Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/376 E. 2021/2276 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/376 Esas
KARAR NO: 2021/2276 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/10/2020
NUMARASI: 2019/629 E., 2020/521 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 30/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi …’nın 25/02/2014 tarihinde tek taraflı olarak meydana gelen kazada … plakalı araçta yolcuyken vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak davacı eş ve çocuğun kaldığını, kaza sonrası davalıya başvurulmuş ise de kısmi ödeme aldıklarını, ancak mahkemenin yaptıracağı hesaplamada da görüleceği üzere bu tutarın düşük olduğunu, ayrıca …’nın mental özürlü olduğundan hesaplamanın bu yönüyle de yapılması gerektiğini belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili … için 14.541,45 TL destek tazminatı ile 800 TL sigorta tahkim komisyon masrafı, davacı … için ise 17.529,37 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 1.779 TL olmak üzere toplam 34.649,82 TL’nin kaza tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 15/12/2016 tarihli dilekçesiyle davacı … yönünden davasını ıslah etmek suretiyle 47.226,18 TL’nin tahsilini istemiştir. Davalı vekili, araçta yolcu bulunan ve yaralanan bir başka şahsın müvekkili aleyhine Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde destekten yoksun kalma talepli dava açtığını, bu davaların birleştirilmesi gerektiğini, müvekkilinin yaptırdığı aktüer hesabı sonucunda 47.716,00 TL destek tazminatını 08/05/2014 tarihinde davacı tarafa ödediğini, dolayısıyla müvekkilinin sorumluluğunun kalmadığını, şayet esas hakkında yargılama yapılacaksa konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, olayda hatır taşımasının mevcut olduğunu, avans faizi istenilmeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece verilen 07/02/2017 tarihli karar ile, dava dışı sürücü …’in kazanın meydana gelmesinde % 100 kusurlu olduğu, davacıların murisinin kusursuz olduğu, davacı …’nın bakım ve gözetime muhtaç olmadığı, davacı … yönünden daha önce yapılan ödemenin zararını karşıladığı, davacı …’nın zararının ise 47.226,18 TL olduğu gerekçeleriyle davacı …’nın davasının reddine, davacı …’nın davasının kabulüne, 47.226,18 TL’nin davalıdan 02/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verildiği, kararın davalı … vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 08/11/2019 tarihli 2017/1843 Esas – 2019/2409 Karar sayılı ilamıyla; “Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir. Davacı davasını güvence hesabına yöneltmiştir. …, zarar görenlerin trafik kazası sonucunda uğramış olduğu zararları zorunlu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılar. …na başvurulabilecek haller 5684 Sayılı Kanunu’nun 14/2 ve … Yönetmeliğinin 9/1 maddesinde belirtilmiştir. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91-101.maddelerinde zorunlu mali mesuliyet sigortası düzenlenmiştir. Bu sigortanın amacı, trafik kazaları nedeniyle üçüncü kişilerin uğrayacakları zararların kolayca temin edilmesini sağlamaktır. Bu sigorta işletenin KTK’nun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere yapılmaktadır. KTK’nun 94.maddesinde “sigortalı aracı işletenlerin değişmesi halinde, devreden kişi 15 gün içinde sigortacıya duruma bildirmek zorundadır. Sigortacı, sigorta sözleşmesini durumun kendisine tebliği tarihi itibariyle 15 gün içinde fesh edebilir. Sigorta poliçesinin fesih tarihinden 15 gün sonrasına kadar geçerli olacağı” hükümlerine yer verilmiştir. Yine KTK’nun 95/2 maddesi gereğince sigortacının tazminat yükümlülüğünün azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin haller sigortacı tarafından üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceğinden, sigortacı zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesinin sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilecektir. Yine olay tarihini kapsayan zorunlu mali mesuliyet sigortası poliçesinin varlığı halinde sigortacı poliçenin iptal edildiğini, geçersiz olduğunu, bu nedenle sorumluluğunun bulunmadığını üçüncü kişilere karşı ileri süremez. ZMMS Genel Şartları C.4 maddesi “Sigorta sözleşmesi, sözleşmeye taraf olan sigortalıyı takip eder. Sigortalının değiştiği her durumda mevcut sözleşme değişim tarihi itibarıyla kendiliğinden sona erer ve ilgiliye gün esasına göre prim iadesi yapılır. Ancak, mevcut sözleşme sigortalının değiştiği tarihten itibaren onbeş gün süresince herhangi bir işleme gerek kalmaksızın ve prim ödenmeksizin yeni işleten için sözleşme yapılana kadar geçerlidir” şeklindedir. Bu açıklamalardan sonra somut olaya döndüğünde, yargılama sırasında davalı güvence hesabı kazaya karışan aracın sigortalı olduğunu ileri sürmüştür. Gerçekten de dosya içerisinde kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihi olan 25/02/2014 tarihini kapsayacak şekilde 26/02/2013 ve 26/02/2014 tarihleri arası için düzenlenmiş ZMMS sigorta poliçesinin bir fotokopisinin dava dosyasına sunulduğu görülmüştür. Öte yandan dava konusu aracın 07/01/2014 tarihli noterde düzenlenen araç satış sözleşmesi ile satıcı dava dışı … tarafından dava dışı alıcı …’e satıldığı, dosyada mevcut bulunan satış sözleşmesi fotokopisinden anlaşılmaktadır. Davalının isteği üzerine kendisine dava ihbar edilen … Sigorta şirketi vekili ihbara karşı sunduğu 04/01/2017 tarihli dilekçesinde; davanın esasının aydınlatılması için 07/01/2014 tarihli satış sözleşmesinin celbi gerektiğini, UYAP’a ihbar olunan olarak işlenerek davayı takip imkanının sağlanmasını, ayrıca cevap dilekçelerinin, bilirkişi raporlarının ve tüm delillerin taraflarına tebliği ile esasa ve sigorta teminatına ilişkin cevap haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini istemiştir. Bu durumda mahkemece davalı güvence hesabının kaza tarihinde geçerli bir trafik sigortası poliçesinin bulunduğuna dair savunması üzerinde durularak delillerin toplanması, geçerli bir sigorta poliçesinin varlığı halinde işleten değişikliğinin sigorta şirketine bildirilip bildirilmediği, sigorta poliçesi iptal zeyilnamesi olup olmadığı, yeni malik tarafından yeni bir sigorta poliçesi düzenlenip düzenlenmediği hususları araştırılarak, 2918 Sayılı KTK ve ZMMS Genel Şartları ile tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. (Bakınız emsal Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 2016/8017 Esas – 2019/2601 Karar) Hal böyle olunca davalı vekilinin istinaf taleplerinin kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçeleriyle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/02/2017 tarih, 2015/751 esas, 2017/54 karar sayılı kararının kaldırılmasına, yukarıdaki gerekçede belirtildiği üzere araştırma ve inceleme yapılıp tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmiştir. Dairemizin kaldırma kararından sonra … Sigorta AŞ’den gelen cevabi yazı ve bilirkişi raporunu gerekçe yapılarak her ne kadar ZMMS poliçesi var ise de, bu poliçenin muhatabının aracın önceki sahibi … olduğu, poliçe ilişkisinin sona erdiği, satış sonrası azilname ve yeni bir poliçe veya fesih ihbarı yapılmadığı, oysa aracın 07/01/2014’te …’e satıldığı, bu durumda poliçenin geçerliliğinden bahsedilemeyeceği, dolayısıyla davalı … Hesabı’nın davacının zararından sorumlu olduğu gerekçeleriyle davacı … yönünden verilmiş olan mahkememizin 07/02/2017 tarih, 2015/751 Esas, 2017/54 karar sayılı kararı bu davacı yönünden istinaf edilmeksizin kesinleşmiş olduğundan bu davalı yönünden hüküm oluşturulmasına yer olmadığına, davacı …’nın davasının kabulüne, 47.226,18 TL nin 02/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, kararı davalı … vekili istinaf etmiştir. Davalı … vekili istinafında, kazaya sebebiyet veren ve sigortasız olduğu iddia edilen … plakalı aracın kaza tarihini kapsar şekilde ZMMS bulunduğundan davanın müvekkili yönünden reddi gerektiğini, KTK’nun 94.maddesi gereğince sigortalı aracın işleteninin değişmesi halinde satıcının 15 gün içinde sigortacıya durumu bildirmesinin zorunlu olduğu, sigortacının ise devir işleminin kendisine tebliğinden itibaren 15 gün içinde sözleşmeyi fesh edebileceğini, aracın sigortasının sigortacının fesih tarihinden itibaren 15 gün süre ile geçerli olduğunu, aracın kaza tarihinden önce satılmış olmasına rağmen satıcının bu durumu sigortacısına bildirmediğine söz konusu poliçenin iptal edilmeyerek geçerliliğini koruduğunu, poliçenin kaza tarihinde geçerli olduğunu, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, Yargıtay 17 HD’nin 2013/16988 Esas – 2015/3500 Karar ve 11 HD’nin 2013/13572 E. – 21709 K., 17 HD’nin 2012/3667 E. – 2013/2231 K, 2013/3227 E. – 2013/3492 K., 2011/7919 E. – 2012/6804 K., 2008/1576 E. – 4536 K.sayılı ilamlarının da bu yönde olduğunu, aksi durumun kabulü halinde ise müterafik kusur indirimine girilmeksizin hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, müteveffanın araçta yolcu olup gerekli önlemleri aldığı hususunun davacı tarafından ispatlanamadığı, olayda TBK’nun 52.maddesinin uygulanması gerektiğini, ayrıca hatır taşıması indirimi yapılmaksızın hüküm kurulmasının da hatalı olduğunu, müteveffanın araçta hatır için taşındığı hususunda belgelerin dosyada mevcut olduğunu, müteveffanın taşıma karşılığında herhangi bir ücret ödemediğini, gerek müterafik kusur gerekse hatır taşıması indirimi yapıldıktan sonra müvekkili tarafından yapılan ödemenin güncellenerek tenzil edilmesi gerekirken aksi yönde hesaplanarak hüküm kurulmasının doğru olmadığını, Yargıtay 17. HD’nin kararlarının bu yönde olduğunu bildirmiştir. Hazırlık soruşturması sonunda araç sürücüsü ölü … hakkında takipsizlik kararı verildiği görülmüştür. Dosyaya sunulan makbuz ve ibraname başlıklı belge içeriğinde … için 38.398,00 TL, … için 9.318,00 TL olmak üzere toplam 47.716,00 TL’nin 05/05/2014 tarihinde vekillerine ödendiği, vekilin ise fazlaya dair her türlü dava hakkı saklı kalmak kaydıyla ibranameyi imzaladığı görülmüştür. Olayla ilgili düzenlenen 25/02/2014 tarihli trafik kazası tutanağında araçta yolcu olan … ile sürücü …’in vefat ettiği, 3 kişinin yaralandığı, kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsünün KTK’nun 51/1-a maddesindeki kuralı ihlal ettiğinden kusurlu olduğunun belirtildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan ve 09/11/2016 tarihinde sunulan iki kişilik bilirkişi raporunda davanın meydana gelmesinde sürücünün % 100 oranında kusurlu olduğu, davacıların murisi müteveffa yolcu …’nın olayda kusursuz olduğu, davacı …’nın öz bakımını yapamayacak ve çalışamayacak kadar engelli olup olmadığının tespiti gerektiği, adı geçenin muhtaç olmadığı kabul edilirse davalı tarafından yapılan ödemenin zararını karşıladığı, …’nın nihai zarardan sonra ödeme düşüldükten sonra kalan zararının 47.226,18 TL olduğu, …’nın bakım ve gözetime muhtaç olduğunun kabulü halinde ise kalan zararının 26.715,44 TL olduğu, …’nın zararının ise 29.215,12 TL olduğu yolunda görül bildirildiği görülmüştür. Davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz ettiği görülmüştür. Yargılama sırasında dosyaya sunulan trafik sigorta poliçesinin incelenmesinde 26/02/2013- 26/02/2014 tarihlerini kapsadığı, poliçenin 26/02/2013 tarihinde … Sigorta A.Ş acentesi tarafından düzenlendiği görülmüştür. Dosyada fotokopisi bulunan 07/01/2014 tarihli araç satış sözleşmesinin incelenmesinde satıcının …, alıcının ise … olduğu, satış konusu aracın ise … plakalı olduğu görülmüştür. Dairemiz kaldırma kararından sonra mahkemece, … Sigorta AŞ’ye yazı yazılmış, gelen cevabi yazıda … plakalı aracın trafik poliçesinin gönderildiği, poliçede herhangi bir ek bulunmadığının bildirildiğini, yazı ekindeki poliçenin incelenmesinde 26/02/2013 – 26/02/2014 tarihlerini kapsadığı, sigorta ettirenin dava dışı … olduğu görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatına ilişkindir. Dava dosyasında daha önceden davanın … yönünden kabulüne dair verilen karar istinaf incelemesi için Dairemize gelmiş, Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonunda davalı tarafça kazaya karışan aracın sigortalı olduğu hususunun ileri sürüldüğü, bu hususun araştırılarak geçerli bir sigorta poliçesinin varlığı halinde işleten değişikliğinin sigorta şirketine bildirilip bildirilmediği, sigorta poliçesi iptal zeyilnamesi olup olmadığı, yeni malik tarafından yeni bir sigorta poliçesi düzenlenip düzenlenmediği hususları araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verildiği görülmüştür. Davacı taraf iş bu davayı …’na yöneltmiştir. … zarar görenlerin trafik kazası sonucunda uğramış olduğu zararları zorunlu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılar. …’na başvurulabilecek haller 5684 Sayılı Kanun’un 14/2 ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9/1 maddesinde belirtilmiştir. Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası’nın amacı trafik kazaları nedeniyle üçüncü kişilerin uğrayacakları zararların kolayca temin edilmesine yöneliktir. Bu sigorta işletenin KTK’nun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere yapılmaktadır. KTK’nun 94.maddesinde “sigortalı aracı işletenlerin değişmesi halinde, devreden kişi 15 gün içinde sigortacıya duruma bildirmek zorundadır. Sigortacı, sigorta sözleşmesini durumun kendisine tebliği tarihi itibariyle 15 gün içinde fesh edebilir. Sigorta poliçesinin fesih tarihinden 15 gün sonrasına kadar geçerli olacağı” hükümlerine yer verilmiştir. Yine KTK’nun 95/2 maddesi gereğince sigortacının tazminat yükümlülüğünün azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin haller sigortacı tarafından üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceğinden, sigortacı zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesinin sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilecektir. Yine olay tarihini kapsayan zorunlu mali mesuliyet sigortası poliçesinin varlığı halinde sigortacı poliçenin iptal edildiğini, geçersiz olduğunu, bu nedenle sorumluluğunun bulunmadığını üçüncü kişilere karşı ileri süremez. ZMMS Genel Şartları C.4 maddesi “Sigorta sözleşmesi, sözleşmeye taraf olan sigortalıyı takip eder. Sigortalının değiştiği her durumda mevcut sözleşme değişim tarihi itibarıyla kendiliğinden sona erer ve ilgiliye gün esasına göre prim iadesi yapılır. Ancak, mevcut sözleşme sigortalının değiştiği tarihten itibaren onbeş gün süresince herhangi bir işleme gerek kalmaksızın ve prim ödenmeksizin yeni işleten için sözleşme yapılana kadar geçerlidir” şeklindedir. Somut olay bakımından yapılan değerlendirmeye gelince; davalı taraf kazaya karışan aracın sigortalı olduğunu ileri sürmüştür. Dosya içinde mevcut bulunan sigorta poliçesinde kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihi olan 25/02/2014 tarihini kapsayacak şekilde 26/02/2013 ve 26/02/2014 tarihleri arası için düzenlenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim, Dairemizce de istinaf aşamasında bu husus Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’nden sorulmuş, gelen cevabi yazı ekinde sigorta poliçesinin … Sigorta Şirketi tarafından belirtilen tarihleri kapsar şekilde düzenlendiği görülmüştür. Öte yandan her ne kadar kazaya karışan araç kazadan önce dava dışı … tarafından dava dışı alıcı …’e 07/01/2014 tarihinde düzenlenen noter satış sözleşmesiyle satılmış ise de; mahkemece dava dışı … Sigorta Şirketi’ne sorulan soruya verilen 11/02/2020 tarihli cevabi yazıda, sigorta poliçesinin ekte sunulduğu belirtilerek poliçede herhangi bir ek bulunmadığının belirtildiği görülmüştür. Buna göre Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın C.4maddesi gereğince poliçenin münfesih olduğu hususu ispatlanamamıştır. Dolayısıyla kaza tarihinde geçerli bir sigorta poliçesi bulunduğundan davalı …na husumet yöneltilemeyecektir. Davalı vekilince sunulan 04/12/2020 tarihli beyan dilekçesi ekinde Adana BAM 3. HD’nin 2019/2349 E. – 2020/1516 K.sayılı ilamının içeriğinden … plakalı aracın kaza tarihini de kapsar şekilde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının bulunduğu ve poliçenin geçerli olduğu, iptal edildiğine dair belge bulunmadığı, …nın ödeme yapmakla yükümlü olmadığı bir tazminatı ölenin yakınlarına ödediği, kaza tarihi itibariyle … Sigorta Şirketi’nin sorumluluğunun devam ettiği gerekçeleriyle Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin vermiş olduğu 2015/686 E. – 2019/875 K.sayılı kararına yönelik istinaf istemini esastan kesin olarak reddettiği, buna göre kaza tarihi itibariyle geçerli bir trafik sigorta poliçesinin bulunduğunun kesinleşmiş istinaf kararıyla da sübuta erdiği anlaşılmıştır. Mahkemece açıklanan bu hususlar gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekmiştir. Mahkemece verilen ilk 07/02/2017 tarihli 2015/751 E. – 2017/54 K.sayılı kararda davacı …’nın açtığı davanın reddine karar verildiği, bu davacı yönünden kararın istinaf edilmediği, kararı sadece davalı vekilinin istinaf ettiği, buna göre davacı …’nın açtığı dava yönünden verilen red kararının kesinleştiği gözetilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 06/10/2020 tarihli 2019/629 E. – 2020/521 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, a-Davacı … tarafından açılan davanın reddine dair ilk derece mahkemesince verilen karar kesinleşmiş olduğundan bu davacı yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, b-Davacı … tarafından açılan davanın husumetten REDDİNE, 2-İlk derece yargılaması yönünden; a-Peşin olarak yatırılan 560,00 TL Islah Harcı ve 118,35 TL Peşin harç toplamı 678,35 TL harçtan alınması gereken 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 619,05 TL harcın talebi halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, b-Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2 maddesine göre takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı …dan alınarak davalıya verilmesine, c-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 154,40 TL’nin 139,89 TL’sinin davacı …’dan alınarak davalıya ödenmesine, kalan 14,51 TL’nin ise ilk derece mahkemesinin 07/02/2017 tarihli kararında davacı …’dan tahsiliyle davalıya ödenmesine şeklinde karar verildiği ve bu kararın davacı … yönünden kesinleştiği anlaşıldığından kalan bu tutar yönünden yeniden hüküm tesisine yer olmadığına, d- Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 3-İstinaf yargılaması yönünden; a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan (54,40 TL+ 752,10 TL) 806,50 TL istinaf harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, b-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 89,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 237,60 TL’nin, davacı …’dan alınıp davalıya verilmesine, c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların talepleri halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 30/12/2021