Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/433 E. 2023/93 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/433 Esas
KARAR NO: 2023/93
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/07/2020
NUMARASI: 2016/184 Esas, 2020/107 Karar
DAVANIN KONUSU: Markaya Tecavüzün Giderilmesi İstemli
KARAR TARİHİ: 19/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın sahibi olduğu “…” markasını Türk Patent Enstitüsü nezdinde tescil ettirdiğini, reklamlarda kullandığını, markanın 556 sayılı KHK ile korunduğunu, davalının ise marka ile iltibasa neden olacak şekilde “…” markasını haksız olarak kullandığını, müvekkilinin marka için yoğun emek ve para harcadığını, davalının kullanımının kötü niyetli olduğunu, 556 sayılı KHK’nın 9. maddesine istinaden karıştırma ihtimali ve marka hakkına tecavüz oluştuğunu, müvekkilinin markası “…” ‘nin önüne ve arkasına ek getirilerek marka yaratılmasının hak ihlaline sebep olduğunu, davacı ile davalının aynı sektörde yer aldıklarını, ürün kutularının renk, şekil ve görsellik açısından neredeyse birebir aynı olduğunu, tüketici nezdinde karışıklığa sebep olacağını, markalardaki harf değişiminin karışıklığı engellemeyeceğini, müvekkilinin markasının tanınmış marka olduğunu, ilgili çevrelerce tanınmanın tanınmış marka kriteri için yeterli olduğunu, 556 sayılı KHK, TTK, MK, BK, HMK ve doktrinlerin bu davaya yasal dayanak oluşturduğunu belirterek, davalının markaya tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespit ve menine, davalının bağlı bulunduğu esnaf odasındaki sicilden terkinine ve hükümsüzlüğüne, davalının “…” ibaresinin yer aldığı kutu, ambalaj ve faturaların toplatılmasına ve dava sonunda imhasına, davalının “…” işletme adını kullanmasının yasaklanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddia ettiği ve görsel ürünlerde de desteklediği markanın müvekkilince kullanılmakta olduğunu, bu ve benzeri diğer görselleri ve varsa web sitesini kabul ettiklerini, dava konusu markanın müvekkili adına tescilli olmadığını, markanın hükümsüzlüğü davasının tescilli marka sahibine karşı açılması gerektiğini belirterek, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “….1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, Davalının iş yerinde ve iş evrakında kullandığı “…” markasının davacıya ait “…” markası ile iltibas yaratacak derecede benzer olması nedeniyle davalının eyleminin davacının MARKA HAKLARINA TECAVÜZ VE HAKSIZ REKABET OLDUĞUNUN TESPİTİNE, Davalının MARKA HAKKINA TECAVÜZ VE HAKSIZ REKABET TEŞKİL EDEN EYLEMLERİNİN MEN’İNE, Davalıya ait üzerilerinde “…” markasının yer aldığı kutu, ambalaj ve iş evrakının üzerilerinden markanın SİLİNMESİNE, bu mümkün değilse TOPLATILMALARINA VE KARAR KESİNLEŞTİĞİNDE MASRAFI DAVALIDAN ALINMAK SURETİYLE İMHA EDİLMELERİNE, Davalının “…” ibaresini işletme adı olarak kullanmasının YASAKLANMASINA, Davalının “…” ibaresi işletme adı olarak kayıtlı olmadığından işletme adının terkini talebinin REDDİNE…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin hırdavat dükkanı işletmekte olup, bir hırdavatçı dükkanında olan birden çok markaya ait yüzlerce ürünü sattığını, satmış olduğu tek çivi markasının da “…” olmadığını, müvekkilinin ne marka sahibi ne de markaya konu ürünlerin üreticisi olduğunu, sadece satış ve pazarlama hizmeti verdiğini, yani müvekkilinin söz konusu ürünlerin sadece satışını yaptığını ve herhangi bir şekilde marka kullanımı söz konusu olmadığını, Davacı yanın husumeti yanlış yönlendirdiğini, davacı yanın haksız rekabet ve marka hakkına yönelik tecavüz iddiasına konu ettiği markanın Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından … numarası ile … Tic. San. Ltd. Şti. Adına tescil edildiğini, anılan markanın kullanımının da TPMK tarafından bahse konu şirkete verildiğini, bu markanın da tıpkı davacı yan markası gibi korunan bir marka olduğunu, markalar arası benzerlik olup olmadığı ya da marka haklarına yönelik bir tecavüzün varlığı ya da yokluğu taraflarınca kabul edilmemekte olup müvekkilini ilgilendiren bir husus da olmadığını, 2016 yılından önce davacının kendi markasını çivi emtiası üzerinde kullanıp kullanmamasının uyuşmazlık özü ile ilgili olmadığını, müvekkilinin davacı tarafın iddia ettiği üzere marka hakkına yönelik hiç bir tecavüzde bulunmadığını ve sadece toptancılardan temin ettiği ürünlerin pazarlamasını yaptığını belirterek kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME TPMK’dan gelen yazı cevabına göre; davacının … tescil numaralı markanın müddet olduğu, … numaralı “…” markalarının 06.. sınıfta “Kaldırma, yükleme ve nakil için madeni paletler, madeni halatlar, yük kaldırma ve taşımada kullanılan madeni askılar, bağlar, kolonlar, kuşaklar, bantlar, şeritler. Makine, cihaz ve taşıt onarımı, inşaat, ziraat, bahçecilik ve ormancılıkla ilgili elle çalışan (motorsuz) aletler, şerit ve daire testereler, kablo sıyırıcıları, bağ makasları ve fayans kesiciler”, 8. sınıfta ise “değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri, kesici ve dürtücü silahlar, traş, epilasyon, manikür, pedikür, güzellik amaçlı kişisel bakım için kullanılan bu sınıfa dahil aletler ve cihazlar (makaslar dahil)” emtiası için 09/07/2007 tarihinde davacı adına tescil edildiği, 09/07/2017 tarihinde 10 yıl için yenilendiği tespit edilmiştir. Davalıya ait esnaf odası sicil kaydı dosya içine getirtilmiş, şahıs işletmesi olarak hırdavat ve nalburiye alanında faaliyet göstermek üzere 01/04/2014 tarihinde tescil edildiği, işletme adının … Ticaret olarak kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. 17.11.2016 tarihli bilirkişi raporunda ; “… tescil no’lu “…” markası ile “…” markası ile bir bütün olarak değerlendirildiğinde, markalar arasında benzerlik bulunduğu, markaya konu malları üreten işletmeler arasında bir karıştırılma ihtimalinden söz edilebileceği” tespit ve görüşüne yer verilmiştir. 30.03.2018 tarihli marka bilirkişisinin raporunda; “… tescil no.lu “…” markasının 06, 08. sınıfta , … tescil no.lu “…” markasının 06. Ve 08. sınıfta davacı adına tescil edilmiş olduğu, davalının markasal kullanımının “…” ve “…” olduğu hususunun taraflar arasında ihtilafsız olduğu, davacı adına tescilli olan … ve … tescil no.lu markalar ile davalının kullandığı markalar bir bütün olarak incelendiğinde, markalardaki şekil unsurunun aynı olduğu, markalardaki harf ve kelime unsurlarının aynı şekil, aynı yazı tipi ve boyutta yer aldığı; taraf markalarının şekil unsurlarındaki ayniyetin tesadüf ile açıklanamayacağı ve tüketici nezdinde karışıklığa sebebiyet verebilecek nitelikte olduğu; davalının kullandığı … tescil no.lu “…” markasının 06.sınıfta dava dışı … San. Ltd. Şti. adına tescilli olduğu, davalı “…” markasını kullandığını ve kullandığı markanın dava dışı … Tic. Ve San. Ltd. Şti. adına … no ile tescilli olduğunu beyan etmişse de, … tescil no.lu markayı kullanmasını haklı kılacak bir delilin dosyaya ibraz edilmemiş olduğu, davalının dava konusu ibareyi işletme adı olarak kullanımını gösterir bir delilin dosyada mevcut olmadığı belirtilmiştir. Davacının davaya dayanak yaptığı “…” markasını çiviler üzerinde tescilsiz olarak daha önce kullanıp kullanmadığı yönünde davacının ticari belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/23 Talimat numarası ile alınan 14.02.2020 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde ise; “davacı şirketin ihtilaf konusu markayı dava tarihinden önceki beş yıl içerisinde “çivi” emtiasında etkin şekilde kullandığı yönündeki ” görüşe yer verilmiştir.
GEREKÇE Davacı, davalının markasal ve işletme adı olarak kullandığı “…” ibaresinin davacının “…” markası ile iltibas yaratacak derecede benzer olduğu iddiası ile marka haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi, davalının işletme adının terkini talebi ile dava açmıştır. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı istinaf isteminde pasif husumeti bulunmadığını, kendisinin marka sahibi olmadığını ileri sürmüş ise de; dava markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkin olmadığı gibi, davacı markasal hakkına dayalı olarak tecavüz iddiasında bulunduğundan husumetin markanın haksız kullanıldığı iddia olunan kişiye yöneltilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir.Davalı savunmasında markayı çivi emtiasında kullandığını kabul etmiş ve markasal kullanımı içeren 2016 tarihli fatura suretini sunmuştur.Davacının 19.06.1995 tescil tarihli … numaralı … markası çivi emtiasında tescilli ise de, markanın müddet olduğu, … numaralı … markasının ise çivi emtiası sınıfında tescilli olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak davacının faturalarına ve mali bilirkişinin raporuna göre markanın dava tarihinden önceki beş yıl içerisinde “çivi” emtiasında etkin şekilde kullandığının tespit edilmiş olup davalının ise markayı davacıdan önce kullandığı hususunda bir iddiada bulunmadığı gibi delil ibraz etmediği görülmektedir. Davalı, … markasının … numarası ile … Tic. San. Ltd. Şti. Adına tescil edildiğini kullanımın hakka dayalı olduğunu ileri sürmüş ise de; savunmaya konu markanın çivi emtiasında tescili olmadığı gibi, davalı tarafça kullanımın hakka dayalı olduğu hususunda delil, lisans sözleşmesi ibraz edilmediğinden bu yöndeki istinaf yerinde görülmemiştir. Taraflarca delil olarak sunulan fatura örneklerine ve delillere göre davalının … ibaresini (20.10.2016 tarihli faturada ) çivi emtiasında markasal olarak kullandığı, davacının … markası ile davalının … şeklindeki kullanımı karşılaştırıldığında her iki ibarede de üçgen içinde yer alan daireler içine harflerin ayrı ayrı yerleştirildiği, üçgen şeklin altında davacının markasında “…”, davalının markasında ise “…” ibarelerinin dikdörtgen çerçeve içinde yazılı olduğu, markalara ilk bakışta bu harflerin ve harflerin içine yerleştirildiği yuvarlak ve üçgen şekilinin dikkat çektiği, her iki tarafın markalarında gerek harflerin yerleştirilme şekli, gerekse şekil unsurunun birebir aynı olduğu, davacının markasında yer alan “…” ibaresi ile davalının markasında aynı yerde yer alan “…” ibaresinin farklı olmasının markaları farklılaştırmaya yetmediği bilirkişi raporlarında yerinde olarak tespit edilmiş olup markanın her iki tarafça çivi ürünü üzerinde kullanılması halinde ortalama tüketici nezdinde markalar arasında karıştırılma ihtimali olduğu görülmekle mahkemenin davanın kısmen kabulüne ilişkin kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir.Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90-TL harçtan, peşin yatırılan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, -Davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 43,50-TL istinaf masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 19/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.