Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/439 E. 2023/201 K. 03.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/439 Esas
KARAR NO: 2023/201 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/10/2020
NUMARASI: 2017/282 E. – 2020/158 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 03/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacıya ait 20/10/1985 tarihli ve … numaralı 1. sınıfta tescilli “…” markasının bulunduğunu, davalı … Makina şirketine ait … numaralı 01 ve 35.sınıfta tescilli “…” markasının tescili sırasında davacının yaptığı itiraz üzerine 01. sınıfta yer alan “…” emtialarının çıkartılmış olduğunu, davalı firmaların markayı 01. sınıfta yer alan ve tescil kapsamı dışında kalan “…”, yani davacı adına tescilli “sınai maksatlarda kullanılan yapıştırıcı maddeler” üzerinde kullanarak davacının marka haklarına tecavüz ettiklerini ve haksız rekabette bulunduklarını, ayrıca davalı … adına tescilli markanın tescilli olduğu mal ve hizmetlerin davacının markasının tescilli olduğu mal ve hizmetler ile çok benzer olduğunu, markanın da davacının markası ile iltibas yaratacak derecede benzer olduğunu, davalıların marka tescili ve ticaret unvanı tescillerinin kötü niyetli olduğunu belirterek, davacının marka hakkına tecavüz edildiğinin ve haksız rekabette bulunulduğunun tespitine, … no ile 01. ve 35. sınıflardaki mal ve hizmetler için tescilli “…” markasının davalı firmalar tarafından tescil kapsamı dışında kalan “…” üzerinde, davalılara ait web sitelerinde, iş evrakı ve tanıtım vasıtalarında kullanılmasının durdurulması ve önlenmesine, davacı şirketin marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, bu amaçla üzerinde “…” ibaresinin bulunduğu tescil kapsamı dışındaki ürün, iş evrakı, katalog ve araçlara el koyularak imhasına, davalı …adına tescilli … numarası ile 01 ve 35. sınıflarda tescilli “…” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalı … SAN. ve TİC. LTD. Şirketi’nin ticaret unvanında yer alan “…” ibaresinin davalı şirketin ticaret unvanından çıkartılmasına, davalı … İNŞ. SAN. ve TİC. LTD. Şirketi adına kayıtlı …com.tr alan adının iptaline, davalıların “…” ibaresini tescil kapsamı dışında kalan “…” üzerinde kullanmasından doğan fiilleri sonucu zarar gören davacının maddi zararlarına karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalılardan tahsiline, davacı markasının davalıların satışında ekonomik bakımdan önemli katkısı bulunması nedeniyle kazancın hesaplanmasında makul bir pay eklenerek yoksun kalınan kazancın artırılmasına, davacının tanınmış “…” markasının itibarının zarara uğramış olması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla 10.000,00 TL itibar tazminatının avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, davalıların markalarını tescilli oldukları sınıf dışında kullanmaları nedeniyle davacının manevi zararına karşılık 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacının bu davayı açmaktaki amacının piyasada tekel yaratmak olduğunu, ayrıca güçlenen rakiplerinin önünü kesmeye çalıştığını, tarafların markaları arasında hiç bir benzerlik bulunmadığını, haksız rekabetin koşullarının oluşmadığını, davalı müvekkilinin iktisadi bir yarış içinde olduğunu, meşru rekabet dışında bir davranışının bulunmadığını, haksız rekabet davaları için TTK’nun 60. maddesinde 1 yıl ve her halde 3 yıl olarak belirlenen zamanaşımı süresinin dolduğunu, davalı … şirketinin markasının koruma tarihinin 18/10/2011 olduğunu, diğer davalı … şirketinin ise 11/01/2012 tarihinde ticaret sicilde tescilinin ilan edildiğini, davanın ise 17/03/2015 tarihinde açıldığını, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, haksız fiil zamanaşımı süresinin dahi 2 yıl olduğunu, ayrıca davaya konu edilen markanın … şirketi adına tescilli olmasına rağmen davanın …Şirketine de yöneltildiğini, bu şirketle ilgili husumet itirazlarının mevcut olduğunu, tarafların faaliyet alanlarının farklı olduğunu, davacı tarafın yapıştırıcı tanımını, davalıların ise tutkal tanımını kullandıklarını, davalıların ürünlerini üretim yapan fabrikaların satı aldığını, satış aşamasının uzun test süreçlerini gerektirdiğini, bu nedenle markaların karıştırılmasının söz konusu olamayacağını, haksız rekabet yapılmadığını, pek çok marka içinde “…” anlamına gelen “…” sözcüğünün kullanıldığını, tarafların markaları arasında işitsel bir ayniyet bulunmadığını, tescil sınıflarının farklı olduğunu, davalıların markalarını sanayi ürünleri üzerinde kullandıklarını, davalının makine satışının olayla bir ilgisinin bulunmadığını, davacının maddi ve manevi tazminat ile yoksun kalınan kazanç taleplerinin yerinde olmadığını belirterek, davanın müvekkillerden … San. ve Tic. Ltd. Şti açısından husumetten reddine, haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili tazminat talebini 03/12/2018 tarihli dilekçesiyle 291.728,00 TL olarak artırdığına dair dilekçe sunmuş ve eksik harcı tamamlamıştır. Davalı vekili davacı vekilinin bu dilekçeye karşı ibraz ettiği itiraz dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunduğu anlaşılmıştır.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 06/10/2020 tarihli 2017/282 E. – 2020/158 K. sayılı kararıyla; “…Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, Davalıların davalı … SANAYİ TİCARET A.Ş adına tescilli … tescil numaralı “… ” markasına tescilli olmadığı halde davacıya ait … numaralı “…” markasının tescilli olduğu 01.sınıfta yer alan “…” emtiasında kullanmak suretiyle davacının MARKA HAKKINA TECAVÜZ ETTİKLERİNİN VE HAKSIZ REKABETTE BULUNDUKLARININ TESPİTİNE, … numaralı “…” markasının davalı firmalar tarafından tescil kapsamı dışında kalan “…” üzerinde, davalılara ait web sitelerinde, iş evrakı ve tanıtım vasıtalarında kullanılmasının DURDURULMASINA VE ÖNLENMESİNE, Davacı şirketin marka hakkına TECAVÜZÜN VE HAKSIZ REKABETİN NETİCESİ OLAN MADDİ DURUMUN ORTADAN KALDIRILMASINA, bu amaçla üzerinde “…” ibaresinin bulunduğu tescil kapsamı dışındaki … ürününe, bunlarla ilgili iş evrakı, katalog ve araçlara EL KONULMASINA, Karar kesinleştiğinde masrafı davalılardan alınmak suretiyle İMHALARINA, Davalı … SANAYİ TİCARET A.Ş adına tescilli … numaralı “…” markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE, Davalı TASFİYE HALİNDE …’nin ticaret unvanında yer alan “…” ibaresinin davalı şirketin TİCARET UNVANINDAN TERKİNİNE, Davalı TASFİYE HALİNDE … adına kayıtlı “…com.tr” alan adının İPTALİNE, Davalı TASFİYE HALİNDE …’nden 53.957,70 TL, davalı … SANAYİ TİCARET A.Ş’nden 237.769,02 TL olmak üzere toplam 291.728,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Davacının 10.000,00 TL itibar tazminatı talebinin ve diğer taleplerinin REDDİNE, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalılar vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davacı şirketin marka hakkına tecavüzden kaynaklanan dava hakkının, zamanaşımına uğradığını, davacının davalı markasından korunma tarihi olan 18/10/2011 tarihinden beri haberdar olduğunu, davalı şirketin ticaret unvanının 11/01/2012 tarihinde tescil edildiğini, davalının tüm bunlardan ve piyasadaki rekabetten haberdar olduğu halde 17/03/2015 tarihinde dava konusu yaptığını ve taleplerini 03/12/2018 tarihinde ıslah ettiğini, TTK 60. Maddesi gereğince 56. Maddede yazılı davaların bunların doğumundan itibaren üç yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, dava hakkının zamanaşımına uğradığını. -Marka hakkına tecavüz yönünden itirazlarında; Davacı şirketin Google’da … markası ile arama yapıldığında … ile ilgili sonuçlar çıkmasının benzerlik yarattığına kanıt olduğu iddiasının yersiz olduğunu, oysa Yrd.Doç. Dr…’ten alınan görüşte, bunun Google’ın kullanıcılara sunduğu … (otomatik tamamlama) ilave hizmetin sonucu olduğunu, Google arama motorunun otomatik bir hareketi olduğunu. -… ve … markalarında yer alan … (teknoloji) ve … (…) kelimelerinin evrensel ve herkesin kullanabileceği kelimeler olduğunu, “Ingilizce’de “… (…)” olarak ifade edilen … yapıştırıcılarının, aynı zamanda “…” … tutkalı veya kısaca “…” tutkal olarak da adlandırıldığını, bununla birlikte dünya ölçeğinde sektörün geneline bakıldığında “…” ifadesinin bir tür jenerik isim haline geldiğinin de söylenebileceğini, … yapıştırıcılarında tercih edilir durumda olduğunu, 03/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda, “ bu tür ürünlerin market raflarında son tüketiciye sunulmadığı ve kullanıcılarının ortalama/günlük tüketici olmadığı yani ilgili sektörde birikimi ve tecrübesi olan kuruluşlar olduğu..” dolayısıyla karıştırılma ihtimalinin olmadığına ilişkin tespitte bulunulduğunu, 14.11.2016 tarihli Bilirkişi Raporunda dava konusu ürünlerin satın alım süreci ilgili “ … yapıştırıcılarının endüstriyel kullanımında profesyonelliğin öne çıktığı” tespitinin yapılarak ürün seçim sürecine yönelik açıklamalara yer verildiğini, bu açıklamalara bakıldığında raporda, ilgili sektörlerdeki profesyonellerin bilinçli hareket ettikleri ve farklı üreticilerin ürünlerini karıştırmalarının mümkün olmayacağı açıktır.” şeklinde açıkça karıştırılma ihtimaline yer olmadığına kanaat getirildiğini, karıştırma ihtimalinin burada bulunmadığını, müvekkili şirketlerin marka kullanımının davalının markasına tecavüz oluşturmadığını. -Haksız rekabetin oluşmadığını, davacı şirketin bu davayla, rakiplerinden olan müvekkili şirketleri piyasada geriletmek hatta faaliyetlerini durdurmayı amaçladığını. -Tarafların hitap ettiği müşteri kitlesinin ortalama/günlük tüketici değil, sanayi kuruluşları yani bilinçli ve profesyonel tacirler olduğunu, davacı şirket tarafından “yapıştırıcı” davalı şirket tarafından ” tutkal ” olarak satılan ürünler ilgili sektör gereği basiretli tacir olan sanayi kuruluşları tarafından ciddi test süreçlerine tabi tutulduğunu, bu test süreçleri işletilmesine rağmen hala daha benzer bir marka ile şekil, görünüş veya genel izlenim sebebiyle birbiriyle karıştırılma ihtimali olduğunu söylemenin hatalı olduğunu.-Mahkemenin gerekçeli kararında “…” markasının tescilli olmadığı halde davacının markasının tescil kapsamında bulunan “…” emtiası için davalılar tarafından marka olarak kullanılmasının,…davacının markasının piyasadaki bilinirliğinden yararlanmaya çalıştıkları, bu nedenle kusurlu oldukları, eylemin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğine” karar verilmişse de; … kimyanın “…” adını kullanması, bunun ticari ünvanı olması sebebiyle hakkı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla haksız rekabetin varlığı tespit edilse dahi yalnızca unvanının terkininin talep edilebileceğini, ancak tazminata hükmedilemeyeceğini. – Davacı şirket ile müvekkil şirketler “benzer faaliyet” alanlarında faaliyet gösterdiklerini, davacı şirketin yapıştırıcı ve yapı kimyasalları işi ile iştigal ettiğini, buna karşılık müvekkili şirketlerden birinin (… Kimya) iş ürünleri tutkal olarak tanımlandığını, diğerinin (… Makine) işi ise makina üretimi, alım ve satımı işinde faaliyet gösterdiğini, … Kimya’nın ticari faaliyet konusu yaptığı ürünlerin tutkal olup davacı şirketin satışını yaptığı ürünlerden farklı olduğunu, birçok sektörde çeşitli hammaddelerden elde edilen ve farklı durumlar için kullanılan yapıştırıcı çeşitlerinin mevcut olduğunu, fakat TUTKAL’ın yapıştırıcıdan farklı olarak plastik türevlerinden ortaya çıkan bir madde olarak dar bir tanıma sahip olduğunu. -Tazminat hesaplama tekniğinin hatalı olduğunu, bilirkişi tarafından müvekkili şirketler …ve “… Kimya” arasındaki satışların da kar olarak hesaplandığını, grup şirketler arasında yapılan satışlarda ticari defterlere yansıyan karın gerçek kar olarak kabul edilemeyeceğinden grup şirketler olan …ve “… Kimya” arasındaki satışlardan doğan karın hesaba dahil edilmemesi gerektiğini, kararın bu açıdan da kanuna ve hukuka aykırı olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında: davalılar vekilinin zamanaşımı itirazının yerinde olmadığını, belirsiz alacak davası açtıklarını, müvekkiline ait marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemler devam ettiğinden BK 72. Madde gereğince iddialarının zamanaşımına uğramadığını, -Her iki markanın görsel ve işitsel unsurlarının aynı emtia sınıflarında yer aldığını ve aynı sektörde yer aldıklarını, hem benzerlik hemde kötüniyetli tescil nedeniyle hükümsüzlük koşullarının bulunduğunu, her iki bilirkişi raporunda da aynı yönde değerlendirmelerde bulunulduğunu, davalıların müvekkilinin markalarının bilinirliğinden faydalandığını, müvekkili tarafından Cenevre/İsviçre’de 08/11 Nisan 2014 tarihinde gerçekleştirilen Index 2014 fuarında, davalının … markalı ürünleri sattığının tespit edildiğini, karşı tarafın müvekkilinin markasından faydalanmaya çalıştığını, markasal kullanımların TTK 55/4 maddesi kapsamına dahil olduğunu, tacirlerin birbirlerinden ayırt edilmeleri için kullanılan ticaret unvanının, TTK 56. Madde gereğince markasal biçimde kullanılmasını yasakladığını, kusur ve zarar varsa maddi ve manevi tazminat istenebileceğini, ticari faaliyet alanlarının farklı olduğu ve hesaplama tekniğine ilişkin itirazların da yerinde olmadığını beyanla, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya arasında bulunan Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları incelendiğinde; davacının … numaralı 01. sınıfta tescilli “…” markasının 20/10/1995 tarihinde tescil edildiği, davalı …adına tescilli “şekil+…” markasının 01. ve 35. sınıfta 22/07/2014 tarihinde tescil edildiği, 18/10/2011 tarihinden itibaren 10 yıllık koruma süresinin devam ettiği görülmüştür. Dosya arasında bulunan davalılara ait ticaret sicil kayıtları incelendiğinde; davalı …şirketinin 01/09/2006 tarihinde ticaret siciline tescil edildiği, davalı …Kimya Makina şirketinin ise 11/01/2012 tarihinde ticaret siciline tescil edildiği anlaşılmıştır. Yargılama sırasında davalı …Sanayi Tic. Ltd. Şirketi’nin unvanı … Ticaret Anonim Şirketi olarak, davalı …Kimya Makina San. Ve Tic. Ltd. Şirketi’nin ise Tasfiye Halinde …Kimya Makina İnşaat sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi olarak değiştirilmiştir. Davalı …Kimya Makina A.Ş.’ne ait “….com.tr” alan adının 13/01/2012 tarihinde alındığı ve 12/01/2020 tarihine kadar geçerli olduğu tespit edilmiştir. Yargılama sırasında ilk derece mahkemesi’nce alınan raporlar: İlk derece mahkemesince Marmara Üniversitesi … Üyesi bilirkişi Doç. Dr. Halil …, M.Ü Hukuk Fakültesi … Üyesi bilirkişi Yrd. Doç. Dr. …, M.Ü Öğretim Üyesi …, Marka-Patent Vekili bilirkişi …’den oluşan bilirkişi heyetinden alınan 14/11/2016 tarihli raporda; “… … yapıştırıcı, … tutkalı veya kısaca .. tutkal gibi farklı adlarla adlandırılan bu ürünlerin aslında aynı ürün grubuna atıfta bulunduğunu, bu ürünlerin tümünün üretiminde ana bileşen olarak kullanım alanına göre çoğunlukla gereksinimleri karşılayan etilenvinilasetat, polietilen, ataktik polipropilen, poliester, poliamid ve termoplastik kauçuk esaslı polimerlerin (blok kopolimerlerin) kullanıldığını, tarafların web siteleri, katalog, broşür vb dökümanlarının incelenmesi sonucunda, bu ürünler için davacı tarafın yapıştırıcı kelimesini kullanırken davalıların tutkal kelimesini kullanmakta olduğunun görüldüğünü, ancak yukarıdakine bağlı olarak yapıştırıcı veya tutkal kelimelerinin aslında aynı malzemelere atıfta bulunduğunu, sanayideki ilgili sektörde bu konuda fiili bir farkın söz konusu olmadığını, davacı ve davalı tarafların ürettiği yapıştırıcı ürünlerinin endüstriyel kullanıma dönük olduğunu ve aynı endüstriyel alanlara hitap ettiğini, yukarıdakine bağlı olarak bu tür ürünlerin market raflarında son tüketiciye sunulmadığını, kullanıcılarının ortalama/günlük tüketici olmadığını, ilgili sektörde birikimi ve tecrübesi olan kuruluşlar olduğunu, davacı ve davalıların markalarının küme markalar şeklinde kullanıldığını, bu markaların altında değişik isimler ve kodlarla ifade edilen çok sayıda farklı özelliklere sahip yapıştırıcılar bulunduğunu, … tescil nolu “…” markasının 01.sınıfta “Sınai maksatlarda kullanılan yapıştırıcı maddeler” için davacı adına tescil edilmiş olduğunu, hükümsüzlüğü talep edilen … tescil nolu “…+şekil” markasının 01. ve 35. sınıflarda davalı … Makine San. Tic. Ltd. Şti.adına tescil edilmiş olduğunu, davacı adına tescilli olan markanın esas unsuru “…” ve davalı adına tescilli markanın esas unsuru “…” ibaresi olmakla, markaların esas unsurunun benzer olduğunu, dava konusu markanın davacı markasının emtia listesi ile aynı/benzer olan “Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar, İşlenmemiş suni reçineler ve işlenmemiş plastikler” emtialar yönünden MarKHK m.8/1/b’ye dayalı hükümsüzlük şartlarının mevcut olduğunu, davacı adına tescilli/kullanılan “…” markasının sektöründe bilinir bir marka olduğu tespit edilmiş olmakla, davalı markasının tescil edildiği 35.sınıf yönünden hükümsüzlük talebi şartlarının mevcut olduğunu, dava tarihi itibariyle … tescil nolu “…” markasının 01.sınıfta tescilli olduğu “Sınai maksatlarda kullanılan yapıştırıcı maddeler”için tescilli olduğu, davalı adına tescilli olan ve markanın benzeri olan “…” markasının yapıştırıcı uygulama sistemleri, endüstriyel tutkal uygulama sistemleri alanında davalılarca kullanımının marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirileceğini, marka hakkına tecavüzün men’i davasında devam eden bir tecavüz iddiası olduğundan herhangi bir zamanaşımı süresinin söz konusu olmadığını, somut olayda marka hakkına tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebi açısından “kusur” şartının gerçekleşmiş olduğunu, manevi tazminat miktarını belirleme yetkisinin Mahkemeye ait olduğunu, davacı adına 01.sınıfta “Sınai maksatlarda kullanılan yapıştırıcı maddeler” için tescilli markanın benzerinin davalılarca aynı/benzer ürünlerde kullanılmasının davacının emeğinden haksız faydalanma olarak haksız rekabet kapsamında değerlendirilebileceğini, davalı “… Makine San. Tic. Ltd. Şti.” 18/10/2011 tarihinde “…+Şekil” markasını 01. ve 35. sınıflarda tescil ettirmek üzere TPE’ye başvurmuş olduğunu ve davacının yaptığı itiraz üzerine TPE/Markalar Dairesi Başkanlığı MarKHK m.8 uyarınca markanın emtia listesinden 01.sınıftaki “…” emtialarının çıkarılmasına karar vermiş olduğunu, davalı “… San. Ve Tic. Ltd. Şti. ” ise 11/01/2012 tarihinde kurulmuş olduğunu, her iki şirketin kurucularının aynı olduğunu, davalı şirket unvanında “…” ibaresinin çekirdek unsur olarak kullanılması diğer davalı şirket ortaklarınca belirlenmiş olduğundan davalı …İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şirketi’ni kuran iradenin iyi niyetli olamayacağını, marka hakkına tecavüz nedeniyle talep edilebilecek maddi tazminatın, hesaplamaya esas alınacak somut bilgi ve belge olmamasına karşılık, yoksun kalınan kazancın talep olunan tutarın oldukça üzerinde olabileceği müşahede edildiğinden, bu aşamada taleple sınırlı olarak 10.000-TL olduğunu” beyan etmişlerdir. Mali Konular Uzmanı bilirkişi …, Kimya Mühendisi bilirkişi …, Öğretim Üyesi bilirkişi Doç. Dr. … ‘den oluşan heyetten alınan 21/09/2017 tarihli raporda; “…davacı adına tescilli … nolu “…” markası ile davalılardan …adına tescilli … nolu “…” markası arasında “Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar, İşlenmemiş suni reçineler ve işlenmemiş plastikler” emtiaları bakımından iltibas tehlikesi mevcut olduğunu, bu nedenle davalı … Makine adına kayıtlı markanın 556 sayılı KHK m.8/I-b uyarınca, “Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar, İşlenmemiş suni reçineler ve işlenmemiş plastikler” emtialarında hükümsüz kılınabileceğini, davacının markasının bilinirliğinin bulunduğunu, ancak bu bilinirlik düzeyinin, markayı tanınmış marka statüsüne taşıyamayacağını, davalıların “…” emtiasındaki “…” şeklindeki marka kullanımlarının, davacı markasıyla iltibas yaratması sebebiyle, KHK m.61 ve KHK m.9/1-b uyarınca marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, bu kullanımların aynı zamanda TTK m. 55’e göre haksız rekabet de oluşturduğunu, davalılardan …Kimya Makine İnşaat San. Ve Tic.Ltd. Şti’nin ticaret unvanında “…” ibaresini kullanmasının ticari dürüstlüğe aykırı olduğunu, bu nedenle “…” ibaresinin TTK m. 52 uyarınca ticaret unvanından terkin edilebileceğini, davalı … Makine Sanayi Ticaret Limited Şirketi ‘nin incelenen ticari defterlerine göre, “…” emtiası için maddi tazminat tutarının 56.102,80-TL olarak hesaplandığını, davacının dava tarihinden itibaren avans faizi talebi bulunduğunu” beyan etmişlerdir. Mali Konular Uzmanı bilirkişi …, Kimya Mühendisi bilirkişi …, Öğretim Üyesi bilirkişi Doç. Dr. …den oluşan heyetten alınan 31/08/2018 tarihli ek raporda; “…İncelemenin 2010 yılından itibaren yapılması talep edilmiş ise de taraflarından inceleme sırasında 2010 yılından başlamak üzere talep eden yıllara ait verilen talep edildiğini ve sadece 2014-2015 yıllarında dava konusu ürünlerin satışının yapıldığı gerekçesiyle başkaca veri ibraz edilmemiş olduğundan 2014 ve 2015 yıllarına ait verilerin değerlendirilmeye alındığını, bu nedenle, tespitlerin 2014 ve 2015 yıllarına ait olduğunu, davalılarca ibraz edilen belgelerden tespit edilen satış tutarlarının (KDV hariç) üzerinden yapılan maddi tazminata ait hesaplamalarda genel prensip olarak ayrı ayrı yıllara ait de hesaplansa sonuçta adil ve hakkaniyete uygun şekilde ortalama ciro ile ortalama karlılık rasyosu rakamları kıyaslaması olarak hesaplamaya esas alındığını, Mahkemece davacının talebi doğrultusunda hesaplama kabul görür ise 2014 yılı cirosunun 9.145.719,02-TL olduğunu, 2014 yılı karlılık rasyosunun %0.011(binde 11) olduğunu, verileri doğrultusunda 9.145.719,02*11:100=10.060,29 TL olduğunu, 2015 yılı cirosunun 4.212.091,07 TL olduğunu, 2015 yılı karlılık rasyosunun %1.57(yüzde bir 57) olduğunu, verileri doğrultusunda 4.212.091,07*1,57:100=66.129,83 olduğunu, her iki yıla ait veriler sonucu toplandığında:10.060,29+66.129,83=76.190,12 TL’nin maddi tazminat olarak davalılar tarafından davacıya ödenmesinin gerektiğini, karlılık rasyosunun nereden ve nasıl hesaplandığına dair bilgi verilmediğinden bahisle; raporda açık şekilde yazıldığı üzere KARLILIK RASYOSU=NET KAR: NET SATIŞLAR esasıyla hesaplandığını, USB’lerin incelemesinde kök raporda belirtilen hususların dışında bir tespit yapılamadığını, davacının dava tarihinden itibaren avans faizi talebinin bulunduğunu” beyan etmişlerdir. Mali Müşavir …’ndan yeniden rapor istenilmiş, bilirkişinin sunmuş olduğu 03/09/2018 tarihli raporda; “…davalı şirketlerce sunulan ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulmuş olmaları nedeniyle HMK’nun 222. maddesi uyarınca davacı lehine delil niteliğinde bulunduğu, davalı şirketler nezdinde yapılan hesaplamalar sonucunda davalıların dava konusu ürünleri satmaları dolayısıyla davalı … Makine firmasının 08/04/2014-17/03/2015 dönemleri arasındaki diğer davalı …firmasına yaptığı 10.047.033,03 TL’lik satış dahil olmak üzere satışlardan elde ettiği karının 237.769,02 TL olduğu, davalı …firmasının 08/04/2014-17/03/2015 dönemleri arasındaki satışlardan elde ettiği karının 53.957,70 TL olduğu, bu itibarla davacının davalılardan ayrı ayrı hesaplanan tutarları maddi tazminat olarak talep edebileceğine” dair görüş bildirmiştir.
G E R E K Ç E: Marka hükümsüzlüğü, ticaret unvanı terkini, alan adı iptali, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni, refi, maddi ve manevi tazminat ile itibar tazminatı talepli davada, ilk derece mahkemesince hükümsüzlük talebinin kısmen kabulüne, itibar tazminatı talebinin reddine diğer taleplerin kabulüne karar verilmiş, davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalılar vekilinin istinaf dilekçesinde, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını ileri sürdüğü anlaşılıyorsa da, dava tarihinde yürürlükte olan 556 Sayılı KHK 42/1-a maddesi gereğince hükümsüzlük davasının markanın tescilinden itibaren 5 yıl içerisinde açılması gerektiği, davalı markasının 22/07/2014 tarihinde tescil edildiği, hükümsüzlük davasının 5 yıl içerisinde 17/03/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Davalı … Kimya Makina Şirketinin ticaret unvanının Ticaret Siciline 11/01/2012 tarihinde tescil edildiği, dava tarihi dikkate alındığında uygulamada kabul gören 5 yıllık sessiz kalma süresinin geçmediği anlaşılmakla unvan terkini talebine yönelik zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Markaya tecavüzün tespiti, meni ve refi talebi yönünden ise tecavüz fiillerinin dava tarihinde de devam ettiği, zamanaşımının gerçekleşmediği, tazminat talepleri yönünden ise dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarında, davalının 2014-2015 yıllarına ait mali verilerin dikkate alındığı, dava tarihinde 6098 Sayılı TBK 72. Madde gereğince iki yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, ıslah tarihi dikkate alındığında da, markaya tecavüz fiilinin 556 Sayılı KHK 61/A maddesinde “bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası” gerektiren suç teşkil eden fiil olarak düzenlendiğinden, TTK 72/1 maddesi gereğince uzamış zamanaşımı süresine tabi olduğu,TCK 66/1-e maddesi gereğince sekiz yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu ve dava tarihine kadar 8 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Davalı vekilinin 14.11.2016 tarihli Bilirkişi Raporunda … yapıştırıcılara ilişkin teknik görüşte açıkça, dava konusu ürünlerin satın alım süreci ilgili “ … yapıştırıcılarının endüstriyel kullanımında profesyonelliğin öne çıktığı” tespitinin yapıldığını, raporda ilgili sektörlerdeki profesyonellerin bilinçli hareket ettikleri ve farklı üreticilerin ürünlerini karıştırmalarının mümkün olmayacağının beyan edildiğini, karıştırma ihtimalinin bulunmadığını ileri sürmüştür. Davalı … KİMYA İNŞAAT…Ltd. Şti.’nin ticaret sicil kaydından 11/01/2012 tarihinde “Her türlü tutkal ve benzeri kimyevi ürünlerin üretimi , toptan ve perakende alım satımı, ithalatını ve ihracatını yapmak ve başka ” faaliyet konularında iştigal etmek üzere tescil edildiği anlaşılmıştır. Davacı adına tescilli … tescil nolu “…” markasının 01.sınıfta “Sınai maksatlarda kullanılan yapıştırıcı maddeler” emtiasında 1995 yılından beri tescilli olduğu, davacı ve davalı şirketin faaliyet konularının aynı/benzer olduğu, davacı şirketin mahkemece alınan bilirkişi raporundaki teknik inceleme kısmından, davacının genel olarak yapıştırıcı pazarında lider konumda olduğu ve … markasının dünya çapında sektörel bilinirliğinin bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı …adına tescilli “şekil+..” markasının 01. Sınıfta “…” emtiasında başvurusunun, davacı … tarafından yapılan itiraz üzerine TPMK tarafından reddedildiği anlaşılmıştır. Mahkemece alınan 14/11/2016 tarihli bilirkişi heyet raporu ve 21/09/2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda, taraf markalarının “Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar, İşlenmemiş suni reçineler ve işlenmemiş plastikler” emtialar yönünden benzer sınıfta tescil edildiği beyan edilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında emtiaların hitap ettiği tüketici kitlesinin dikkat ve özen seviyesinin yüksek olduğu tespit edilmişse de, davacı markasının sektörel bilinirliği, tescil sınıflarının benzerliği ve markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerliği dikkate alındığında bu tüketici kitlesi yönünden de karıştırılmaya yol açabileceğinin beyan edildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince, davalının sektörde bilinirliği yüksek olan … markasına çok benzer … markasını seçmesinin kötüniyetli olduğu, markanın Türkçe’de karşılığı bulunmaması nedeniyle tesadüfen seçilmesinin mümkün olmadığı, davacı markasından yararlanmak amacıyla bu markanın seçildiği gerekçesiyle, davalı markasının tümüyle hükümsüzlüğüne karar verilmişse de, davalının benzer markayı tescil ettirmesi tek başına davalının kötüniyetini göstermeyeceğinden, davalının markayı yedekleme, şantaj yapma gibi amaçlar güttüğü de ileri sürülmediğinden ve bu kapsamda dosyada delil bulunmadığından, davalı markasının iltibas yaratacak 01.sınıfta ortak emtia grubu olan”Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar, İşlenmemiş suni reçineler ve işlenmemiş plastikler” emtialar yönünden ve markanın 35. Sınıfta mağazacılık hizmetleri sınıfında hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekirken farklı gerekçelerle tümüyle hükümsüzlüğüne karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamında bulunan delillerden davalının … ibaresini tescilli olduğunu belirtir şekilde (R) harfiyle üstte baskın şekilde, altta markanın kullanıldığı “tutkal, yapıştırıcı” emtialarının İngilizcesi olan ibaresiyle birlikte, yapıştırıcı emtiaların tanıtımının yapıldığı kataloglarda, internet sitesi alan adı ve içeriğinde, fuarda kullanımı markasal kullanım olup, davalının markasının tescil başvurusu reddedilen sınıfta kullanım teşkil ettiğinden, markaya tecavüzün tespiti meni ve refine karar verilmesi de yerindedir. Davalı şirketler her ne kadar ortakları aynı olan, kardeş şirketler ise de farklı tüzel kişilikler olduğundan, birbirleri arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan satışlar ve karın tazminat hesabında dikkate alınması yerindedir. Davalı vekili ticaret unvanının tescilli olduğunu ve ticaret unvanındaki …ibaresini kullanımının yasal olduğunu ileri sürmüştür. Ticaret unvanının tescil edildiği şekilde ve ticaret unvanı şeklinde kullanımı yasal ise de, tescilli ticaret unvanı, unvanın çekirdek unsuru olan …ibaresinin markasal kullanımını haklı kılmayacaktır. Dosya kapsamında davalı şirketin ticaret unvanının çekirdek unsurunu …ibaresini markasal kullandığı, davacı adına tescilli … markasının ise yapıştırıcı sektörünün lideri konumunda olduğu ve sektörel bilinirliğinin yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda uygulanması gereken mülga 556 sayılı KHK’nın 9. ve 61. maddelerinde, marka hakkına tecavüz iddiasına dayalı olarak tek başına ticaret unvanı tescil ettirilmesinin marka hakkına tecavüz teşkil edeceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 maddesinde de, “başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” şeklindeki düzenleme ile de, tescil olgusu değil, kullanım ile ortaya çıkan karıştırılma olgusu önlenmek istenilmiştir. Markaların; ayırt edicilik, reklam, garanti gibi işlevleri yanında, köken bildirme işlevleri de bulunduğu, bir ticaret unvanının, daha önceden tescil olunan bir markanın kapsamında kalan malların tescilli olduğu alanda kullanımı halinde, söz konusu kullanımın markanın işlevleri kapsamında, mal ve hizmetlerin ticari kökeni de dahil, ticari işletmeler arasında karıştırılma ihtimaline yol açması halinde söz konusu kullanım marka hakkına tecavüz olarak kabul edileceği (bkz Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16.11.2020 tarihli 2019/5399 Esas- 2020/5084 Karar sayılı kararı) göz önüne alınarak, davalının ticaret unvanının …çekirdek unsurunu, markasal olarak kullanması halinde, davalı ürünü ve sunulan hizmetin davacının işletmesinden gelmiş olabileceği yönünde iltibas ihtimali bulunduğundan, ilk derece mahkemesince davalı ticaret unvanının terkinine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olduğundan unvan terkinine yönelik istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde, haksız rekabete yönelik davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür. Haksız rekabete ilişkin davanın incelenmesinde; 6762 Sayılı TTK 57/5 maddesinde düzenlenen “ad, ünvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları ile iltibasa meydan verebilecek surette ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları” cümlesine , 6102 Sayılı TTK 55/1-a-4 maddesinde yer verilmediği, madde gerekçesinde “anılan ayırt edici işaretlere ilişkin karıştırılma koşul, hüküm ve sonuçlarıyla birlikte kendi özel kanun hükmünde kararnamelerinde, yani … , …, …’da ve unvanla ilgili olarak TK’da ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Burada tekrar edilmeleri hem gereksizdir, hem de yorum güçlüklerine sebep olmaktadır. Anılan cümle parçalarının burada yer almaları, haksız rekabete ilişkin hükümlerin fikri mülkiyete ilişkin düzenlemelerde kümülatif uygulaması yönünden de gerekli görülemez.” şeklinde gerekçe ile, “ad, ünvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtalarının” aynı zamanda haksız rekabet hükümlerine göre kümülatif uygulama sağlamayacağı açıklanmıştır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/5189 E, 2022/1852 Karar sayılı, 14.03.2022 Tarihli kararında da, ; “… markaların kendi özel yasası niteliğindeki 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (mülga 556 sayılı Marka KHK) hükümleriyle korunması ve 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 maddesindeki düzenleme karşısında, Dairenin bu konudaki eski içtihatlarını sürdürme imkanı kalmadığı…” açıklanmıştır. Bu açıklamalar doğrultusunda TTK 55/1-a-4 maddesi gereğince, fiilin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiği ileri sürülemeyeceğinden, haksız rekabet isteminin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Davalılar vekilinin her iki davalının haksız rekabetinin tespiti, meni, refi kararına ve davalı …yönünden marka hükümsüzlüğü kararına yönelik istinaf sebepleri kısmen yerinde görüldüğünden, davalılar vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine, mahkeme kararının kaldırılmasına, davalı markasının kısmen hükümsüzlüğüne, haksız rekabete ilişkin davanın reddine, tarafların kazanılmış hakları korunarak hükmün diğer kısımlarının aynen tekrarına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,2- İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 06/10/2020 tarihli 2017/282 E. – 2020/158 K. sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,A-Davalıların, davalı … A.Ş adına tescilli … tescil numaralı “…” markasına tescilli olmadığı halde davacıya ait … numaralı “…” markasının tescilli olduğu 01.sınıfta yer alan “…” emtiasında kullanmak suretiyle davacının MARKA HAKKINA TECAVÜZ ETTİKLERİNİN TESPİTİNE,B-… numaralı “…” markasının davalı firmalar tarafından tescil kapsamı dışında kalan “…” üzerinde, davalılara ait web sitelerinde, iş evrakı ve tanıtım vasıtalarında kullanılmasının DURDURULMASINA VE ÖNLENMESİNE, C-Davacı şirketin marka hakkına TECAVÜZÜNÜN NETİCESİ OLAN MADDİ DURUMUN ORTADAN KALDIRILMASINA, bu amaçla üzerinde “…” ibaresinin bulunduğu tescil kapsamı dışındaki … ürününe, bunlarla ilgili iş evrakı, katalog ve araçlara EL KONULMASINA, Ç-Karar kesinleştiğinde masrafı davalılardan alınmak suretiyle İMHALARINA, D-Davalılar hakkında haksız rekabete yönelik davanın reddine,E-Davalı … SANAYİ TİCARET A.Ş adına tescilli … numaralı “…” markasının 01. sınıfta “Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar, İşlenmemiş suni reçineler ve işlenmemiş plastikler” emtialar yönünden ve markanın 35. Sınıfta mağazacılık hizmetleri sınıfında KISMEN HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE, Fazlaya ilişkin talebin reddine, -Karar kesinleştiğinde TPMK’na bildirilmesine,F-Davalı TASFİYE HALİNDE …’nin ticaret unvanında yer alan “…” ibaresinin davalı şirketin TİCARET UNVANINDAN TERKİNİNE, G-Davalı TASFİYE HALİNDE … adına kayıtlı “….com.tr” alan adının İPTALİNE,Ğ-Davalı TASFİYE HALİNDE …’nden 53.957,70 TL, davalı … MAKİNA KİMYA VE AMBALAJ SANAYİ TİCARET A.Ş’nden 237.769,02 TL olmak üzere toplam 291.728,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, H-10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, I-Davacının 10.000,00 TL itibar tazminatı talebinin ve diğer taleplerinin REDDİNE, 4-İlk derece yargılaması yönünden;A-Alınması gereken 20.610,95 TL harçtan peşin alınan 5.571,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 15.039,62 TL harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,B-Davacı vekiline markaya tecavüz davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,C-Davalılar lehine reddine karar verilen haksız rekabete ilişkin dava yönünden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ayrı ayrı 15.000 TL maktu vekalet ücreti taktirine davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,C-Davacı vekiline maddi tazminat davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 28.870,96 TL vekalet ücretinin, 5.197,00 TL’sinin davalı TASFİYE HALİNDE …’nden, 23.673,96 TL’sinin davalı … SANAYİ TİCARET A.Ş’den tahsili ile davacıya ödenmesine, Ç-Davacı vekiline manevi tazminat davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, D-Davacı vekiline hükümsüzlük davasının kabul edilen kısmı üzerinden, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 15.000 TL maktu vekalet ücreti taktirine davalı … SANAYİ TİCARET A.Ş’den tahsili ile davacıya ödenmesine,E-Davalı … SANAYİ TİCARET A.Ş lehine reddine karar verilen hükümsüzlük talebi yönünden 15.000 TL maktu vekalet ücreti taktirine davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,F-(kazanılmış hak korunarak)Davacı vekiline alan adının iptali davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalı TASFİYE HALİNDE …’nden tahsili ile davacılara ödenmesine,G-Davacı vekiline ticaret unvanının terkini davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalı TASFİYE HALİNDE …’nden tahsili ile davacıya ödenmesine,Ğ-Davalılar vekiline reddedilen itibar tazminatı davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,H-Davacı tarafından yatırılan 5.571,33 TL peşin harç ve 27,70 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 5.599,03 TL harç giderinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, I-Davacı tarafından yapılan 7.400,00 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve red oranına göre, (%74) 5.476,00 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, İ-Davalılar tarafından yapılan 1.600,00 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre, (%26) 416,00 TL’nin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine, bakiye giderin davalılar üzerinde bırakılmasına, J-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine, 5-İstinaf yargılaması yönünden;a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalılarca yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, b-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 89,60 tehir-i icra karar harcı ile 46,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 284,20 TL’nin, davacıdan alınarak davalılara verilmesine, c-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince ilgilisine iadesine, ç-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 03/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.