Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/557 E. 2023/206 K. 03.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/557 Esas
KARAR NO: 2023/206 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/12/2020
NUMARASI: 2018/460 E. – 2020/242 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin … numaralı “… SİGORTA” markasını 36.sınıfta 01.10.2015 tarihinde tescil ettirdiğini, markayı aktif bir biçimde kullandığını ve bu marka ile ticari faaliyetine devam ettiğini, www…com.tr alan adlı internet sitesinin de müvekkiline ait olduğunu, davalının da müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, yürüttüğü ticari faaliyetler kapsamında “… SİGORTA” ibaresini kullandığını, ancak davalının bu kapsamda sahip olduğu tescilli bir marka hakkı bulunmadığını, davalının bu kullanımının müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu, nitekim müvekkili tarafından davalıya Kadıköy …Noterliğinin 05.07.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edilerek kullanıma son vermesi istenmiş ise de, davalının haksız eylemlerine devam ettiğini, davalının aynı zamanda www…com alan adlı internet sitesini de kullandığını, bu konuda e-tespit yaptırdıklarını belirterek, davalının davacıya ait marka haklarına tecavüz teşkil eden fiillerinin tespitine, önlenmesine ve durdurulmasına, www…com alan adının kullanımının davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, davalıya ait evrak, tabela, broşür, etiket, ambalaj, fiş, fatura ve benzeri malzemelerde yer alan davacıya ait markanın çıkartılmasına ve silinmesine, bu mümkün değilse davacının markasını içerir, ticari amaç taşıyan her türlü belgenin imhasına, verilecek kararın günlük bir gazete veya benzer vasıta ile ilan edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP; Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamış, davalı vekili 01.12.2020 tarihli duruşmada; bilirkişi raporu ile davacının davasını ispatlayamadığının sabit olduğunu, müvekkilinin ticaret unvanı ve internet sitesi alan adı kullanımının davacıdan çok daha eski tarihe dayandığını, tecavüzün söz konusu olmadığını belirterek, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 10/12/2020 tarihli 2018/460 E-2020/242 K sayılı kararıyla; ” tescilli marka hakkı sahibinin bu işareti önceden beri marka veya sair bir tanıtma işareti olarak kullanan kişiyi bu işareti kullanmaktan men etmesinin mümkün olmadığı, aynı hususun Türkiye’nin de taraf olduğu TRIPS Anlaşması 16/1. maddesi son cümlesinde “tescilli marka hakkının önceden tanınmış haklara zarar veremeyeceği” şeklinde düzenlemenin de mevcut bulunduğu, bu nedenle davalının önceye dayalı hak sahibi olduğunu derdest işbu davada def’i olarak ileri sürebileceği, alınan bilirkişi raporu, davalı şirketin tescil tarihinin, alan adının tahsis ve kullanma tarihlerinin davacının marka tescil başvurusundan çok önceye dayandığı anlaşılmakla, davalının eylemleri davacının marka haklarına tecavüz teşkil etmeyeceği” gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; ilk derece mahkemesince alınan rapor ve ek raporda iltibas tehlikesinin bulunmadığı şeklinde görüş beyan edilmişse de, ticaret unvanını aşar derecede markasal kullanım bulunup bulunmadığının incelenmediğini, davalı tarafın unvanını markasal kullandığından kullanımının müvekkilinin marka hakkını ihlal ettiğini, bilirkişilerce davalının tescilsiz kullanımı ile müvekkiline ait marka arasındaki benzerlik ve unvansal kullanımı aşan markasal kullanım tespiti yapmak gerekirken sadece alan adlarına ilişkin inceleme yapıldığını, markaların benzerliği nedeniyle iltibas incelemesi yapılmadığını, bu yönde emsal Yargıtay kararları bulunduğunu, davalının ticaret unvanını mal ve hizmetlerinde kullandığını, internet sitesine koyduğunu, unvansal kullanımı aşacak şekilde markasal kullandığını, davalının Ticaret unvanında … Sigorta ibaresi yer alsa da, bu husus tüzel kişiliği ayırt etmekte kullanıldığını, marka olarak kullanım hakkı tanımadığını, eksik değerlendirme ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu ile karar verildiğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosyaya celp edilen Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları incelendiğinde; 17/10/2014 başvuru tarihli, … numaralı “… SİGORTA” ibareli markanın 01.10.2015 tarihinde davacı … adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Dosyaya celp edilen ticaret sicil kayıtları incelendiğinde davalı …’nin ana sözleşmesinin 14.07.1995 tarihinde tescil edildiği, faaliyet alanının “sigorta acenteliği yapmak ve ana sözleşmesinde yazılı olan diğer işler” olduğu anlaşılmıştır.Davalı www…com alan adının 28/01/2004 tarihinde, davacının www…com.tr alan adının ise 21/10/2014 tarihinde tahsis edildiği tespit edilmiştir. Mahkememece ihtiyati tedbirin değerlendirilmesi yönünde marka vekili ve bilişim uzmanından alınan 19.12.2018 tarihli raporda; davalıya ait www…com alan adlı internet sitesinde başlık adı verilen üst bölümde ve alan adında “…” ibaresinin kullanıldığı, yine internet sitesinde kullanılan logoda da “… SİGORTA” ibaresinin yer aldığı, internet sitesinin 28.01.2004 tarihinde kayıt ettirildiği ve 28.01.2019 tarihine kadar kayıtlı olduğu, ancak kaydı yapan kişi bilgisinin bulunmadığı, aynı sektörde markalar karşılaştırıldığında acente hizmetinin daha çok ikili ilişki ile verilmesi ve belli süreç sonunda sonuçlandırılması nedeniyle yanlışlıkla hizmet satın alınamayacağı, tanınmışlıktan fayda sağlanmayacağı, davacı markasının tanınmışlığından faydalanılarak karıştırma ihtimali bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. İlk derece mahkemesince yargılama sırasında bilişim uzmanı, marka uzmanı ve sigorta sektörü uzmanı bilirkişilerden oluşan heyetten alınan 07.01.2020 tarihli raporda; davalı tarafın “… SİGORTA” ibareli ticaret unvanının 1995 yılında, www…sigorta.com alan adını 2004 yılında tescil ettirdiği, davalı tarafın internet sitesinde markasal kullanımlarının 2011 yılına dayandığı, davalı tarafın … SİGORTA ibareli kullanımlarının davacı tarafın marka tescilinden önce olduğu, davacı tarafın marka korumasının 17.10.2014 tarihinde başlaması sebebiyle somut olay açısından marka haklarının ihlal edilmediği yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkememizce aynı bilirkişi heyetinden davacı tarafın itirazları kapsamında alınan 25.06.2020 tarihli ek raporda; davacı adına tescilli “… SİGORTA” markası ile davalı tarafın “… SİGORTA” ibareli kullanımı arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik ve karıştırılma ihtimali olduğu, davalı tarafın “… SİGORTA” ibareli ticaret unvanının 1995 yılında www…sigorta.com alan adını 2004 yılında tescil ettirdiği, davalı tarafın internet sitesinde markasal kullanımlarının 2011 yılına dayandığı, davalı tarafın “… SİGORTA” ibareli kullanımlarının davacı tarafın marka tescilinden önce olduğu, davacı tarafın marka korumasının 17.10.2014 tarihinde başlaması nedeniyle somut olay açısından marka haklarının ihlal edilmediği belirtilmiştir.
G E R E K Ç E: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı adına tescilli “… SİGORTA” markasının davalı tarafça aynı faaliyet alanında kullanıldığından bahisle markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesini, davalı internet sitesine erişimin engellenmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekilinin davada ve istinaf dilekçesinde, davalının ticaret unvanındaki … Sigorta ibaresini unvan kullanımını aşacak şekilde markasal kullandığını ileri sürdüğü, davalı vekilinin 1995 yılından beri … Sigorta unvanı ile faaliyetini yürüttüğünü, davacıdan önce bu ibareyi kullanmaya başladığını ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Türk Marka Hukukunda karma bir yöntem izlenerek “tescil ilkesi” ve “gerçek hak sahipliği ilkesi” benimsenmiştir. 6769 Sayılı SMK 7/1 maddesinde “Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir” hükmü ile 6769 Sayılı SMK 6/3 maddesinde; “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre, bir markayı, ihdas ve istimal eden ve piyasada maruf hale getiren kişi, marka üzerinde gerçek hak sahibidir. Önceye dayalı hak sahibi olan kişi, markanın tesciline itiraz etmemiş ve yapılan tescil aleyhine hükümsüzlük davası açmamış olsa bile tescilli marka sahibi, bu işareti önceden beri marka veya sair tanıtma işareti olarak kullanan kişiyi , dava açarak onu bu işareti kullanmaktan men edemez (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27/02/2014 tarihli, 2013/13243 E-2014/3679 K sayılı kararı). Tarafların sigortacılık ile iştigal ettiği, davacı adına 36.sınıfta “sigorta hizmetleri” için 17/10/2014 başvuru tarihli, … numaralı “… SİGORTA” ibareli marksının tescilli olduğu anlaşılıyorsa da; mahkemece alınan bilirkişi rapor ve ek raporundan, davalının www…com alan adlı alan adının 28/01/2004 tarihinde davacının alan adından önce tahsis edildiği, internet sitesi içeriği ve arşiv kayıtlarının incelenmesinde 28/01/2011 tarihli arşiv kaydında internet sitesi başlık ve logo kısmında “… Sigorta” kelimelerinin kullanıldığı ve davalının 36. Sınıf yönünden … SİGORTA markasının kullanım suretiyle öncelik hakkına sahip olduğu anlaşılmakla, davacı tarafça davalının kullanımının önlenmesi ve refi talep edilemeyeceğinden, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi yerinde olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 03/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.