Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/53 E. 2022/2077 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/53 Esas
KARAR NO: 2022/2077 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/10/2020
NUMARASI: 2020/87 E. – 2020/263 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkiline ait … tescil numaralı ve … ibareli markanın 22.06.2016 tarihinde 25. ve 35.sınıflarda tescil edildiğini, müvekkilinin tekstil alanında faaliyet gösterdiğini, tanınır ve bilinir bir markaya sahip olduğunu, davalının da “al-marah” ibareli ve … numaralı markayı kendi adına 25. ve 35. sınıflarda tescil ettirdiğini tesadüfen öğrendiklerini, davalının müvekkilleri ile aynı faaliyet alanında ve aynı müşteri çevresi ile çalışması nedeniyle müvekkiline ait markayı biliyor olduğunu ve ilgili markayı kötüniyetli olarak kendi adına tescil ettirdiğini, davalıya ait markanın, müvekkiline ait marka ile iltibas oluşturacak nitelikte olduğunu, bu nedenlerle davalıya ait … tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkiline ait marka ve davacıya ait markanın görsel ve kavramsal olarak kolaylıkla ayırt edilebilmelerini sağlayacak düzeyde farklılıklar arz ettiklerini, markalar arasındaki farkın yalnızca bir-iki harf ya da şekil unsurundan oluştuğu durumlarda dahi markalardaki farklılıkların görsel, işitsel ve kavramsal olarak ayrılmasını sağlıyorsa markaların farklı olarak algılanacağını, davacının markasının Mekke şehrinde yer alan hacıların ziyaret ettiği kutsal iki tepeden birinin adı olduğunu, müvekkilinin markasının ise “kadınlar” anlamına geldiğini, müvekkilinin markasının SMK m.6/1 hükmündeki şartları taşımadığını, dolayısıyla hükümsüzlüğüne karar verilmesinin mümkün olmadığını,markalara arasında hedef tüketici kitlesi nezdinde karıştırılma veya ilişkilendirme ihtimali bulunmadığını, davacının müvekkilinin marka başvurusundan yaklaşık 3 yıl sonra dava açtığını ancak müvekkillerinin herhangi bir itiraz gelmeyen tescilli markasını kullandığını, bu nedenle kötüniyetinden bahsedilemeyeceğini, davanın öncelikle yetkisizlik sebebiyle reddini, müvekkilinin markasının hükümsüzlük için kanunda aranan şartları taşımıyor olması sebebiyle davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 14/10/2020 tarihli 2020/87 E. – 2020/263 K. sayılı kararıyla; “…Somut olayda davacı ve davalı markası arasında kıyaslama yapılmış ve bilirkişinin davalı markasının nihai tüketici nezdinde iltibas teşkil edecek benzerlik arz ettikleri yönündeki tespitine mahkemece de aynen iştirak edildiği, davalı adına … tescil nolu markanın 25. ve 35. emtia yönünden hizmetlerinin bulunduğu” gerekçesiyle; Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile, Davalı markasının 25.ve 35.sınıflarda bulunan “koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri; Ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri; Şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri; ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri; şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. Giysiler için düğmeler, kopçalar, halkalar, fermuarlar, ayakkabı ve kemer tokaları, mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri” şeklindeki mal ve hizmetler bakımından kısmen hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporu ve mahkeme kararında müvekkilinin kötüniyetli olmadığının isabetli bir biçimde tespit edildiğini, buna karşılık eksik incelemeye dayalı ve çelişkiler barındıran bilirkişi raporuna dayanarak karar verildiğinden istinaf başvurusunda bulunduklarını. -Mahkemece bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmeden, itirazın reddine karar verilmeden, ek rapor yada yeni bir rapor alınmadan karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkeme kararında sadece bilirkişi raporuna atıf yapılmakla yetinildiğini. -Bilirkişi raporunda hiçbir yerde karşılaşmadıkları “çifte benzerlik” incelemesi adı altında metot izlenerek, önce markaların sonrasında da markalar kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin benzerliğinin değerlendirildiği ve ortak olan mal ve hizmetler için hükümsüzlük şartlarının oluştuğu yönünde kanaate varıldığını, 6769 Sayılı Yasanın 6/1 maddesi kapsamında bir markanın hükümsüzlüğüne karar verilebilmesi için yalnızca markaların ve markalar kapsamında koruma altına alınan mal ve hizmetlerin benzerliği değil, aynı zamanda böyle bir benzerliğin markalar arasında karıştırılma veya ilişkilendirilme ihtimaline yol açıp açamayacağının incelenmesi gerektiğini, raporda bu yönde değerlendirme bulunmadığını.-Marka İnceleme Kılavuzu’nda mülga 556 sayılı KHK’nin 8/1-b bendi (6769 sayılı KHK’nin 6/1 fıkrası) kapsamında yapılacak benzerlik incelemesinde “Bir markada birden fazla unsurun bulunması durumunda önceki markalarla ayniyet veya benzerlik açısından yapılan değerlendirmenin, bu unsurların tümünün birlikte yarattığı görünüm, ses veya anlam çerçevesindeki izlenim doğrultusunda gerçekleştirilmesi gerektiğinin” vurgulandığını, bu kapsamda markaların baskın unsurları varsa bunun tespit edilip ardından görsel, işitsel ve kavramsal açıdan markaların benzeyip benzemediğinin incelenmesi gerekirken hiçbir bilimsel temele dayanmayan bambaşka bir inceleme metodunun kullanılmasının doğru olmadığını. -Davacının markasının yalnızca “…” olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, markada yer alan baskın şekil unsurlarının da dikkate alınması ve değerlendirilmesi gerektiğini, bu kapsamda markaların görsel olarak da birbirlerinden ayrıştıklarını, işitsel olarak da markaların bütün olarak dikkate alınması ve vurgunun hangi harfte toplandığının incelenmesi gerektiğini, davacının markasında yer alan “W” harfinin markaların özellikle işitsel olarak birbirlerinden ayrıştırılmasını sağladığını, markaların hece dizilişini değiştirdiğini, müvekkilinin markasının “…” olarak hecelenirken, davacının dayanak markası “…” olarak hecelendiğini, bu durumun markaların kolaylıkla ayrıştırılmasına imkân sağladığını, markaların kavramsal olarak değerlendirildiğinde, müvekkilinin markasının Arapça kökenli “kadın” anlamına geldiğini, davacının markasının “Mekke’de yer alan ve hacıların ziyaret ettiği dağın adı” olduğunu kavramsal olarak da birbirinden farklı olduğunu. -Benzerlik incelemesinden sonra ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bağlantı kurması olarak ifade edilen karıştırılma ihtimalinin değerlendirilmesinde; ortalama tüketicinin “makul seviyede bilgilenmiş, özenli ve dikkatli olduklarının gözetilerek, karıştırılma ihtimali bulunmadığı sonucuna varmak gerektiğini, (SMK 6/1 maddesi gereğince hükümsüzlük koşullarının oluşmadığını, bilimsel temeli olmayan incelemeye dayanan çelişkili bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının mümkün olmadığını beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: TPMK kayıtlarından, 25 ve 35. Sınıfta 14/04/2015 başvuru tarihli … başvuru numaralı şekil+… markasının davacı adına, 25 ve 35. Sınıfta 03/06/2016 başvuru numaralı … başvuru numaralı …+şekil markasının davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesince alınan 05/08/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda; davalı tarafa ait … tescil numaralı marka ve davacıya ait … tescil numaralı marka ile nihai tüketici nezdinde iltibas teşkil edecek benzerlik arz ettikleri, çifte benzerlik kaidesinin oluşup oluşmadığı hususunda yaptıkları inceleme neticesinde davacı yanın hak sahibi olduğu mal ve hizmetler göz önünde bulundurulduğunda davalıya ait dava konusu … tescil numaralı markanın; “koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri; Ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri; Şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri; ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri; şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. Giysiler için düğmeler, kopçalar, halkalar, fermuarlar, ayakkabı ve kemer tokaları, mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri” şeklindeki mal ve hizmetler bakımından olmak üzere kısmen hükümsüzlüğünün koşullarının oluştuğu, davalı yanın dava konusu markanın tescili için başvuruda bulunduğu tarihi itibariyle kötüniyetli olduğunun ispat edilemediği beyan edilmiştir.
G E R E K Ç E: Marka hükümsüzlüğü talepli davada, ilk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verildiği, davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, mahkemece alınan bilirkişi raporunun bilimsellikten uzak, eksik incelemeye dayalı olduğunu, hiç karşılaşmadıkları bir inceleme metodu kullanıldığını, hükme esas alınamayacağını, mahkemece rapora itirazlarının incelenmediğini, markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak farklı olup karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda taraf markalarının karşılaştırmalı olarak incelendiği, her iki taraf markasının şekil ve renk unsuru içeriyorsa da, baskın unsurun sözcük unsuru olup, davacı markasının …, davalı markasının … şeklinde olduğu, davacı markasında bulunan “…” harfi dışında markadaki diğer harflerin dizilişi ile birlikte aynı olduğu, markaların görsel ve işitsel olarak benzer olduğu, davacı markasındaki “…” harfinin markanın okunuşu sırasında vurguyu üzerinde toplamadığı, görsel ve işitsel olarak ayırt edicilik katmadığı anlaşılmıştır. Davalı vekilinin rapora itirazı ve istinaf dilekçesinde kavramsal farklılık yönünden, “müvekkilinin markasının Arapça kökenli “kadın” anlamına geldiğini, davacının markasının “Mekke’de yer alan ve hacıların ziyaret ettiği dağın adı” olduğunu” ileri sürmüşse de, markaların hitap ettiği tüketici kitlesinin ortalama tüketici kitlesi olup, Türk halkının Arapça diline hakim olmadığı, markaların farklı anlamlarını bilemeyecekleri ve davalı markası ile karşılaştığında, aynı anda davacı markası ile yan yana karşılaştırma imkanı bulunmadığından karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, markaların aynı tescil sınıfına sahip olduğu, davalı markasının tescilinin ortak olduğu, mal ve hizmetlerde kısmen hükümsüzlük kararı verildiği, davalı vekilinin mahkeme kararı ve bilirkişi raporuna yönelik istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı kanaatiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 80,70 TL maktu harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 107,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 08/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.