Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/510 E. 2023/38 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/510 Esas
KARAR NO: 2023/38
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/10/2020
NUMARASI: 2018/558 2020/458
DAVANIN KONUSU: Borçtan Kurtulma Davası
KARAR TARİHİ: 18/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 1992 tarihinden bu yana İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne kayıtlı olup, 2013 yılındaki hisse devrinden sonra da tek ortaklı limited şirketine dönüşen bir tüzel kişilik olduğunu, davalı şirketin ise Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 20 Ocak 2015 tarih ve 8740 sayılı 486-487 ve 488. Sayfalarındaki değişiklikle tür değiştirmiş ve Anonim Şirket olarak yukarıdaki ünvanı aldığını, davalı tarafın … Ltd. Şti iken İstanbul 32. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/197 D. İş E. -2014/197 K. Sayılı kararı ile alınan ihtiyati haczin yetkisiz icra dairesinde açılmış olduğunu, yetki sözleşmesi olmasa bile icra takiplerinin borçlunun ikametgahında açılması gerektiğini, icra takibine konu senedin incelendiğinde her iki borçlunun da ikametgahlarının İzmir olduğunun görülebileceğini, başlatılan icra takibinin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile kesin hacze dönüştürdüğünü ve müvekkilinin çeşitli araçları ile taşınmazları üzerine haciz şerhleri işletildiğini ve müvekkili şirketin ikametgahına da talimat hacizleri yapıldığını, müvekkili şirket yetkilisinin, müteakip seferler davalı şirket yetkilisine borçlu olmadığını beyan ettiğini ve herhangi bir sonuç alamadığını, daha sonra ise takibe dayanak senedin fotokopisini gördüğünü ve şirket kaşesinin yanlarına atılmış bulunan iki adet imzanın kendisine ait olmadığını anladığını, davacı şirket yetkilisi olan …’in imzasının senetteki imza ile aynı olmadığının dosyaya sunulacak ve getirtilecek deliller ile imza incelemesi sonucunda anlaşılabileceğini, bu yönden imzaya itiraz ettiklerini, bu nedenlerle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takip dosyasında müvekkili şirketin takip konusu senet borcu ile bağlı olmadığının tespitine ve takibin müvekkil yönünden iptaline, dava sonuçlanıncaya kadar icra takibinin müvekkili yönünden durdurulması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddialarının haksız olduğunu, davacının 2014 yılında başlatılan icra takibine bu güne kadar itiraz etmediği gibi borcunu kabul ettiğini, taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, tarafların ticari defterlerinden, cari kayıtlarından, email yazışmalarından ve almış olduğu ticari emtialara istinaden davacı şirket tarafından düzenlenerek müvekkili şirkete ödeme aracı olarak teslim edilen kambiyo senetlerinden anlaşıldığını, davacı / borçlunun 2014 yılında başlatılan icra takibine bugune kadar hiçbir itiraz dermeyan etmediği gibi borcunu kabul ettiğini, itiraz edilen senetteki imza ile birebir aynı imzalı diğer kıymetli evrakların ödendiğini, email yazışmasında borcun açıkça kabul edildiğini, davacı şirket yetkilisinin imzasının, dava konusu bono üzerindeki imza ile aynı olduğunu, buna karşın dava konusu bonodaki imzanın reddedilmesinin açıkça köyü niyet göstergesi olduğunu, itiraz ettiği imza ile resmi kurumlarda vekaleten yaptığı işlemler ve yine aynı şekilde itiraz ettiği imzayı kullandığı resmi evraklar belirlenmesi gerektiğini ve imzayı resmi merciler önünde ve resmi evraklarda kabul ettiğini, yani itiraz ettiği imzanın kendisinin olduğunun ayrıca ispatı olduğunu, ayrıca davacı tarafça imzaya itiraz edilmiş ise de, itiraz edilen senetteki imzanın davacı şirket yetkilisinin bir takım diğer evraklardaki imza ile aynı olduğunu, …’İN davacı borçluyu temsile yetkili kişi olduğu, …’in ticari temsilci sıfatıyla hareket ettiğini, davacının haksız iddialarının ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; “… davacı şirket yetkilisinin imza örneklerinin imza incelemesine örnek teşkil edecek imza örneklerinin celp edildiği ve imzasına itiraz edilen ve icra takibine konu edilen senet olan 10.01.2014 keşide tarihli … Ltd Şti yetkilisince keşide edilen lehdarı … olan 30.04.2014 ödeme tarihli, 69,900,00-TL’lik bono üzerindeki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı Bilirkişi Raporu ile belirlenmiş olduğundan davacının davasının kabulü ile İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. Sayılı İcra takibinden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. Sayılı icra takibinin davacı yönünden iptaline…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkeme kararının iddia ve savunmaları karşılar mahiyette olmadığını, mahkemenin itiraz edilen senetteki imza ile birebir aynı imzalı diğer kıymetli evrakların ödenmesini davada değerlendirmediğini, borçlu adına borcu kabul eden ve teminat mektubunun iadesine muvafakat eden dava dışı … isimli davacı personelinin ticari temsilci sıfatının tartışılmadığını, yemin deliline dayanmalarına rağmen yemin hakkının hatırlatılmadığını, 10/03/2014 tarihli … No’lu tahsilat makbuzunda davacı kaşesi üzerindeki imzanın itiraz edilen senetteki imza ile aynı olduğunu, davacıya düzenlenen 10/03/2014 tarihli faturada bulunan imza ile senetteki imzanın aynı olduğunu, e-postalarda borcun açıkça kabul edildiğini, bu hususların mahkemece değerlendirilmediğini, ayrıca davacının 69.900,00 TL’lik senet yönünden menfi tespit talep etmesine rağmen maktu harç yatırdığı, mahkemenin harcı tamamlatmadan davaya devam etmesinin usule aykırı olduğunu, belirtilen talep ve iddialarının değerlendirilmeden sadece imza incelemesine itibar edilmesinin hatalı olduğunu, aynı imzalı inkar edilmeyen ve ödenene senetlerin borcu ispatladığını, davacının e-postalarda inkar edilen imzaları kabul ettiğini, inkar edilen bonoda bulunan imza ile resmi kurumlarda işlemler yapıldığını, … isimli şahsın ticari temsilci olmasına rağmen bu hususun tartışılmadığını, dayanılan delillerin celp edilmeden ve değerlendirilmeden hüküm verilmesinin hatalı olduğunu bildirmiştir.
DELİLLER: İstanbul (Kapatılan) 32. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/197 D. İş Dosyasının incelenmesinden; … Tic Ltd. Şti vekilince 08.05.2014 tarihli dilekçesi ile … Tic Ltd. Şti ve … aleyhine 10.01.2014 düzenleme tarihli, 30.04.2014 vade tarihli 69.900,00-TL miktarlı bir adet bono sebebine dayanılarak ihtiyati haciz talep etmiş olduğu, Mahkemece 08.05.2014 tarihli ve 2014/197 Değişik İş Karar ile alacağın rehinle temin edilmemiş olması ve mevcut kanıtlara göre istemin kanuna uygun görüldüğü ve 69.900,00-TL alacak yönünden alacağın %15ine tekabül eden teminat karşılığında İİK’nun 257/1 maddesi gereğince borçluların menkul ve gayrımenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarından borca yetecek miktarının İİKnun koyduğu sınırlar içinde İhtiyaten Haczine karar verilmiş olduğu görülmüştür. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takip dosyası ile davalı … Tic. Ltd. Şti vekillerince davacı … Tic Ltd. Şti ve … aleyhine 69.900,00-TL 70,50-TL iht haciz masrafı, 300,00-TL vekalet ücreti olmak üzere 70.817,73-TL üzerinden icra takibi başlatıldığı ve takibin kesinleştiği, takip dayanağı bononun 10/01/2014 tanzim, 30/04/2014 vade tarihli, 69.900,00 TL bedelli, keşidecisinin davacı, lehtarının davalı olduğu, …’un ise senedi kefil sıfatı ile imzaladığı ve senedin malen kaydı ile düzenlendiği anlaşılmıştır. 09.07.2018 tarihli tensip tutanağı ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Yargılama sırasında alınan 18/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…İnceleme konusu senet aslındaki borçlu şirket yetkilisine atfen atılı imza ile mukayese örnekleri arasında grafolojik ve grafometrik usüllere göre optik cihazlar kullanılarak ve çıplak göz ile yapılan incelemede; Tersim tarzı, istif, eğim, seyir, sürat, baskı derecesi ve alışkanlıklar yönünden farklar görüldüğünden senetteki borçlu şirket yetkilisi imzasının …’in eli mahsulü olmadığı kanaatine vardığımı…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 72. Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.Davacı taraf takip ve dava konusu yapılan senetteki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmiş, davalı ise davanın reddini savunmuştur.Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilince istinaf edilmiştir.İstinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzenine aykırı bir husus bulunup bulunmadığı gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, davalı tarafından başlatılan takip dolayısıyla borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, bu haliyle nispi harca tabi davalardandır. Davacı tarafça davanın açılması sırasında maktu harç yatırıldığı, yargılama sırasında da eksik harcın tamamlanmadığı görülmüştür. Harç tamamlatılmadan yargılamaya devam edilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Öte yandan kabul şekli itibariyle de davalının savunmalarının karar yerinde tartışılmaması usule aykırı olduğu gibi hükme esas alınan bilirkişi raporunun da fotokopi evraklar üzerinden inceleme yaptığı görülmekle davalı vekilinin istinaf talebinin bu yönlerden kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/10/2020 tarih, 2018/558 E. -2020/458 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 23,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 172,10 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.18/01/2023