Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/569 E. 2023/318 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/569 Esas
KARAR NO: 2023/318 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/01/2021
NUMARASI: 2019/204 E. – 2021/18 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2010 yılından bu yana bayan giysileri ve tesettür alanında yoğun faaliyet gösterdiğini, sektöründe öncü olduğunu, müvekkilinin www…com ve www…com web adresleri üzerinden “…” markası ile uzun yıllarca satış yaptığını, “…” ibareli ve … tescil numaralı markanın, ilk defa 11.12.2012 tarihinde müvekkili tarafından tescil başvurusuna konu edildiğini, ancak harcın zamanında yatırılmaması sonucu müddet kaldığını, müvekkiline ait “…” markasının ilgili olduğu sektörde tanınmış marka olduğunu, davalı yanın … tescil numaralı “…” ibareli marka tescilinin haksız olduğunu, işbu tescile dayanarak müvekkilinin satışlarını engellemeye çalıştığını, davalı tarafın “…” markasını 07.08.2018 tarihinde tescil ettirdiğini, davalının 2019 tarihinden önce kullanımının olmadığını, müvekkilinin “…” markasının gerçek hak sahibi olduğunu, aynı ibareli markanın davalı adına tescil edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı kullanımlarının müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğu markası ile karışıklığa yol açtığını, iltibas tehlikesinin olduğunu, davalının “…” markasını kendi adına tescil ettirmesinin kötü niyetli olduğunu ve davalının dürüstlük kuralına aykırı davrandığını iddia ederek, davalıya ait … tescil numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğünü ve tescilden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin … Tic.Ltd.Şti ve “…” markasının tescil sahibi olduğunu, müvekkilinin aynı zamanda …com ve …com.tr isimli internet sitelerinin de sahibi olduğunu, davacı yanın gerçek hak sahibi olduğuna ilişkin olarak beyan ettiği tüm belge ve evraklarda … isminin yer aldığını, ilgili evrakların davacı yana davacı sıfatı kazandırmayacağını ve bu nedenle öncelikle davanın husumetten reddedilmesi gerektiğini, davacı tarafın müvekkili adına tescilli markalarına tecavüz ettiğini, davacının haksız kullanımların Mahkeme tarafından da tespit edildiğini, davacıya karşı arabuluculuk başvurusunda bulunduklarını ve ayrıca davacı aleyhine savcılık nezdinde şikayette bulunduklarını, davacının “…” markasını tanınmış hale getirdiği iddialarının asılsız olduğunu, müvekkilinin kendi adına tescilli “…” markasını yüksek yatırımlarla ekonomik değer katarak koruduğunu ve kullanmaya devam ettiğini, müvekkilinin ticari alanda “…” markasını tanınır hale getirdiğini ve kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için dahi davacının müvekkilinden önce markayı kullanmış olsa bile, davacı yanın sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 22/01/2021 tarihli 2019/204 E. – 2021/18 K. sayılı kararıyla; “…Davacının delil olarak dayandığı önceki tescilsiz kullanıma dair belgelerin dava dışı … adına olduğu, davacı kullanımının söz konusu olmadığı, davacının bu kişiden işletmeyi devraldığı iddia edilmiş ise de getirtilen vergi dairesi evraklarına göre … tarafından işletmenin kapatıldığı, bilahare … tarafından açıldığının görüldüğü, buna göre davacının gerçek hak sahipliğine dayanak olabilecek tescilsiz kullanımlarını davalının ilgili markasının ilk tescil başvuru tarihi olan 13/10/2014 tarihinden önce olduğu hususunu ispatlayamadığı gibi, kötü niyete dayalı tescil iddiaları ispatlanamadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; gerçek hak sahibinin … olduğu, …’nin usulüne uygun olarak ticari işletmesini …’ye devrettiği, bu nedenle, sunulan tüm evrak ve belgelerin …’nin dolayısıyla da …’nin gerçek hak sahibi olduğu hususunu ispatladığını. -Müvekkili şirketin 2010 yılında kurulduğunu, … ve … tarafından işletildiğini, markanın başvurusunun … tarafından yapıldığını, Türkiye’de namaz kıyafetleri ve bayan giysileri satan, perakendeci ve toptancılara üretim yapan, yurt dışına ihracat yapan, Bursa’da ticari faaliyet gösteren tedarikçi bir firma olduğunu, 2010 yılından beri markalarını her türlü ticari evrakında, tüm ürünlerinde, tabelalarında, faturalarında, etiketlerinde kullandığını, müvekkilinin www…com, www…com gibi online satış yapan çeşitli internet sitelerinde … markası ile uzun yıllardır satış yaptığını ve markayı bilinir hale getirdiğini. -Davalı markasının tescil tarihinin 07/08/2018 tarihi olduğunu, davalı şirketin 02/02/2019 tarihinde kurulduğunu ve www…com isimli alışveriş sitesinin 05/02/2019 tarihinde aktif hale getirildiğini, davalının 2019 tarihinden önce kullanımının bulunmadığını, davalı tarafça yaptırılan Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/19 D.İş sayılı dosyasında alınan rapordan internet sitesinin 05/02/2019 tarihinden önce boş olduğunun görüldüğünü. -Müvekkili şirketin 2010 yılından beri faaliyet gösteren bir şirket olmasının yanı sıra iştigal ettiği konularda … markasını tanınır hale getirdiğini, müvekkilinin … markasının gerçek hak sahibi olduğunu, markanın aynısının davalı adına tescil ettirilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini. -Davalının … markasını kendi adına haksız olarak tescil ettirdiği için kötü niyetli olduğunu, MK 2. Maddesinin ihlali niteliğinde bulunduğunu, Marka Hukukunda genel olarak kabul gören anlayışa göre, tescil yoluyla sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tescillerin kötü niyetli kabul edildiğini, Yargıtay’ın genel bir eğilim olarak, kötü niyetli marka hükümsüzlüğü davasında kötü niyetin varlığı halinde tüm sınıflar ve ilgili sınıfın alt sınıflarında hükümsüzlük kararı verdiğini, dava konusu marka ile Müvekkili Şirkete ait ‘…’ markasının birbirinin aynısı olduğunu, müvekkili Şirketin tanınmış markasının üstelik aynı iştigal sınıfında (25. ve 35. Sınıf) tescili tesadüfü aşan bir durum olduğunu, davalının dava konusu bu markayı tesadüfen seçtiğinin kabulünün hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, faaliyet gösterdikleri sektör göz önünde bulundurulduğunda müvekkili şirkete ait ‘…’ markasının tanınmışlığı karşısında, davalının söz konusu markadan haberinin olmadığını söylemenin mümkün olmadığını, müvekkilinin ‘…’ markasının kopyalandığını ve tesadüf ile açıklanamayacağını beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesine karşı cevabında; hükümsüzlük davasını menfaati olan kişinin açması gerektiğini, davacının marka başvurusu yapanın … olduğunu defalarca ifade ettiğini, dosyadaki fişlerin tamamının …’ye ait olduğunu, …’nin farklı bir gerçek kişi olduğunu, davanın marka başvurusu yaptığı ileri sürülen … tarafından yapılması gerektiğini. -Müvekkilinin Esenler/İstanbul’da faaliyette bulunan … HİZMETLERİ Tic. Ltd. Şti. İle birlikte … markasının tescil sahibi olduğunu, …com ve …com.tr internet sitelerinin resmi sahibi olduğunu, …com domain adının müvekkilinin bilgisi dışında reklam danışmanlığı yapan … tarafından kaydının yapıldığını, davacının https://www.facebook.com/… adresini kullandığını, ilk paylaşımınında 24.01.2017 tarihli olduğunun görüldüğünü, dava dışı …’nin sosyal medya da en eski paylaşımının16.10.2016 tarihli olduğunu, müvekkili …’a ait … Facebook hesabı adresinin https://www.facebook.com/…/ şeklinde olduğunu ve ilk … ismiyle paylaşımı 5 Kasım 2015 olduğunun gözüktüğünü, davacının markayı tanınmış hale getirdiği iddiasının başvuru ücretini ödeyemeyerek tescilini yaptıramadığına yönelik savunması ile çelişki oluşturduğunu, davacının Osmangazi ilçesinde küçük bir dükkan işlettiğini, tanınırlık iddiasında bulunmasının hukuken mümkün olmadığını, davada hak düşürücü sürelerin dikkate alınmadığını beyanla mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya arasında bulunan Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları incelendiğinde; … sayılı “…” ibareli markanın, 25 ve 35. Sınıflarda 24/03/2017 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. TPMK kaydından … adına … başvuru numarası ile 25/35. Sınıflarda yapılan marka başvurusunun müddet olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince alınan 24/03/2020 havale tarihli raporda; “…davacı yanın dava konusu marka bakımından davalı yana karşı gerçek hak sahibi olduğu iddialarının dosya kapsamından tespit olunamadığı, davalının marka başvurusu esnasında ve sonrasında kötü niyetli olduğuna ilişkin dosyada mübrez delil olmadığından bu hususta bir değerlendirme yapılamadığı ve davalı yana ait markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı” itiraz üzerine alınan ek raporda da; kök raporda yer verilen görüşleri değiştirmeyi gerektirir herhangi bir durumun mevcut olmadığı” beyan edilmiştir. Dosyaya davacı tarafça delil olarak …-… adına yapılan 13/09/2011 tarihli yazarkasa bildirim dilekçesi, …-… firma kaşesi ile 2011 yılı Eylül ayından itibaren düzenlenen elbise, hırka, pantolon etek, penye vs. Faturaları, …’nin 06/11/2013 tarihli iş bırakma bildirimi, 05/11/2013 tarihli mükellefiyet kaydının silinmesine ilişkin firma kaşeli belge, 19/06/2013 tarihli … … tarafından …’ye düzenlenen giyim eşyalarına ait fatura, 06/11/2013 tarihli … … imzalı İşe Başlama Bildirimi ibraz ettiği anlaşılmıştır. Dosyaya celp edilen Bursa 3. Asliye Hukuk mahkemesi’nin 2019/12 D.İş sayılı dosyasının incelenmesinde; … tarafından, “…” aleyhine yaptırılan delil tespiti sırasında alınan bilirkişi raporundan, tespit işleminin “… Mah. … Sok. … Apt. …Blok … Osmangazi/BURSA” adresinde yapılan tespitte işyerindeki ürünlerde … markasının etiketinin bulunduğu, dükkan girişinde ve çeşitli yerlerde aynı markanın yer aldığı işletmenin adının da “…” olduğunun belirlendiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Gerçek hak sahipliği ve kötüniyetli tescil iddiasıyla açılan marka hükümsüzlüğü davasında, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince, istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ile, kamu düzeniyle ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ve dosyaya davacı tarafça sunulan delillerden, dava dışı …’nin 2011 yılı Eylül ayından itibaren kadın giyim mağazası faaliyetinde işletme adı olarak … ibaresini kullandığı ve işletmesini 06/11/2013 tarihinde davacı …’ye devrettiği, …’nin 06/11/2013 tarihli “İşe Başlama Bildirgesinde” … … ibaresini taşıyan kaşenin kullanıldığı anlaşılmıştır. Dosyaya celp edilen Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/12 D.İş sayılı dosyanın incelenmesinde; … tarafından, “…” aleyhine yaptırılan delil tespiti sırasında alınan bilirkişi raporundan, tespit işleminin “… Mah. … Sok. … Apt. … Blok … Osmangazi/BURSA” adresinde yapıldığı, işyerindeki ürünlerde … markasının etiketinin bulunduğu, dükkan girişinde ve çeşitli yerlerde aynı markanın yer aldığı işletmenin adının da “…” olduğunun belirlendiği anlaşılmıştır. Bu adresin aynı zamanda … ve …’nin işyeri açılış ve kapatma bildirimlerinde ve …’nin faturalarında yer alan adres olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamından davacı tarafın … markasının tanınmış olduğunu ve davalının kullanmadığı ve kullanmayacağı halde, davacı tarafa şantaj ve yedekleme amaçlı olarak kötüniyetli olarak markayı adına tescil ettirdiğini ispatlayamadığı, bu yönde somut delil sunulmadığı anlaşılmakla, davacı tarafın davalının kötüniyetli olduğuna ve davacı markasının tanınmış olduğuna yönelik istinaf sebepleri yerinde değildir. Ancak davacının giyim markası olarak faaliyet gösteren işyerini …’den devraldığı, işyeri kapatma ve açma tarihlerinin aynı tarihli olduğu, …’nin … isimli işyerini aynı isimle işletmeye devam ederek tescilsiz marka üzerinde hak sahipliğini kesintisiz devam ettirdiği, önceye dayalı gerçek hak sahipliği iddiasını davalıya karşı ileri sürebileceği kanaatine varılmıştır. Davacı tarafça sunulan belgeler ve faturalardan, …’nin 2011 yılı Eylül ayından itibaren giysi emtialarının satışına ilişkin faturalarda … ibaresini markasal olarak kullandığı, işyerini 06/11/2013 tarihli iş bırakma bildirimi ile işyerini davacıya devrettiği, davacının 06/11/2013 tarihli işe başlama bildirimini “…” ibaresini taşıyan kaşe ile imzaladığı, davacının …’nin marka üzerindeki eklenen hak sahipliği ile birlikte 2011 yılından itibaren marka üzerindeki hak sahipliğini ispatladığı 35. Sınıfta “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için; Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler.Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. Mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” alt sınıfı ve ve bu sınıf ile bağlantılı 25. Sınıfta “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler.Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. ” alt sınıfında, davalı markasının kısmen hükümsüzlüğünü talep edebileceği kanaatine varılmış, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalı markasının kısmen hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE, 2-Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 22/01/2021 tarihli 2019/204 E. – 2021/18 K. sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, 4- Davalı adına … sayılı “…” ibareli markanın, 25. Sınıfta “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler.Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. ” alt sınıfında ve 35. Sınıfta “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için; Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler.Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. Mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” alt sınıfta kısmen hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, -Fazlaya ilişkin talebin reddine, 5- İlk derece yargılaması yönünden; -Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubuna, bakiye 135,50 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, -Davacı tarafça yapılan 168,30 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, -Davacı tarafça yapılan 1.000 TL bilirkişi ücreti ile 402,20 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.402,20 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre 701,10 TL’lık kısmının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, -Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T.’ne göre davanın kabul edilen kısmı üzerinden 15.000 TL maktu vekalet ücreti taktirine, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, -Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T.’ne göre davanın reddedilen kısmı üzerinden 15.000 TL maktu vekalet ücreti taktirine, davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, 6-İstinaf yargılaması yönünden; -Davacı vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine, -İstinaf yargılaması sırasında davacı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 126,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 288,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 23/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.