Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/573 E. 2021/896 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/573 Esas
KARAR NO: 2021/896
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/350 E. SAYILI ARA KARAR
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 22/04/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA Açılan dava ve iddia : Talep eden vekilinin ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde; müvekkilinin firması 2018 yılı Mart ayında kurulduğunu, e-ticaret sektöründe çanta satışı yaptığını, bebek bakım çantaları, hamile ve ebeveynlerin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak firma bünyesinde tasarlanmış ve satışına başladığını, daha fazla müşteriye ulaşmak için Facebook, Google Criteo gibi dijital reklam mecralarında da tanıtımlarını yaptığını, davaya konu … çantanın satışı müvekkili tarafından 14/02/2019 tarihinden yapıldığını, tasarım tescili için ise 04/02/2020 tarihinde başvurulduğunu, davaya konu … ürünü çok fazla sayıda satılmaya başlanmış olup müvekkilin bu üründen ciddi bir geliri olduğunu, davaya konu ürün popüler hale geldikten sonra davalılar … ve … tarafından kopyalandığını, davalılar tarafından önce trendyol internet alışveriş sitesi üzerinden satışa çıkarıldığını, Bakırköy … Noterliğin’den … yevmiye numaralı ihtarname çekildiğini ve bu ihtarnamenin dikkate alınmayıp yeni barkod numaralarıyla yeniden satışa çıkarıldığını , birebir aynı olan ürünü taklit ürünleri daha ucuz fiyata satarak müşteri nezdinde ürün değerini düşürmekle müvekkilinin kazancını da engellediğini iddia ederek, dava konusu satışı yapılan ürünlere el konularak yapılacak satışların durdurulmasını ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini yoluyla talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; “…mevcut delil durumu ve tescil başvuru tarihi, henüz dosyada bilirkişi incelemesi yapılmamış olması karşısında yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediği” gerekçesiyle davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde mahkemenin ara kararının gerekçe içermediği ,oysa dava dilekçesi ekine bilirkişi raporu dahi sunulduğunu, yaklaşık ispatın gerçekleştiğini beyanla kararın kaldırılarak ihtiyati tedbir kararı erilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava ;tasarım hakkına tecavüzün önlenmesi ve terditli olarak haksız rekabetin önlenmesi davası olup, istinaf konusu edilen karar ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara karardır.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur.“ Kanun da açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada ( normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir. Tam ispatın arandığı durumlardan bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumundan ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür. Bu çerçevede aslında ispat ölçüsü bakımından bir yenilik getirilmemekle birlikte, “ Yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.(HMK’nın 390. Madde Gerekçesi)Somut olay özelinde; davacının tescil sürecinin devam ediyor oluşu, ekli bilirkişi raporunun davacı iddialarını destekler mahiyette olmaması karşısında mahkemenin yaklaşık ispat vasıtasının olmadığı yönündeki gerekçesi doğru olup, davacı yanın istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1- Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcı peşin olarak alınmış olmakla ayrıca harç alınmasına yer olmadığına 3- Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.