Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/383 E. 2023/75 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/383 Esas
KARAR NO: 2023/75 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2020
NUMARASI: 2020/64 E. – 2020/356 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin İsviçre Federal Ticaret Siciline kayıtlı ve İsviçre Saat Endüstrisine üye firmaların temsil yetkisi ve tüzel kişiliğini haiz üst birliği olduğunu, üyelerinin iktisadi menfaatlerini korumanın, özellikle fikri hakların ihlali ve haksız rekabetle mücadele etmenin ve gerekirse bu kapsamda üyelerinin menfaatlerini mahkemelerde savunmanın başlıca görevleri olduğunu, “…”/“…” kelimelerinin Türkçe karşılığının “İsviçre’ye ait/İsviçre menşeli/İsviçre” olduğu gibi, satın alınan saatin İsviçre saati olmasının bir kalite göstergesi de olduğunu, bu ve benzeri ibarelerin kullanımının saatler bakımından İsviçre saatlerine ve saat parçalarına hasredildiğini, ancak hal böyle iken, İsviçre saati üretmeyen ve İsviçre’de kayıtlı olmayan davalının, “…” ve “…” kelimelerini içerecek şekilde TPMK nezdinde marka tescil ettirdiğini, bu markaların tüketiciler nezdinde ürünün menşei, kalitesi ve niteliği hakkında karışıklık yarattığını, aldatıcı nitelikte olduğunu ve İsviçre Saat Endüstrisine mensup firmalar aleyhine haksız rekabet de teşkil ettiğini, davalı markalarının ek olarak ihtiva ettikleri kelime unsurlarının da oluşacak karışıklığı önlemediğini ve davalı markalarının tescilinde kötü niyet bulunduğunu iddia ederek, davalıya ait … ve … sayılı markaların hükümsüzlüğünü ve sicilden terkini ile davalı markaları veya iltibas yaratacak derecede benzeri ibarelerin kullanılmasının önlenmesi ve yasaklanmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin ortağı ve yetkilisi olduğu şirketler vasıtasıyla saat sektöründe çok çeşitli ürünleri ile sürekli büyüdüğünü ve lider bir saat firması ve markası olmaya çalıştığını, bu gaye ile hem ürün çeşidini ve hem de markalarını çeşitlendirdiğini, davaya konu markaları da bu amaçla tescil ettirdiğini, bu markalar altında saat üretip satmayı amaçladığını, halihazırda bu üretim için girişimlerde de bulunduğunu, müvekkilinin üreteceği saatlerde İsviçre saati olması için gereken şartları sağlayamayacağı ve İsviçre menşeili olmayan saatlerde bu markayı kullanacağı yönündeki bir iddianın hiçbir somut veriye dayanmadığını, her ne kadar İsviçre saatleri saat sektöründe öncü konumda olsalar da, “saatin” İsviçre ile özdeşleşmiş olduğunun, onun adı ile birlikte anılır olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, bugün tüketicilerin nezdinde çok popüler olan ve çok satılan çok sayıda ülkeye ait markaların bulunduğunu ve müvekkilinin daha kullanmadığı bir markanın haksız rekabet teşkil ettiği iddiasının ispata muhtaç olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 29/12/2020 tarihli 2020/64 E. – 2020/356 K. sayılı kararıyla; “…Davacının davasının KISMEN KABULÜNE, davalı adına tescilli … tescil nolu markanın tescilli olduğu 14.sınıftaki tüm emtialar yönünden; davalı adına tescilli … tescil nolu markanın ise tescilli olduğu 14.sınıftaki “saatler ve zaman ölçme cihazları(kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil)” emtiaları ve 35.sınıfta kapsadığı “saatler ve zaman ölçme cihazları(kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil) ürünlerin müşterilerin elverişli bir şekilde görmesi ve satın alınması için bir araya getirilmesi hizmetleri ” yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, Davalının bu markaları hükümsüz kılınan emtialar ve hizmetler yönünden kullanmasının önlenmesine, Fazlaya dair taleplerin reddine,” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davacının dava açma ehliyetinin bulunup bulunmadığının denetlenmesi gerektiğini, davacının dava dilekçesinde, davacının İsviçre Saat Endüstrisi Federasyonu olduğunu ve dilekçe ek-3 olarak sunduğu delillerde de bu hususun görüldüğünü ifade etmişse de, ek-3 belgelerin tamamının yabancı dilde olduğunu Türkçe’ye çevrilmesi gerektiğini, sunulan belgelerin ise internet sitesinden alınan çıktılar olduğunu, resmi kurum kayıtlarının Türkçe’ye çevrilmesi gerektiğini, mahkemenin denetim yapmadığını.-Davacının yabancı dildeki delillerinin Türkçe’ye çevrilmediğini. -Mahkeme kararının bilirkişi raporuna dayandırıldığını ancak rapordaki tespit ve sonuçların hatalı olduğunu, raporda ” müvekkilinin markalarının İsviçre menşeli saatler için belirlenen kriterleri taşımadığını, müvekkilinin saat üreten ve satan bir firma olduğunu ve fakat İsviçre menşeli saat ürettiği yada üreteceği hususunda bir delil olmadığını, müvekkilinin bu markalarla İsviçre saatlerinin tanınırlığından, uzun süre üretim yapan saat üreticilerinin yarattığı uluslararası kalite, garanti ve güvenden haksız istifade edeceğine dair kanaate ulaştığını” ifade edilmişse de, ifade edilen kanaatlerin soyut, sübjektif görüş şeklinde olduğunu, somut dayanağının bulunmadığını, müvekkilinin yüksek maliyet nedeniyle İsviçre saatleri yapamayacağına dair görüş içeren raporun, hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bilirkişinin yüksek maliyeti nedeniyle, müvekkilinin İsviçre saati yapamayacağını biliyorsa raporda bunlara da yer vermesi gerektiğini, bu görüşün kabul edilmesi halinde ülkede hiç kimsenin İsviçre menşeili saat üretme imkanı kalmayacağını, müvekkilinin ülkemizin önemli bir saat markası haline geldiğini, 400 civarı satış noktasında saatlerinin satıldığını, markayı yedekleme, ticaretini yapma amacının da bulunmadığını, müvekkilinin bu markaları tescil ettirirken, davacının markasını kullanmasını engellemek, ürünlerini satmasını engellemek, davacı ile haksız rekabete girmek gibi bir amacının da bulunmadığını, müvekkilinin “…” “…” markaları altında faaliyet gösteren, bu markaları Türkiye’de tanıtmış ve büyük bir pazar payına sahip bir saat firması olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak, duruşma açılarak yeniden bilirkişi raporu alınmasını, davanın reddine talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesine cevabında; Dava konusu “…” ve “…” markalarının, tüketiciler nezdinde ürün menşei, niteliği ve kalitesi hakkında karışıklık yarattığından ve aldatıcı nitelikte olduğundan, dava konusu anılan markaların 6769 Sayılı SMK 5/1-f maddesi uyarınca tescillerinin hukuka aykırı olduğunu hükümsüzlük ve sicilden terkin kararının isabetli olduğunu, … tescil no.lu “…” markasının münhasıran saat endüstrisi ile tanınan İsviçre’nin İngilizce karşılığı olan “…” ibaresini içerdiğini, menşe olarak doğrudan İsviçre’ye gönderme yaptığını, … tescil no.lu “…” markasının münhasıran özellikle saat endüstrisi ile tanınan İsviçre’ye ait / İsviçreli anlamına gelen “…” ibaresini içerdiğini, menşe olarak doğrudan İsviçre’ye gönderme yaptığını, davaya konu markaların ek olarak içerdiği kelime unsurunun da tüketiciler nezdinde oluşacak karışıklığı engelleyecek niteliğe sahip olmadığını, İsviçre’nin saat endüstrisi alanında dünyaca tanınan, bilinen bir ülke olduğunu, “…”, “…” ve benzeri ibarelerin kullanımının, İsviçre Federal Konseyi tarafından özel şartlara bağlandığını, bu kapsamda, “…”, “…” ibaresinin, özellikle saatler bakımından coğrafi işaret/mahreç işareti olarak, İsviçre’de Markalar ve Menşe İşaretleri Hakkındaki Federal Yasa, İsviçre Federal Konseyi’nin 01.01.2017 tarihi itibariyle revize edilmiş olan 23 Aralık 1971 tarihli düzenlemesi, TRIPS Sözleşmesi vd. uluslararası anlaşmalar aracılığı ile kullanımının İsviçre menşeli ürünlere hasredilen bir işaret olup, anılan uluslararası anlaşmalara taraf olan ülkemizde de korunmaya müstahak olduğunu, İsviçre Federal Konseyi tarafından Markaların Korunmasına dair 28.08.1992 tarihli İsviçre Federal Kanunu’nun 50. maddesi doğrultusunda ihdas edilen “…” veya “…” İbarelerinin Saatler Üzerinde Kullanımına İlişkin Düzenleme’nin 3. Maddesinde bu ibarelerin yada bu ibarelerle karıştırılabilecek ibarelerin münhasıran İsviçre Saatleri yada saat parçalarında kullanılabileceğinin düzenlendiğini, düzenlemenin 1. Maddesinde İsviçre Saatinin tanımlandığını ve bulunması gereken özelliklerin yer aldığını, davalı marka sahibinin ürünlerinin İsviçre Saati için aranan şartları sağladığını ispatlayamadığını, davalı markalarındaki …, …, … MADE gibi ibarelerin saat ve benzeri emtialar yönünden sahip oldukları ünden haksız faydalanmaya yol açacağını, 2018 tarihli davalının … markasında “… menşeili saatler” şeklinde bir ayrıma gidilmiş olmasının (TPMK’nın eşya listesini yeniden düzenlediği anlaşıldığını), SMK md. 5/1-f bendi anlamında yanıltıcılığı ortadan kaldırmayacağını, markanın münhasıran İsviçre menşeili saatte kullanılacağı yönünde kesinlik olmadığını, markaların halkı yanıltacak marka özelliği taşıdığını, gerek mahkeme, gerekse TPMK kararlarının aynı yönde olduğunu, TPMK’nın itirazları üzerine …, … ibareli markaların reddine karar verdiğini, davalı ve markaların kötüniyetli olduğunu, müvekkili İsviçre Saat Endüstrisi Federasyonu’nun İsviçre Federal Ticaret Siciline kayıtlı, İsviçre Saat Endüstrisine dahil üye firmaların temsil yetkisi ve tüzel kişiliğini haiz üst birlik olup Tüzüğünün tercümesinin dosyaya sunulduğunu, asli delillerinin de Türkçe olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya arasında bulunan Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtları incelendiğinde; … sayılı “…+Şekil” ibareli markanın, 14, 18, 25 ve 35. Sınıflarda 21/09/2017 tarihinden itibaren, … sayılı ” …” ibareli markanın, 14. Sınıfta “… menşeili saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil)” emtialarında 11/04/2018 tarihinden itibaren 10’ar yıl müddetle davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince alınan 03/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda; davalı adına TPMK nezdinde tescilli … nolu ” … + Şekil” ve … nolu ” … ” markalarının, 14. sınıfta tescilli oldukları saatler ve ilgili emtialar bakımından SMK m.5/f.1, (f) bendi kapsamında “halkı yanıltacak marka” olarak kabul edilebilecekleri, davalı markalarının tescilinde kötü niyet bulunup bulunmadığı konusundaki takdirin tamamen Mahkemeye ait olduğu ve davacının dava konusu markaların kullanımının önlenmesi talebine itibar edilebileceği beyan edilmiştir.
G E R E K Ç E: Marka hükümsüzlüğü ve davalı markaları veya iltibas yaratacak derecede benzeri ibarelerin kullanılmasının önlenmesi ve yasaklanmasınına ilişkin davada, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne, davalı adına tescilli … tescil nolu “… ” ibareli markanın, tescilli olduğu 14.sınıftaki tüm emtialar yönünden; davalı adına tescilli … tescil nolu ” …+Şekil” ibareli markanın ise tescilli olduğu 14.sınıftaki “saatler ve zaman ölçme cihazları(kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil)” emtiaları ve 35.sınıfta kapsadığı “saatler ve zaman ölçme cihazları(kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil) ürünlerin müşterilerin elverişli bir şekilde görmesi ve satın alınması için bir araya getirilmesi hizmetleri ” yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalının bu markaları hükümsüz kılınan emtialar ve hizmetler yönünden kullanmasının önlenmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince, istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ile kamu düzeniyle ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece davacının dava açma ehliyetinin bulunup bulunmadığının denetlenmediğini, sunulan belgelerin yabancı dilde olduğunu ileri sürmüşse de, davacı vekilinin delil listesi ekinde davacı “İsviçre Saat Sanayisi Federasyonu’na ait Tüzüğün” noter tasdikli Türkçe tercümesini ibraz ettiği, sunulan Tercüme belgeden 2. Madde de; davacının tüm İsviçre Saat Sanayisinin temsilcisi olduğu, 3-h maddesinde ise “Fikri Mülkiyet Hakları ile ilgili ihlallere, haksız rekabete ve özellikle tıpatıp kopyalara karşı etkili biçimde mücadele vermenin” Federasyonun amaçları arasında sayıldığı anlaşılmıştır. Davacı tarafça dosyaya marka tescillerine karşı itiraz üzerine verilen TPMK kararları ve Mahkeme kararlarının emsal olarak sunulduğu, sunulan kararlardan ve davacı Federasyon Tüzüğü içeriğinden hükümsüzlük davası açmak yönünden davacı sıfatı ve hukuki yararının bulunduğu anlaşılmakla, davacının sıfatına yönelik istinaf başvurusunun yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, bilirkişi raporuna itirazlarını ileri sürdüğü anlaşılıyorsa da; mahkemece alınan bilirkişi raporunda, İsviçre saatlerinin tüm dünyada kalite ve güvenirlikle özdeşleştiği, “… Made” (İsviçre yapımı) yazısı bulanan saatlerin kalite-garanti sembolü olduğunun bilindiğinin, markaların hitap ettiği tüketici nezdinde, markalardaki … ve … MADE ibarelerinin, tüketicilerin saatin menşeinin İsviçre olduğu yönünde bir yanılgıya kapılmalarına neden olacağının açıklandığı, rapora yönelik itirazların yerinde olmadığı, ilk derece mahkemesince de, davalı markalarındaki …, … MADE ve … ibarelerinin, hükümsüzlüğe karar verilen markaların tescil edildiği 14.2. Sınıftaki, “Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil).” emtiası ile 35. Sınıf “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için, Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil). mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetler sınıfında, 6769 Sayılı SMK 5/1-f maddesinde düzenlenen ve mutlak red sebebi olan “Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretlerden” olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davacının taraf olduğu marka hükümsüzlüğüne ilişkin davalarda, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nce verilen emsal kararlarda da, … ibaresinin yanıltıcı işaret olduğu yönünde kararlar verildiği (bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin “…+Şekil” markasının terkini talepli davada verilen 13/10/2022 tarihli 2021/2702 E-2022/6973 K sayılı kararı, “…+ Şekil” ibareli markanın terkini talepli davada verilen 13/09/2022 tarihli 2021/1701 Esas- 2022/5808 Karar sayılı kararı) anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 54,40 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 19/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.