Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/545 E. 2022/2184 K. 23.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/545 Esas
KARAR NO: 2022/2184 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/01/2021
NUMARASI: 2020/271 E. – 2021/32 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 2008 yılından beri ticari ilişki bulunduğunu, müvekkili şirketin ön ödemeli olarak davalıdan alüminyum külçe alımı yaptığını, müvekkilinin davalıya ödenen 390.791,72 TL’ye karşılık davalının 358.385,89 TL’lik mal teslimi yaptığını, bu nedenle müvekkilinin 32.405,83 TL’lik malı alamadığını, müvekkilinin ayrıca bu tutarın dışında 31/12/2009 tarihi itibariyle 14.789,73 TL daha alacağı bulunduğunu, buna göre toplam alacağın 47.190,56 TL olup 28/12/2010 tarihli ihtarname ile bu tutarın ödenmesinin istendiğini, ödeme yapılmaması üzerine davalı şirket aleyhine Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/104 esas sayılı dosyasında alacak davası açtıklarını, yargılama sonunda müvekkiline 7.160,90 kg alüminyumun teslim edilmediği gerekçesiyle eksik mal bedeli 33.575,35 TL’nin davalıdan tahsiline karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, müvekkilinin ayrıca ticari defterlerinde kayıtlı bulunan 14.784,73 TL’lik cari hesap alacağının tahsilinin istenmesine rağmen davalının bu tutarı ödenmediğini, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; alacak talebinin 14/05/2009 ve öncesine dayandığından zamanaşımına uğradığını, ayrıca cari hesap alacaklarının 5 yıllık zamanaşımına tabi olup daha uzun süre geçtiğini, davacının Bakırköy 2.ATM’de 13.810 kg alüminyum külçenin teslimi ya da bedelini talep ettiğini, bu davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığını, verilen kararın onandığını, dolayısıyla davanın reddi gerektiğini, bahse konu dava dosyasında taraf kayıtları arasındaki farklılıklara ilişkin tespitler kısmında her iki taraf kayıtlarında 47.190,56 TL davacı alacağının bulunduğunun belirtildiği, 2010 yılındaki farklılığın davalı kayıtlarında görülen kur değerlemelerinin davacı kayıtlarında mevcut olmaması nedeniyle oluştuğu görülmüştür yolunda görüş bildirildiğini, davacının cari hesapta kur değerlendirmesi yapması gerekirken bunları yapmadığını, kötüniyetli olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/04/2017 tarihli, 2015/813 E- 2017/376 K sayılı kararıyla; “toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davalının zamanaşımı def’inin yerinde bulunmadığı, ayrıca davacının önceki dosyada son faturaya yönelik olarak eksik mal alımı iddiasına dayanmış iken eldeki davada cari hesap alacağına dayandığı, bu itibarla bu yöndeki savunmaların da yerinde bulunmadığı, davacının 31/12/2009 tarihi itibariyle davalıdan 47.190,56 TL alacağı bulunduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 14.784,73 TL asıl alacak ve 6.314,12 TL faiz yönünden devamına ve davalının %20 oranında icra inkar tazminatıyla sorumluluğuna” karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Dairemizin 06/03/2020 tarihli 2017/4193 E.- 2020/602 K. Sayılı ilamı ile “… uyuşmazlık, taraflar arasında kur farkı uygulaması bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı, davalı taraf, her ne kadar alacağın zamanaşımına uğradığını iddia etmiş ise de, taraflar arasındaki ilişki mal alım satım ilişkisi olduğundan 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tabi olup bu husustaki istinaf talebinin yerinde olmadığı, değinildiği üzere uyuşmazlığın kur farkı uygulaması bulunup bulunmadığı hususundan kaynaklandığı gözönüne alınarak bu konuda taraf defterleri üzerinde ayrıntılı incelemeyi içerir ve istinaf denetimine elverişli olacak şekilde konusunda uzman bir bilirkişi ya da bilirkişi heyetinden taraflar arasında kur farkı uygulaması bulunup bulunmadığı, davalının kur farkı değerlemesi yapma konusunda haklı olup olmadığı hususlarında rapor alınıp tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, öte yandan kabule göre de, hakim tarafından faiz hesabı yapılabilmesi mümkün olmakla birlikte bunun istinaf denetimine elverişli olması gerektiği, ancak verilen kararda doğrudan işlemiş faiz hesabının miktarı yazılmış olup bu miktarın nasıl hesaplandığı denetime açık bulunmadığı, bu şekilde karar verilmesinin de usule aykırı olduğu” gerekçesi ile, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/01/2021 tarihli 2020/271E. -2021/32 K. sayılı kararıyla; “…bilirkişi raporu dikkate alınarak; taraflar arasında cari hesap ilişkisinin bulunduğu, davacı tarafından Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/104 esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine eksik mal teslimi nedeniyle mal bedeli yönünden dava açıldığı, bu dosyada yapılan yargılama neticesinde 33.575,35 TL’nin davalıdan tahsiline karar verildiğini, bu kez davacının bakiye cari hesap alacağı nedeniyle yaptığı takibine davalının vaki itirazın iptalini talebinde bulunulduğu, taraflar arasında uyuşmazlığın kur farkı uygulaması bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı, bilirkişi tarafından davacı ve davalının ticari defterlerinin incelendiği, yapılan incelemede taraflar arasında kur değerlendirmesi yapılabilmesi için bir teamül olmadığının tespit edildiği, kur farkı uygulanabileceğine dair dosyaya bir sözleşme sunulmadığı, davacının davalıdan 14.784,73 TL alacaklı olduğu, davacı tarafın 6.261,84 TL faiz talep edebileceği” gerekçesiyle; Davanın KISMEN KABULÜ ile;-Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında, 14.784,73 TL asıl alacak, 6.261,84 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.046,57 TL alacağa yönelik davalının vaki itirazının iptali ile takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, -Asıl alacağın %20’si oranında belirlenen 2.956,94 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemece alınan bilirkişi raporuna itiraz dilekçesindeki beyanlarını tekrar ettiklerini, cari hesap alacağı yönünden ihtar gönderilmişse de, dövizli çalışılmasına rağmen kur farkı değerlendirmesi yapılmaksızın alacağın hukuka aykırı şekilde arttırılmaya çalışıldığını, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğini, istinaf mahkemesi kararında önceki raporların denetime elverişli olmadığı beyan edilmişse de, eksikliğin giderilmediğini. -Davacının 14.794,73 TL cari hesap alacağının bulunmadığını, davacı şirketin Taç Mutfak şirketinin de arasında bulunduğu bazı şirketlere satılmak üzere güncel olarak birim fiyatları Londra Metal Borsası’nda belirlenen alüminyumun ithalini gerçekleştirdiğini, alım satımı yapılan emtianın hem yurtdışından tedarik edilerek satışının yapılması hem de USD cinsinden belirlenen birim fiyatının sürekli değişmesi nedeniyle davalı firma ile ilgili firmalar arasındaki borç/alacağın USD para biriminde gerçekleştirildiğini, USD ile yürüyen bir ticaretin, kur değerlemesi yapılmadan gerçekleştirilmesinin eşyanın doğasına aykırı olduğunu.- Taç Mutfak şirketinin davalı şirket tarafından 29.09.2008 yılında yapılan ve esasen hatalı olan değerleme tutarını (3.195,27.-TL) kayıtlarına, 19.09.2009 tarihinde ve aynı hata kaydı ile ( burada bir mutabakat sözkonusu olduğu) aldığı ve aslında USD değerlemesini de kabul ederek uyguladığını, dava konusu alacağın kur farkı uygulanmadığında doğan alacak olup, kur farkı uygulandığında mevcut olmadığını. -Vergi Usul Kanunun 280. maddesinde de yabancı paraların, yabancı ile temsil edilen senetli veya senetsiz borç ve alacakların borsa rayiciyle değerleneceği; yabancı paralar için borsa rayicinin bulunmaması durumunda değerlemede Maliye Bakanlığı’nca belirlenen kurların esas alınacağının hüküm altına alındığını, bilirkişi ve mahkemece eksik inceleme yapıldığını. -Müvekkili aleyhine %20 tazminata hükmedilmesinin de hatalı olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; davalı tarafın eksik mal teslimi nedeniyle Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/104E. sayılı dosyası ile görülen davada da kur farkı nedeniyle eksik mal teslimi yapıldığı savunmasında bulunduğu, bu dosyadan Bilirkişilerce yapılan incelemede de taraflar arasında kur farkı uygulanacağına dair teamül yada sözleşme olmadığının tespit edildiği, davalı tarafın kur farkı iddialarına dayanarak yaptığı temyiz başvurusunun da reddedildiği, davacı müvekkili şirketin davalı taraftan ön ödemeli alüminyum külçe alımı yaptığı, peşin alımlarda kur farkının söz konusu olmayacağı, taraflar arasında cari hesabın 19.09.2009 tarihinde sona erdiğinin ticari defterlerde açıkça görüldüğünü, davalı tarafın müvekkilin 2008 yılında bedelini peşin ödeyerek aldığı mallara 01.01.2010 – 31.12.2010 tarihlerinde kendi defter kayıtlarına kur farkı girerek var olduğu bilinen alacağın kayıtlarda yok gibi gösterilmeye çalışıldığını beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER: Davacının başlangıçta İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığı, daha sonra yetki itirazı üzerine takibin Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden yeniden ödeme emri gönderildiği, buna göre davacının 14.784,73 TL asıl alacak 6.347,00 TL faiz istediği, faizin ise 15/02/2011-31/12/2013 tarihleri arasına ilişkin olduğunun belirtildiği, davalının Gebze İcra Dairelerinin yetkili olduğundan bahisle yetkiye itiraz ettiği, ayrıca borcun esasına da itiraz ettiği görülmüştür. Bakırköy 2.ATM’nin 2011/104 esas, 2012/423 Karar sayılı karar fotokopisinin incelenmesinde; tarafların aynı olduğu, o davada davacının ön ödeme yaptıklarını, kendilerine 19/09/2009 tarihinde 13.810 kg alüminyumun teslim edilmediğini belirterek bu miktar alüminyum külçenin aynen teslimi, mümkün olmaması halinde ise bedelinin tahsilini istediği, yargılama sonunda ise davacının bedelini peşin ödemesine rağmen 7.160,90 kg alüminyumun eksik teslim edildiği, bunun bedelinin 33.575,35 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile bu miktarın davalıdan tahsiline, fazlaya dair istemin reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nce onandığı, bu dosyada alınan 03/12/2011 havale tarihli bilirkişi raporunda; davacı defterlerinin 2009 yılı sonu itibariyle davalıdan 47.190,56 TL alacak gösterdiği, davalı defterlerinin ise 2009 yılı sonu itibariyle 47.190,56 TL davacıya borç gösterdiği, davalının 2010 yılı kayıtlarında ise kur değerlemesine ilişkin borç kayıtları nedeniyle 2010 yılı sonu itibariyle davacının alacak bakiyesinin 20.506,61 TL olarak yer aldığı, söz konusu taraf defterleri arasındaki farklılığın davalı kayıtlarında görülen kur değerlemelerinin davacı kayıtlarında mevcut olmamasından kaynaklandığı, raporun sonuç kısmında ise davacının eksik kalan alüminyum miktarının 6.388 kg olup bunun TL karşılığının 29.951,40 TL olduğu yolunda görüş bildirildiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz ettiği dilekçesinde; dava konusu edilen alacağın kur farkı uygulanmadığında oluşan bir bakiye olduğu, kur farkı uygulandığında alacağın bulunmadığını, cari hesap bakiyesi üzerinden gönderilen ilk ihtarnamede konunun aslında bir cari hesap borcu olduğuna işaret edildiği, dövizli çalışıldığı bilindiği halde kur değerlemesi yapılmayarak alacağın arttırılmaya çalışıldığının açık ve net olup, bu yönü ile de rapora itiraz ettiklerini, raporda kur farkı değerlemesi yapılabilmesi için teamül olmadığı ve sözleşme olmadığı belirtilmişse de, bu belirlemeye itiraz ettiklerini, temerrüde düşürülmediklerini, faiz değerlendirmesinin de yerinde olmadığını ileri sürmüştür. Davacı tarafından davalıya gönderilen 28/12/2010 tarihli ihtarnamede; 47.190,56 TL karşılığı alüminyum külçenin 3 gün içinde teslimi, aksi halde 3 iş günü içinde bedel iadesinin yapılmasının istendiği, davalının ise verdiği cevabi ihtarda; alacak miktarının 20.506,61 TL olduğunu bildirdiği görülmüştür. Dairemizin kaldırma kararından sonra alınan 11/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirketin 2008-2009 yılı defterleri üzerinde inceleme yapılamadığı, 2010-2011-2012-2013-2014-2015 yıllarına ait ticari defterler ve kayıtlarının sahibi lehine delil niteliği taşıdığını, davalı şirketin 2012 yılı kebir defterini incelemeye sunmadığı, 2018-2019-2010-2011 yıllarına ait ticari defterler ve kayıtlarının sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalı tarafın davacı tarafa 2008 yılında iki adet, 2009 yılında 8 adet fatura düzenlediği ve faturaların tarafların ticari defterlerine işlendiği başkaca bir yıla ait fatura olmadığı, davalı tarafın faturalar üzerinde USD tutarları ve kurları belirtildiği, faturaların üzerindeki USD tutarlarının TL tutarına çevrildiği, TL tutarlarının her iki tarafta da aynı tutarlar üzerinden kayıt edildiği, fatura adet ve tutarları yönünden tarafların ticari defterleri arasında fark bulunmadığı, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında davalı tarafın defterine kayıtlı 3.195,27 TL tutarlı işlemin olmadığı, tarafların 31/12/2009 tarih ve 01/01/2010 tarihleri itibari ile borç alacak tutarlarının davacı lehine olan 47.190,56 TL tutarla birbirini teyit ettiği, davalı tarafın, ticari defter ve kayıtlarında lehine yaptığı tek taraflı işlemlerle ilgili olarak dayanak belge sunulmadığı, yerinde inceleme esnasında davalı şirket muhasebecisinin dosya muhteviyata sunulan bir kağıtta yazılı olarak bulunduğu beyanlarda, davalı taraf 2008 yılında önce eksik değerleme yapıldığını, sonra muhasebe birimince yapılan hata sonucunda bir kez daha değerleme yapıldığını ve hesaba kur farkı geliri tahakkuk ettirildiğini, 2009 yılında tüm dövizli hesapların değerlemeye tabi tutulduğunu ancak kur farkı gelir ve giderlerinin tek cari hesapta takip edildiğini, 19.09.2009 tarihinde davacı tarafın sırf kayıtların mutabık görünmesi için 3.195,27 TL tutarlı kayıt işlemini yaptığı ve USD değerlemesini de kabul ettiğini, 2010 yılında ise ilgili hesabın tekrar değerlemeye tabi tutulduğunu beyan ettiği, davalı tarafın kur farkı değerlemelerini tek taraflı yaptığı, davalı tarafın düzenlediği kur farkı veya değerleme fatura/faturaların bulunmadığı, neticeten taraflar arasında kur değerlemesi yapılabilmesi için bir teamül olmadığı kanaatine varıldığı, davalı tarafın kur farkı değerlemesi veya uygulaması yapılabilmesine dayanak teşkil edecek taraflar arasında yapılan herhangi bir sözleşmenin de olmadığı, davacı tarafın davalı taraftan 14.784,73 TL alacaklı olduğu, 15/02/2011 – 31/12/2013 tarihleri arasında 6.347,00 TL faiz talep edilebileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir. Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/104 Esas, 2012/423 Karar sayılı kararının incelenmesinde; davacının davalıdan ön ödemeli mal aldıklarını, ancak davalının eksik mal teslim ettiğini iddia ederek eksik malın aynen teslimi, bu mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsilini talep ettiği, yargılama sonunda davacının eksik mal nedeniyle alacaklı olduğu gerekçesiyle 33.575,35 TL’nin davalıdan tahsiline karar verildiği, bu kararın Yargıtay onamasından geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Dava, cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın 24/04/2017 tarihli ilk karar ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Dairemizin 06/03/2020 tarihli kararıyla, ilk derece mahkemesi kararının eksik incelemeye dayalı olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, taraflar arasında kur farkı uygulamasına ilişkin teamül bulunup bulunmadığının tespiti yönünden taraf defterleri incelenerek denetime elverişli rapor alınması ve faiz hesabının da denetime elverişli şekilde yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Taraflar arasında yargılaması yapılarak kesinleşen Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/104 Esas, 2012/423 Karar sayılı ilamından, davacının davalıdan ön ödemeli külçe altın aldığı, taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunduğu, Dairemizin kaldırma kararından sonra alınan bilirkişi raporunda, davacı ve davalı defterlerinin, tarafların 31/12/2009 tarih ve 01/01/2010 tarihleri itibari ile borç alacak tutarlarının davacı lehine olan 47.190,56 TL tutarla birbirini teyit ettiği, (cari hesap alacağının 33.575,35 TL’lik kısmının Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/104 Esas, 2012/423 Karar sayılı ilamı ile davalıdan tahsiline karar verildiği, bakiye kısım için işbu davaya konu icra takibinin başlatıldığı) davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında davalı tarafın defterine kayıtlı 3.195,27 TL tutarlı işlemin olmadığı, kur farkı uygulanacağına ilişkin taraflar arasında teamül bulunmadığı, davalı tarafın, ticari defter ve kayıtlarında lehine yaptığı tek taraflı işlemlerle ilgili olarak dayanak belge sunulmadığı, davalı tarafın kur farkı değerlemelerini tek taraflı yaptığı, davalı tarafın düzenlediği kur farkı veya değerleme fatura/faturaların bulunmadığının beyan edildiği anlaşılmıştır. Davalı defterlerinde, davalı tarafın tek taraflı işlemle kur farkı değerlemesi yaparak davacının alacağını sıfırladığı ve hatta alacaklı hale geçtiği anlaşılıyorsa da, peşin ödemeli satış yapıldığı, davalı tarafça kur farkının tahsil edileceğine dair sözleşme yahut teamül bulunduğunun ispatlanamadığı, alacak likit ve belirlenebilir bulunduğundan inkar tazminatına hükmedilmesinin de yerinde olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 1.437,69 TL nispi harçtan, peşin alınan 668,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 768,89 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 23/12/2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.