Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/37 E. 2022/1997 K. 25.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/37 Esas
KARAR NO: 2022/1997 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/10/2020
NUMARASI: 2019/270 E. – 2020/230 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin “…” ve “…” ibareli markalarını uzun yıllardır kullandığını, 26. ve 44. emtia sınıflarında “…” ibareli markanın 23/10/2017 tarih ve … başvuru numarası ile “…” ibareli markanın ise 22/11/2017 tarih ve … başvuru numarası ile müvekkili adına koruma altında olduğunu, davalıların “…” ibareli markayı 26. ve 44. sınıflarda … başvuru numarası ile ve “…” ibareli markayı ise 24. ve 44. sınıflarda … başvuru numarası ile adına tescil ettirdiklerini, müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalıların müvekkiline ait tescilli markayı kullanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalılara ait tescilli markanın müvekkiline ait “…” markasıyla iltibas yarattığını ve aynı zamanda müvekkilinin marka haklarına tecavüz teşkil ettiğini iddia ederek, davalılar adına 11/02/2019 başvuru tarihli … nolu … ve … markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde anılan markalardan … ibaresinin çıkartılmasını, markaya tecavüzün tespitini, önlenmesini ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını ve verilecek hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı … cevap dilekçesi ile, “…” ibaresinin bir bilim ve teknoloji adı olduğunu, herkes tarafından kullanılan bir ibare olduğunu ve kimsenin tekeline bırakılamayacağını, markalarında “…” ibaresinin tamamlayıcı unsur olarak kullanıldığını, markalar arasında ayniyet bulunmadığını ve karıştırma ihtimali olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, davaya cevap vermemiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 01/10/2020 tarihli 2019/270 E. – 2020/230 K. sayılı kararıyla; “…Dosya kapsamı deliller, Türk Patent kayıtları, bilirkişi raporu ve ek raporu birlikte değerlendirildiğinde; tarafların ticari iştigal alanlarının aynı olduğu, taraf markalarının asli unsurlarının ayniyet derecesinde benzer olduğu, davalı tarafın “…” ibareli markasında yer alan “…” kullanımının sektör belirtici ibare olduğu ve ayırt edici niteliğinin bulunmadığı, tarafların ticari faaliyet alanlarının aynı olması, davacı yanın ilgili alanlarda tescilli markalarının varlığı nedeni ile davalıların kullanımlarının, davacı tarafın markaları ile iltibasa sebebiyet vereceği, tarafların markalarının nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek kadar benzer olduğu, davalılara ait … kod numaralı markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu, yine davalılara ait bulunan “… Mah. … Sok. No:… … K:… Küçükçekmece İstanbul” adreste “…” ibarelerini içerir markasal kullanımların tespit edildiği” gerekçesiyle; Davacının davasının KABULÜNE, davalı adına tescilli … tescil nolu markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, Davalıların davacıya ait “…” esas unsurlu marka benzeri “…”, veya “…” şeklinde ki kullanımların davacı marka haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, Karar kesinleştiğinde masrafı davalı tarafça karşılanarak hüküm özetinin ülke çapında yayımlanan bir gazete ile ilanına” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı … vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; … markasının kimsenin tekeline bırakılamayacağından, davanın reddi gerektiğini, …’un bir bilim ve teknolojinin adı olduğunu, ticaret alanında herkes tarafından kullanılan ve emtiaların karakteristik özelliklerini ifade eden bir kelime olduğunu. -Ayırt edeci olmayan markaların zayıf marka olduğunu, ABAD ve Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi (EUIPO) kararlarında genel kabulün, zayıf markalara, ayırt ediciliği yüksek markaların aksine geniş koruma sağlanamayacağı yönünde olduğunu, zayıf marka tescil ettiren kişinin o marka ile normal koşullarda karıştırılma ihtimali oluşturabilecek benzer işaretlerin üçüncü kişiler tarafından kullanılmasına katlanmak zorunda olduğunu, benzer uyuşmazlıkta Yargıtay kararı ile … ve … markalarında, … ibaresinin zayıf marka olduğu, … ibaresinin ayırt edicilik kattığına ilişkin Ankara Bam 20. Hukuk Dairesi’nin kararını onadığını, müvekkilinin markasında da … ibaresi eklendiğini. -Bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmadığını, rapor ve ek raporda alıcı kitlesinin değerlendirilmediğini, benzerlik karşılaştırmasında davacı markasının şekil unsuru içerdiğini, müvekkilinin markasının düz yazı şeklinde olduğunu, bilirkişinin de şekil unsurunda benzerlik olmadığını beyan ettiğini, kendi içerisinde çeliştiğini. -… ibaresinin markada asli unsur olarak yer almadığını, bilirkişi raporunda hatalı tespit yapıldığını, bilirkişinin bu ibarenin fizik bilimi içerisinde zayıf marka olacağını belirlemişse de, günlük hayatta sıkça kullanılan mallarda yer alan, teknolojik gelişmeler sonucunda geliştirilen ürün olarak ticaret alanında herkes tarafından kullanıldığını, bu ibarenin hiçbir ayırt ediciliği olmayan işaret olarak değerlendirilmesi gerekirken hatalı değerlendirme yapıldığını, dava konusu … saçların diğer peruk ve protez saçlardan farklı olarak uzun süre kullanım, su geçirgenliği ve takıldığı kişinin kendi saçlarının çıkmasına imkan verdiğinden diğer protez saçlardan farklı olarak kendine özgü teknoloji ürünü ile üretilen ürün olarak satıldığını. -Markayı oluşturan unsurların bütün olarak değerlendirilmesi gerekirken, bilirkişi tarafından markanın bütününün tüketicide bıraktığı izlenimin değerlendirilmeden rapor düzenlendiğini, müvekkilinin TPE nezdinde tescilli markalarının … ve … markalarının bütün olup ayrı ayrı değerlendirmeler ile markalar arasında ayniyet bulunduğunun değerlendirilemeyeceğini. -Bilirkişi raporunda alıcı kitlesi değerlendirilmeden rapor hazırlandığını, saç dökülmesi yaşayan kişilerin farklı alternatif yöntemlerle ( saç ekimi, saç protezi, ilaçla tedavi vb. yöntemler) ile bu sıkıntıları gidermeyi amaçlayarak istedikleri dış görünüşe sahip olabilmek adına yoğun çaba sarfettiklerini, ortalama tüketicinin saç ile ilgili sorunu gidermek amacı ile hareket ederken kendisi için hangi yöntemin daha iyi olacağını planlayarak ve düşünerek bir araştırma yaptığını ve hayal kırıklığına uğramamak için yoğun araştırma ve emek sarf ederek buna göre seçimleri yaptığını, gösterecekleri dikkatin derecesi üst düzeyde olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … tarafından istinaf başvurusunda bulunulmamıştır.Davacı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; müvekkilinin 18 yıldır protez saç sektöründe faaliyet gösterdiğini, hizmet kalitesinin haklı bir üne kavuştuğunu, bilinen ve aranan marka haline geldiğini, müvekkilinin 26 ve 44 no’lu emtia sınıflarında “…” markasının 23.10.2017 tarih, … başvuru numarası ile “…” markasının ise 22/11/2017 tarih, … başvuru numarası ile tescilli ve müvekkil adına koruma altında olduğunu, alınan bilirkişi raporundan, davalının … markasını öne çıkarıp vurgulayarak kullandığının tespit edildiğini, müvekkiline ait tanınmış markanın asli unsurunun öne çıkarılarak kötü niyetli olarak kullanılarak çıkar sağlandığını, markanın yer aldığı sınıflar bakımından “…” ibaresinin tanımlayıcı bir özelligi olmadığı gibi, ilgili ibarenin zayıf marka olduğundan da bahsedilemeyeceğini, “…” ibaresinin ihtilaf konusu olan 26. ve 44. Sınıflar da yer alan ilgili mal ve hizmetler bakımından “herkesçe ve her yerde kullanılan sıradan sözcük” olarak da nitelenemeyeceğini, markanın kullanımla müvekkili ile özdeşleştiğini, beyanla istinaf başvurusunun esastan reddini talep etmiştir.
DELİLLER: Mahkemece davacı adına 26 sınıfta tescilli 23/10/2017 başvuru tarihli … başvuru numaralı … markası ile davalı adına 26/44. Sınıflarda tescilli 11/02/2019 başvuru tarihli … başvuru numaralı … markasının tescil kaydının getirtildiği, markanın her iki davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafça dava dilekçesinde dayanılan 22/11/2017 tarih, … başvuru numaralı “…” markasının tescil kaydı ile, davalı adına tescilli olduğu ileri sürülen … başvuru numaralı … markasının tescil kaydının celp edilmediği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince alınan 10/06/2020 havale tarihli bilirkişi raporunda; “…tarafların ticari iştigal/faaliyet alanlarının aynı/benzer olduğu, taraf markalarının asli unsurlarının ayniyet derecesinde benzer olduğu, davalı tarafın “…” ibareli markasında yer alan “…” kullanımı sektör belirtici ibare olduğu ve ayırt edici niteliğinin bulunmadığı, tarafların ticari faaliyet alanlarının benzer olması, davacı yanın ilgili alanlarda tescilli markalarının varlığı nedeni ile davalıların kullanımlarının, davacı tarafın markaları ile iltibasa sebebiyet vereceği, davalıların kullanımlarının arz edilen nedenlerle davacı tarafın tescilli markalarına tecavüz teşkil ettiği, tarafların markalarının nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek kadar benzer olduğu sebebi ile davalıya ait … kod numaralı markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu, davalılara ait bulunan “… Mah. … Sok. No:… … K:… Küçükçekmece İstanbul” adreste yapılmış olan incelemelerde tespit edilmekle ve fotoğraflanmak ile birlikte; yukarıda detayları paylaşılmış olan kullanımlardan da görülebileceği üzere ilgili adreste “…” ibarelerini içerir markasal kullanımların tespit edildiği, davacı yanın tescilli olan “…” ibareli marka bakımından dosya içerisinde detayları bildirilen incelemeye konu davalıların kullanımlarının nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek kadar benzerlik arz ettiğinin değerlendirilebileceği” belirtilmiştir. İlk derece mahkemesince alınan 04/09/2020 havale tarihli ek raporda; “…kök rapordaki görüşleri değiştirmeyi gerektirir bir durumun mevcut olmadığı yönünde” beyanda bulunulmuştur.
G E R E K Ç E: Davacı vekilinin dava dilekçesinde; davalılar adına … nolu … ve … markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde anılan markalardan … ibaresinin çıkartılmasını, markaya tecavüzün tespitini, önlenmesini ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını ve verilecek hüküm özetinin ilanını talep ettiği, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne, davalı adına tescilli … tescil nolu markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, davalıların davacıya ait “…” esas unsurlu marka benzeri “…”, veya “…” şeklinde ki kullanımların davacı marka haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına , hükmün ilanına karar verildiği anlaşılmıştır. Karara karşı davalılardan … istinaf başvurusunda bulunmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ile HMK 355. Madde gereğince kamu düzeniyle ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekilinin dava dilekçesinde, davalıların her iki markasının hükümsüzlüğünün talep edildiği, mahkemece alınan bilirkişi raporunun 3. Sayfasında da, davacı tarafça neticei talebinde, … ve … markasının hükümsüzlüğü talep edilmişse de, mahkemece görevlendirmenin … tescil nolu marka yönünden yapılması nedeniyle, … tescil numaralı marka ile ilgili değerlendirme yapılmadığının beyan edildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği ancak davalılar adına tescilli … markasının hükümsüzlüğüne ilişkin talep yönünden olumlu olumsuz hüküm kurulmadığı anlaşılmıştır. HMK’nun 297/2 maddesi uyarınca, Hükmün sonuç kısmında “Gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu” düzenlenmekle, mahkemenin davanın kabulüne karar vermesine rağmen … markasının hükümsüzlüğü talebi hakkında olumlu olumsuz karar verilmemesi yerinde görülmemiş, bu husus kamu düzeniyle ilgili olmakla resen dikkate alınmıştır. Mahkemenin kabulüne göre de; davacının hükümsüzlüğünü talep ettiği … numaralı marka tescil kaydı ile, hükümsüzlüğe dayanak gösterdiği markaların tescil kayıtları getirtilmeden karar verilmesi, davalı tarafın, markaların tüketici kitlesi ve zayıf marka iddiasına yönelik bilirkişi raporuna itirazlarının bulunduğu gözetilmeksizin, itirazları giderecek rapor alınmaksızın ve gerekçeli kararda tartışılmaksızın karar verilmesi de usul ve yasaya uygun olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın marka tescil kayıtları getirtildikten sonra, sektör bilirkişisinin de bulunduğu heyetten rapor alınarak, davacının neticei talebinde hükümsüzlüğünü istediği her iki marka yönünden ayrı ayrı incelenerek ve diğer talepler değerlendirilerek karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Resen gözetilen ve ileri sürülen sebeplerle, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2- Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 01/10/2020 tarihli 2019/270 E. – 2020/230 K. sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK 355. Madde ve 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,4-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı …’a iadesine,5-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davalı … avansından kullanıldığı anlaşılan; 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 48,50 TL (posta-teb-müz) masrafının davacıdan alınarak, davalı …’a verilmesine, b)Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 25/11/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.