Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/448 E. 2022/2206 K. 23.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/448 Esas
KARAR NO: 2022/2206
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/12/2020
NUMARASI: 2019/27 2020/239
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Türkiye’de ve yurtdışına ihracat olarak çocuk giyim ve aksesuar üretim, dağıtım ve pazarlama alanında bilinen …, …, … ve … gibi birçok büyük ve tanınmış markanın sahibi olduğunu, müvekkili davacıya ait markaların çocuk-bebe giyim ve aksesuar alanında annelerce en bilinir markalar arasında olduğunu, ayrıca müvekkilinin “…” isimli markasının ise; logosu olan ayıcık görselinin … başvuru numarası ile bugün nerdeyse 30 yıldır piyasada var olan çok yoğun üretilen, pazar payı çok büyük, çocuk giyim ve aksesuar sektörünün en bilinir markalarından biri olduğunu, müvekkili davacının markası olan … isim olarak bilinirliği yüksek bir marka olup, aynı zamanda çeşitli görsellerle de marka tescil belgesi olduğunu, işbu dilekçe ile hükümsüzlüğü ve iptali talep edilen dava konusu “…” ibareli markanın davalı adına Türk Patent Kurumu nezdinde 07.07.2011 tarih ve … Başvuru ve tescil no ile 03 / 24 / 25 / 28 / 35 / şeklinde davalı adına belirtilen emtia ve hizmetler için tescil edildiğini, ancak huzurdaki dava konusu … ibareli mezkûr marka davalı tarafından tescil edildiği emtia ve hizmetlerin hiçbiri için 6769 Sayılı Sinai Mülkiyet Kanunu’nun markayı kullanma olarak kabul ettiği şekilde bugüne kadar kullanılmamış olup, davalı yan tarafından tescil tarihinden beri kullanılmamasına rağmen, davalı yan adına kayıtlı olması nedeniyle müvekkili şirketin marka hukukuna ilişkin haklarının haksız olarak kısıtlandığını, bu nedenle davalı adına kayıtlı bulunan ve davalı yanca yaklaşık 7 yıldır bugüne kadar hiç kullanılmayan “…” markasının tescilinin belirtilen sınıflar açısından hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etme zaruretinin hasıl olduğunu belirterek, öncelikle, mevcut durumun korunması ve davanın etkinliğini temin etmek amacı ile … başvuru kod numarası ile davalı yan adına tescilli bulunan ‘’… ” ibareli markanın TPE nezdinde tutulan sicil kaydına, dava sonuçlanıncaya dek 3. kişilere devri önleyecek şekilde teminatsız olarak tedbir konulmasına, Türk Patent Kurumu nezdinde 07.07.2011 tarih ve … Başvuru ve tescil no ile davalı adına kayıtlı ancak tescil tarihinden itibaren 03 / 24 / 25 / 28 / 35 / şeklinde belirtilen emtia ve hizmetlerde hiçbir şekilde ve surette kullanılmayan, “…” ibareli markanın, tescil edildiği 03 / 24 / 25 / 28 / 35. sınıfa bağlı tüm emtia ve hizmetler yönünden kanunun ilgili maddelerine istinaden hükümsüz sayılmasına, iptaline ve markalar sicilinden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle mahkeme tarafından işbu davanın konusu ile aynı nitelikte olan ve Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen 2017/1575 Esas sayılı dava ile birleştirilmesine, birleştirme taleplerinin kabul edilmemesi halinde, işbu davanın sonucuna direk etkili olması nedeni ile Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 2017/1575 Esas sayılı dava dosyasının bekletici mesele yapılmasına, müvekkilinin hak sahibi olduğu mevcut logoyu ve markasını 07.07.2011 başvuru tarihiyle 03/24/25/28/35. sınıfları kapsayacak şekilde … başvuru no ve … tescil yayın bülten numarası ile tescil ettirdiğini, müvekkilinin söz konusu markayı süreç içerisinde kullandığını veya kiraya verdiğini, halen de kullanımın devam ettiğini, müvekkilinin hak sahibi olduğu markanın adına tescilli ve tanınmış marka olduğunu, çok uzun bir süredir müvekkilinin varlığına ait olarak gerek yurt içinde ve gerekse yurt dışında tanınmış marka olduğunu belirterek, hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve kötü niyetli işbu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; “… Sınai Mülkiyet Kanunu ile getirilen kullanmama nedeniyle marka iptali, Kanun yürürlüğe girdiği tarihte iç hukuk sistemimizde yer almadığından ve Anayasa Mahkemesi kararı ile tüm sonuçları ile daha önce ortadan kalkmış olduğundan, 5 yıllık kullanmama süresi de Sınai Mülkiyet Kanununda yeni getirilen düzenleme ile yeniden başlayacağı, bu Kanunla ilk defa getirilen kullanma zorunluluğuna bağlanan sonucun ancak Kanunun yürürlüğe girmesinden 5 yıl sonra ortaya çıkabileceği, dolayısıyla 10.01.2022 tarihinden önce açılacak bu tür davaların mevsimsiz dava olmaları nedeniyle reddi gerekeceği anlaşılmakla, davanın reddine…. ” karar verilmiştir.
DAİREMİZ KARARI: Dairemiz 03/10/2019 tarihli 2019/1502E.-2019/1959K. sayılı kararı ile; “…Kullanılmayan markaların iptal edileceğine dair yasal düzenlemelerin amacı, kullanılmayan ve atıl durumda bulunan markaların, gereksiz yere marka tescilini işgal etmelerinin önüne geçmektir. Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesi de, önceki düzenlemenin yasa ile yapılması gerekirken Kanun Hükmünde Kararname ile yapılmasına ilişkindir. Bu nedenle 6769 sayılı SMK’nın yürürlüğe girdiği 10 Ocak 2017 tarihinden sonra ve 10 Ocak 2022 tarihine kadar marka iptal davası açılamayacağına dair görüş yerinde değildir. Her ne kadar mahkeme SMK öncesi dönemde markanın kullanılması yükümlülüğü bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar vermiş ise de, bu kararı isabetli olmayıp, SMK’nın yürürlüğünden önce tescil edilmiş olan markalar hakkında SMK’nın yürürlüğünden sonra açılan kullanmama nedeniyle iptal davalarında, 06.01.2017 ilâ 10.01.2017 tarihindeki 4 günlük yasa boşluğu süresi, yasal 5 yıllık süreye eklenerek ve böylece bu gibi davalarda marka iptal için gerekli en az kullanmama süresi 5 yıl 4 gün kabul edilerek, buna göre tüm deliller toplanarak bir inceleme ve değerlendirme yapılması zorunludur . Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü…” şeklinde karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN II. KARARI İlk derece mahkemesince; “…Toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile, davalıya ait … tescil numaralı “…” markasının tescilli olduğu sınıflarda tescil tarihi olan 07/08/2012 tarihinden dava tarihi olan 15/01/2018 tarihine kadar ciddi ve etkin bir şekilde kullandığının ispatlanamadığı, davacının davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu, SMK’nun 26/1 ve 9/1. maddelerinde sayılan kullanmama nedeniyle iptal koşullarının mevcut olduğu anlaşılmakla, davanın kabulüne, Davalı adına tescilli … tescil numaralı “…+Şekil” markasının SMK’nun 26/1 ve 9/1 maddeleri uyarınca tescilli olduğu tüm mal ve hizmetler için kullanılmaması nedeniyle İPTALİNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin hak sahibi mevcut logoyu ve markasını 07/07/2011 başvuru tarihiyle … no.lu sınıfları kapsayacak şekilde … başvuru no ve … tescil yayın bülten numarası ile tescil ettirdiğini, söz konusu markayı süreç içerisinde kullandıklarını veya kiraya verdiklerini, daha önce sunulan kayıtlardan da anlaşılacağı üzere müvekkili tarafından lale nakış vasıtası ile kullandığını ve Halen de bu kullanımın devam ettiğini, bilirkişi raporunda ‘…’ markasının vergi levhasında yer almadığı ifade edilmiş ise de müvekkilinin vergi levhasında marka adının yer alması gibi zorunluğu bulunmadığını, vergi levhasında söz konusu markayı kullanımına teşkil edecek bir ibarenin yer almasının da zorunlu olmadığını, bu husus her ne kadar yargılamanın her safahatinde belirtilmiş olsa da kurulan hükümde dikkate alınmadığını, müvekkilinin ticari defter tutma gibi bir zorunluluğu olmadığını, yargılama safhasında ‘…’ markasının ürün satışına ilişkin kesilen sevk irsaliyeli faturaların dosya kapsamında sabit olduğu, bu faturaların VUK’ a göre resmi belge niteliği taşımadığı hususu yönünde görüş ve bu görüşe dayalı kurulan hükmün hatalı olduğunu, bildirdikleri tanıkların dinlenmediğini, davacının markaya ve müvekkilinin haklarına tecavüz ettiğini, bu konuda davacı tarafa ihtarname çektiklerini bildirmiştir.
DELİLLER: Davalı tarafın, davacı aleyhine haksız marka kullanımı nedeniyle Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde açtıkları 2017/1575 Esas sayılı davası ile huzurdaki dosyanın birleştirilmesini talep etmişlerse de, mahkemece her iki davanın konusu farklı olduğundan ve davalar arasında konuları itibariyle bağlantı bulunmadığı gerekçesi ile birleştirme talebinin reddedildiği anlaşılmıştır. TPMK’dan celp edilen sicil kaydında … tescil numaralı “…+şekil” markasının 3, 24, 25, 28, 35. Sınıflarda 07/07/2011 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. Dairemiz kararı sonrası yargılama sırasında alınan 30/09/2020 tarihli raporda özetle; … başvuru numaralı “…” ibareli marka için 07/07/2011 tarihinde 03,24,25,28,35 sınıflarda marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 12/01/2012 tarihinde … nolu marka yayın bülteninde, 30/09/2012 tarihli … nolu tescil yayın bülteninde yayınlandığını, 08/08/2012 tarihinde tescil edildiğini, 07/07/2021 tarihine kadar tescilli ve koruma altında olduğunu, davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmediğini, dosyaya sunduğu hesap dökümü, fatura ve irsaliyelerin Vergi Usul Kanunu yönünden resmi belge niteliği taşımadığını, markayı kullandırttığına dair sözleşmelerin geçerli olduğuna dair ödeme makbuz/dekontları sunmadığını, dolayısıyla defterler üzerinden tespit yapılamadığını, bu sebeplerle davalının dava konusu … tescil numaralı … markasını tüm sınıflardaki mal ve hizmetler yönünden tescil tarihinden dava tarihine kadar ciddi ve etkin şekilde kullanmadığını, davacı tarafın menfaatine ve iş kollarında olan davalı tarafa ait … nolu “…”ibareli markanın kullanım ispatı yapılamayan; 24.sınıf “Ev tekstil ürünleri”, 25.sınıf “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri. 28.sınıf “Oyunlar ve oyuncaklar”, 35.sınıf “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri(belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” sınıflarında hükümsüzlük şartlarının oluştuğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, davalıya ait markanın kullanmama sebebine dayalı iptali ile sicilden terkini talebine ilişkindir. Davacı taraf davalıya ait markanın yaklaşık 7 yıldan bu tarafa kullanılmadığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilince istinaf edilmiştir. Kullanmama sebebi ile iptal davalarında ispat külfeti davalı tarafta olup dava konusu markanın tescilli olduğu sınıflar yönünden ciddi ve etkin bir şekilde kullanıldığının ispatı gerekir. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu içeriğinden de anlaşılacağı üzere davalının söz konusu markayı ciddi ve etkin bir şekilde kullanıldığı hususunu ispatlayamadığı kanaatine varılmıştır. Ayrıca davalı tarafça Bursa 2. ASHM’nin 2015/1575 E. Sayılı dosyasında davacı aleyhine marka haklarının ihlaline dayalı tecavüz ve tazminat talepli dava açılmış ise de söz konusu davanın huzurdaki dava yönünden bekletici mesele yapılması gerekmez. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/12/2022