Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/385 E. 2023/313 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/385 Esas
KARAR NO: 2023/313 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/11/2020
NUMARASI: 2018/152 E. – 2020/288 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili … Tic. A.Ş.’nin, 23.11.1999 tarihinde … ve … tarafından kurulduğunu, kurulduğu tarihten bu yana … Tic. A.Ş., … şirket unvanı ve tescilli markası ile dünyaca ünlü birçok markayı Türk halkının hizmetine sunduğunu, müvekkilinin … markasını, …, … ve … no.lar ile tescil ettirdiğini; … Ticaret A.Ş. unvanını, … ve … markasını kurulduğu tarihten bu yana faturalarında, internet sayfasında, tüm yazışmalarında, antetli kağıdında, kartvizitlerinde, şirket merkezlerinin girişinde, gazete ilanlarında, gazete haberlerinde, her yıl dağıttığı ajandalarında vs. kullanmakta olup, bu markanın müvekkili ile bütünleştiğini, müvekkilinin markasının neredeyse tüm sınıflarda tescilli olduğunu, müvekkilinin Türkiye’nin her alışveriş merkezinde mağazaları olup, gerek otelcilik gerek inşaat gerekse de mağazacılık alanında faaliyette bulunduğunu, müvekkili şirketin 120’yi aşkın … bünyesinde barındırdığı Türkiye’yi kapsayan mağazası, 1200’ün üstünde çalışanı ile sektörde önemli bir yerinin bulunduğunu, müvekkilinin …, … şirket unvanını, markasını ve logosunu Türkiye’de ve dünyada tanınmış hale getirdiğini, dünyaca ünlü markaların Türkiye haklarının sahibi olduğunu, … ve … otellerinin de sahibi olup kendisine ait olan arazide Kandilli Konakları projesini de gerçekleştirdiğini, müvekkilinin cirosu da dikkate alındığında, ne denli büyük sermaye yapısına ve gücüne sahip ve tanınmış bir firma olduğunun açıkça ortaya çıktığını, davalının müvekkili şirketin nam ve büyüklüğünden, finansal gücünden yararlanmak ve müvekkili şirketin grubunun tepesindeki şirket ve bağlantılısı gibi gözükmek, üçüncü kişileri yanıltmak için … unvanlı şirket kurduğunu, davalının Holding olmak için gereken gücü olmadığı gibi, altında başkaca bir şirket ve güçlü bir sermayesinin de bulunmadığını, davalının müvekkiline de hakim olduğunu göstermek istediğini ve davalı unvanının kötü niyetle tescil ettirildiğini, üçüncü kişileri yanıltmaya yönelik ve gerçek dışı olduğunu iddia ederek, davalı şirketin ticaret unvanı olan … ibaresinin terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının tekstil alanında bazı markaların ürünlerini getirip Türkiye’de satışını gerçekleştirdiğini, müvekkilinin tamamen farklı alanda faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin gayrimenkul, güvenlik, taşımacılık, otelcilik ve turizm alanlarında iştigal ettiğini ve bugün piyasanın devi olan birçok petrol firmasının işlerini yürüttüğünü, müvekkili şirketin kurucusu ve yönetim kurulu başkanı …’in, … ibaresini, kendi sektöründe (akaryakıt istasyonu kurulumu, akaryakıt istasyon kurulumu ile ilgili şirketlere danışmanlık verilmesi, otelcilik, gayrimenkul, finans) ticari unvanlarında yer almak üzere 2003 yılından beri pek çok ticari şirketi aracılığı ile kullandığını, …’in kurduğu tasfiye durumunda olan dava dışı … Tic.Ltd.Şti.’nin firma sicil bilgilerine bakıldığında, 14.05.2003 tarihinde kurulduğunun görüleceğini, bu şirketin sicil kaydının kapatıldığı 2007 yılı itibarıyla ise yine …. tarafından … A.Ş.’nin kurulduğunu, netice olarak günümüzde … Hizmetleri A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … (davalı şirket) şirketlerinin aktif olarak ticari hayatlarını sürdürdüğünü, bu şirketlerin hatırı sayılır bir ticaret hacminin söz konusu olduğunu ve 2016 yılında kurulan davalı müvekkili …’nin sermaye ve yönetimlerine katılarak, bu şirketleri yatırım ve finansman anlamında desteklediğini, uygulamadaki holding olma vasfını fazlasıyla haiz olduğunu, davacı yan “…” ibareli bazı dayanak markalarına dayanmışsa da, müvekkilinin hangi alanlarda … ibaresini kendi iştigal alanı ile çakışacak şekilde markasal olarak kullandığını gösteremediğini, karıştırılma ihtimalini ortaya koyamadığını, tanınmışlık iddiasını soyut beyanlara dayandırdığını ve varsa markanın sulandırılması koşullarının mevcut olduğunu ispat edemediğini, müvekkilinin kullandığı … markasının 2006/59610 başvuru numarasıyla 07/12/2006 tarihinde 36, 39 43. Sınıflarda tescil edildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 03/11/2020 tarihli 2018/152 E. – 2020/288 K. sayılı kararıyla; “…Tüm dosya kapsamı deliller ve dosya kapsamıyla uyumlu görülen bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davalı … Anonim Şirketi’nin kuruluşuna Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca TTK’nın 333. Maddesi gereğince izin verilmiş olup, şirket aleyhinde, şayet kuruluşunda kanuna aykırılık var idiyse, TTK’nın 353. Maddesinde yer alan fesih davası açma imkanının işletilmemiş olduğu, davalının, TTK’nın anonim şirketin kuruluşuna dair hükümleri uyarınca aranan asgari sermayenin çok üzerinde bir sermaye ile tek ortaklı holding anonim şirketi olarak kurulduğu (6102 s. TTK uyarınca tek kişi anonim şirketin kurulmasının mümkün olduğu); bunlara göre, davalının unvanında holding kelimesinin yer almasının, tacirin kimliği, işletmesinin genişliği, önemi ve finansal durumu hakkında üçüncü kişilerde yanlış bir görüşün oluşmasına sebep olacak nitelikte olmadığı, gerçeğe veya kamu düzenine aykırı da olmadığı (TTK m.46/f.1; Ticaret Unvanları Hakkında Tebliğ m.4/f.2); davalının ana sözleşmesi gereğince, esas amacının başka şirketlerin sermaye ve yönetimine katılmak olduğu, bu amacın gerçekleştirilmesinde faaliyet alanları çok geniş ve bu arada davacının da faaliyet konularına giren tekstil, inşaat, taahhüt gibi iştigal alanlarında da faaliyet gösteren şirketlere ayni/nakdi sermaye koyabileceği, davalının üretim ya da ticaretle iştigal etmeyeceği (saf holding), sadece başka şirketlerin sermaye ve yönetimlerine iştirak edeceği ve böyle olunca da, davacı … davalı şirketlerin esas sözleşmelerinin kapsadıkları iştigal konularında bir örtüşmeden bahsetmenin mümkün görünmediği, davalının sermaye ve yönetimine katıldığı şirketlerin faaliyet alanlarının da davacı şirketin iştigal konuları ile örtüşmediği, bu nedenle unvana dayalı talep yönünden davanın reddine, Davacının markaya dayalı terkin talebi yönünden ise; 2006 tarihli … markasının 36, 39 ve 43. sınıflarda tescilli olduğu, davacının ne 2005 ne de 2010 tarihli markalarının tescili kapsamında davalı şirketin faaliyet alanının bulunmadığı, …com internet sitesinden alınan sayfa çıktılarında, … şeklinde ana sayfanın sol üst köşesinde markasal kullanımın mevcut olduğu, site içeriğinde “şirketlerimizin hizmetleri” olarak gayrimenkul, inşaat, lojistik, akaryakıt, finansal hizmetler, vip güvenlik, danışmanlık ve hukuk hizmetlerinin gösterildiği, davalının esas sözleşmesinde yazılı amaç ve konu maddesinin gereği olarak, bu hizmetlerin-ticari faaliyetlerin, davalı holdingin sermaye ve yönetimine iştirak ettiği şirketler tarafından yürütülüp bu şirketlere ait olduğunun kabul edilebileceği, internet sitesinde belirtilen hizmetlere bakıldığında, danışmanlık ve hukuk, vip güvenlik, inşaat ve akaryakıt hizmetlerinin, davalının lisans alanı olduğu 2006 tarihli markanın tescili kapsamında olmayıp, davacının 2010 tarihli markalarının tescilleri kapsamında olduğunun tespit edilmiş ise de, davalının sunduğu … Dış Tic. Ltd. Şti. tarafından muhtelif firmalara kesilen faturalardan; akaryakıt, kara araçları servis istasyonları, kargo, taşımacılık, nakliye ve danışmanlık alanlarında 2004 tarihlerinden itibaren yani davacının 2010 tarihli markalarının koruma tarihlerinden önce … markasının kullanıldığı, holdingi bünyesindeki şirketlerin bir kısmının iştigal alanının bu hizmetler olduğu anlaşılmakla marka hakları nedeniyle terkin koşulları oluşmadığı” gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; gerekçeli karardaki “davalı şirketin kuruluşuna Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca TTK 333. Madde gereği izin verilmesi” sebebiyle davalının ticaret unvanının terkinin talep edilemeyeceği gerekçesinin hatalı olduğunu, bu denetimin ticaret hukuku anlamında ve davalı tarafın ‘HOLDİNG’ vasfı ile ilgili olduğunu, ancak davada uyuşmazlık konusu ‘… A.Ş’ unvanı ile müvekkili şirketin marka ve unvanına tecavüz edildiğinin ileri sürüldüğünü. -Müvekkilinin ticaret unvanı ve markasını Türkiye ve dünyada tanınmış hale getirdiğini, müvekkili şirketin 23.11.1999 tarihinde kurulduğunu, bu tarihten itibaren ‘demsa’ unvanını ve demsa/demsagroup markasını kullandığını, davalı şirketin ise, müvekkili şirketten yaklaşık 17 yıl sonra 30.06.2016 tarihinde kurularak tescil edildiğini, davalı şirketin sermaye ve yönetimine katıldığı şirketlerin hepsinin kuruluşunun müvekkili şirketten sonra olduğunu, … A.Ş’nin kuruluşunun: 10.11.2017, … A.Ş’nin kuruluşunun 05.07.2013, … A.Ş’nin kuruluşunun 09.03.2016, … A.Ş. (Eski Unvan: … A.Ş.)’nin kuruluşunun: 22.05.2019 olduğunu. -Mahkeme kararında ‘… SAN VE DIŞ TİC. LTD ŞTİ’ tarafından kesilen faturalardan bahsedilmişse de; adı geçen şirketin davalının sermaye ve yönetimine katıldığı şirketlerden olmadığını, müvekkilinin kuruluşu ve kullanımı daha önceye dayandığından mahkeme kararının hatalı olduğunu. -Müvekkilinin tanınmışlığına ilişkin dosyaya birçok delil, belge, gazete haberi vs sunulduğunu, bu dilekçe ekinde müvekkilinin moda, turizm ve gayrimenkul alanlarındaki çalışmalarına yer verildiğini, müvekkilinin markasını, birçok sektörde unvanını tanınan, bilinen ve güvenilir bir marka haline getirdiğini, davalı şirket yetkilisinin ise müvekkilinin tanınmışlığından yararlanmak için birçok şirket kurduğunu, açtıkları davalarda unvan değiştirmek zorunda kaldığını, yada muvazaalı marka lisans sözleşmeleri yaparak kanunu dolandığını. -… A.Ş. İle müvekkili arasında süren YİDK kararının iptali davasında da bilirkişilerce;”Taraf markalarını oluşturan işaretler arasında yüksek düzeyde benzerlik olduğu, ‘…MSA’ ibaresinin ayırt edici vasfının yüksek olduğu, Dolayısıyla markalar arasında karıştırılma ihtimalinin olduğunu ” tespit ettiklerini, Ankara 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/447 E. Sayılı Dosyaya Ait Bilirkişi Raporunu dosyaya sunduklarını. -Mahkemenin davalı şirketin sermaye ve yönetimlerine katıldığı şirketlerin faaliyet konularının örtüşmediği yorumuna katılmadıklarını, davalı şirketin iştiraki olan şirketlerden … A.Ş. (Eski Unvan: … A.Ş.)’nin meslek grubunun ticaret sicil gazetesinde ‘Tekstil Yan Sanayi Ürünleri’ olarak geçtiğini; nace kodu olarak ise 46.16.13 (Giyim eşyalarının bir ücret veya sözleşmeye dayalı olarak toptan satışını yapan aracılar) ve 41.20.02 (ikamet amaçlı binaların inşaatı) olarak geçtiğini, davalı şirketin iştiraki olan şirketlerden … A.Ş.’nin ticaret sicil gazetesinde meslek grubunun ‘İç Giyim ve Aksesuarları’ olarak geçtiğini; nace kodu olarak ise 14.14.03 (atlet, fanila, külot, slip, iç etek, kombinezon, jüp, jüpön, sütyen, korse vb. İç çamaşırı imalatı) olarak geçtiğini, Ankara 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/447 E. Sayılı Dosyasında düzenlenen bilirkişi raporunda, müvekkilinin markası ile, davalı şirketin mal ve hizmetlerinde, emtialarında benzerlik ilişkisi bulunduğunun tespit edildiğini. -Davalının müvekkilinin unvanı … ibaresini … ibaresiyle kullanarak , müvekkili şirketin üzerinde çatısında bir oluşummuş gibi göstermeye çalıştığını, faaliyet konuları ve bir kısım emtialarının benzer olması neticesinde tüketici nezdinde karışıklığa yol açma ihtimali bulunduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak, davalı ticaret unvanı terkini talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; mahkeme karar ve gerekçesinin yerinde olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: TPMK’dan celp edilen kayıtlardan; 35. Sınıfta 09/01/2007 başvuru tarihli, … başvuru numaralı … şekil markası, 14/16/18/20/24/25/35/37/40/41/42. Sınıflarda 26/05/2010 başvuru tarihli, … başvuru numaralı … şekil markası, 04/05/06/08/09/10/11 /12/15/17/19/21/22/23/26/27/28/29/30/31/32/33/34/38/44/45. Sınıflarda 29/11/2010 başvuru tarihli, … başvuru numaralı … şekil markasının davacı adına tescilli olduğu görülmüştür. TPMK’dan celp edilen kayıtlardan; 07/12/2006 başvuru tarihli, … başvuru numaralı … şekil markasının, 36/39/43. Sınıflarda … A.Ş. Adına tescilli olduğu, markanın ilk başvurusunun … Dış Tic. Ltd. Şti adına yapıldığı, daha sonra 24/05/2013 tarihli devir sözleşmesiyle … Dış. Tic. Ltd. Şti. Ne devredildiği, 20/05/2015 tarihli marka devir sözleşmesiyle, markanın … Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.’ne devredildiği, bu şirketin ticaret unvanının ve şirket nevinin değiştirilerek 10/12/2015 tarihinde … A.Ş. Olarak değiştirildiği anlaşılmıştır. Davalı tarafça dosyaya, … İle … A.Ş. Arasında imzalanan 05/06/2018 tarihli İnhisari Lisans Sözleşmesi örneğinin sunulduğu, sözleşmenin “Konu” başlıklı 1. maddesinde … başvuru numaralı … şekil markasının 24/06/2016 tarihinden sonraki lisans alanın kullanımlarını kapsamak üzere markanın tescilli olduğu bütün mal ve hizmet sınıflarını içerdiğinin ve 2. Maddesinde 10 yıl süreli olduğunun düzenlendiği anlaşılmıştır. Dava dilekçesine ekli İTO kaydından; davalı şirketin … Ticaret unvanıyla 24/06/2016 tarihinde, ticaret sicil kaydından davacı şirketin … TİCARET A.Ş. Ticaret unvanıyla 23/11/1999 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince bilirkişi heyetinden alınan 12/06/2019 havale tarihli raporda; “…davacı vekilinin davalı …’nin, müvekkili şirketin nam ve büyüklüğünden, finansal gücünden yararlanmak ve müvekkili şirketin grubunun tepesindeki şirket ve bağlantılısı gibi gözükmek, üçüncü kişileri yanıltmak için … unvanı ile kurulduğu ve davalının holding olmak için gereken gücü olmadığı gibi, altında başkaca bir şirket ve güçlü bir sermayesinin de bulunmadığı, kısaca unvanında holding kelimesinin yer almasının üçüncü kişileri yanıltmaya yönelik, kötü niyetli ve gerçek dışı olduğu yönündeki iddiasına dayalı terkin talebinde bulunamayacağı, zira davalı … Anonim Şirketi’nin kuruluşuna Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca TTK’nın 333. Maddesi gereğince izin verilmiş olup, şirket aleyhinde, şayet kuruluşunda kanuna aykırılık var idiyse, TTK’nın 353. Maddesinde yer alan fesih davası açma imkanının işletilmemiş olduğu, davalının, TTK’nın anonim şirketin kuruluşuna dair hükümleri uyarınca aranan asgari sermayenin çok üzerinde bir sermaye ile tek ortaklı holding anonim şirketi olarak kurulduğu (6102 s. TTK uyarınca tek kişi anonim şirketin kurulmasının mümkün olduğu); bunlara göre, davalının unvanında holding kelimesinin yer almasının, tacirin kimliği, işletmesinin genişliği, önemi ve finansal durumu hakkında üçüncü kişilerde yanlış bir görüşün oluşmasına sebep olacak nitelikte olmadığı, gerçeğe veya kamu düzenine aykırı da olmadığı (TTK m.46/f.1; Ticaret Unvanları Hakkında Tebliğ m.4/f.2); davalının ana sözleşmesi gereğince, esas amacının başka şirketlerin sermaye ve yönetimine katılmak olduğu, bu amacın gerçekleştirilmesinde faaliyet alanları çok geniş ve bu arada davacının da faaliyet konularına giren tekstil, inşaat, taahhüt gibi iştigal alanlarında da faaliyet gösteren şirketlere ayni/nakdi sermaye koyabileceği, davalının üretim ya da ticaretle iştigal etmeyeceği (saf holding), sadece başka şirketlerin sermaye ve yönetimlerine iştirak edeceği ve böyle olunca da, davacı … davalı şirketlerin esas sözleşmelerinin kapsadıkları iştigal konularında bir örtüşmeden bahsetmenin mümkün görünmediği, Mahkemece, işbu raporda aktarılan Yargıtay kararının davalı holdingin ticaret unvanının terkini açısından da uygulanarak, davalının sermaye ve yönetimine katıldığı şirketlerin faaliyet alanlarının da davacı şirketin iştigal konuları ile örtüşüp örtüşmediğinin iltibas değerlendirmesinde dikkate alınması gerektiği sonucuna varılırsa, dosyada davalının iştirak ettiği şirketlerin detaylı ticari sicil kayıtlarının olmaması nedeniyle bu hususta sağlıklı bir değerlendirme yapılamadığı, davacının tescilli markalarına tecavüz teşkil ettiği gerekçesiyle davalının unvanının silinmesini talep edebilip edemeyeceği hakkında davalının lisans alanı olduğunu belirttiği 2006 tarihli … markasının 36, 39 ve 43. sınıflarda tescilli olduğunu, davacının ne 2005 yani daha eski tarihli markasının ne de 2010 tarihli markalarının tescili kapsamında bu sınıfların bulunmadığı, …com internet sitesinden alınan sayfa çıktılarında, … şeklinde ana sayfanın sol üst köşesinde markasal kullanımın mevcut olduğu, site içeriğinde “şirketlerimizin hizmetleri” olarak gayrimenkul, inşaat, lojistik, akaryakıt, finansal hizmetler, vip güvenlik, danışmanlık ve hukuk hizmetlerinin gösterildiği, davalının esas sözleşmesinde yazılı amaç ve konu maddesinin gereği olarak, bu hizmetlerin-ticari faaliyetlerin, davalı holdingin sermaye ve yönetimine iştirak ettiği şirketler tarafından yürütülüp bu şirketlere ait olduğunun kabul edilebileceği, internet sitesinde belirtilen hizmetlere bakıldığında, danışmanlık ve hukuk, vip güvenlik, inşaat ve akaryakıt hizmetlerinin, davalının lisans alanı olduğu 2006 tarihli markanın tescili kapsamında olmayıp, davacının 2010 tarihli markalarının tescilleri kapsamında olduğunun tespit edildiği, davalının sunduğu … Dış Tic. Ltd. Şti. tarafından muhtelif firmalara kesilen faturalardan; akaryakıt, kara araçları servis istasyonları, kargo, taşımacılık, nakliye ve danışmanlık alanlarında 2004 tarihlerinden itibaren yani davacının 2010 tarihli markalarının koruma tarihlerinden önce … markasının kullanıldığının anlaşıldığı, davalının esas sözleşmesinde yazılı amaç ve konu maddesinin gereği olarak, internet sitesinde gösterilen hizmetler-ticari faaliyetler, davalı holdingin iştirak ettiği şirketler tarafından yürütülüp bu şirketlere ait kabul edilecek olmakla birlikte, şayet Mahkeme davacı ile davalının iştirak ettiği şirketlerin faaliyet konularının karşılaştırılmasına karar verirse, davalının, davacı markalarından önceki tarihli markasal kullanımlara dayanmasının mümkün olduğu” yolunda görüş belirtilmiştir.
İlk derece mahkemesince aynı bilirkişi heyetinden alınan 29/01/2020 tarihli ek raporda; kök rapordaki görüşlerini tekrar ettikleri görülmüştür.
G E R E K Ç E: Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirketin tescilli ticaret unvanı ile, tescilli markalarından kaynaklanan haklarına dayanarak, davalı şirketin ticaret unvanının terkinini talep etmiştir. Davalı vekili ise, davacının tekstil alanında bazı markaların ürünlerini getirip Türkiye’de satışını gerçekleştirdiğini, müvekkilinin tamamen farklı alanda faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin kendi sektöründe (akaryakıt istasyonu kurulumu, akaryakıt istasyon kurulumu ile ilgili şirketlere danışmanlık verilmesi, otelcilik, gayrimenkul, finans) ticari unvanlarında yer almak üzere 2003 yılından beri pek çok ticari şirketi aracılığı ile kullandığını,müvekkilinin kullandığı … markasının … başvuru numarasıyla 07/12/2006 tarihinde 36, 39 43. Sınıflarda tescil edildiğini savunmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ile, kamu düzeniyle ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesinin kararında TTK 50 ve 52. Maddeler ile 6769 Sayılı SMK 7/3-e maddesine göre inceleme yapıldığı açıklanmışsa da; davanın 06/12/2016 tarihinde açıldığı, markadan kaynaklanan talebin dava tarihinde yürürlükte olan 556 Sayılı KHK hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. İlk derece mahkemesinin kararının gerekçesinde; davalı … Anonim Şirketi’nin kuruluşuna Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca TTK’nın 333. Maddesi gereğince izin verildiği, şirket aleyhinde TTK’nın 353. Maddesinde yer alan fesih davası açma imkanının işletilmediği, davalının ana sözleşmesi gereğince, esas amacının başka şirketlerin sermaye ve yönetimine katılmak olduğu, davacı … davalı şirketlerin esas sözleşmelerinin kapsadıkları iştigal konularında bir örtüşmeden bahsetmenin mümkün görünmediği, davalının sermaye ve yönetimine katıldığı şirketlerin faaliyet alanlarının da davacı şirketin iştigal konuları ile örtüşmediği gerekçesiyle, unvana dayalı terkin talebinin koşullarının oluşmadığını açıklamışsa da; davalı şirketin kuruluşuna Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca izin verilmesi, davada ileri sürülen terkin sebepleri yönünden sonuca etkili olmadığından, kararda davalı kuruluşuna Bakınlıkça izin verildiği şeklinde gerekçeye yer verilmesi yerinde görülmemiştir. Mahkeme karar gerekçesinde “davalının sermaye ve yönetimine katıldığı şirketlerin faaliyet alanlarının davacı şirketin iştigal konuları ile örtüşmediği” gerekçesine yer verilmişse de, dosya kapsamına bu şirketlerin faaliyet konularını gösterir ticaret sicil kayıtlarının getirtilmediği, bu hususa mahkemece alınan bilirkişi kök ve ek raporunda da değinildiği, davalı tarafça dosyaya önceye dayalı markasal kullanımın ispatı yönünden sunulan faturaların da, … Dış Tic. Ltd. Şti. Adına olup, davacı vekilinin bu şirketin davalının sermaye ve yönetimine katıldığı şirketlerden olmadığını ileri sürdüğü, mahkemece bu şirketin davalının grup şirketlerinden olup olmadığının araştırılmadığı, eksik inceleme ile karar verildiği anlaşılmıştır. Kural olarak, markayı daha öne kullanıp ayırt edici hale getirenin 556 Sayılı KHK 8/3 maddesi ve 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 6/3 maddesi gereğince öncelik hakkı bulunmaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi heyeti kök raporunda; ” davalı şirketin ….com internet sitesinden alınan sayfa çıktılarında, … şeklinde ana sayfanın sol üst köşesinde markasal kullanımın mevcut olduğu, site içeriğinde “şirketlerimizin hizmetleri” olarak gayrimenkul, inşaat, lojistik, akaryakıt, finansal hizmetler, vip güvenlik, danışmanlık ve hukuk hizmetlerinin gösterildiği, davalının esas sözleşmesinde yazılı amaç ve konu maddesinin gereği olarak, bu hizmetlerin-ticari faaliyetlerin, davalı holdingin sermaye ve yönetimine iştirak ettiği şirketler tarafından yürütülüp bu şirketlere ait olduğunun kabul edilebileceği, internet sitesinde belirtilen hizmetlere bakıldığında, danışmanlık ve hukuk, vip güvenlik, inşaat ve akaryakıt hizmetlerinin, davalının lisans alanı olduğu 2006 tarihli markanın tescili kapsamında olmayıp, davacının 2010 tarihli markalarının tescilleri kapsamında olduğunun tespit edildiği” açıklanmıştır. Davacı tarafça tescilli markalarından kaynaklanan haklarına da dayanıldığı, davalının ticaret unvanının çekirdek unsurunun, markasal kullanımının hukuka uygun olup olmadığının davanın sonucuna etkili olduğu, oysa bilirkişi heyetinde bilişim uzmanı bilirkişi bulunmadığı gibi, davalının internet sitesindeki kullanımlarına rapor içeriğinde yer verilmediği ve bilirkişi raporunun bu kapsamda denetlenebilir olmadığı anlaşılmıştır. Mahkemenin karar gerekçesinde, bilirkişi raporundaki bu tespite yer verilmekle birlikte, dosya kapsamına sunulan faturalardan, … Dış Tic. Ltd. Şti.’nin; ” akaryakıt, kara araçları servis istasyonları, kargo, taşımacılık, nakliye ve danışmanlık alanlarında 2004 tarihlerinden itibaren … markasını kullandığı” gerekçesiyle, markaya dayalı olarak ticaret unvanının terkini talebinin yerinde olmadığına karar verilmişse de; dosya kapsamında bu şirketin ticaret sicil kaydı ve davalı …’in grup şirketlerinden olup olmadığına ilişkin kayıt bulunmadığı gibi, davalının bu şirketin önceye dayalı kullanımından hak elde edip edemeyeceği tartışılmadan ve bu hususta gerekçeye yer verilmeden davanın reddine karar verilmesi de yerinde olmayıp, mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, dosyanın davalı … bünyesindeki grup şirketlerin ticaret sicil kayıtlarının getirtilerek, iştigal alanlarının ve ticaret unvanlarının tescil tarihlerinin tespiti, bilişim uzmanı bilirkişinin bulunduğu yeni bir heyetten, davacı tarafın … markasının tanınmışlık iddiasının incelenmesi, davalının ticaret unvanının tescil tarih davalının internet sitesindeki kullanımlarının ve ticaret sicil kayıtlarının incelenerek rapor alınarak karar verilmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 03/11/2020 tarihli 2018/152 E. – 2020/288 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 66,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 23/02/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.