Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/567 E. 2023/315 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/567 Esas
KARAR NO: 2023/315 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/01/2021
NUMARASI: 2018/444 E. – 2021/39 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 23/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; TPMK nezdinde tescilli bulunan …, …, …, …, … ve … numaralı markaların müvekkiline ait olduğunu, davalının müvekkilinin izni ve rızası olmaksızın söz konusu markaların aynısını ve/veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlerini kullandığını, bu durumun aynı zamanda haksız rekabet de oluşturduğunu, ayrıca müvekkiline ait ürünlerin isimlerinin sadece başına üçüncü şahıs firma ismi ile değiştirip piyasaya sürüldüğünü, müvekkiline ait markanın … iken taklit ürünün …, yine müvekkiline ait markanın … iken taklit ürünün … olduğunu, yine müvekkiline ait markanın … iken ürünün … olduğunu, yine müvekkiline ait … markası olduğunu, taklit ürünün ise … olduğunu, davalının taklit yaparak müvekkil firmanın müşterilerine satış yaptığını, satışa ilişkin faturayı dilekçe ekinde sunduklarını belirterek haksız rekabetin tespitine ve men’ine, müvekkilinin tescilli tasarımına yönelik tecavüzün tespitine, men’ine, markaya tecavüz nedeniyle HMK 107. Maddesi gereğince şimdilik 10.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini istemiş, ayrıca davalının markaya tecavüz ve fiillerinin durdurulması, basılan broşür, afiş, tanıtım ve her türlü tanıtım vasıtasına el konularak toplatılmasına, ayrıca davalıya ait internet sitesinde müvekkiline ait davaya konu markaların satış ve tanıtımı yapıldığından erişimin engellenmesi ve dava sonuna kadar yayından kaldırılması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iddia ettiği şekilde bir durumun söz konusu olmadığını, müvekkilinin davacının markasına yönelik tecavüz eyleminin bulunmadığını, müvekkilinin kendi markasına sahip bir firma olduğunu, davacının amacının müvekkiline ait itibarı zedelemek olduğunu, cevap dilekçesi ekinde sundukları uzman görüşünde de belirtildiği üzere müvekkilinin tescilsiz olarak kullandığı markaların davacının tescilli markaları ile karıştırılma ihtimali bulunmadığını, gerek davacının, gerekse müvekkilinin markalarında bahsi geçen “…” ifadesinin kimya ve tekstil sektöründe kullanılan “…” kelimesinin İngilizcesi olduğunu, ürünün hangi alanda ve hangi aşmada kullanılan bir ürün olduğunu ifade ettiğini, yine “…” ifadesinin baskı anlamı taşıyan baskı kimyasallarını ifade ettiğini, buna göre markaların kök kısmından sonra birbirinin aynısı anonim olarak kullanıldığını, anonim kullanımlı ibareler hakkında marka sahibinin tekel hakkı olmadığına ilişkin Yargıtay 11.HD’nin kararları bulunduğunu, yine ürün içeriklerinin benzer olmadığını davacının tescilli markalarının kök sözcüklerinin “…” ve “…”, davalının ise “…” ve “…” olduklarını, diğer kısımların ise ürünlerin ne için kullanıldığını ve içeriklerini gösteren anonim ibareler olduğunu, bu sözcüklerin kullanımının kimsenin tekelinde olmadığını, davalının davaya konu tescilsiz marka kullanımının davacının markalarının tescil başlangıç tarihlerinden daha önce olduğunu, ürün içerikleri ile ilgili herhangi bir reçete sunulmadığını, delil olarak sunulan Bakırköy 6. İş Mahkemesinin 2018/301 Esas sayılı dosyasının tarafının … isimli bir kişi olduğunu, bu kişinin davacı firmanın eski bir çalışanı olduğu husunun dava dilekçesinden anlaşıldığını, ancak söz konusu kişinin müvekkili ile herhangi bir bağı bulunmadığını, müvekkilinin çalışanı olmadığını, müvekkili ile bağlantılı gösterilmeye çalışılmasının hakkın kötüye kullanılması olduğunu, manevi tazminatın şartlarının oluşmadığını, ayrıca kısmi veya belirsiz alacak olarak talep edilmesinin de mümkün olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 29/01/2021 tarihli 2018/444 E. – 2021/39 K. sayılı kararıyla; “…Dosya kapsamı deliller, tanık beyanları ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davacı adına … tescil sayılı “…”, … tescil sayılı “…”, … tescil sayılı “…”, … tescil sayılı “…” ve … tescil sayılı “…” markalarının Türk Patent nezdinde tescilli olup, davacının tescilli “…”, “…”, “…”, “…” markaları ile davalının tescilsiz şekilde kullandığı “…”, “…”, “…” markalarının 1. sınıfta yer alan tekstil kimyasalları emtiası bakımından kullanıldığı yanlar arasında çekişmesiz olduğu, davalının tescilsiz markasal kullanımı ile davacının tescilli markaları arasında ayniyet olmadığı, ancak benzerlik olduğu, Tekstil Kimyasalları emtiası bakımından halkın yani ortalama tüketicinin somut olaydaki ürünlerin alıcısı olan haşıl şirketleri gibi, daha özenli yüksek seviyede bilgili kişiler oldukları, karşılaştırılan markalarda yer alan kısaltmaların ve ortak kelimelerin üzerinde inhisari hak sağlanması mümkün olmayan, koruma kapsamı dışı tali unsurlar olduğu, davalı kullanımındaki esaslı unsurun “…” olduğu anlaşılmakla davacının tescilli markalarından kaynaklı haklarının ihlal edilmediği, davacı tarafa ait varil üzerinde yer alan etiket tasarımı ile davalı tarafa ait varil üzerinde yer alan etiket tasarımı arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunduğu, bu haliyle davalının, davacının marka haklarına tecavüzünün söz konusu olmadığı anlaşılmakla, marka hakkına dayalı davanın reddi gerektiği, ayrıca gerek markalar, gerek fiili kullanımlar gözetildiğinde, yine tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde davalı tarafın TTK anlamında haksız rekabet teşkil edecek bir eyleminin de ispatlanamadığı” gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin hükme esas aldığı 01/07/2019 tarihli bilirkişi raporuna haklı ve geçerli itirazlarının dikkate alınmadığını, gerekçeli kararda bilirkişi raporundan alıntı yapılarak gerekçe gösterildiğini, kararın HMK 27. Maddesinde düzenlenen ”Hukuki Dinlenilme Hakkı ” ilkesine açıkça aykırı olduğunu.-Bilirkişi raporunda, dava konusu marka haklarının ne şekilde ihlal edildiğinin somutlaştırılmadığı iddia edilmişse de, tecavüz fiillerinin nelerden ibaret olduğunun açıkça belirtildiğini, davalı yanca müvekkilinin markalarının sadece kök kısımlarının değiştirilerek ek ibarelerin aynen korunduğu, bilirkişinin ifade ettiği üzere seçilen …, …, … gibi kelimelerin anonim ve İngilizcede yaygın kelimeler olmasının diğer yaygın kelime seçimlerinin yapılmamasına haklı neden teşkil etmeyeceğini, tarafların birebir almış oldukları marka isimlerinden ‘’…’’ kelimesinin İngilizce’de ‘’…’’ ya da … kelimesinin beyazlık durumunu ifade eden bir tabir olan ‘’…’’ ya da ‘’…’’ benzeri kelimelerinin kullanılmasına engel bulunmadığını, ihlal konusu markaların tamamının kopya edildiğini, davalının marka tercihinde dil bakımından seçeneklerinin bulunmasına rağmen, müvekkili tarafından yaratılan markada az bir değişiklik yaparak achisize- neosize (yeni) gibi ve sanki piyasaya yeni bir ürün gamı sunulmuşcasına, yeni karşılığında kullanılmasının da dikkate değer olduğunu, bilirkişilerin yine tescilli tasarımdaki bütüncül ifadeye bakması gerekirken bunları da ayırarak zorlama bir sonuç yaratmaya çalışmasının anlaşılamadığını.-Markaların karşılaştırılmasında bütünsel olarak karşılaştırılması gerektiğini, oysa bilirkişiler tarafından markaların ayrıştırılarak karşılaştırma yapıldığını, kısaltmaların evrensel ekler olduğu iddiasının ise doğru olmadığını, boya sektöründen verilen örneklerin kimya sektörünün tümüyle dışında olduğunu, bu ibarelerin genel terim olduğunu iddia edenin ispatlaması gerektiğini.-Müvekkilinin tescilli markalarında kullandığı yarı İngilizce yarı Türkçe kelimelerin kullanım tarzının da davalılarca birebir alındığını, davalının seçenekleri bolca mevcut olsa da yine de müvekkilinin yarı Türkçe yarı İngilizce marka isimlendirme tarzını birebir kopya ettiğini.- Geniş anlamda karıştırılma ihtimali bakımından, tüketici nezdinde markalar arasında herhangi bir şekilde bağlantı kurulma tehlikesinin de mevcut olduğunu, dosyaya sundukları 15.12.2018 tarihli Dr. Öğretim Üyesi … ve Dr. Öğretim Üyesi …’nun uzman görüşünde bütünsel değerlendirme yapılması gerektiği, müşterilerin markaları birebir karıştırmasa da aynı nitelikte ürün olacağını düşüneceğini beyan ettiklerini, uzman görüşünün bilirkişilerce değerlendirilmesi gerekirken aksi yönde kanaat beyan edilmesinin isabetli olmadığını. -Bilirkişi raporunda, Tekstil Kimyasalları emtiası bakımından ortalama tüketicinin daha özenli yüksek seviyede bilgili kişiler oldukları tespitine katılmadıkları gibi bu görüşün, raporda alıntı yapılan TÜRKPATENT Marka İnceleme Kılavuzu’nun 54. Sayfasında belirtilen ortalama tüketici tarafından kısaltmaların tali unsur olarak algılandığı ifadesi ile çeliştiğini, tekstil kimyasalları emtiası bakımından ortalama tüketicinin seviyesinin neye dayalı olarak ölçüldüğünün anlaşılamadığını, sadece yorum yoluyla genişletme yoluna gidildiğini, dava konusu markaların tüketicilerinin küçük ya da orta ölçekli işletmeler de olduğu ve tüketicilerin tamamından bu niteliğe sahip olmalarının beklenemeyeceğini.-SMK 5/5 kapsamında; haksız yarar elde edilmesi, itibarın zarar görmesi ve markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi hususlarının değerlendirilmediğini, aynı bölgede aynı müşterilere ve hatta çalışan eleman üzerinden, halihazırda çalıştıkları müşterilere ulaşılması, davacıya ait makinaların alınması, davacının tedarikçilerinin kullanılması konularının göz ardı edildiğini, bilirkişilerin sadece varil etiketleri üzerinde durduklarını, uzun uzun bunu değerlendirdiklerini, ancak etiketlerin şekli gibi bir iddiada bulunmadıklarını, bunları markanın haksız kullanımını desteklemek amaçlı dosyasına sunduklarını.-Müvekkilinin itibarlı, sektörde yıllarca hizmet veren tanınmışlık seviyesi yüksek bir firma olduğunu,dava konusu ürünlerin grafik ölçüm testlerinin rapora yansımadığını, davalının ürünleri kopya etmekle kalmadığını, piyasaya da ürünleri düşük fiyatla sürerek müvekkilini zarara uğrattığını, haksız kazanç elde ettiğini, basiretli davranmadığını.-Raporda tasarıma tecavüz değerlendirmeleri başlığı altında benzerlik ve ayırt edicilik yönünden varil ve varil etiketlerinin göz önüne alındığını, oysa varil ve etiketler yönünden beyanlarının bulunmadığını, bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde benzerlik bulunduğunu.-Mahkemenin dinlenen tanıklarının beyanlarına kararda yer vermediğini ve bu hususta gerekçe göstermediğini, tanık …’in beyanlarından, davalı … ile eski çalışan … arasında ilişkinin , gerek iş sözleşmesi devam ederken gerekse , iş sözleşmesi sona erdikten sonra –haksız rekabet hükümlerine aykırı olarak — mevcut olduğunun ispatlandığını Halihazırda bu ilişkiyi ispat eden mail çıktıları, tespit dosyasında ki davalı şirket sahibinin … ile iş yaptıklarını ispatlar beyanlarının dosyada mübrez olduğunu, aynı tanığın ve dinlenen tüm tanık ifadelerinin davalı şirketin müvekkili ile haksız rekabet ettiğini ispatladığını. -Dosyaya sundukları uzman görüşünün dikkate alınmadığını, gerekçede yer verilmediği gibi, bilirkişi raporu ile mübayenet içinde olmasına rağmen gerekçeli kararda bu hususta hiçbir değerlendirme yapılmadığını bayınla, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; davacının Ankara 4. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2019/424 Esas sayılı dosyasında Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 27/11/2019 tarihli … sayılı kararının ve müvekkil şirketin … sayılı başvurusu ile tesciline karar verilen “…” ibareli marka başvurusunun tescilinin iptaline ilişkin davada davanın reddine karar verildiğini, bilirkişi raporunda başvuru yapılan marka ile itiraza mesnet markalar arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı, hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, davacının üstün ve öncelikli hak sahibi olmadığı, tanınmışlık koşullarının oluşmadığı, kötüniyet konusunda takdirin mahkemeye ait olduğu, YİDK kararının iptali koşullarının oluşmadığı görüşünün beyan edildiğini, davacının tescilli markaları ile …’ın kullandığı markaların sonunda bulunan “…” ifadesinin kimya ve tekstil sektöründe kullanılan “…” kelimesinin İngilizcesi olup, ürünün hangi alanda ve aşamada kullanılan bir ürün olduğunu ifade ettiğini, “…” ifadesinin ise baskı anlamı taşıyan baskı kimyasallarını ifade ettiğini, bu ifadelerin ürün kodları olup, dünyada da aynı isimlerle kullanılan anonim ifadelerden olduğunu, kullanımlarının kimsenin tekelinde olmadığını, … ve … ile … ve … ifadelerinin birbirlerini hiçbir şekilde çağrıştırmadığını, bu ürünlerin ortalama tüketici kitlesinin, vatandaş değil tekstil sektöründe üretim yapan şirketler olduğunu, tanık beyanları ile davacının haksız olduğunun ortada olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: TPMK’dan celp edilen marka tescil belgelerinin incelenmesinde; davacıya ait … tescil numaralı … markasının 11/01/2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 1.sınıf emtialar “Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar, tekstil kimyasalları” emtiaları yönünden tescil edildiği, … tescil numaralı … markasının 1.sınıf emtialar yönünden 11/01/2018 tarihinden itibaren, … tescil numaralı … markasının 1.sınıf emtialar yönünden 11/01/2018 tarihinden itibaren, … tescil numaralı … markasının 1.sınıf emtialar yönünden 11/01/2018 tarihinden itibaren, … tescil numaralı … markasının 1.sınıf emtialar yönünden 26/01/2018 tarihinden itibaren, … tescil numaralı … markasının 1.sınıf emtialar yönünden 26/01/2018 tarihinden itibaren tescil edildiği görülmüştür. Dava dilekçesi ekinde sunulan dava dışı firma tarafından davacıya düzenlenen 24/07/2018 tarihli faturanın “…” ürünü satışına ilişkin olduğu görülmüştür. Dava dilekçesine ekli ürün görsellerine göre davalıya ait olduğu belirtilen ürünlerde davalının çekirdek unvanı olan … ibaresinin alt kısmında “…” , “…” , “…” yazılı olduğu görülmüştür. Davacı tarafından sunulan, Ticaret Hukuku alanında akademisyen bilirkişiler, Dr. Öğr. Üyesi … ve Dr. Öğr. Üyesi … tarafından düzenlenen 15/12/2018 günlü uzman görüşünde; markalar arasında bütünsel değerlendirme yapılması gerektiği, davalının basiretli bir tacir gibi davranmakla yükümlü olup davacının markalarını bilmesi gerektiği, bu ürünlerin başına … gibi gelimeler getirilerek ayırt ediciliğinin sağlanmasının mümkün olmayacağı, müşterilen markaları birebir karıştırmasa da aynı nitelikte ürün olacağını düşüneceğini, dosyaya sunulan belgelere göre davalı ile dava dışı … arasında işbirliği olduğu, bu durumun haksız rekabet oluşturduğu belirtilmiştir. Davalı tarafından dosyaya sunulan ve Avrupa Patent Vekili Dr. … tarafından hazırlanan 21/11/2018 günlü uzman görüşünde; dava konusu markaların üzerinde bulunan ambalajlı ürünlerin açılımının …; VD: viskozite değeri 40 ve BHS için üretilmiş anlamını taşıdığı, …; anlamı …, … ise … anlamına geldiğini, …; beyaz süper brillant kalsitli anlamına geldiğini, … viskozite akışkanlığı 100, … firması için üretilmiş anlamı taşıdığını, davacının … tescilli markası ve davalı tarafça kullanılan … markasındaki … ibarelerinin viskozite değeri 40 anlamına geldiğini, davacının … tescilli markası ve davalı tarafça kullanılan … markasındaki … ibarelerinin viskozite akışkanlığı 100 anlamına geldiğini, davacının … tescilli markası ve davalı tarafça kullanılan … markasındaki … ibaresindeki … ibaresinin parlak, … ibaresinin … anlamında olduğunu, davacının … tescilli markası ve davalı tarafça kullanılan … markasındaki … ibarelerinin beyaz süper brillant kalsitli anlamında olduğunu, davalının tescilsiz kullandığı markaların davacı tescilli markaları ile karıştırılma ihtimali bulunmadığı, davacının tescilli veya tescilsiz kullandığı tasarımların ilk doğum tarihleri ile birlikte dosyaya sunulması halinde konuda uzman görüşü verilebileceği, yine davacının ürünlerine ait reçete verilerini dosyaya sunması halinde uzman görüşü verilebileceği şeklinde görüş belirtildiği görülmüştür.İlk derece mahkemesince marka patent vekili, tasarım uzmanı ve kimya mühendisi bilirkişilerden oluşan heyetten alınan 01/07/2019 havale tarihli raporda; “…davacı adına … tescil sayılı “…”, … tescil sayılı “…”, … tescil sayılı “…”, … tescil sayılı “…” ve … tescil sayılı “…” markalarının Türk Patent nezdinde tescilli olup, koruma sürelerinin devam ettiğini, … tescil sayılı “…” markasından doğan haklarının davalı yanca ne şekilde ihlal edildiği hususu somutlaştırılmadığı için bu marka bakımından raporda bir değerlendirmede bulunulamadığını, davacının tescilli “…”, “…”, “…”, “…” markaları ile davalının tescilsiz şekilde kullandığı “…”, “…”, “…” markalarının 1. sınıfta yer alan tekstil kimyasalları emtiası bakımından kullanıldığı yanlar arasında çekişmesiz olduğunu, davalının tescilsiz markasal kullanımı ile davacının tescilli markaları arasında ayniyet olmadığı, ancak benzerlik olduğu, Tekstil Kimyasalları emtiası bakımından halkın yani ortalama tüketicinin somut olaydaki ürünlerin alıcısı olan haşıl şirketleri gibi, daha özenli yüksek seviyede bilgili kişiler oldukları, karşılaştırılan markalarda yer alan kısaltmaların ve ortak kelimelerin üzerinde inhisari hak sağlanması mümkün olmayan, koruma kapsamı dışı tali unsurlar olduğu, davalı kullanımındaki esaslı unsurun “…” olduğu anlaşılmakla davacının tescilli markalarından kaynaklı haklarının ihlal edilmediği kanaatinin oluştuğu, davacı tarafa ait varil üzerinde yer alan etiket tasarımı ile davalı tarafa ait varil üzerinde yer alan etiket tasarımı arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunduğu, bu sebep ile farklı olarak algılandıkları” belirtilmiştir.
G E R E K Ç E: Davacı vekili dava dilekçesinde, tescilli markalarından kaynaklanan haklarına dayanarak, davalı tarafın kullanımlarının müvekkilinin tescilli tasarımına tecavüz ve haksız rekabet meydana getirdiğinden bahisle, men ve ref talebi ile hükmün ilanı talebinde bulunduğu, mahkemece ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığın davacı marka haklarına tecavüz ve haksız rekabetten kaynaklandığını tespit ettiği, davacı adına tescilli tasarım bulunmadığı anlaşılmıştır.Davacı tarafça …, … gibi ibarelerin davacıya ait olduğunu ileri sürmüş, dosyaya sunulan hukukçu akademisyenlerce düzenlenen uzman görüşünde, bu ibarelerin davacıya ait olduğu iddiası hakkında uzmanlık alanları olmadığı için değerlendirme yapamadıkları beyan edilmiştir. Davalı tarafça sunulan uzman görüşünde ise; davacının … tescilli markası ve davalı tarafça kullanılan … markasındaki … ibarelerinin viskozite değeri 40 anlamına geldiğini, davacının … tescilli markası ve davalı tarafça kullanılan … markasındaki … ibarelerinin viskozite akışkanlığı 100 anlamına geldiğini, davacının … tescilli markası ve davalı tarafça kullanılan … markasındaki … ibaresindeki … ibaresinin parlak, … ibaresinin … anlamında olduğunu, davacının … tescilli markası ve davalı tarafça kullanılan … markasındaki … ibarelerinin beyaz süper brillant kalsitli anlamında olduğunu beyan ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, emsal Yargıtay içtihatları göz önüne alındığında, tali unsurların değerlendirme kapsamı dışında bırakılması gerektiği görüşüne yer verildiği, devamında raporun 18. Sayfasında, davalı kullanımının bulunduğu tekstil kimyasalları emtiası bakımından ortalama tüketicinin daha özenli yüksek seviyede bilgili kişiler olduğu tespitinin yapıldığı, www…com.tr adresli sözlükten tespit edilen anlamlarında, “…” ibaresinin “…”, “…” ibaresinin “…”, “…” ibaresinin “…” anlamına geldiği ve tali unsur olduğunun beyan edildiği anlaşılmışsa da, …, …, …, … ibarelerinin ne anlama geldiği konusunda açıklama yapılmadığı, davalı tarafça sunulan uzman görüşüne atıf yapıldığı, görüş sunan uzmanın marka patent vekili olduğu, ancak kimya konusunda uzmanlığının bulunup bulunmadığı anlaşılamamıştır. Davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazında; bu ibarelerin anonim yada tanımlayıcı ibareler olmadığı, kendisi tarafından yaratılarak kullanıldığının ileri sürüldüğü, markaların hitap ettiği tüketici kitlesinin dikkat ve özen seviyesinin tespitinin hatalı olduğu beyan edilmiştir. Bu durumda mahkemece tekstil kimyası konusunda uzmanlığı bulunun kimyager ve sektör bilirkişisi ile marka konusunda uzman bilirkişilerden oluşan yeni bir heyetten davacı itirazları da değerlendirilerek yeni bir rapor alınarak karar verilmesi gerekirken, itirazlar değerlendirilmeksizin eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin sair istinaf sebepleri bu aşamada incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın Dairemizin kararında işaret edildiği şekilde yargılamaya devam edilmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacı vekilinin sair istinaf sebepleri incelenmeksizin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 29/01/2021 tarihli 2018/444 E. – 2021/39 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİN3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 87,50 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 23/02/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.