Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/38 E. 2022/2061 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/38 Esas
KARAR NO: 2022/2061
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/10/2020
NUMARASI: 2018/490 E. – 2020/175 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Manevi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 07/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; “…” markasının kullanım hakkına sahip olduğunu, davalının, anılan markayı aleni bir şekilde, tescilsiz, izinsiz, lisanssız olarak tabelada, kapı girişlerinde, giydirilen reklamlarda, kartvizitlerde kullanarak bir haksız fiile sebebiyet verdiğini, marka haklarının hem maddi, hem de manevi anlamda zarara uğramakta olduğunu, davacının Kadıköy / İstanbul adresinde uzun yıllardır gelinlik sektöründe iş yaptığını, davalının Ümraniye / İstanbul adresinde yine gelinlik sektöründe tescilli markayı aleni bir şekilde kullanarak haksız fiile sebebiyet verdiğini, marka hakkına tecavüz edildiğini belirterek, davalının haksız ve hukuka aykırı olarak marka kullanımının öncelikle tedbirin durdurulması, tespiti, marka hakkına tecavüzün önlenmesini, bununla beraber maddi tazminat ve markanın yıpranmasına sebebiyet verilmesinden hareketle, fazlaya dair talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla, uğradığı maddi zararların giderilmesi amacıyla, yoksun kalınan kazancın bilirkişi marifeti ile tespit edilerek, ihlal tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte şimdilik 30.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesini, söz konusu ihlalin davacının sektördeki itibarı üzerinde yarattığı olumsuz etkilerin giderilmesi amacıyla ihlal tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte 40.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini, yargılama sonucunda, el konulacak tabela, reklam görselleri, kartvizit v.b. materyallerin imhasını, kesinleşecek ilamın, masrafı davalı tarafça karşılanmak üzere, en az bir ulusal gazete ve sektörel süreli yayında ilanını talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamış, davalı asil 21.05.2015 tarihli celsede; davayı kabul etmediğini, eşinin ismi … olduğu için bu ismi kullandıklarını, şu anda … adı altında marka tescilinin mevcut olduğunu, tabeladan da davaya konu olan markayı kaldırdıklarını, bu nedenle iddiaları kabul etmediklerini beyan etmiştir.
MAHKEME KARARI (2015/36 Esas): İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 21/02/2017 tarih ve 2015/36 Esas – 2017/26 Karar sayılı kararıyla; “Davacının markasının terzilik hizmetlerini kapsayan 40.sınıfta kayıtlı olduğu davalının da gelinlik tasarımı ve satışı yaptığı benzer faaliyette bulunulduğu anlaşılmışsa da , davacının tescilli” …” … markasının baskın unsuru “…” ibaresinin pembe renkte el yazısı formunda italik olarak yazıldığı , davalının işyerinin tabelasında da Siyah zemin üzerine beyaz renkle italik olarak ve el yazısı formunda ” … ” ibaresi devamında da düz formda “…” ibaresinin yazıldığı anlaşılmışsa da … isminin yaygın olarak kullanılan bir kadın ismi olduğu , davacının markasının baskın unsurunun ” …” ibaresi olduğu ,ek unsur olarak getirilen ve düz formda büyük harflerle yazılan “…” ibaresinin moda alanında sıkça kullanılan bir terim olduğu, davacının kendisine yaygın olarak kullanılan bir kadın ismini baskın unsurlu ve yanında ayırtedicilik sağlamayan moda terimini marka olarak seçtiği, davalının tabelasındaki işletme adı olarak kullanımının farklı renkte yazı stili ile ( her ne kadar el yazısı konumunda ve italik olarak yazılmışsa da yazı stilinin ve fontunun birebir aynı olmadığı ) yazıldığı ,aynı sektörde faaliyette bulunsalarda davacının işletmesinin Kadıköyde ,davalının işletmesinin ise Ümraniye de bulunduğu ,davacının markasının geniş çapta tanınmış olduğunun ve , davalı tarafça bilinerek tanınmışlığından istifa etmek üzere “…” işletme adı ile faaliyette bulunulduğunun ispatlanamadığı,davacı markası ile davalı kullanımının faaliyet alanının hitap ettiği müşteri kitlesi üzerinde karışıklığa yol açmayacağı ,kaldıki davalının dosya içine alınan nüfus kayıtlarından , çocuğunun annesi ve gayri resmi eşi olan … ın ismini ön ismini işletme adı olarak kullandığı , davacının tescilli markasını bildiği – bilmesi gerektiğinin ve davacı markasının tanınmışlığından istifade etmek üzere tabela ,kartvizitde kullanıldığının ispatlanamadığı davalının eşi adına tescilli markayı (marka 26.sınıfta tescillidir) tescil edildiği şekilde kullanmamasının davacı markasına tecavüz olarak değerlendirilemeyeceği, kanatına varılarak , markaya tecavüz bulunmadığı kanatına varılarak davanın reddine.” karar verilmiştir.
DAİREMİZ KARARI: Dairemizin 21.11.2018 tarih, 2017/2469 Esas, 2018/2493 Karar sayılı ilamı ile; “Her ne kadar ilk derece mahkemesi’nce yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de, İstanbul Anadolu FSH Ceza Mahkemesi’nce verilen 07.06.2016 tarih ve 2015/366 E., 2016/398 K.sayılı beraat kararının, “sanığın suçun unsurlarında hataya düştüğü ve markayı bilmediği, tabelayı indir diyen herkesin söylediklerine uyma zorunluluğunun bulunmadığı” gibi bir gerekçeye dayalı olduğu ve bu kararın gerekçesi ve niteliği itibariyle hukuk hakimini bağlamadığı, davalının gayri resmi eşinin adının da … olmasının davalıya, davacının tescilli markasının asli unsuru olan “…” ibaresini, davacı markasının yazım şekli dahi benzeterek kullanma hakkı vermediği, dava dışı … isimli kişinin, … no’lu markasının davalıya bir hak sağlamaması bir yana, gerek bu markanın danteller, nakışlar, fistolar, düğmeler, fermuarlar, yapma çiçekler, takma saçlar gibi dava konusu kullanımla ilgili olmayan bir kısım emtiayı içermesi, gerekse dava konusu kullanımın da bu markanın kullanımı olarak görülemeyecek olması karşısında, kullanımın hukuka uygun kullanım olarak görülemeyeceği, davalının sonradan ihlale son vermesinin de sonuca bir etkisinin bulunmadığı, bu durumda davalının kullanımının, davacı marka hakkına tecavüz oluşturduğu yönündeki davacı iddiası nedeniyle maddi zarar hesabı yönünden davacının rapora itirazda bulunduğu da dikkate alınarak, iddia olunun maddi zarar konusunda ilk derece mahkemesi’nce ek araştırma yapılması gerektiği, dosyada mevcut bilirkişi raporunun, davacının, “tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, marka sahibinin, markanın kullanılması ile elde edebileceği gelir” biçimindeki yoksun kalınan kazanç hesaplama tercihine uygun olmadığı, bu hususun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi anlamında bir eksiklik olduğu gözetilerek, Mahkeme kararının kaldırılmasına” karar verildiği anlaşılmıştır.
MAHKEME KARARI (2018/490 Esas) İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 15/10/2020 tarihli 2018/490 Esas – 2020/175 Karar sayılı kararıyla; “…Davacı adına tescilli “…” markası ile karışıklığa neden olacak derecede benzer olan “…” ve ” …” markalarının davalıya ait iş yerinin tabelasında ve iş evrakında aynen kullanıldığı, davalının gelinlik dikimi ve satımı hizmetleri konusunda faaliyet gösterdiği, davacının markasının da bu hizmetler için tescilli olduğu, bu nedenle her iki tarafın da hitap ettiği ortalama tüketicinin markaları karıştırma ihtimali bulunduğu, davalının bu marka üzerinde hiç bir yasal hakkının mevcut olmadığı, dava dışı … adına tescilli markaya dayanarak hak iddia edemeyeceği gibi, … adına tescilli markanın ,”…” olarak tescilli olduğu, davalının kullanımının bu markadan farklı olduğu, …’ın markasının gelinlik dikimi ve terzilik hizmetleri için tescilli de olmadığı, bu nedenle davalının eyleminin davacıya ait markaya tecavüz niteliğinde olduğu, ceza mahkemesinin davalı hakkında verdiği beraat kararının gerekçesine göre bu kararın mahkememizi bağlamayacağı anlaşılmıştır. Davacı tarafı marka hakkına tecavüz edilmesi nedeniyle 556 sayılı KHK’nin 62. maddesi uyarınca tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün giderilmesini, maddi ve manevi zararının tazminini, kararın ilan yoluyla kamuya duyurulmasını talep edebilir. Davacı bu madde kapsamında talep ettiği maddi tazminatın 556 sayılı KHK’nin 66/2-a maddesi uyarınca marka hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, marka sahibinin markanın kullanılması ile elde edebileceği muhtemel gelire göre hesaplanmasını talep etmiş, bu talep uyarınca her iki tarafın ticari kayıtları incelenerek düzenlenen ikinci bilirkişi raporu ile ek raporda davacının 2.111,63 TL daha az kar elde etmiş olduğu yönünde görüş bildirilmiş, davacı tarafça en son alınan ek rapora itiraz edilmediğinden, davalı yararına kazanılmış hak doğmuştur. Tüm bu nedenlerle, davacının maddi zararının 2.111,63 TL olduğu, davalının kastının yoğunluğu, tarafların ticari hacimleri ve cirolarına göre 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin de hakkaniyete uygun olacağı anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine.” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davacı ile müvekkilin markalarının teknik ve tasarım yönünden farklı olduğunu, davacıya ait … başvuru numaralı 40. Emtia sınıfında marka tescil bilgilerini ve marka şeklini içeren başvuru ile, davalı tarafından eşine ait olan … Tescil numaralı marka tescil bilgileri ile marka logoları arasında; … özel ismi dışında hiçbir benzerlik ve yakınlık bulunmadığını, iltibasa yol açma ihtimalinin bulunmadığını, Davacı ve davalının markalarının internet ortamında aratıldığında dahi tamamen ayrı ve farklı reklamların çıktığını, internet ortamında da iltibasın ihtimal dahilinde olmadığının dosyaya sunulan bilirkişi raporunda açıklandığını, Müvekkil tarafından kullanıldığı iddia edilen … ifadesinin dahi kullanımında iltibasa yer verme ihtimalinin olmadığını, zira anılan bu ifadenin Türkçesi ısmarlama anlamına geldiğini ve birçok marka tarafından kullanıldığını, Davacı ile müvekkilin işyerleri aynı kitlenin alışveriş yapmayacağı semtlerde olduğunu, müvekkilin Ümraniyede yer alan işyeri ile davacının Kadıköyde yer alan işyerleri arasında, aynı müşteri portföyünün alışveriş edemeyeceği kadar mesafe bulunduğun gibi iki semtin hitap ettiği müşteri kitlesinin de farklı olduğunu, … isminin müvekkilin çocuğunun annesi 15 yıllık eşi olan kişinin ismi olduğunu, davacının Kadıköydeki gerçek kişi basit usulde ticari faaliyette bulunan dükkânından müvekkilin haberdar olmadığını, davacının piyasada tanınmış marka seviyesinde tanınmışlığının olmadığını, Tarafların hizmet verdikleri sektörler TPE nezdinde farklı sınıflandırıldığını, davacı ile davalı aynı sektörde hizmet vermelerine karşın TPE nezdinde farklı sınıflarda kayıtlı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava; marka haklarına tecavüzün tespiti, durdurulması ve maddi – manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “..-Davanın kısmen kabulüne, Davalının davacıya ait … tescil numaralı ‘…’ markasının davalı tarafından işyeri tabelasında ve iş evrakında izinsiz kullanılmak suretiyle davacının marka haklarına tecavüz ettiğinin tespitine, – Markaya tecavüzün önlenmesine, -Davalıya ait davaya konu markayı içeren tabela, reklam görselleri, kartvizit vb materyallere el konulmasına, karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle imha edilmelerine, -2.111,63 TL maddi tazminatın 13/01/2015 tarihinden itibaren işletilecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -Karar kesinleştiğinde masrafı davalı tarafça karşılanmak üzere hüküm özetinin en az bir ulusal gazetede ve sektörel süreli bir yayında ilanına, -Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, ” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davanın reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair Dairemizin 21.11.2018 tarih, 2017/2469 Esas, 2018/2493 Karar sayılı ilamının yukarıda ayrıntısına yer verilen gerekçesi de dikkate alındığında; davacı adına tescilli ‘ …’ markası ile karışıklığa neden olacak derecede benzer olan ‘…’ ve ‘… ‘ markalarının davalıya ait iş yerinin tabelasında ve iş evrakında aynen kullanıldığı, davalının gelinlik dikimi ve satımı hizmetleri konusunda faaliyet gösterdiği, davacının markasının da bu hizmetler için tescilli olduğu, ortalama tüketicinin markaları karıştırma ihtimali bulunduğu, davalının dava dışı … adına tescilli markaya dayanarak hak iddia edemeyeceği gibi, … adına tescilli markanın ,”…” olarak tescilli olduğu bu markadan farklı şekilde kullandığı, …’ın markasının gelinlik dikimi ve terzilik hizmetleri için tescilli de olmadığı, bu nedenle ilk derece mahkemesi tarafından davalının eyleminin davacıya ait markaya tecavüz niteliğinde olduğunun tespitiyle markaya tecavüzün tespiti, önlenmesi ve kaldırılmasına karar verilmiş olması isabetlidir. Mahkemece denetime elverişli bilirkişi raporu uyarınca 2.111,63 TL maddi tazminata ve dosyaya yansıyan deliller uyarınca 5.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesinde de usule aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yargılaması yönünden davalıdan alınması gereken 485,80 TL harçtan, peşin alınan 121,45 TL harcın mahsubu ile bakiye 364,35 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/12/2022