Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/387 E. 2022/2177 K. 23.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/387 Esas
KARAR NO: 2022/2177 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/10/2020
NUMARASI: 2019/124 E. – 2020/255 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ticari faaliyete başladığı günden bu yana babasının ismi olan … ismini yaşatmak adına, … markasına harcadığı emek ve koyduğu sermaye ile faaliyetlerine devam etmekte olduğunu, müvekkilinin bu anlamda “…” ve “…” ibareli markaların TPMK nezdinde tescili için başvurularda bulunduğunu, ancak davalı tarafça kendi adına tescilli markalarına dayanarak itiraz ettiğini, davalı adına TPMK nezdinde … sayı ile tescilli “…” ibareli markanın, 6769 Sayılı SMK’nın 9. Maddesine göre tescilli olduğu 20. Sınıfta yer alan emtialarda ciddi kullanım olarak kabul edildiği şekilde kullanılmadığını, ayrıca müvekkilinin mobilya sektöründe önceye dayalı kullanımı bulunan, tanınmış hale getirdiği gerçek hak sahibi olduğu … markası ile davalı adına … sayı ile 20. Sınıfta da tescilli olan “…+şekil” ibareli markanın, müvekkili adına tescilli “…” ibareli marka ile aynılığı ya da karıştırılma ihtimali derecesinde benzer olduğunu, davalının kullanmadığı sektörde marka tescili yaparak kötüniyetle hareket ettiğini iddia ederek, davalı adına … sayı ile tescilli “@ …” ibareli markanın 20. sınıfta kullanmama nedeni ile iptali, davalı adına … sayı ile tescilli “…+şekil” ibareli markanın 20. Sınıfta ve 35. sınıfta hükümsüzlüğü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde;”…” markasının 1924 yılından bu yana giyim sektöründe hizmet veren köklü bir marka olduğunu, kuruluşundan bu yana “…” markasını kullandığı ve marka serisi yarattığını, söz konusu markanın ilk olarak 1986 yılında … sayı ile tescil edildiğini ve işbu markanın … sayı ile TPMK nezdinde tanınmış marka siciline kayıtlı olduğunu, seri marka kapsamında oluşturdukları markalar olduğunu ve aynı zamanda WIPO nezdinde de başvuruları bulunduğunu, “…” markasının özgün bir marka olduğunu, marka üzerinde gerçek ve tek hak sahibi olduklarını, davalının TPMK nezdinde ilgili marka için yapılan farklı sınıflardaki başvuruların tümden reddedildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 13/10/2020 tarihli 2019/124 E. – 2020/255 K. sayılı kararıyla; “…Davalının … sayılı “@…” markasının 20. Sınıf açısından ciddi kullanımının bulunmadığının anlaşıldığı, yerleşik Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere; tanınmışlık halinin, kullanmamanın bir gerekçesi veya bir kullanma kriteri koşulu olarak sayılmadığı, davalı markasının tanınmış marka olarak kabulü durumunda tescil istemine ilişkin başvurusunun yetkili mercice reddedileceğinin kuşkusuz olup, kullanmama nedeniyle iptalin engel oluşturmayacağı, bu itibarla 20. Sınıfta yer olana ürünler yönünden kullanımının olmadığı” tespiti dikkate alındığında, … sayılı “@…” markasının 20. Sınıf açısından kullanmama nedeniyle kısmen iptaline, Davacının dava konusu … sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ilişkin talebine gelince; dosya kapsamı deliller ve bilirkişi raporuna göre dava konusu “…” markası üzerinde davalının gerçek ve öncelikli hak sahibi olduğu, davalının halihazırda ayın esas unsuru içeren tanınmış markası ve başkaca seri markaları bulunduğu, davalının başkasının markasını ele geçirmeye, başkasının markasının tanınmışlığından haksız yararlanmaya yönelik kötü niyetli bir tescil başvurusunun olmadığı, davalının gerçek ve öncelikli hak sahibi olduğu davacı açısından iltibas nedeniyle hükümsüzlük koşulları oluşmadığı” gerekçesiyle; Davacının davasının kısmen KABULÜNE, davalı adına tescilli … tescil nolu markanın sadece tescilli olduğu 20.sınıftaki emtialar yönünden kullanmama nedeni ile iptaline, -Davacının hükümsüzlüğe dair talebinin REDDİNE, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin babasının isminin … olduğu ve babasının ismini yaşatmak için iştigal ettiği mobilya sektöründe … ibaresini faaliyet göstermeye başladığı günden bu yana markasal olarak kullanmaya başladığını, … markası ile … markasına ayırt edicilik kazandırdığını, müvekkilinin markasının benzeri olan davalının @… markasının sadece 20. Sınıf değil tüm sınıflarda iptaline karar verilmesi gerektiğini.-Davalı tarafın erkek giyim sektöründe faaliyet gösterdiğini ve markaların 25. Sınıf kapsamındaki mallarda kullanıldığını, kullanılmayan sınıflarda davalı tarafça marka başvurusu yapılarak markanın kötüniyetli olarak adına tescil ettirildiğini, davacının tanınmış markasını da sadece erkek giyim sektöründe kullandığını, kullanmadığı sınıfta marka tescil başvurusunda bulunduğunu, bu durumun yetkinin kötüye kullanılması anlamına geldiğini, müvekkilinin uzun yıllardır sadece Mobilya sektöründe faaliyet gösterdiğini, markasını 20. Sınıf kapsamında mobilya sektöründe tescil ettirmek için başvuruda bulunduğunu ancak davalının hiç kullanmadığı markalarını mesnet göstererek itiraz ettiğini, müvekkiline karşı tazminat talepli dava açtığını ve savcılık nezdinde şikayette bulunduğunu, bu durumun hakkın kötüye kullanılması olup kötüniyetli olduğunu, MK 2/1 maddesi gereğince “Herkes haklarını kullanmakta ve borçlarını ifada iyiniyet kurallarına riayetle mükelleftir.” kuralına aykırılık teşkil ettiğini beyanla, kararın aleyhe olan kısımlarının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin “…” markasının 1924 yılından bu yana geçmişe sahip Türkiye’nin en köklü ve prestijli markaları arasında olduğunu, … sayı ile TPMK nezdinde tanınmış marka siciline kayıtlı olduğunu, SMK 6/5 maddesi gereğince tanınmış markanın farklı mal ve hizmetler yönünden de korunduğunu, karşı tarafça müvekkilinin maruf hale getirdiği markanın itibarının istismarının söz konusu olduğunu, davalı kullanımlarından dolayı işletmeler arasında bağ kurulma ihtimali bulunduğundan, ürünler ile ilgili müşteri memnuniyetsizliğinin müvekkilinin markasının imajı ve itibarını zedeleyeceğini, tanınmış markaların sınıf ve sınıf altı korumanın istisnasını teşkil ettiğini, tanınmış markaların uluslararası sözleşme hükümleri uyarınca da korunduğunu, tanınmış markanın korumasının daha geniş olması gerektiğine dair sınırsız içtihat bulunduğunu, Yargıtay’ın tanınmış markanın farklı markalarda kullanılması halinde bunun toplumda yarattığı itibarından yararlanıldığını ve bu suretle haksız bir avantaj sağlandığını bütün kararlarında kabul ettiğini, davacının @… ve … markalarını kullanması halinde karıştırma ihtimali doğacağını, müvekkilinin 20. Sınıfta ürün çalışması yaptıklarını ve çalışmanın son aşamaya geldiğini, davacının @… markasının 20 sınıfta kullanmama nedeniyle iptali kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, mahkemenin kısmen kabul kararının kaldırılarak davanın tümüyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya arasında bulunan Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları incelendiğinde; … sayılı “@…” ibareli markanın, 20, 21, 22, 23 ve 24 sınıflarda 28/12/2011 tarihinden itibaren, … sayılı “…” ibareli markanın, 20 ve 35 sınıflarda 01/12/2016 tarihinden itibaren 10’ar yıl müddetle davalı adına tescilli olduğu tespit edilmiştir. İlk derece mahkemesince alınan 31/01/2020 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda; tanınmış markanın sicilde kayıtlı bir kısım mal ve hizmetler yönünden kullanılmamasının, SMK’nın 9/1, 26/1-a (Eski 556 Sayılı KHK’nın 14 ve 42/1-c) maddeleri hükümlerine göre kullanılmayan sınıflar bakımından iptal edilmesine engel olmayacağı ve “Davalının 20. Sınıfta yer olana ürünler yönünden kullanımının olmadığı” tespiti dikkate alındığında, … sayılı “@…” markasının 20. Sınıf açısından kullanmama nedeniyle kısmen iptaline karar verilebileceği, dava konusu “…” markası üzerinde davalının gerçek ve öncelikli hak sahibi olduğu, davalının halihazırda ayın esas unsuru içeren tanınmış markası ve başkaca seri markaları olduğu haliyle, davalının başkasının markasını ele geçirmeye, başkasının markasının tanınmışlığından haksız yararlanmaya yönelik kötü niyetli bir tescil başvurusunun olmadığı, davalının gerçek ve öncelikli hak sahibi olduğu dikkate alındığında, davacı açısından iltibas nedeniyle hükümsüzlük talep koşullarının oluşturmayacağı beyan edilmiştir. Bilirkişi raporuna itiraz nedeniyle aynı bilirkişi heyetinden alınan 27/07/2020 havale tarihli ek raporda; “kök raporda belirttikleri kanaatlerini değiştirecek bir durum olmadığı” belirtilmiştir.
G E R E K Ç E: Davacı vekili davalı adına … sayı ile tescilli “@ …” ibareli markanın 20. sınıfta kullanmama nedeni ile iptali, davalı adına … sayı ile tescilli “…+şekil” ibareli markanın 20. Sınıfta ve 35. sınıfta hükümsüzlüğü ve sicilden terkinini talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, iptal talebinin kabulüne, hükümsüzlük talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; müvekkilinin markasının benzeri olan davalının @… markasının sadece 20. Sınıf değil tüm sınıflarda iptaline karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüşse de, dava dilekçesinde bu markanın 20. Sınıfta kullanılmaması nedeniyle kısmen iptali talebinde bulunulduğundan ve mahkemece HMK 26. Maddede düzenlenen taleple bağlılık kuralına göre yargılama yapılarak hüküm kurulduğundan, talep edilmeyen konuda karar verilmemesi usul ve yasaya uygun olup davacı istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde, davalı tarafın erkek giyim sektöründe faaliyet gösterdiğini ve markaların 25. Sınıf kapsamındaki mallarda kullanıldığını, kullanılmayan sınıflarda davalı tarafça marka başvurusu yapılarak markanın kötüniyetli olarak adına tescil ettirildiğini, marka üzerinde 20. Sınıfta gerçek hak sahibinin davacı olduğunu, davalının … sayı ile tescilli “…+şekil” ibareli markanın 20. Sınıfta ve 35. sınıfta hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmişse de, davacı tarafça gerçek hak sahipliğinin ispatı yönünden dosya kapsamına delil sunulmadığı anlaşılmıştır. Tescilli markanın kullanılmamasının yaptırımı SMK 9 ve 26. Maddesinde, iptal olarak düzenlenmiştir. Her olayın özelliği ve ispat koşulları ayrıca değerlendirilmek kaydıyla, kullanılmayan markanın şantaj ve tehdit olarak kullanılmasının kötüniyetli tescil olarak kabul edilebileceği anlaşılıyorsa da, somut olayda, henüz iptal koşulları oluşmayan markasından kaynaklanan haklarına dayanarak davacı marka başvurularına itiraz etmesi ve davacı taraf aleyhine markanın korunması için yasal işlemler başlatılmasının kötüniyetli ve dürüstlük kuralına aykırılık ve hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemeyeceği, davalı markasının kötüniyetli tescil ve önceye dayalı hak iddiasıyla hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı kanaatiyle davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde müvekkilinin … markasının, 1924 yılından bu yana Türkiye’nin en köklü ve prestijli markaları arasında olduğunu, … sayı ile TPMK nezdinde tanınmış marka siciline kayıtlı olup, tanınmış markaların sadece tescil edildikleri sınıf veya sınıflarda değil, tüm mal ve hizmetleri kapsayan tüm mal ve hizmetleri kapsayan geniş bir alanda korunacağını, 20. Sınıfta ürün çalışması yaptıklarını ve çalışmanın son aşamaya geldiğini, davacının @… markasının 20 sınıfta kullanmama nedeniyle iptali kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Davalı tarafça yargılama sırasında davalı markasının 20. Sınıfta kullanıldığına dair delil sunulmadığı, ticari defter ve kayıtlarında da markanın 20. Sınıfta kullanımına rastlanmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde tanınmış markanın genişletilmiş korumadan yararlanacağına yönelik beyanları ve dayandığı içtihatların, somut uyuşmazlıkla doğrudan ilişkisi bulunmamaktadır. Markanın kullanılmasının her marka için yükümlülük olup, tanınmış markalar yönünden ayrıcalık bulunmadığı, tanınmış markaların da 5 yıl süre ile, ciddi ve pazar payı yaratacak şekilde kullanılmaması halinde kullanmama nedeniyle iptal kararı verilebileceği (bkz. Yargıtay HGK 09/02/2011 tarihli 2010/11-695 E, 2011/47 K sayılı kararı ile, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 11/09/2013 tarihli, 2012/16337 Esas, 2013/15406 K sayılı kararları) kanaatiyle, ilk derece mahkemesince, davalı adına … sayı ile tescilli “@ …” ibareli markanın 20. sınıfta kullanmama nedeni ile iptal kararı usul ve yasaya uygun olup, yerinde görülmeyen davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davacı ve Davalı vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf başvurularının ayrı ayrı 6100 Sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Davacı yandan alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı yandan alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,5-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 16,50 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 8,25 TL’sinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 48,50 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 24,25 TL’sinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 23/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.