir hikâyesinin olmadığı görüşünün desteklendiği, diğer taraftan bahse konu klibin, davacı tarafından en azından emek ve zaman ve harcanarak vücuda gelmiş olduğu ve bunun maddi bir karşılığının olması gerektiği, davacının harcamış olduğu zaman ve emek karşılığı işbu klip için talep edebileceği tutarın yaklaşık olarak 3.000 TL ile 5.000 TL arası olabileceği…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 05/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda; “…dava konusu klibin, hususiyet taşımaması sebebiyle FSEK anlamında “eser” özelliği taşımadığı, mahkemenin aksi görüşte olması halinde klip çekim hizmeti karşılığı 5.000 TL’nin rayiç olarak dikkate alınabileceği…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, davacıya ait esere tecavüzün varlığı ile halen devam ettiğinin tespiti, ref’i ile FSEK 68. Maddesi uyarınca maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Davacı taraf çektiği klibin davalı tarafından izinsiz olarak yayınlandığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sonunda davanın reddine dair verilen karar davacı vekilince istinaf edilmiştir. İstinaf incelemesi istinaf dilekçesinde ileri sürülen hususla ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dosyanın incelenmesinde dava konusu klibin davacı tarafından çekildiği, davalı tarafından da youtube ve çeşitli mecralarda yayınladığı anlaşılmıştır. Davacı taraf 5846 sayılı yasaya dayandığından öncelikle davacının çektiği klibin eser olup olmadığı hususu üzerinde durulması gerekir. Alınan 05/07/2019 tarihli ve 05/03/2020 bilirkişi raporları içeriğinde de belirtildiği üzere söz konusu klibin bir senaryosunun ve hikayesinin olmadığı, herhangi bir konuyu, durumu, olayı sinematografik özelliklerle anlatmadığı, müzik parçasını seslendiren 2 kişinin 1-2 mekanda görüntülerinin yer aldığı ve cut montaj ile klip haline getirildiği, ışık malzemesinin minimum kullanıldığı, karanlıkta yapılan çekimlerin ise özel bir aydınlatma olmaksızın yapıldığı, görüntülerin muhtemelen tek kamera ile çekilerek zorlayıcı kamera açıları kullanılmadan elde edildiği, estetik değerden yoksun olduğu, herhangi bir hususiyet taşımadığı, klibin bu haliyle eser niteliğinin bulunmadığı anlaşılmakla davacının FSEK’e dayalı olarak talepte bulunamayacağı kanaatine varılmıştır. Söz konusu raporlar ayrıntılı incelemeyi içerdiği gibi istinaf denetimine de elverişli nitelikte olduğundan hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir. İlk derece mahkemesince bu hususlar karar yerinde isabetli şekilde değerlendirilmiş olup, davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/02/2023