Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/386 E. 2021/431 K. 05.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/386 Esas
KARAR NO: 2021/431
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/12/2020
NUMARASI: 2020/677 2020/802
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı – karşı davalı vekili, müvekkili ile davalı arasında 20/10/2014 tarihli konsept danışmanlığı isim kullanım hakkı sözleşmesi uyarınca müvekkili tarafından işletilen … Otelinde kurulacak olan … konseptinin oluşturulması, buna bağlı olarak mekanın dekor ve menüsünün oluşturulmasına danışmanlık vermek suretiyle ve bir kısım organizasyon salon ve mutfak ekiplerinin oluşumunu sağlamak, belirli günlerde danışmanlık hizmeti verilmesi konusunda anlaştıklarını, isim hakkının kullanımı hususunda marka sahibi olan diğer davalı … ile sözleşmeye göre danışmanlık hizmeti verecek olan …’nin yükümlülüklerini yerine getirmesi konusunda müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, müvekkilinin ödeme yaptığını, ancak davalıların edimlerini ifa etmediklerini, sözleşmenin feshedildiğini ve ödenen 100.000 TL’nin iadesinin istendiğini, ancak davalıların ödeme yapmamaları üzerine başlattıkları icra takibinin davalıların itirazı üzerine durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar – karşı davacılar vekili, müvekkillerinden …’nin yükümlülüklerini yerine getirdiğini bildirerek davanın reddini istemiş, karşı davada ise davacı-karşı davalıya kiralanan isim kullanım hakkının 100.000 USD olup karşı davalıdan 20/10/2014 tarihli, 265.500,00 TL bedelli faturayla istendiğini, faturaya itiraz edilmediğini belirterek ödenmeyen 165.500,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsilini istemiştir. Mahkemece, 01/03/2017 tarihinde asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiş, kararı taraf vekillerinin istinaf ettiği, dosyanın istinaf incelemesi üzerine dairemize geldiği, dairemizin 2017/5047 esas, 2020/1478 karar sayılı ilamında davalı-karşı davacının isim hakkının kullanımı nedeniyle alacak talebinde bulunduğu, marka hakkının kullanım ve kiralanmasından doğan davaların FSHHM’lerde görülmesi gerektiği, asıl ve karşı davanın ayrılabilir taleplerden bulunduğu, bu nedenle karşı dava açısından ticaret mahkemesinin görevli olmadığı, mahkemenin tefrik işlemi yaparak davayı usulden reddi gerekmesine rağmen işin esasına girdiği ve işin esası yönünden de marka ile ilgili hiçbir delilin toplanmadan karar verildiğinin görüldüğü, asıl davada ise sözleşmenin haklı nedenle mi, yoksa haksız nedenle mi feshedildiği hususunun tespiti gerektiği, bilirkişi heyetin sektör bilirkişinin yer almadığı, mevcut raporun denetlenebilir olmadığı, yeniden veya ek rapor alınması taleplerinin hiç değerlendirilmediği gerekçeleriyle davacı-karşı davalının istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yargılama devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davalı – karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine dair 25/09/2020 tarihinde karar verildiği, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi sonrasında mahkemece 18/11/2020 tarihli duruşmada karşı dava yönünden dosyanın istinaf kararının bağlayıcılığı nedeniyle tefriki ile ayrı bir esasa kaydına karar verilmiş ve karşı dava yönünden dava mahkemenin 2020/677 esas sırasına kaydı yapılarak istinaf kararı doğrultusunda dosyanın görevli ve yetkili İstanbul FSHHM’ye gönderilmesine karar verilmiş, kararı davacılar vekili istinaf etmiştir. Davacılar vekili, istinaf sebebi olarak; kararın hukuka aykırı olduğunu, aynı sözleşmeden kaynaklanan iade talebine yönelik davanın ticaret mahkemesinde görülmekte iken aynı sözleşmeye dayalı açılan alacak davasının başka bir hukuk mahkemesinde görülmesine karar verilmesinin doğru olmadığını, huzurdaki davanın tacirden tacire kesilen fatura kaynaklı aynı sözleşmeye rağmen ödenmeyen bakiye alacağın tahsili davası olduğu, her iki davanın da ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğini, Yargıtay’ın benzer davalara baktığını ve bu yönde verilen kararları onadığını, BAM kararının isabetli olmadığını bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, alacak davasıdır. Yargılama sonunda Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş, kararı davacılar vekili istinaf etmiştir. Dava dosyasının incelenmesinde, İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/60 esas, 2017/172 karar sayılı ilamının taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine dairemize geldiği, dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonunda dairemizin 25/09/2020 tarihli, 2017/5047 esas, 2020/1478 karar sayılı ilamıyla karşı davanın isim hakkının kullanımına dayalı alacak talebine ilişkin olduğu, marka hakkının kullanım ve kiralanmasından doğan davaların FSHHM’lerde görülmesi gerektiği, asıl ve karşı davanın ayrılabilir taleplerden bulunduğu, karşı dava yönünden asliye ticaret mahkemesinin görevli olmadığı, mahkemenin tefrik işlemi yaparak karşı davayı usulden reddinin gerektiği, işin esası yönünden de marka ile ilgili herhangi bir delilin toplanmadan karar verildiği, asıl davada ise sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı üzerinde durulmadığından bahisle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine iadesine karar verilmiş olup karar sonrası ilk derece mahkemesince karşı dava yönünden 18/11/2020 tarihli duruşmada tefrik kararı ile ayrı bir esasa kaydına karar verildiği ve karşı dava hakkında huzurdaki istinafa konu olan kararın verildiği görülmüştür. Dairemizce verilen 25/09/2020 tarihli 2017/5047 esas, 2020/1478 karar sayılı karar, gerek HMK’nun 353/1-a-3 ve gerekse 353-1-a-6 maddeleri gereğince verilmiş olup kesin nitelikte olduğundan ilk derece mahkemesini bağlayıcı niteliktedir. Nitekim ilk derece mahkemesi de bu hususu gözeterek dairemiz kararında işaret edildiği üzere karşı dava yönünden tefrik işlemi yaparak dosyanın İstanbul Nöbetçi Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Anılan bu karar yukarıda belirtilen gerekçe doğrultusunda usul ve yasaya uygun olduğundan davacılar vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/03/2021