Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/5 E. 2022/2083 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/5 Esas
KARAR NO: 2022/2083
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/10/2020
NUMARASI: 2016/1063 E, 2020/550 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 08/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davalı tarafından müvekkilleri aleyhine, müvekkillerinin murisi …’den alacaklı olduğu iddiasıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla 06/12/2010 vade tarihli, 18.000-TL bedelli ve 06/04/2011 tarihli, 15.000-TL meblağlı 2 adet senet ve 7.074-TL faiz alacağı için kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi yapıldığını, muris …’in terekesinin resmi defterinin tutulması için İstanbul Anadolu 11. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/23 tereke sayılı dosyasıyla tereke tespiti davası açıldığını, bu davanın halen devam etmekte olduğunu, bu süre içinde zamanaşımı işlemeyeceğini, kanuni mirasçıların bu davanın neticesine göre mirası kabul ya da reddedeceklerinden, mirası ret hakkının bu davanın sonuna kadar ertelendiğini, bu yasal düzenlemenin İcra Hukuk Mahkemesi tarafından görmezden gelinmesi sonucunda müvekkillerinin hala mirası reddetme hakkına sahip oldukları mirasbırakanın borcu nedeniyle davalının cebri icra tehdidi altında bulunduğunu, mirasbırakana ait taşınmazın teminat olarak kabulüyle icra takibinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, takip alacaklısı davalı İstanbul Anadolu 3. icra Hukuk Mahkemesinde 2013/427 Esas sayı ile görülen davanın 25/03/2013 tarihli celsesindeki beyanıyla senedi talil ettiğini, Yargıtayın müstakar içtihatları gereğince karşılıklı taahhütleri içeren sözleşmeden doğan alacakla ilgili uyuşmazlığın dar yetkili İcra Hukuk Mahkemesinde çözülemeyeceğini, yargılamayı gerektirdiği, örnek içtihatlarla birlikte anılan mahkemeye taraflarınca bildirildiğini ve itirazlarının kabulüne karar verilmesi talep edilmiş ise de bu taleplerinin reddedildiğini, senedin talili nedeniyle ispat külfetinin de yer değiştirdiğini, dar gelirli, tek başına ve çok mütevazi bir yaşamı olan müteveffanın 2010 yılında 50 milyon TL bedelle bir inşaat veya tadilat işine girişmiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ve hiç inandırıcı olmadığını, aralarındaki sözleşme doğru ise de takip alacaklısının bu sözleşmeye göre edimini yerine getirmişse, bu inşaat veya tadilat işinin nerede, nasıl ve ne durumda olduğunu kanıtlaması gerektiğini, mirasbırakanın imzasını havi bulunabilen eldeki evraklardan noterlikçe düzenlenmiş vekaletname ve sigorta şirketleri belgelerinin üzerindeki imzaların mukayese esas imzalar olarak kabul edilerek takibe konu senetlerdeki imzaların bilirkişi tarafından incelendiğini, senetlerdeki imzaların mirasbırakana ait olduğunun saptandığını ancak bu tespitin yanlış olduğunu, neticeten müvekkillerinin davalıya borçlu olmadıklarının tespitini, takibin iptali ile %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; resmi defter tutma işlemi süren murisin mirasçılarının resmi defter tutulması devam ederken mirasbırakanın borçları için icra takibi yapılamayacağını ve bu sürede zamanaşımı işlemediğini düzenlediği gibi acele haller dışında davalara devam edilemeyeceği gibi yeni dava açılamaz denildiğini, davacıların murisinin müvekkiline senet miktarı kadar borcu bulunduğunu, tadilat, inşaat dekorasyon işini malzeme ve işçiliği müvekkiline ait olmak üzere müvekkiliyle aralarında imzaladıkları 13/10/2013 tarihli protokol ile anlaştıklarını, müvekkilinin davacıların murisinde senet bedelleri kadar alacağı bulunduğunu, davacıların aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında icra takibine geçildiğini, davacılar tarafından İstanbul Anadolu 3. İcra Hukuk Mahkemesince 2013/427 Esas sayılı dava dosyasında imza itirazında bulunulduğunu, yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda imzanın davacıların murisine ait olduğunun tespit edildiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “….Davanın kabulü ile davacıların İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından takibe konulan 13.10.2010 düzenleme 04.06.2011 vadeli 15.000,00 TL bedelli ve 13.10.2010 düzenleme 06.12.2010 vadeli 18.000,00 TL bedelli, dava konusu bonolardan dolayı davalı tarafa borçlu olmadıklarının tespitine,Davalının kötüniyetle icra takibi yaptığı ispat edilemediğinden aleyhine istenilen tazminatın reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Mahkemenin gerekçesinde protokolün 13.10.2018 tarihli olduğuna yer verilmiş ise de; protokolün 13.10.2010 Tarihli olduğunu, 13.10.2010 Tarihli protokol altındaki imzanın davacılar murisine ait olduğunun davacının da kabulünde olduğunu, 13.10.2010 Tarihli protokolün aynen; “…. Yaptırdığım tadilat işlerine karşılık …’E 15.000,00 TL peşin verdiğini, geriye kalan miktar 15.000,00 TL ve 18.000,00 TL lik iki senetle ödeneceği vadeleri 06.12.2010 ve 06.04.2010 tarihlerinde ödenmemesi halinde yasal haczini kabul ederim…” şeklinde yazalı beyanda bulunularak protokolün altı davacıların murisi … tarafından imzalandığını, Bu belgenin hukuki karşılığı dava konusu iki adet senedin muhtevasını kabul ettiği gibi olur verildiğini, bu şekilde onaylanarak borçlanma işlemi gerçekleştirildiğini, bu muvafakat karşısında imzanın borçluya ait olup olmamasının bir hukuki önemi bulunmadığını, davacıların murisinin protokol başlıklı belgeyle bonolardan dolayı borçlu olduğunu açıkça kabul ettiğini, bu kabul beyanının davacıların murisini bağladığı gibi, davacıları da bağladığını, Müvekkilinin davacıların murisinin iki senetteki imzasının eli mahsulü olup olmadığının şüphelenmesi üzerine, davacıların murisinden bu iki senedin kendi eli mahsulü olduğu ve bu iki senette yazılı borçları ödiyeceğini ödenmemesi halinde hakkında icra takibine geçilmesini kabul ettiğine dair yazılı beyanını vererek imzalaması üzerine müvekkilinin bonolardaki borcu ödeyeceğine dair yazılı beyan veren davacıların murisinin bu beyanına ve attığı imzasına güvendiğini, Davacıların murisinin 13.10.2010 tarihli protokoldeki beyanı hukuki anlamda da senetlerin muhtevasını açıkça kabul edildiğinden borçlandırıcı işlem olup, protokol ile senetler birbirinin ayrılmaz parçası olduğunu, birlikte değerlendirilmesinin zorunlu olduğunu, Mahkemece delillerin takdirinde hataya düşerek 13.10.2010 tarihli bu borçlandırıcı belgeye ve imzayı nazara alınmaksızın sadece senet altındaki imzaların davacıların murisine ait olmadığı gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, Müvekkili aleyhine açılan usul ve yasaya açıkça aykırı davanın kabulüne karar verilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin ödemesine hükmedilmesi usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davacılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Dava konusunun 2 adet bono olduğunu, bononun dışındaki evrak üzerinde yer alan yazı ve imzanın murise ait olup olmadığına dair geçerli bir saptama bulunmadığı gibi bu konuda kesinlikle bir kabul söz konusu da olmadığını, protokolün dava konusu olmadığını, Protokol dava konusu olmamakla birlikte içeriğinin de tamamen gerçek dışı olduğunu, dar gelirli tek başına mütevazi bir hayat yaşayan murisin protokolde belirtilen nitelikte (2010 yılında 50 milyon TL bedelle) bir tadilat işi yaptırdığına yönelik davalı savunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dava konusu olmayan evraka dayanılarak bono vasfı olmayan evraka bono vasfı yüklenmesinin hukuken kabul edilemeyeceğini belirterek istinaf isteminin reddini talep etmiştir.
İNCELEME -Davaya konu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E saylı dosyasında; davalının alacaklı, davacılar aleyhine, kambiyo senedine dayalı olarak 33.000TL asıl alacak, 7.074TL faiz ki toplam; 40.074TL nin takip tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsili talebi ile takip başlatılmıştır. – Takibe dayanak bonolar incelendiğinde; 13.10.2010 tanzim tarihli, 06/12/2010 vade tarihli, 18.000-TL bedelli bonoda keşideciye atfen …, lehtar olarak …’in yer aldığı, düzenlenme yerinin İstanbul olduğu, senette nakden kaydı olduğu; 13.10.2010 tanzim tarihli 06/04/2011 tarihli, 15.000-TL meblağlı bonoda keşideciye atfen …, lehtar olarak …’in yer aldığı, düzenlenme yerinin İstanbul olduğu, senette nakden kaydı olduğu görülmüştür.Davalı tarafın delil olarak dayandığı 13.10.2010 Tarihli protokol başlıklı belge sureti incelendiğinde; “Yaptırdığım tadilat işlerine karşılık …’e 15.000TL peşin verdim, geriye kalan miktar 15.000TL ve 18.000TL lik iki senetle ödenecektir. Senetlerin ödeme tarihleri 06.12.2010 ve 06.04.2011 tarihleridir. Ödenmemesi halinde yasal haczi kabul ederim” şeklinde olup belge altında …’in ismi imzası ve …’e atfen isim ve imzası bulunmaktadır. – İstanbul Anadolu 3.İcra HM’nin 2014/1047 Esas (bozma öncesi esas 2013/427 Esas) sayılı dosyasında davacılar tarafından davalı aleyhine dava açıldığı; davada bilirkişi raporundaki tespitler ve tereke dosyasında TMK 625 md göre resmi tasfiyenin söz konusu olmayıp adli tahkikat sırasında C.Savcılığınca murise ait terekenin mirasçılarına tesliminin talep edildiği gerekçesi ile borca itirazın ve şikayetin reddine karar verilmiş, karar temyiz incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. İlgili dosyada adli tıp uzmanı bilirkişinin raporunda; “incelenmesi istenen husus; 06.04.2011 Tarihli, 06.12.2010 tarihli 2 adet senet üzerindeki ve 13.10.2010 Tarihli protokol isimli belge üzerindeki imzaların murisin eli ürünü olup olmadığı” olarak yer aldığı, neticeten “inceleme konusu belgedeki imzanın …’in eli ürünü olduğu yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.ATK Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 18.10.2019 Tarihli raporunda; davaya konu senet ile savunmaya konu protokolün incelendiği, , 13.10.2010 tarihli protokol altındaki … isim yazısı ve atfen atılı imzanın …’in eli ürünü olduğu, İnceleme konusu senetlerdeki imzaların …’İn eli ürünü olmadığı yönünde görüş belirtilmiştir. ATK Fizik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu 05.03.2020 Tarihli raporda; inceleme konusu senetlerde atılı imzaları ile …’in mukayese imzaları arasında tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzaların mevcut mukayese evrakalra kıyasla …in eli ürünü olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. İstanbul Anadolu 11.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/23 tereke sayılı dosyasında ihbar edenin Üsküdar CBS, mirasçı …, mirasçılar …, …, …, …, … olduğu,15.05.2014 Tarihli karar ile terekenin belirlenerek terekeden el çekildiği , tereke mevcudunun mirasçılara devir ve teslimine karar verildiği görülmüştür. Davalı Anadolu 3.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 25.09.2013 tarihli duruşmasında; “ben takip borçlusuna inşaat işini yapmıştım. Borcun bir miktarı nakit olarak verilmişti. Kalan borcu için de ben yanına gittiğimde iki adet bonoyu doldurmuş vaziyette idi. Yani takip borçlusu bonoları benim yanımda düzenlemedi. Önceden düzenlenmiş vaziyetteydi. Ancak mahkemenize sunduğum belgeyi takip borçlusu bizzat benim yanımda imzalamıştır” şeklinde beyanda bulunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK 72.maddesine dayalı olarak açılan borçsuzluğun tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut uyuşmazlıkta menfi tespit istemi; takip dosyasına dayalıdır. Davaya konu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası incelendiğinde; davalının alacaklı, davacıların borçlu olarak yer aldıkları, takip konusunun 13.10.2010 tanzim 06.12.2010 vade tarihli 18.000TL bedelli senet ve 06.04.2011 vade tarihli 15.000TL bedelli senet olduğu görülmektedir. İstanbul Anadolu 3.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/1047 Esas sayılı dosyasındaki bilirkişi raporunda senetlerdeki imzanın murisin eli ürünü olduğu yönünde görüş belirtilmiş olması nedeni ile imzaya itirazın reddine karar verilmiş ise de; icra mahkemesinin dar yetkili mahkemedir ve hükmü maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. İlk derece Mahkemesince alınan ATK raporunda senetlerdeki imzanın murisin eli ürünü olmadığı yönünde görüş belirtildiği gibi ATK Fizik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu tarafından hazırlanan raporda da; senetlerdeki imzanın davacıların murisi eli ürünü olmadığı yönünde görüş belirtilerek raporlar arasındaki çelişki giderilmiştir. Bu durumda senetlerdeki imzanın asıl borçlu …’in eli ürünü olduğunun ispatlanamamıştır. Davalı savunmasında protokole dayanmış ise de; takibin protokole değil senetlere dayalı olarak başlatılmış olması nedeni ile protokolün dikkate alınmaması yerinde olduğundan davalı vekilinin istinaf isteminin reddi gerekmiştir. Davanın kabulü halinde yargılama giderleri ve vekalet ücretinden davalı taraf sorumlu olacağından mahkemenin davalı aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmetmesi de yerindedir. Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 2737,45 TL harçtan, peşin yatırılan 685,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 2052,45 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, – Davacıların gider avansından kullanıldığı anlaşılan 47,20TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 08/12/2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.