Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/62 E. 2022/2036 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/62 Esas
KARAR NO: 2022/2036
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/07/2020
NUMARASI: 2016/810 2020/392
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan …’ın müvekkili aleyhine senede dayalı takip başlattığını, müvekkilinin davalılara borcunun bulunmadığını, senedin sahte olduğunu, davalılardan …’in müvekkilinin ortağı ve yetkilisi olduğu … San. Tic.A.Ş’de ofisboy-tahsilat elemanı olarak çalıştığı dönemlerde hukuka aykırı olarak elde ettiği ıslak imzalı belgelerin üzerlerinin sonradan doldurulmak ve/veya kes kopyala yapıştır yöntemleriyle sahte olarak ortaya çıkarıldığını, konuyla ilgili suç duyurusunda bulunduklarını belirterek müvekkilinin davalılara borçlu olmadığınıın tespitine senedin iptaline ve takibin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davalılardan …’e parça parça verdiği borç para karşılığında davaya konu senedi adı geçenden aldığını ve diğer davalı …’ya temlik ettiğini, davacıyı tanımadığını iyi niyetli 3.kişi konumunda buluduğunu bildirmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacının ortağı ve yetkilisi olduğu … San. Tic.A.Ş’nin uzun yıllardan beri gizli ortağı olduğunu, bunun 20.01.2012 tarihli protokol ve taahhütname başlıklı belge içeriğinden de anlaşıldığını, müvekkilinin gizli ortaklıktan ayrılma karşılığında dava konusu senedin verildiğini, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını bildirek davanın reddini istemiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin davaya konu senedi davalılardan …’ten alacağın temliki yoluyla devir aldığını, müvekkilinin keşideciyi tanımadığını, iyi niyetli 3,kişi olup, şahsi def’ilerin müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini bildirirek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 09/07/2020 tarihli, 2016/810E.-2020/392K. Sayılı kararı ile; “…davalı …’in iddialarının teknik bilirkişi raporları ile çeliştiği, dolayısıyla davalı …’in davacı ile aralarında 400.000 TL’lik senet verilmesini gerektiren bir ilişki bulunmamasına rağmen haksız ve hukuka aykırı yollardan elde ettiği imzalı ancak metin kısmı boş olan dava konusu senedi doldurmuş olması nedeni ile davacının bu senetten dolayı bir borcunun bulunmadığı, diğer davalılar her ne kadar iyiniyetli üçüncü kişi oldukları ve davacı ile davalı … arasındaki ilişkinin kendisine karşı ileri sürülemeyeceğini ileri sürmüş iseler de davalı … tarafından senedin haksız bir şekilde ele geçirilmiş ve sahtecilik yoluyla doldurularak kullanılmış olması nedeniyle bunun herkese karşı ileri sürülebilecek itiraz niteliğinde bulunan defilerden olması karşısında davalıların bu yöndeki savunmalarına itibar edilemeyeceği kanaatine varılarak davanın kabulüne, davalı …’in kötüniyetinin sabit olması nedeni ile aleyhine icra kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. 1-Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ve takibe konu 30/06/2014 vade tarihli ve 400.000,00 TL bedelli davalı … lehine düzenlenmiş keşidecisi davacı … olan bonodan dolayı davacı tarafın borçlu olmadığının tespitine ve söz konusu bononun iptaline, 2-Dosya kapsamı itibariyle davalı …’in kötü niyetli olduğundan takip konusu miktar üzerinden hesaplanan 111.600TL kötü niyet tazminatının davalı …’ den tahsili ile davacı tarafa verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı,
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı … istinaf dilekçesinde; keşideciyi tanımadığını, taraflar arasındaki ilişkiyi bilmediğini, iyi niyetli 3. Kişi olduğunu, dolayısıyla da kötü niyetinin ispat edilemediği sürece şahsi def’ilerin kendisine karşı ileri sürülemeyeceğini, hakkındaki davanın reddedilmesi gerektiğini bildirmiştir.Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; HMK’nın 396. Maddesi gereğince yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediğinden mahkemeden ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını istediklerini ancak talebin reddedildiğini, bu nedenle istinaf kanun yoluna başvurmak zorunda kaldıklarını, müvekkilinin iyi niyetli 3. Kişi hamil olduğunu, davacıyı tanımadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkiyi bilmesinin kendisinden beklenemeyeceğini, keşideci ile lehtar arasındaki ilişkilerin müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, ayrıca davacının şikayeti üzerine müvekkili hakkında takipsizlik kararı verildiğini, müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunun kanıtlandığını, istinaf mahkemesinin tedbir kararını kaldırmasını istemiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; davacının borcuna karşılık olarak bonoyu imzalanmış ve doldurulmuş şekilde müvekkiline teslim ettiğini, davacının sonradan imza inkarında bulunabilmek için hileli bir şekilde doldurup senedin müvekkiline verdiğini, ispat külfetinin davacıda olduğunu, mahkemenin gerekçe kısmında Bakırköy 7. Asliye C.M’nin kararına dayandığını oysa o dosyada HAGB yapıldığını, dolayısıyla HAGB kararlarının kesin hüküm teşkil etmediğinden delil olarak dikkate alınamayacağını, mahkemenin kötü niyet tazminatına hükmettiğini ancak dava ve replik dilekçelerinde kötü niyet tazminatı talebinin bulunmadığını, ayrıca hükümde tazminat oranının da belirtilmediğini bildirmiştir.
DELİLLER: Mahkemece 20/01/2017 tarihli celsede HMK’nın 209. Maddesine göre konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, İİK’nın 72/3 maddesi gereğince icra veznesine davacı tarafından yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verildiği, gerekçeli kararda ihtiyati tedbir yönünden olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmadığı görülmüştür.Davacı vekili, 30.10.2016 tarihli replik dilekçesinde davalı …’in sunduğu protokol ve taahhütname başlıklı belgeninde sahte olarak düzenlendiğini ileri sürmüştür. Dava konusu bononun incelenmesinde, tanzim edenin davacı …, lehtarının davalı …, tanzim tarihinin 20/01/2012, vade tarihinin 30/06/2014, meblağının 400.000,00 TL olduğu, davalı …’in ciranta ve davalı …’nın hamil sıfatının bulunduğu, davalı …’nın Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyası ile bu bono dayanak yapılarak davacı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus takip yolu ile icra takibi yaptığı anlaşılmıştır. 06/09/2016 tarihli özel rapordur başlıklı grafoloji inceleme raporunda dava konusu bononun üst ve alt kenarlarının fabrikasyon kesimi olmadığı, senetteki imzanın mutat olduğu üzere senedin sağ tarafında bulunmayıp sol tarafa atıldığı ödeyecek bölümdeki TC… adedinin imzayı çiğnememek için sağ tarafa kaydırılarak yazıldığı, senedin sol alt tarafında bulunan imza hatlarının yazıyla çakışan bölümlerinin incelenmesinde yazıların imza hatlarının üzerinde olduğunun tespit edildiği, yine davacı tarafça dosyaya sunulan grafolog … tarafından düzenlenen 06/09/2016 tarihli özel rapordur başlıklı grafoloji inceleme raporunda “protokol ve taahhütname” başlıklı 20/01/2012 tarihli belge üzerinde davacı namına atılmış imza bulunan boş kağıdın imza ile üst kenar arasındaki bölümün sonradan sıkıştırılarak doldurulması suretiyle hazırlanmış olmasının kuvvetle mümkün ve muhtemel görüldüğü, diğer bir deyişle belge metninde bulunan davacı namına atılmış imzanın mevcut metnin tasdiki makamında atılmış olamayacağı kanaatine varıldığının bildirildiği görülmüştür. Dava konusu olayla ilgili davalılar hakkında şüpheli sıfatı ile yürütülen soruşturma sonucunda Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 03/01/2017 tarih 2016/78973 Sor.2017/808 Karar sayılı kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, müşteki vekilinin itirazı üzerine Bakırköy 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 20/03/2017 tarih ve 2017/1010 D.İş sayılı kararı ile itirazın kabulüne ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasına karar verildiği, bunun üzerine soruşturmaya 2017/30538 Sor.sayılı dosyası üzerinden devam edildiği anlaşılmıştır. Ceza soruşturma dosyasında Grafoloji ve Sahtecilik Uzmanı … tarafından düzenlenen 15/04/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Protokol ve taahhütname” başlıklı 20/01/2012 tarihli belge üzerinde … adına atılı imzaların …’in eli ürünü olduğu ancak bu belgedeki yazıların eli ürünü olmadığının bildirildiği görülmüştür. Ceza soruşturma dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 02/11/2017 tarihli raporunun incelenmesinde; dava konusu senetteki borçlu imzasının adres yazıları ile çakışma noktalarında imzanın altta bulunduğu, yazının belgedeki imzanın üzerine bilgisayar ve ekipmanı yardımıyla söz konusu yazıların sonradan eklendiği, dolayısıyla anılan bulgular göz önünde bulundurulduğunda söz konusu senedin imzadan faydalanılarak oluşturulmuş olduğunun bildirildiği görülmüştür. Yürütülen ceza soruşturması sonucunda davalı … hakkında sanık sıfatıyla açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçundan Bakırköy 7.Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/1 Esas sayılı dosyası ile kamu davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda 29/01/2020 tarih 2018/1 Esas 2020/137 Karar sayılı karar ile sanığın resmi belgede sahtecilik suçundan cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Bakırköy 7. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/1161 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacısının …, davalısının … Kosova olduğu, davanın dava konusu bono ile ilgili başlatılan icra takibi nedeni ile kambiyo takibine itiraz davası olduğu, dava konusu senet ve “Protokol ve taahhütname” başlıklı 20/01/2012 tarihli belge üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, bu dosyaya sunulan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 10/06/2019 tarihli raporunda özetle; inceleme konusu senedin alt ve üst kısımlarının forme kesim olmadığı, matbu senetlerden olmayıp bilgisayar ve ekipmanı yardımıyla oluşturulmuş olduğu, senetteki borçlu imzasının adres yazıları ile çakışma noktalarında imzanın altta bulunduğu, yazının belgedeki imzanın üzerine bilgisayar ve ekipmanı yardımıyla sonradan eklendiği, dolayısıyla söz konusu senedin imzadan faydalanılarak oluşturulmuş olduğu, “protokol ve taahhütname” başlıklı belgedeki yazılar ile imzanın …adına atılı) kesişme noktalarının bulunmadığı, yazının ve imzanın altta/üstte olduğu hususunda değerlendirme yapılamadığı, söz konusu belgenin el yazısı ile yazılmış olduğu, imzanın metni onaylar mahiyette olup olmadığı hususunda teknik bir değerlendirme yapılamadığı, belgelerde … adına atılı imzaların eli ürünü olduğunun bildirildiği, bu mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen 31/10/2019 tarih 2016/1161 Esas 2019/496 Karar sayılı kararı ile özetle “Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan bilirkişi raporuyla senedin metin kısmının daha önce atılan imzanın üzerine bilgisayar yardımıyla sonradan eklendiği tespit olmakla bononun kayıtsız şartsız muayyen bir bedeli ödeme vadini içermediği bu halde alacağın yargılamaya muhtaç hale geldiği…” gerekçesi ile davanın kabulüne ve takibin iptaline karar verildiği, istinaf mahkemesinin bu kararı kaldırarak davanın reddine karar verdiği, istinaf mahkemesi kararının da Yargıtayca onandığı anlaşılmıştır. Dosyada mevcut tutanak başlıklı 13/06/2013 tarihli belgenin incelenmesinden, tutanağın davalı …’in vergi müfettişine verdiği beyan olduğu, davalının alınan beyanında özetle; davacının ortağı ve yetkilisi olarak bulunduğu şirkette2005 yılından bu yana yaklaşık 6-7 sene bordrosuz olarak part-time görev yaptığını, 2011 yılının Kasım ayında ise bordroya geçerek tam zamanlı ücretli olarak çalışmaya başladığını, ancak daha sonra kendi işini yapmak istediği için 2012 yılının mart ayında şirketten ayrıldığını 462.131,44 TL tutarlı çeki nakit olarak tahsil ettiğinin doğru olduğunu, söz konusu çek tahsilatlarını tamamen … San.ve Tic.A.Ş. ile ilgili olduğunu, şirkette part-time bordrosuz görev yaptığı dönemde şirket ortaklarından … (davacı) tarafından kendisine verilen çekleri banka şubelerinden nakit olarak tahsil ederek parayı kendisine veya müdür …’a teslim ettiğini beyan ettiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 72. Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.Davacı taraf dava konusu bono nedeniyle borçlu olmadıklarını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalılar tarafından ayrı ayrı istinaf edilmiştir.İlk derece mahkemesince davacının dava konusu senet ile ilgili iddiaları yönünden herhangi bir bilirkişi incelemesi yaptırılamamıştır.Mahkeme gerek icra hukuk mahkemesindeki gerekse hazırlık soruşturmasındaki raporları esas almıştır. Öte yandan yapılan hazırlık soruşturması sonunda davalılardan sadece … hakkında bedelsiz senedi kullanmak suçundan dolayı kamu davası açıldığı, diğer davalılar hakkında takipsizlik kararı verildiği, ceza yargılaması sonunda ise davalı … hakkında bedelsiz senet kullanma suçundan dolayı verilen mahkumiyete ilişkin HAGB kararı verildiği anlaşılmıştır.Hazırlık soruşturması sırasında yapılan inceleme hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte değildir. Ayrıca icra hukuk mahkemeleri dar yetkili mahkemeler olup, bu mahkemelerce verilen hükümler maddi analmda kesin hüküm teşkil etmediğinden ve yapılan yargılama sırasında alınan raporlar da genel mahkemede hükme esas alınamaz. Kaldı ki istinaf aşamasında sunulan dilekçe içeriğinden de Bakırköy 7. İcra Hukuk Mahkemesince verilen karrın İstanbul BAM 20 HD tarafından kaldırıldığı ve davanın reddedildiği gerekçe olarak ise senedin metin kısmının daha önce atılan imzanın üzerine daha sonradan eklendiğine ilişkin sahtelik iddiasının genel mahkemelerde yargılanmayı gerektirdiği, imzanın borçlu şirket yetkilisine ait olduğu ve senedin de kambiyo senedi vasfına haiz olduğu hususlarının belirtiltiği, istinaf kararının da Yargıtay 12. HD tarafından onaylandığı görülmüştür. Yapılan bu açıklamalardan mahkemenin bilirkişi incelemesi yönünden yargılamayı eksik bıraktığı görülmektedir. Öte yandan davalı tarafça protokol ve taahhütname başlıklı belgeye de dayanılmış olup takip ve dava konusu senedin bu belge kapsamında verildiği de ileri sürülmüştür. Bu durumda mahkemece gerek dava konusu senet yönünden gerekse protokol ve taahhütname başlıklı belge yönünden tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, davalı … vekilinin istinaf taleplerinin kısmen kabulü gerekmiştir. Açıklanan bu yönler itibariyle davalı … vekilinin kötü niyet tazminatına ilişkin istinaf talebi ise bu aşamada değerlendirilmemiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar gözetildiğinde davalı …’in istinaf talebinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. Davalı … vekilinin istinaf talebinin değerlendirilmesine gelince, istinaf talebi ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına yöneliktir. Dosyanın incelenmesinde davalının mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını istediği, mahkemenin de 09/07/2019 tarihli celsede bu talebin reddine karar verildiği davalı … vekilinin bu kararı istinaf ettiği, dairemizin yaptığı istinaf incelemesi sonunda 21/10/2019 tarihli 2019/2267E.-2019/2222K. Sayılı ilam ile mahkemenin istinaf incelemesinden geçmiş bir ihtiyati tedbirin devamına karar verildiği ve kaldırılması talebini reddettiği, bu ara kararın istinafının mümkün olmadığı gerekçeleri ile istinaf talebini reddettiği, dairemiz kararında belirtilen gerekçelerin yerinde olduğu ve aynı gerekçeler ile davalı … vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davalı … vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü, diğer davalı …’in istinaf talebinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, davalı … vekilinin ise istinaf talebinin ise reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı … vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı …’in istinaf talebinin şimdilik İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,3-Davalı … vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE,4-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2020 tarih, 2016/810 E. – 2020/392K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 5-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 6-Davalı …’nın istinafı ihtiyati tedbire yönelik olduğundan alınması gereken 80,70 TL istinaf harcından peşin alınan 9.529,25 TL’nin mahsubu ile, bakiye 9.448,55‬ TL’nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde ilk derece mahkemesince davalı …’ya iadesine,7-Davalı … yönünden istinaf incelemesi yapılmadığından talebi halinde karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince istinaf harçların iadesine,8-Davalı … yönünden istinaf peşin harcının talebi halinde iadesine, 9- İstinaf aşamasında Davalı … tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine, 10-İstinaf aşamasında davacının yatırdığı gider avansından karşılandığı anlaşılan 57,50 TL’nin masrafın kendisi üzerinde bırakılmasına,11-Davalı … tarafından yapılan istinaf giderleri konusunda şimdilik karar verilmesine yer olmadığına,12-Davalı …’nın istinaf aşamasında yaptığı gider bulunmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,13-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-b-1 ve 353/1-a-6 maddeleri uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.07/12/2022