Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/581 E. 2023/142 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/581 Esas
KARAR NO: 2023/142
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2020
NUMARASI: 2019/316 2020/355
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Hindistan’da kurulu bulunan ve 40 yılı aşkın bir zamandan bu yana özellikle kına imalat ve satışı alanında faaliyet gösteren müvekkili şirketin, distribütörlük veya bayilik yoluyla yine uzunca bir zamandan bu yana diğer bölge ülkelerle birlikte ülkemizde de “… ve şekil” markaları ile de faaliyet gösterdiğini, “…” markasını ilk kullanan ve tescil ve meşhur ettirenin müvekkili şirket olduğunu, tamamlayıcı nitelikte bulunan kadın görseli ile birlikte markalarının tescilinin Hindistan resmi makamlarınca 14/08/1989 yılında müvekkili şirket adına yapıldığını, müvekkili şirketin ürünlerinin dünyanın her tarafına dağıtıldığını ve satıldığını, davalı tarafından “…” markasının … tescil numarası ile, “…” markasının … tescil numarası ile, “…” markasının … tescil numarası ile, “…” markasının … tescil numarası ile, “…” markasının … tescil numarası ile 3.sınıf için TPMK nezdinde tescil ettirildiğini, müvekkili tarafından haksız tescilin öğrenilmesinden sonra noter kanalıyla davalıya ihtarname gönderildiğini, sahiplik durumunun bilinerek kötü niyetle davalı tarafından kendi adına tescil edilen bu markaların görsel ve işitsel olarak müvekkili şirkete ait markaların aynısı veya ayırt edilemeyecek kadar benzeri olduğunu, ancak davalı şirketin “…” ibareli markayı 5 yıl kesintisiz kullanmadığını ve davalı eylemlerinin marka tecavüzü ile haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ederek, davalı adına tescilli … , …, …, … ve … tescil nolu markaların hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini, 5.000,00 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kendi adına tescil ettirdiğini ileri sürdüğü “…” ibareli markaya ilişkin Hindistan’da yapılan tescilin Türkiye’de hiçbir hükmünün bulunmadığını, davacı firmanın … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti ile aralarında distribütörlük sözleşmesi akdedildiğini, yalnızca tarafları bağlayan bu sözleşmenin Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde hüküm ifade etmesi ve ülkemizdeki üçüncü şahısları bağlamasının hiçbir şekilde mümkün olmadığını, sözleşmenin de taraflar arasında feshedildiğini ve hükümsüz kaldığını, davacı şirketin TPMK nezdinde tescil edilmiş herhangi bir markasının bulunmadığını, davacının müvekkili şirketin başvurusundan önce yapılmış herhangi bir başvurusunun bulunmadığını, müvekkili şirketin “…” ibareli markasına yapmış olduğu itirazının reddedildiği gibi, davacının TPMK nezdinde yapmış olduğu marka başvurusunun da reddedildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; “…Tüm dosya kapsamı deliller ve dosya kapsamı ile uyumlu görülen bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davacı markasının ilk olarak 1989 yılında “…” ile tescil edildiği 1987 yılından itibaren çeşitli firmalarca aynı markalar altında Türkiye’ye ithal edilip ticarete konu edildiği, bu haliyle davacının SMK 6/3 maddesi anlamında markanın gerçek hak sahibi olduğu, davalı markalarının da aynı ibare ve özellikle aynı kadın fotoğrafından ibaret olup SMK’nın 6/3, 25 maddeleri uyarınca hükümsüzlük koşullarının tüm markalar yönünden oluştuğu anlaşılmıştır. Yine bilirkişi raporunda ayrıntısıyla belirtildiği üzere SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas nedeniyle hükümsüzlük koşullarının da oluştuğu sonucuna varılmıştır. Davalının davacı markalarında esas unsuru olan “…” ve özellikle şekil unsuru olan aynı kadın resmini aynı olacak şekilde tescil ettirmesi karşısında aynı kadın fotoğrafının ( muhtemelen Hindistanlı) seçmesinin tesadüfi olamayacağı, davacı markalarının üründen yararlanma amacıyla olup TMK 2 maddesi anlamında kötü niyetli tescil mahiyetinde olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu gerekçelerle hükümsüzlüğe ilişkin davanın kabulü gerekmiştir. Davacının manevi tazminat talebine gelince; marka tescili tek başına manevi tazminata sebep olmayacağından esasen tescil başvuru tarihlerinde davacının Türkiye’de tescili de bulunmadığından koşulları oluşmadığından davacının manevi tazminata ilişkin talebinin reddi gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur. Davacının davasının KISMEN KABULÜNE, davalı adına tescilli … , …, …, … ve … tescil nolu markaların hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporunun ve ek raporunun hukuka aykırı olduğunu, itirazlarının dikkate alınmadığını, davacının kötü niyetli olarak kanunu dolanarak söz konusu markaları yurt dışında wıpo aracılığı ile devralınmasının dikkate alınmadığını, ayrıca müvekkili tarafından dava konusu markaların asli unsuru olan “…” markası hakkında kullanmama sebebi ile açılan davanın Bakırköy 1. FSHHM’nin 2017/414e. Sayılı dosyasında görülmekte olduğunu ve dosyada 3. Kişilere devrin önlenmesi için tedbir kararı verildiğini, mahkemenin bu dosyayı dikkate almadığını, davacının belli bir tarihe kadarki … ibareli bütün başvurularının reddedildiğini, davacının marka başvurularının ülkesellik ilkesi gereğince Türkiye’de marka tecsili olmadığı için reddedildiğini, davacının önceki hak sahipliği sıfatı bulunmadığını, davacının sunduğu 1981 ila 1987 arasındaki 7 adet gümrük beyannamesi gösterildiğini ancak 1988 tarihli son gümrük beyanından itibarin 5 yıldan uzun süre boyunca Türkiye’de kullanılmadığını, müvekkiline marka başvurusunun ise 2004 yılında olduğunu, 1988 ile 2004 arasında markanın kullanıldığına dair herhangi bir delilin dosyada bulunmadığını, rapora dayanak olarak gösterilen gümrük beyannameleri ile ilgili teyit alınması için Gümrük Bakanlığı’na yazı yazılması taleplerinin dikkate alınmadığını, fotokopi evrağa göre hüküm verildiğini, davacının bu davaya dayanak yaptığı marka başvurularının 2018 yılında devraldığını, bu markaların kullanılmayan markalar olup kendi başvurusu reddedilince hukuku dolandığını, bu durumun TMK md. 2’ye aykırı olduğunu, davacının 2016 yılındaki distribütörü olan … Şirketi tarafından yapılan … başvurunun 28/08/2016 tarihinde reddedildiğini, açılan iptal davasının da takipsizlik nedeniyle işlemden kaldırıldığını, bu şirket tarafından müvekkili adına kayıtlı “…” markasının tesciline yapılan itirazların da TPMK’ca reddedildiğini, 21/03/2018 tarihli YİDK kararında “…” itiraza konu marka üzerinde Türkiye’de herhangi bir yasal hakkı ticari ya da sınai faaliyeti bulunmadığı, markanın Türkiye’de kullanımı ve bilinirliği bulunmadığı gerekçesine yer verdiğini, işlemden kaldırılan davada alınan bilirkişi raporlarında bu durumun tespit edildiğini, marka hakkı sahibi … LTD olan ilk başvuru tarihi … olan marka hakkında bu markanın 3. Kişilere devrinin engellenmesi amacıyla tedbir kararının verildiğini, ancak davacının hukuku dolanarak markayı wıpo üzerinden devraldığını, davacının eagle’s markasını koruma süresi 17/11/2017 tarihinde dolduktan ve … LTD tarafından yenileme süresi dolduktan sonra bu şirketten devralarak … numarası ile yenilediğini, ancak bu markanın … sayılı markanın yenilenmiş hali olduğunu, dolayısıyla bu markanın müvekkili şirketin başvurusunun reddi için gerekçe olarak gösterilmesinin hukuka aykırı olduğunu, gümrük beyannamelerinin markaların Türkiye’de kullanıldığını göstermediğini, zira ürünlerin çuval ambalajında ve marka ibaresi olmaksızın gönderilen doğal kına olduğunu, bu konuda fatura sunulması gerektiğini, davacının iddia ettiği markaların hepsinin müvekkilinin markasının tescilinden sonra tescil edildiğini, bilirkişinin dosyayı eksik ve özensiz incelediğini, bildirmiştir.
DELİLLER: TPMK’dan gelen cevabi yazı içeriğinden … tescil numaralı … markasının 3. Sınıfta 23/11/2004 tarihinde, … numaralı şekil markasının 3. Sınıfta 16/06/216 tarihinde, … numaralı şekil markasının 3. Sınıfta 15/06/2016 tarihinde, … numaralı şekil markasının 3. Sınıfta 28/04/2016 tarihinde, … numaralı şekil markasının 28/10/2014 tarihinde 3. Sınıfta davalı adına tescilli olduğu görülmüştür. … tescil numaralı … markasının 3. Sınıfta 05/11/2008 ,… numaralı … markasının 3. Sınıfta 12/12/2008, … tescil numaralı hennaeagles markasının 3. Sınıfta 25/03/2014, … tescil numaralı şekil markasının 3. Sınıfta 31/03/2009 tarihinde davacı adına tescil edildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan30/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda; “…davacının “…” ibaresini kullanımının, davalının … “…” marka tescili için başvuru tarihi olan 23.11.2004 tarihinden daha eskiye dayalı markasal nitelikte bir kullanım olduğu, gerçek (eskiye dayalı) ve öncelikli hak sahibinin davacı olduğu, dava konusu …, …,…, … tescil nolu davalı markalarının 3. sınıf için SMK m.6/3 ve 25/1 uyarınca hükümsüzlük şartının mevcut olduğu, dava konusu …, …, …, … ve … tescil nolu markaların, davacıya ait markalarla ayniyet derecesinde benzer olması, aynı malları kapsaması ve aynı zamanda markaların belirtilen bu ilişki nedeniyle ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimalinin de bulunması nedeniyle SMK 6/1 uyarınca 3. sınıf açısından hükümsüzlüğüne ilişkin şartların mevcut olduğu, davalı markalarının tescilinde kötüniyetin bulunup bulunmadığı hususunun ve buna bağlı olarak verilecek hükümsüzlük kararının takdirinin Mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir. Davalı vekilinin rapora itirazları nedeniyle bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş ve bilirkişi hazırlamış olduğu 07/12/2020 tarihli ek raporda sonuç olarak, kök raporda varılan sonuçlardan dönülmesini gerektirecek bir durum olmadığı…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, davalıya ait markaların hükümsüzlüğü ve sicilden terkini ile manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Davacı taraf davalının markalarının hükümsüzlüğünü istemiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sonunda hükümsüzlük talebinin kabulüne dair verilen karar davalı vekilince istinaf edilmiştir.İstinaf incelemesi istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ile kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususları gözetilerek yapılmıştır. Dosyanın incelenmesinde; davalıya ait hükümsüzlüğü istenilen markaların 3. Sınıfta tescil edildiği ve … tescil numaralı dışındaki markaların kadın resmi içerdiği görülmüştür. Davacı tarafa ait markaların ise 3. Sınıfta tescilinin yapıldığı ve davacının … tescil numaralı markasında kadın resminin bulunduğu anlaşılmıştır. Davalının kadın figürü içeren markalarının davacıya ait … numaralı markının tescilinden sonra tescil edildiği, markaların kadın figürü bakımından ayniyet derecesinde benzer olduğu, aynı malları kapsadığı ve ürünler yönünden de benzerlik nedeniyle taraf markaları arasında ilişkilendirme ve iltibas durumunun oluşacağı kanaatine varılmıştır. Buna göre davalının… tescil numaralı markası dışındaki markalarının hükümsüzlüğüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından bu yönlere ilişkin davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiştir. Ne var ki davalının dava konusu markalarından … tescil numaralı markasında ise kadın figürünün bulunmadığı, her ne kadar davacının bu tarihten önceye ait Türkiye’de ticareti bulunmakta ise de davalının bu markayı tescilinde kötü niyetli olduğu hususunun sabit olmadığı anlaşılmakla, bu marka yönünden yazılı şekilde hükümsüzlük kararı verilmesi doğru değildir. Yukarıda yapılan açıklamalar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü kısmen reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,2-Bakırköy 1. FSHHM’nin 29/12/2020 tarih, 2019/316 E. – 2020/355K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE, davalı adına tescilli …, …,… ve … tescil nolu markaların hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, -Davacının manevi tazminat talebi ile … tescil numaralı markanın hükümsüzlüğü talebinin reddine,4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 179,90 TL ilam harcından, 44,40 TL peşin harcın mahsubu ile, 135,50 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 5-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince kısmen kabul edilen marka hükümsüzlüğü talebi yönünden hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,6-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince kısmen reddedilen marka hükümsüzlüğü talebi yönünden hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,7-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 5.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL peşin ve 44,40 TL başvuru olmak üzere toplam 88,80 TL harç giderinin takdiren 1/2’si olan 44,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 10-Davacı tarafından yapılan 129,65 TL tebligat-tezkere ve 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.129,65 TL yargılama giderinin, davanın kısmen kabulü nedeniyle 564,83 TL.’sinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 11-İlk derece yargılaması sırasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, İstinaf yargılaması yönünden:12-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 13- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 66,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 228,60 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -Davacının yaptığı masrafın kendi üzerinde bırakılmasına,14-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 15-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/02/2023