Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/416 E. 2023/106 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/416 Esas
KARAR NO: 2023/106
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/11/2020
NUMARASI: 2016/253E, 2020/714K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’in … TİC. LTD. ŞTİ’nin eski ortağı, yetkilisi ve müdürü olduğunu, şirkette müdürlük görevi devam ederken 01.08.2012 tarihinde … A.Ş. ile servis hizmetleri hususunda taşeronluk sözleşmesi yaptığını, müvekkilinin hem kendi hem de şirketi adına imzaladığı ve toplamda 450.000 TL tutarında 3 adet bonoyu teminat olarak … A.Ş.’ye verildiğini, senetlerin teslim tarihinde davalı taraf … A.Ş. nde çalıştığını, müvekkilinin daha sonra şirket müdürlüğü ve ortaklığından ayrıldığını, söz konusu sözleşmenin, müvekkili ve … TURİZM A.Ş. işletme müdürü …’in karşılıklı olarak imzaladıkları protokol ile son bulduğunu, 1 adet 01.08.2012 tanzim tarihli 01.01.2013 vadeli 350.000 TL, 1 adet 01.08.2012 tanzim tarihli 01.02.2013 vadeli 50.000 TL, 1 adet 01.08.2012 tanzim tarihli 01.02.2013 vadeli 50.000 TL tutarındaki bonoların tamamen bedelsiz kaldığı ve müvekkiline iade edilmek üzere … A.Ş. çalışanlarından …’ye teslim edildiğini, müvekkili tarafından, söz konusu senetlerden 50.000 TL lik iki adet senet hakkında davalı … aleyhine suç duyurusu yapılmış ve bu soruşturma neticesinde … hakkında İstanbul Anadolu 40. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/590 Esas sayılı dosyası ile kamu davası açıldığını, … 50.000 TL tutarındaki iki bonoyu da kendi adına işleme koymuş ve müvekkili aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla takibe giriştiğini, senetlerle ilgili müvekkilinin …‘ye herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkili tarafından söz konusu senetlerin dava dışı … A.Ş. ne verilmiş ancak … A.Ş. çalışanı olan … tarafından bu senetler haksız ve hukuka aykırı bir şekilde ele geçirildikten sonra yasal takibe girişildiğini, davalı tarafın senetleri suça konu bir eylem ile ele geçirmiş ve bunda dayalı olarak hak iddia ettiğini, senetlerin lehdar kısımlarının, vade ve rakam kısımlarının, elle yazılı vade, rakam, kısımlarının sonradan doldurulduğunun açıkça görüldüğünü, davalının ceza dosyasındaki savunmalarında komisyon iddiasına dayanmasına karşılık ne müvekkiline ve ne de müvekkilinin eski şirketine bir fatura tanzim etmemiş olması da davalı iddialarının ve alacak taleplerinin haksız ve hukuka aykırı olduğunun göstergesi olduğunu, müvekkilinin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip konusu yapılan senetlerden ve takip dosyasından dolayı davalı tarafa borçlu olmadığı açıkça ortada olduğunu, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip konusu yapılan (İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından dolayı) her biri 50.000 TL tutarlı iki adet senetten ve takip ve satış dosyasından dolayı davalı tarafa ana para, tüm fer’iler olmak üzere borçlu olmadığının tespitine, davacı müvekkili açısından takibin iptali ile senetlerin aynen istirdadınaz iş bu dava devam ederken müvekkilince dosya alacağının dosyaya gerek taşınmaz satışı yapılması yoluyla veya gerekse de başkaca bir yolla dosyaya yatırılması halinde davalı tarafa ödenmeyerek istirdaden tarafımıza iadesini, davalı tarafın %40 tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; borçlunun Eylül 2013’te borcu kabul edip, ödeme taahhüdü vermesinin ardından kefil olan davacının menfî tespit davası açmasının hukuki olmadığını, davacı aleyhine takip ve dava konusu senetlerde ‘kefil’ sıfatına haiz olduğu için icrai işlemler yürütüldüğünü, asıl borçlu … Tic. Ltd. Şti. yetkilisi …’ın ise 05.09.2013 tarihinde icra müdürü huzurunda borcu kabul etmiş ve ödeme taahhüdünde bulunduğunu, borcu önce kabul edip ardından menfi tespit davası açmanın öncelikle genel bir hukuk prensibi olan “çelişkili davranma yasaği”na aykırı olduğunu, takibin öğrenilmesi ile huzurda görülen davanın ikame edilmesi arasındaki uzun zaman, haczedilen gayrimenkulun satışından/tahsilat aşamasından hemen önce davanın ikame edilmiş olmasının kötüniyetin açık göstergesi olduğunu, davacı tarafın 05.08.2013 tarihli icra takibinden iki hafta sonra tebligatın kendisine yapılması ile haberdar olduğunu, davacının daha sonra kendi bünyesinde çalışmış olan … A.Ş. işletme müdürü … ile imzalanmış bila tarihli protokolü olduğunu, müvekkilince verilmiş olan senetlerin … Tic. Ltd. Şti’nin müvekkiline borcundan dolayı verilmiş senetler olduğunu, şirketin borcundan dolayı müvekkiline verdiği 50.000 TL’lik 2 adet senedin lehtarının müvekkili olduğunu, diğer 350.000 TL’lik teminat senedinin lehtarı ise … A.Ş. olduğunu, müvekkilinin elinde bulunan senetlerin … Tic. Ltd. Şti’nin müvekkiline borcundan dolayı verildiğinin kanıtı olduğunu, müvekkilinin takibe/davaya konu senetleri … Tic. Ltd. Şti.’nin kendisine olan borcundan dolayı bizzat yetkilinin elinden almış, o dönem şirketin yetkili görevlisi olan …’in de senetlere kefil olduğunu, kötüniyetli olarak, haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddine, davacının iddialarının haksız olmasından dolayı müvekkili lehine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “…. dosyadaki mübrez ” Nakden ” ibareli senetlerde, davalı/alacaklı kolluk ifadelerinde ” davacı/borçluca komisyon karşılığında düzenlendiği ” beyanında bulunmak suretiyle, senedi talil ettiği, bu kapsamda davalı/alacaklı bu iddiasını ispatlaması gerektiği, dosya kapsamında davalı/alacaklı, davacı/borçlu ile aralarında komisyon sözleşmesi ilişkisi bulunduğuna dair herhangi bir delil sunamadığından, iddiasını ispatlayamadığı, Davalı/alacaklı vekilince, kollukta müdafii olmaksızın alınan ifadelerin hükme esas alınamayacağını belirtmişse de, söz konusu düzenlemenin 5271 sayılı CMK da yer aldığı, bu nedenle ceza hakimi için bağlayıcı ise de, hukuk yargısında bu hususun geçerli olmayacağının anlaşıldığı, Açıklanan nedenlerle, davanın kabulüne, 01/08/2012 tanzim, 01/02/2013 vade tarihli 50.000,00 TL tutarlı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takibe konu bono gereğince davacının davalıya borçlu olmadığının, keza 01/08/2012 tanzim, 01/02/2013 vade tarihli 50.000,00 TL tutarlı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takibe konu bono gereğince davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; – senedin müvekkili tarafından talil edildiği ve ispat yükünün müvekkiline geçtiğine ilişkin mahkemenin kabulünün yerinde olmadığını, Müvekkilinin müdafii olmadan verdiği ifadenin ifadeyi yazan polis memurunca yanlış tutulduğunu soruşturmanın ilerleyen aşamalarında fark edildiğini, Müvekkilinin ifadesinde “50.000 TL + 50.000 TL bedelli senetleri bana olan borçlarından dolayı … Tic. Ltd. Şti.’den aldım, … de kefildi. Elimdeki senetleri bana olan borçlarını ödemedikleri için icraya koydum. … Ltd. Şti. ve … A.Ş. arasında ise komisyon sözleşmesi vardı. …, …’un yaptığı işlerden kazandığı paranın %12-13’ünü komisyon olarak alacaktı.” demesine rağmen, tutanağı düzenleyen polis memuru tarafından ifadelerin yanlış anlaşıldığını ve müvekkilinin … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’den komisyon alacağı olduğu şeklinde tutanağa bağlandığını, müvekkilinin ifadeyi okumadan imza attığını, CMK 148/4 fıkrasında “Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hakim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz.” hükmünün düzenlendiğini, İstanbul Anadolu 40. Asliye Ceza Mahkemesi 2015/590 E. “Bedelsiz Senedi Kullanmak” dosyasında müvekkilinin vekili ile birlikte ifade verdiğini ve alınan senetlerin borca karşılık alındığını, kendisinin değil … A.Ş.’nin … Ltd’ye komisyon karşılığı iş verdiğini, ifadesinin polis memurlarınca yanlış olarak tutanağa bağlandığını açıkça beyan ettiğini neticeten mahkemenin 2017/302 K. sayılı karar ile müvekkilinin beraatine karar verdiğini, Müvekkilini takibe/davaya konu senetleri … Tic. Ltd. Şti.’nin kendisine olan borcundan dolayı bizzat yetkilinin elinden aldığını, …’in de senetlere kefil olduğunu, Davacı senedin nakden değil teminat senedi olduğunu iddia ettiğinden talil eden tarafın davacı olduğunu, İddiasını desteklemek için de … Tic. Ltd. Şti. bünyesinde çalışmaya başlamış … isimli şahıs ile kötü niyetli olarak, sahte protokol düzenlendiğini, protokolde müvekkilinin imzasının olmadığını, İstanbul Anadolu 40. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 11.10.2016 tarihli 4. Celsesinde davacı/şikayetçi …, … Ltd’i kendisine devrettiğini belirttiği …’ı dinlettiğini, Kendisine bila tarihli protokol sorulduğunu, tanığın şirketi yeğeni adına devraldıklarını, şirketi devraldıktan sonra bu protokolün düzenlendiğini, o dönem … a.ş. adına protokole imza atan …’in, o dönem devralınan … Ltd’de sigortalı olarak servis müdürü olarak çalıştığını beyan ettiğini, Davacı tarafın kendi tanığının itirafından dosyaya sunulan protokolün davaya konu senetlerin teminat senedi olduğu iddiasını desteklemek için üretildiğini ortaya koyduğunu, Mahkemenin kolluk ifadesini kabulü halinde dahi Yargıtay içtihatları gereği ispat yükünün davacıda olduğunu, bonoda yazılı bulunan bedel kaydının hem borçlu hem de alacaklı tarafından talil edilmesi ispat yükü borçluda olduğunu, Asıl Borçlu … Tic. Ltd. Şti. yetkilisi … ise 05.09.2013 tarihinde İcra Müdürü huzurunda borcu kabul ettiğii ve ödeme taahhüdünde bulunduğunu, Borcu önce kabul edip ardından menfi tespit davası açmanın “çelişkili davranma yasağı”na aykırı olduğunu, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 29.05.2014 tarih ve 2013/12957 E. ve 2014/9976 K. sayılı ilamında da borcun kabulü ve taahhüt verilmesi durumunda bırakın kefili asıl borçlunun dahi menfi tespit davası açamayacağının hükme bağladığını, davacının takipten haberdar olduktan yaklaşık 32 ay sonra dava açmasının kötüniyet göstergesi olduğunu, teminat iddiasının ispatlanamadığını, davacının daha sonra kendi bünyesinde çalışmış olan … Turizm A.Ş. işletme müdürü … ile imzalanmış bila tarihli protokolü sunduğunu, … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin müvekkile borcundan dolayı verdiği 50.000 TL miktarlı 2 adet senedin lehtarının müvekkili iken Diğer 350.000 TL’lik senedinin lehtarının ise … A.Ş. Olduğunu, hiçbir teminat senedinin iş ilişkisinin dışındaki 3. şahıs lehine düzenlenmeyeceğini, müvekkile 350.000 TL’lik senedin teslim edildiği iddiası ise kötü ve beceriksiz bir karalamadan ibarettir. Sadece bu husus dahi müvekkilin elinde bulunan senetlerin … Tic. Ltd. Şti.’nin müvekkile borcundan dolayı verildiğinin kanıtı olduğunu, bunun yanında dosyaya sunulan bila tarihli protokolün de hukuken davada delil olarak kullanılmasının mümkün olmadığı ve protokol delil başlangıcı olarak da değerlendirilemeyeceğini, zira protokol, taraflar arasında düzenlenen ve sadece altında imzası olan tarafları bağlayan yazılı metin olduğu, somut olayda ibraz edilen ve ceza davasında sonradan tanzim edildiği ikrar edilen protokol ise işbu huzurda görülen davanın tarafları arsında değil, 3. Kişiler arasında düzenlendiğini, 3. Kişiler arasında düzenlenen mezkur protokole değer verilmesi, hukuken mümkün olmadığını, aksi taktirde her borçlunun 3. Şahıs ile protokol düzenleyerek borcundan kurtulmasının yolunu açar ki bu da hukuken kabul edilebilir olmadığını beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava IIK’nın 72.maddesine dayalı olarak takipten sonra açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, NMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, … LTD Şti’nin eski yetkilisi olduğunu, dava konusu senetlerin teminat senedi olarak … Tur AŞ’ye verildiğini, senedin sonradan doldurularak takip başlatıldığını iddia etmiş, protokol sunmuştur. Dava konusu her iki senette de nakden kaydı mevcuttur. Davacı, senetlerin sonradan doldurulduğunu ve senetlerin lehtara değil, dava dışı … ‘ye teminat olarak verildiğini iddia etmiş olmakla senet metnini talil etmiştir. Davalı, soruşturmadaki beyanında senedin komisyon karşılığı düzenlendiğini, mahkemede ise borç karşılığı düzenlendiğini savunmuş ise de; davacı da senedin teminat senedi olduğunu ileri sürdüğünden davalının senedin komisyon karşılığı olduğu yahut borç karşılığı olduğu şeklindeki iddiası ispat yükünü değiştirmeyecektir. Davalı beyanının talil mahiyetinde olduğunun kabulü halinde dahi davacı da ihdas nedenini talil ettiğinden çift taraflı talilde ispat yükü davacıdadır.Davacı senetlerdeki imzayı inkar etmemiştir. Bu durumda senedin anlaşmaya aykırı dolduruluğunu, lehtar isminin sonradan yazıldığını ve senetlerin teminat senedi olduğunu kesin delil ile ispatla yükümlüdür.Davacı taraf delil olarak bila tarihli protokole dayanmış ise de; protokolde senetlerin lehtarı olan davalı …’nin ismi ve imzası bulunmadığından davacı … (… LTD Şti) ile dava dışı … (… Turizm AŞ işletme müdürü olarak yazılı) arasındaki protokol davalıya karşı ileri sürülemeyecektir. Davalı hakkında bedelsiz senedi kullanma suçundan açılan davada İstanbul Anadolu 40.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/590 E, 2017/302 Karar sayılı dosyasında ise; protokolde sanık …’nin imzasının bulunmadığı, atılı suçun HGK kararı gereği yazılı delil ile ispatı gerektiği gerekçesi ile sanığın beraatine karar verilmiş, karara karşı katılan … vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmekle karar 16.11.2017 tarihinde kesinleşmiştir. Dosyada mevcut delil durumuna göre davacının senede karşı olan iddiasını kesim delille ispatlayamamıştır. Açıklanan nedenle davanın reddine karar vermek gerekirken ispat yükünde yanılgıya düşülerek davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmamış, davalı vekilinin istinafının kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinafının kabulüne, HMK 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden hiiküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, 2-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/253 Esas, 2020/714 Karar sayılı, 16.11.2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın REDDİNE, -Davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine, -Alınması gereken 179,90-TL harcın peşin alınan 1773,67-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1563,97TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine, -Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, -Davalı tarafça yapılan 37,85TL posta tebligat masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 16.578,99TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; -İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, -İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 83,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 231,60 TL’nin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.