Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/562 E. 2023/156 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/562 Esas
KARAR NO: 2023/156
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/12/2020
NUMARASI: 2017/151 2020/266
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.)|Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 02/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin “…” isimli bir program formatı hazırladığını ve söz konusu formatı Beyoğlu ….Noterliğinin … yevmiye sayılı evrakı ile tescil ettirdiğini, format fikrini ete kemiğe büründürmek amacıyla programın detaylarını da içeren ve satılabilir hale getiren bir sunum dosyayı hazırlayarak …’ye gittiğini, … Haber Daire Başkanı … ve diğer … yetkilileri ile görüştüğünü, yetkililerin müvekkilinden program için örnek hazırlamasından sonra tekrar başvuru yapmasını istediğini, bunun üzerine müvekkilinin … ve … ile yemek esnasında yapılmış söyleşiler şeklinde iki adet programı hazırlayıp sunulacak hale getirip 31/08/2016 tarihinde … yetkililerine sunum dosyası ile verdiğini ve onay beklediğini, … yönetiminin programa olumlu baktığını, bütçe için onay verilmesinin beklendiğini, müvekkiline … yetkililerince büyük ihtimalle programın kabul edileceğinin söylendiğini, müvekkilinin de haber beklerken internet sayfasında … için diğer davalı olan … LTD. ŞTİ tarafından “…” isimli bir program hazırlandığını ve yakında yayınlanacağını gördüğünü, söz konusu programın müvekkilinin hazırladığı programın formatında küçük değişiklikler yapılarak hazırlandığını, bu durumun engellenmesi amacıyla Kocaeli …Noterliğinin 20/02/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnameyi gönderdiklerini, ancak davalı …’nin ihtarnameye karşı tecavüzde bulunulmadığı yönünde beyanda bulunduğunu, diğer davalının ise cevap vermediğini, müvekkilinin FSEK’ten kaynaklanan haklarının ihlal edildiğini, maddi ve manevi zarara uğratıldığını belirterek, bu sebeplerle …’de ayınlanan “…” isimli programın yayınının durdurulmasına ve davacının haklarına yapılan tecavüzün bu şekilde kaldırılmasına, davalılardan müştereken ve müteselilen tahsil edilmek üzere FSEK’nun 68. maddesi uyarınca sözleşme yapılmış olsayda alınacak bedelin üç katı olarak şimdilik 1.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte, elde edilen karın şimdilik fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak şartıyla dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte 1.000,00 TL’sinin ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 06.10.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile davacının davalı tarafla sözleşme yapmış olsaydı alt bant reklam gelirleri de dahil 214.075,00 TL+KDV gelir elde edeceğini, bu tutarın FSEK 68 ve diğer hükümleri gereği 3 katı olan 642.225,00 TL+KDV tutarının davanın açıldığı tarihten itibaren işleyecek en yüksek faizi ve avukatlık ücreti ile bilikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkiline ödenmesini talep etmiş, maddi tazminat talebini 642.225,00 TL+KDV olarak ıslah ettiğini bildirmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından hak sahipliğini gösterdiği iddia edilen Beyoğlu Noterliği evrakının davacı tarafından belirtilen ifadenin kayıt altına alınmasını sağlayacak biçimde ve düzenleme niteliğinde olduğunu, 5846 sayılı Kanunun televizyon program formatlarını ayrı bir düzenlemeye tabi tutmadığını, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarından da televizyon program formatlarının sinema eseri bağlamında eser olduğunun görüldüğünü, doktrinde ise televizyon program formatlarının tanımının yapıldığını, bu tanıma göre bir televizyon programı formatında program ismi ve logosunun, tüm yayın akışını belirleyen temel fikrin, yayının sunum tarzının, belirli özellikteki katılımcıların, belirgin bir konuşma tarzı veya cümlelerin kullanılmasının, sinyal müziği ve renklerinin, sahne dekorasyonunun, yayın süresinin, programa katılanların katkısının, belirli tarz kamera çekimlerinin, ışıklandırmanın, bölümlerin özelliklerinin bulunması gerektiğini, davacının ise söz konusu özelliklerin hiç birine yer vermeksizin ham haldeki fikrini noter aracılığıyla tespit ettirmiş olmasının lehe sonuç yaratmayacağını, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/151E.-2021/266K. Sayılı kararı ile; “…eser niteliğinde olmadığından FSEK’da yer alan manevi hakların ihlal edilmesinin de söz konusu olmadığı, bu nedenlerle davacının manevi tazminat talep edemeyeceği sonucuna varılmakla, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davacıya ait “…” isimli televizyon programının benzeri olan “…” isimli televizyon programının davalı … LİMİTED ŞİRKETİ tarafından yapımının üstlenilmesi ve davalı … GENEL MÜDÜRLÜĞÜ tarafından kendilerine ait … kanalında gösterilmesi suretiyle davalıların haksız rekabette bulunduklarının tespitine, “…” isimli programın yayından kalkmış olması nedeniyle yayınının ve haksız rekabetin durdurulması talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalıların muhtemel haksız rekabetlerinin önlenmesine, 75.075,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davacı ve davalı … vekilleri istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş, ayrıca müvekkilinin hazırladığı programın çalındığını, diğer davalının dosyaya dilekçe dahi sunmadığını, müvekkilinin … gibi köklü bir kurumdan böyle yanlış davranış beklemediğini, müvekkilinin elde edilmesi gereken gelirin 3 katına hak kazandığını, manevi kaybının daha fazla olduğunu, mahkemenin zararı düşük hesapladığını, sponsor gelirleri, reklam gelirlerinin bir kısmı ile birlikte bölüm başına en az 20.000,00 TL gelir alınması gerektiğini ancak …’nin diğer davalı arasındaki sözleşmeyi sunmaması nedeniyle tam olarak hesap yapamadıklarını bildirmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu programın eser niteliğine haiz olmadığını dolayısıyla FSEK 84. Kapsamında korunmasının mümkün olmadığını, davanın da FSHHM’de görülemeyeceğini, görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, TTK’nun 55/1-c maddesindeki şartların gerçekleşmediğini, haksız rekabetin bulunmadığını, bilirkişilerin değerlendirmesinin hatalı olduğunu, raporlarda TTK kapsamında haksız rekabetin incelenmediğini, yerel mahkemece mülga kanuna göre tazminata hükmedildiğini, dava tarihi itibariyle 6102 sayılı TTK’nın uygulanması gerektiğini bildirmiştir.
DELİLLER: Mahkeme huzurunda dinlenen davacı tanığı …; daha önce de davacının sahibi olduğu Artün Prodüksiyon ile “Yakın Koruma” isimli bir programı hazırlayıp …’ye verdiklerini, bu programın yayını bittikten sonra bu kez yine birlikte “…” isimli bir format hazırladıklarını, bu programda siyasetçilere önlük giydirip, mutfak ortamında kendileriyle sohbet edilecek olduğunu, önce milletvekili oldukları şehrin tanıtımı yapılacak, daha sonra da kendileriyle sohbet edilip yemek yaptırılacak olduğunu, bu formatı davacı ile birlikte …’ye götürdüklerini, Genel Müdür … ile görüştüklerini, hatta birlikte fotoğraf çektirdiklerini, formata ait CD’leri kendisine teslim ettiklerini, kendilerine verilen bilgiye göre formatın çok beğenildiğini ve mutlaka çekileceğinin söylendiğini, hatta çok milletvekili olduğundan programın çok uzun sürebileceği, belediye başkanlarıyla da yapılabileceğinin anlatıldığını, …’den haber beklemeye başladıklarını, her gittiklerinde ya da aradıklarında programın kesin olarak çekileceğinin söylendiğini, hatta kendilerindne örnek çekimler istediklerini, … ve … ile programı çektiklerini, bunları da …’ye teslim ettiklerini, hatta bazı siyasetçilerin …’nin “…” isimli program nedeniyle aranması üzerine kendilerinin aradığını zannederek irtibata geçtiklerini ve programın ne zaman yayınlanacağını sorduklarını, …’ın bu isimlerden bir tanesi olduğunu, siyasetçilerle kendisinin irtibat kurduğunu, ayrıca progamın logosunu da kendisinin tasarladığını, daha sonra internet üzerinde dolaşırken Instagram’da “…” isimli görüntüleri gördüğünü, incelendiğinde hazırladıkları formatın aynen kopyalandığını tespit ettiğini, kullanılan amblemin dahi aynı olduğunu, yalnızca içindeki yazıların değişik olduğunu, bu durumu davacıya bildirdiğini, izlediği “…” isimli programın tüm çekimlerinde “…” şeklinde sürekli beyanda bulunduklarını, daha önce kendi çektikleri görüntüleri de Facebook’ta yayınladıklarını, davalı …’nin Instagram sayfasında daha sonra yayınlandığını, Facebook sayfasında da yayınlandığını, davacının …’ye gönderdiği uyarı sonucunda tasarladıkları kırmızı beyaz logo yerine kahverengi yeşil renklerin hakim olduğu başka bir logo kullanmaya başladıklarını, ancak eski görüntülerin kayıtlarında kendi logolarının benzeri kırmızı beyaz logonun göründüğünü, 2015 yılının sonlarına doğru formatı tasarladıklarını, 2016 yılının Şubat ya da Mart ayında program formatını …’ye sunduklarını, 04/0872016 tarihinde ise ilk program çekimini yaparak 31/08/2016 tarihinde … Genel Müdürüne teslim ettiklerini beyan etmiştir. Yargılama sırasında alınan 03/08/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacı ve davalı programlarının, programı oluşturan ögeler açısından farklı işlendiği, ancak davacı programının son 11.30 dakikasının davalı programı ile benzer olduğu, ancak bu benzerliğin de, o bölümde işlenen yemeğin uygulanması ve tarifi şeklinde olması itibariyle hemen hemen tüm yemek programlarında olmazsa olmaz klişesi üzerinden yapılandığı, bu nedenle de davalı tarafa ait “…” isimli programın davacı tarafa ait “…” isimli programından intihal edilmediği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir. Yargılama sırasında alınan 17.04.2019 havale tarihli raporda; televizyon formatlarının ayrıntılı düzenlemeler içermesi durumunda FSEK 2.maddesi bağlamında ilim ve edebiyat eseri olarak korunabileceği, televizyon formatı metni ilim ve edebiyat eseri niteliğinde olmasa bile, alelade sayılsa dahi bu formata dayalı olarak sinema tekniğine uygun çekimler yapılmasıyla ortaya çıkan görüntüler dizisinin sinema eseri sayılacağı, öte yandan eser ve eser sahipliği tartışmaları dışında, bir format yazarının veya televizyon program taslağını ortaya çıkaran ve programı çeken yapımcının bağlantılı hak sahibi olarak FSEK kapsamında korunabileceği, taraflara ait televizyon programlarının tüm detayları önceden belirlenmiş formata dayalı programlar olmadığı, bir program fikri üzerinde yoğunlaşan programlar olduğu, her ikisinin de detaylı bir formatlandırmaya dayalı olmadığı için format bazında karşılaştırma yapılmasına gerek olmadığı, her iki programın da benzer nitelikte olduğu ve izleyici tarafından da birbirinin benzeri olarak algılanabilecek programlar olduğu, davacının “…” isimli televizyon programının taslak fikrini noter aracılığıyla onaylatarak ve iki adet bölüm çekimi yaparak davalılara ait “…” isimli programın yayınlanmasından yaklaşık 9 ay önce davalı …’ye proje olarak sunduğu, dosyaya sunulan delilleri ile bunu ispatladığı, davalıların “…” isimli programı davacının kendilerine yaptığı sunum tarihinden daha önce taslak olarak oluşturulduğunu veya yayın için planlama yaptığını ispatlayamadığı, fikrin davacıdan alınıp, davalılarca program haline getirildiği, bu durumda davacının haberi olmaksızın ve telif hakkı ödenmeksizin yayına alınan “…” isimli programın, davacının “…” isimli programına karşı haksız rekabet oluşturduğu, davacıya ait “…” isimli programın taslağı ve somutlaşmış bölüm çekimleri eser olarak sayılmasa dahi, davalıya karşı fikri koruma kapsamında olması gerektiği, bu nedenle davacının program fikir taslağını oluşturduğu ve iki bölüm çekimlerini yaptığı “…” isimli programın FSEK ve TTK’nun haksız rekabet hükümlerinden, bağlantılı hak korumasından ve yayın korumasından yararlanabileceği, “…” isimli program için davalılar tarafından davacıya telif ödemesi yapılsaydı, dava tarihi itibariyle bu bedelin bu tarz bir program için bölüm başı en az 3.000,00 TL, yayınlanan 13 bölüm için ise toplamda 39.000,00 TL olabileceği yönünde görüş bildirilmiştir. Yargılama sırasında alınan 11/03/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda; kök raporda ifade edilen genel görüşlerde farklılık bulunmadığı, davacının program taslağı / programı taraflar arasında yapılmış bir anlaşmaya göre kullanılmış olsaydı davacının telif hakkı söz konusu olabileceği gibi, her halükarda izinli/izinsiz kullanım açısından rayiç telif bedeli belirlenmesi gerekeceğinden ve şayet söz konusu programın eser niteliğine haiz olduğuna karar verilecek olursa “…” adlı ürünün ayni ve benzeri kullanımı dolayısıyla bölüm başı telif bedeli 3.000,00 TL olmak üzere 13 bölüm için 39.000,00 TL talep edebileceği, programın telif bedeli hususunda FSEK 68.madde gereği üç kat tazminat hesabı yapılabileceği, eser niteliğinde olmadığı takdir edilecekse FSEK 84.madde nedeniyle haksız rekabet hükümlerine göre tek kat tazminat hesabı yapılması gerektiği, bu durumda davacının talep etmiş olduğu yoksun kalınan kazanç ya da diğer bir deyişle elde etmesi mümkün olan karın iadesi talebi doğrultusunda maddi tazminat hesaplaması yapılacak olursa, bölüm başı 5.775,00 TL’den 13 bölüm için 75.075,00 TL bedel olabileceği yönünde görüş bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, FSEK’den kaynaklanan hakların ihlal edildiği iddiası ile açılan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Davacı taraf davalılar tarafından davacıya ait … isimli programın formatının izinsiz kullanıldığını iddia etmiş, davaya cevap veren davalı … ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davacı ile davalılardan … vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf incelemesi istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ile kamu düzenine aykırı bir husus bulunup bulunmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dosyanın incelemesinde alınan 17/04/2019 ve 11/03/2020 tarihli bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere davacının formatının eser niteliğinde bulunmadığı, davacının söz konusu formatını davalı …’ye götürdüğü ancak davalı … tarafından davacının teklifinin reddedildiği, ancak söz konusu formatın diğer davalı tarafından … isimli program olarak hazırlandığı ve davalı … tarafından yayınlandığı, bu durumun haksız rekabet niteliğinde bulunduğu, dolayısıyla davacının bu hakkının ihlal edilmesi nedeniyle tazminat talebinde bulunabileceği, bu tazminatın da 11/03/2020 tarihli raporda da belirtildiği üzere bölüm başına 5.775,00 TL olabileceği, bilirkişi tarafından tespit edilen bu tutarın yerinde olduğu, yayınlanan 13 bölüm için toplamda davacının 75.075,00 TL talep edebileceği, ilk derece mahkemesince bu konuda yapılan değerlendirme ve sonucun dosya kapsamına uygun olduğu, somut olay bakımından davacının reklam gelirlerinden ayrıca pay alamayacağı, öte yandan somut olayda eser tartışmasının yapılmasının gerektiği, bu nedenle görevli mahkemenin FSHHM olduğu anlaşılmakla davacı ve davalı … vekillerinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı ve Davalı Türkiye Radyo Televizyon Kurumu vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,2-Davacının istinafı yönünden alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı …’nin istinafı yönünden alınması gereken 5.128,38 TL harçtan, peşin alınan 1.282,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.846,08‬ TL harcın davalı Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’ndan alınarak hazineye irat kaydına, 4-Davacı ve Davalı Türkiye Radyo Televizyon Kurumu tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/02/2023