Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/600 E. 2023/88 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/600 Esas
KARAR NO: 2023/88
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/10/2020
NUMARASI: 2019/637 Esas, 2020/443Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 19/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 17,02.2014 tarihli Leasing Borçlarının Geri Ödenmesine İlişkin Protokol ile Beyoğlu … Noterliğinin 28.11.2011 tarih, … yevmiye sayılı finansal kiralama sözleşmesinden kaynaklanan bakiye borcun tasfiyesinin sağlandığını, protokol gereğince 150.000.- TL. + 27.000.-TL, KDV bedeli toplam 177.000,- TL. nin davalıya ödendiğini, davalının taraflar arasındaki protokole aykırı olarak davacıya 27.03.2014 tarihli … nolu 40.017,96 TL. + 7.203,23 TL. KDV toplam 47.221,19 TL.Tik fatura gönderdiğini, bunun üzerine Bakırköy … Noterliğinin 30.04.2014 tarih, … sayılı ihtarnamesinin keşidi edilerek 17.02.2014 tarihli protokole uygun davranıiması, ödenen 177,000,- TL, üzerinden faturanın kesilerek gönderilmesinin talep edildiğini, davalının bu ihtarnameye Beyoğlu … Noterliğinin 06.05.2014 tarih, … sayılı ihtarnamesi ile 177.000,- TL nın 17.03,2014 tarihinde ödendiğini, 27.03.2014 tarihli … nolu 47.221,19 TL lik faturanın gönderildiğini, başkaca borçlarının olmadığını,bunun üzerine İstanbul …İcra Müdürlüğü’min … E. sayılı dosyasından icra takibine geçildiğini, davalının takibe itiraz ettiğini, tüm bu nedenlerden dolayı itirazın iptaline, takibe konu alacağın % 20’si üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müşterileri olduğunu ve taraflar arasında Finansal Kiralama sözleşmesi akdedildiğini, davacının muaccel olan borçlarını ödememesi sebebiyle haklarında adli takip süreci başlatıldığını, 27.02.2014 tarihli protokole istinaden ödenmemiş boçların yapılandırıldığını, adli yargı sürecinden feragat edildiğini, davacının 17.03.2014 tarihinde davalı şirket hesabına 177.000,-TL yatırdığını, bu tutarın mutabık kalındığı üzere öncelikle cari borçlara, mevcut faturalarının ancak tahsil edilmemiş kira, sigorta ve diğer masraflar ile bunlar üzerinden hesaplanan KDV tutarlarına, KDV dahil 34.235,10 Euro’sunun ödenmeyen kira borcuna, KDV dahil 487.92 Eurosunun faturalanmış diğer borcuna, 7.49435 Eurosunun ise vadesi gelmiş ancak ödenmemiş sigorta prim borcuna mahsup edildiğini, mahsuplar yapıldıktan sonra arta kalan tutarın 15.281,49 Euro karşılığı 27.03.2014 tarih ve … seri nolu fatura ile KDV dahil 47.221,19.-TL. olarak davacıya faturalandığını, davacının iddiasına uyularak 177.000,- TL.lik fatura düzenlenmesi durumunda mükerrer fatura ve KDV ödemesinin gerçekleşmiş olacağını, bu hususun Beyoğlu … Noterliğinin 06,05.2014 tarih, … seri nolu ihtarnamesi ve İstanbul … icra Dairesi Müdürlüğünün … E. sayılı ödeme emrine itiraz edilerek davacıya bildirildiğini, tüm bu nedenlerden dolayı dava ve tazminat talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 2015/176Esas, 2016/987 K sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmiştir. Dairemizin 2017/2718 E, 2019/2248 Karar sayılı, 25.10.2019 Tarihli ilamı ile; ” “Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasında leasing borçlarının kapatılmasına ilişkin 27/02/2014 tarihli protokolün düzenlendiği, protokolde; davacı borçlunun 17/03/2014 tarihi mesai bitimine kadar 150.000,00 TL + KDV’yi ödediği takdirde davacı borçlunun ibra edileceğinin hüküm altına alındığı görülmüştür. Taraflar tacirdir. TTK’nun 18.maddesi uyarınca tacirlerin fiil ve işlerinde basiretli davranmaları gerekir. Söz konusu protokolde ödenecek miktarın 150.000,00 TL + KDV olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla davacı tarafça ödenen 150.000,00 TL’yi aşan miktarın KDV olduğu bir bakıma tarafların kabulündedir. Davalı tarafından ise KDV dahil 47.221,19 TL bedelli fatura düzenlendiği görülmüştür. Davacı taraf, yapılan ödemenin 27.000,00 TL’sinin KDV olduğunu belirtmiş olup şayet 177.000,00 TL bedelli fatura düzenlenmiş olsaydı müvekkilinin bunu vergi dairesine bildireceği ve buna göre de hukuki menfaat elde edeceğini, davalının eksik miktarlı fatura düzenlemesi nedeniyle 19.796,77 TL KDV ödemesini vergi dairesine bildiremediği ve buna ilişkin mali düzenlemelerden faydalanamadığını iddia etmiştir. Tarafların kabulünde olan protokol uyarınca yapılan ödeme 177.000,00 TL olup bunun 27.000,00 TL’sinin KDV olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece davalı tarafça KDV dahil 177.000,00 TL’lik fatura düzenlenmiş olsaydı davacının alacağı vergi iadesi veya başkaca bir mali hak bulunup bulunmadığı hususlarında vergi konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” şeklindeki gerekçe ile kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince Dairemizin kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılama sonucunda; “…Davanın KABULÜ İLE; Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu alacağı yönelik itirazının 19.796,77 TL asıl alacak, 356,30 TL işlemiş faiz ve 128,82 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 20.281,89 TL bakımından iptali ile takibin takip talepnamesindeki şartlarla DEVAMINA, İİK m.67/2 kapsamında 4.056,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, ….” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkil şirket arasında finansal kiralama sözleşmesinin akdedildiğini, davacının kira borçlarını zamanında ödememesi sebebiyle haklarında adli takip süreci başladığını, müteakiben ise borçlu ile anlaşıldığını ve taraflar arasında protokol düzenlendiğini, 27/02/2014 tarihli protokole istinaden ödenmemiş borçları yapılandırılmış olup adli yargı süreçlerinden feragat edildiğini, 17.03.2014 tarihinde … Bank Merkez Şube hesaplarına 177.00 TL tutarın davalı şirketçe yatırıldığını, bu tutarın mutabık kalındığı üzere öncelikle cari borçlarına (mevcut faturalanmış ancak tahsil edilmemiş kira, sigorta ve diğer masraflar ile bunlar üzerinden hesaplanan KDV ler), kalan tutarın da 15.281,49 Euro karşılığı 27.03.2014 tarih ve … seri no’lu fatura ile 47.221,19 TL (KDV dahil)firmaya faturalandığını, söz konusu Firmaya daha önce ödenmiş olan meblağlar için kesilmiş olan faturaların mevcut olduğunu ve dosyasında olduğunu, protokolün … Kiralama A.Ş. ile Davacı Şirket arasında sıfırdan imzalanmış yeni hak ve borçlar içeren bir sözleşme olmayıp aksine “ kesilmiş” ve ödenmediğinden adli takibe başvurulmuş olan borçların yapılandırılmasına ilişkin bir akit olduğunu, dolayısıyla davacıdan tahsil edilen KDV dahil 177.000 TL’lik tutarın, öncelikle davacıdan daha öncesinde tahsil edilemeyen kira, sigorta ve diğer masraflar ile bu tutarlar üzerinden hesaplanan KDV tutarlarına mashup edildiğini, bu mahsuptan arta kalan tutarın ise 40.017,96 TL + 7.203,23 TL KDV (KDV dahil 47.221,19 TL) olarak davacı firmaya faturalandığını, yani davacının talep etmiş olduğu 150.000 TL + 27.000 TL KDV lik fatura tutarının 109.982,04 TL + 19.796,76 TL KDV ye isabet eden tutarı, finansal kiralama sözleşmesi kapsamında bugüne kadar şirketlerince zaten davacı şirket adına faturalandığını, kalan ödeme tutarının ise 40.017,96 TL + 7.203,23 TL KDV olup, davacıdan tahsil edilen tutarın mahsubu yapıldıktan sonar artan bedel olarak davacıya ayrıca fatura edildiğini, davacının iddiasına uyularak şirketlerince 150.000 TL + 27.000 TL KDV li fatura düzenlenmesi durumunda şirketlerince mükerrer faturalama ve mükerrer KDV ödemesinin gerçekleşmiş olacağını, davacı Şirkete, gerek Beyoğlu … Noterliği’nin … Seri No’lu 06.05.2014 tarihli ihtarnamede olduğu gibi durum noter aracılığıyla bildirildiğini, bilirkişi raporunun bahsi geçen hususlara aykırı olmasına rağmen mahkemece hükme esas alındığını belirterek kararının kaldırılmasını, davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME Davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibinde 19.796,77TL eksik ödenen KDV bedeli açıklamasıyla icra takibi başlatıldığı, davalının takibe itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür. Taraflar arasında düzenlenen 27/02/2014 tarihli protokolün incelenmesinde; konusunun borçlu davacının 17/03/2014 mesai bitimine kadar 150.000,00 TL + KDV ‘yi finansal kiralama sözleşmesinden doğan borcuna mahsup edilmek üzere alacaklıya ödeyeceğinin hüküm altına alındığı, bu miktarı ödediği takdirde protokol içeriğinde belirtilen icra dosyalarındaki harçlar hariç olmak üzere kiracı borçlunun ibra edileceğinin hüküm altına alındığı görülmüştür. Taraflar arasında 28/11/2011 tarihli finansal kiralama sözleşmesinin düzenlendiği görülmüştür. Davacı tarafından davalıya çekilen 30/04/2014 tarihli ihtarname ile protokol gereği ödeme yapıldığı, ancak ödenen miktar tutarında fatura düzenlenmeyip KDV dahil 47.221,19 TL’lik fatura düzenlendiği belirtilerek ödenen miktar tutarınca fatura düzenlenerek gönderilmesinin istendiği görülmüştür. 19/09/2016 tarihli bilirkişi raporunda; protokolde sadece davacı tarafından yapılacak ödeme tutarının belirtildiği, protokolde davalının fatura düzenleneceğine dair hüküm bulunmadığı, şayet fatura düzenlenmesi halinde davacının cari hesap üzerinden davalıya 79.518,95 TL borçlu duruma düşeceği, protokolün daha önceden yapılmış olan ifadan kalan borcun tasfiyesi amacıyla düzenlendiği, davalı kayıtlarında takip tarihi itibariyle davacının hesabının herhangi bir bakiye vermediği, davacı kayıtlarına göre ise davalıdan takip tarihi itibariyle 30.463,09 TL alacaklı gözüktüğü belirtilmiş, ayrıca raporun sonuç kısmında mevcut faturalar dışında KDV Kanunu’nun vergiyi doğuran olay kısmını düzenleyen 10.kısmı uyarınca KDV konusu olabilecek başkaca bir mal teslimi veya hizmet ifasına dair somut bulgu ve bilgiye rastlanmadığı kanaatinin bildirildiği görülmüştür. Dairemizin kararından sonra SMM …, SMM … raporlarına özetle; davacının davalıya ödediği 150.000+27.000TL KDV nin taraflar arasında imzalanana protokol öncesindeki borcu oluşturan tutarın aşan kısmı vade farkı olarak değerlendirilebileceği, protokolün 3.A maddesi ile davacının davalıya ödediği 150.000,00 TL ve 27.000,00 TL KDV’nin protokol tarihine kadar leasing borçlarına mahsubu gerektiği, protokol kapsamında 57.281,55 EURO karşılığı ödenmiş olan 177.000,00 TL’nin 48.543,69 EURO ve 8.737,86 EURO KDV olarak ayrıştırıldığında ve borcun dayanağı fatura borcuna mahsup edildiğinde davalı kiralayanın kesmesi gereken fatura miktarının 11.520,90 EURO + 2.073,76 EURO olarak hesaplandığı ancak davalının 12.950,80 EURO + 2.331,14 EURO (KDV) olmak üzere toplam 15.581,94 EURO tutarında fatura kestiği, böylece fazladan fatura kesmiş olduğu tespit edilmiştir…” şeklinde görüş belirtilmiştir. Mahkemece … ile Vergi Muhasebe …’den alınan raporda özetle; “… Protokol öncesinde davalı alacaklı tarafından gördüğü hizmet karşılığında iş bu davada davacı adına düzenlenen fakat ödenmediği iddia edilen faturalar üzerinden tahsil etmiş olduğu ve Vergi Dairesine beyan edeceği KDV tutarı 19.106,37TL olmasına rağmen davacı borçlu tarafından alacaklının alınan hizmet karşılığı fatura ve protokol kapsamında ödenen KDV nin ise 38.903,14TL olduğu, tahsil edildiği halde karşılıklı olarak belgeye dayalı mahsubu yapılmayan (vergi dairesine ödenemeyen) ve protokole konu borcun bir kısmına ait faturaları kesilmiş KDV si hesaplanmışken tasfiye edilecek borcun tamamı üzerinden fazladan hesaplanan ve ödenen 38.903,14TL- 19.106,37TL) 19.796,77TL KDV nin (eksik fatura edilmesi nedeni ile mahsubu yapılamayan veya vergi dairesine ödenemeyen KDV’ nin) tahsilatını yapan davalının sebepsiz zenginleşmesi niteliğinde olduğu…” tespit edilmiştir.
GEREKÇE Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı taraf, yapılan ödemenin 27.000,00 TL’sinin KDV olduğunu belirtmiş olup şayet 177.000,00 TL bedelli fatura düzenlenmiş olsaydı müvekkilinin bunu vergi dairesine bildireceği ve buna göre de hukuki menfaat elde edeceğini, davalının eksik miktarlı fatura düzenlemesi nedeniyle 19.796,77 TL KDV ödemesini vergi dairesine bildiremediğini iddia etmiştir. Dairemizin kararı sonrasında alınan 2. bilirkişi raporuna göre; 19.796,77TL KDV yönünden (eksik fatura edilmesi nedeni ile mahsubu yapılamayan veya vergi dairesine ödenemeyen KDV’nin) tahsilatını yapan davalının sebepsiz zenginleştiği yerinde olarak tespit edilmiş olmakla taraflar arasındaki protokol de dikkate alındığında davalı yanın yerinde görülmeyen istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle davalının istinafının esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.385,46 TL harçtan, peşin yatırılan 287,06TL ile 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 1039,10TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 19/01/2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.