Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/369 E. 2022/2203 K. 23.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/369 Esas
KARAR NO: 2022/2203
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/12/2020
NUMARASI: 2018/1136 2020/845
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine, davalı … tarafından İstanbul … İcra Dairesi’nin … sayılı icra dosyasında ilamsız icra takibi başlatılmış olduğunu, icra takibine dayanak olarak 10.09.2016 keşide tarih ve 17.000,00 TL tutarlı “…” numaralı çekin gösterildiğini, müvekkili tarafından 16.06.2017 tarihinde, İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/874 esas sayılı dosyası kapsamında, icra takibine ve borca itiraz edildiğini, çek üzerinde tahrifat yapıldığını müvekkilinin rızası dışında elinden çıkan çekin davalı … tarafından iktisabında ağır kusur ve kötü niyeti bulunduğu nedenleri ileri sürülmüş olduğunu, İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesi 2017/874 E. 2018/446 K. Sayı ve 12.07.2018 tarihli kararı ile; itiraza konu takibin kambiyo senetlerine özgü icra takibi olmadığı, ilamsız icra takibi olduğu, itiraz mercinin icra hakimliği olmaması nedeniyle itirazın reddine karar verildiğini, müvekkilinin davalı ile her hangi bir hukuki ilişkisinin bulunmadığını, müvekkilinin davalıya tanımadığını, müvekkilinin çek hesabı sahibi olarak bulunan … numaralı çek yaprağının, müvekkilinin rızası ve bilgisi dışında tefeci olarak tabir edilen kişilerce ele geçirildiğini, akabinde 17.000,00 TL tutarlı çeke istinaden davacı aleyhine mezkur icra takibi başlatılmış olduğunu belirterek, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında müvekkilinin borçlu bulunmadığının tespiti ile takibin iptaline, haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararın giderilmesi ile takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın diğer ciranta …’e de yöneltilmesi gerektiğini, ihbarını istediklerini, davacının çeşitli hukuki dayanaktan yoksun iddiaları ile müvekkiline olan borcundan kaçınmaya çalıştığını, müvekkili ile davacı arasında icra müdürlüğünde bonoya dayalı kambiyo senedi takip açılmış olduğunu, davacının imzaya itiraz etmiş olduğunu, ancak İstanbul 14 İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/873 yapılan imza incelemesinde imzanın davacı tarafa ait olduğunun bilirkişi incelemesi ile ortaya çıktığını belirterek, davanın reddi ile davacının %20 tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; “…çekteki imzanın davacıya ait olması, keşidecinin sorumluluğunun TTK’nın 732.maddesi uyarınca devam ediyor olması, davacı tarafından sebepsiz zenginleşmediğine dair yazılı delil sunulamamış olması hususları birlikte değerlendirildiğinde davanın reddine karar vermek gerekmiş, davacının kötüniyetli olduğuna dair delil bulunmadığından kötüniyet tazminatının da reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ( aynı yönde Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2017/12593 – 7095 E.K. Sayılı kararı )…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili ile icra takibi alacaklısı … arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını, çek üzerinde tahrifat yapıldığını, müvekkiline icra takibine dair ödeme emri gönderilmesi ile anlaşıldığını, tahrifat iddiasının İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/874 E. Sayılı itiraz/şikayet dosyasında da ileri sürüldığını, çekin asli unsurlarında yapılan tahrifatın çekin kambiyo senedi niteliğini ortadan kaldırdığını, çek üzerindeki yazıların müvekkiline ait olmadığını, çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığını, çekin ciro silsilesinde de tahrifat yapılmış olup davalı/alacaklının ciro olmaksızın çeki elinde bulundurmasının herhangi bir hukuki sebebi bulunmadığını, çekin müvekkilinin rızası dışında elinden çıktığını, çekin asli unsurlarında tahrifat yapılması ve kambiyo senetlerine özgü niteliğin ortadan kalkmış olması nedeniyle davalı/alacaklının hukuki sebepten mücerretlik ilkesinden yararlanamayacağı ve işbu çeke dayanarak herhangi bir takip/dava yoluna gidemeyeceğini, İstanbul … İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına alacaklı vekili tarafından sunulan Bakırköy … Noterliği’nin 25 Kasım 2013 tarih ve … yevmiye numaralı düzenleme şeklinde vekaletnamesi ile anlaşıldığına göre davalı/alacaklı … okur yazar olmadığını, bununla birlikte, İstanbul … İcra Dairesi’nin … sayılı icra takip dosyasında da görülebileceği gibi, çekin arka sayfasında “Avukata Tahsil ve işlemler için verilmiştir. …” yazılmak suretiyle …’e ait olduğu değerlendirilecek imza kullanıldığını, davalı/alacaklının düzenleme şeklinde noter vekaletnamesine göre okur yazar olmayan ve parmak izi kullanan bir kişi olmasına karşılık icra takibine dayanak yapılan çek bakımından yazı ve imzasının bulunması dahi çekin iktisabında ağır kusuru, kötü niyeti ve çekin tahrifat ile sahteciliğe konu edilmiş olduğu hususlarını açıkladığını bildirmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının çeşitli hukuki dayanaktan yoksun iddiaları ile müvekkiline olan borcundan kaçınmaya çalıştığını, müvekkili ile davacı arasında icra müdürlüğünde bonoya dayalı kambiyo senedi takip açılmış olduğunu, davacının imzaya itiraz etmiş olduğunu, ancak İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/873 yapılan imza incelemesinde imzanın davacı tarafa ait olduğunun bilirkişi incelemesi ile ortaya çıktığını, ayrıca yerel mahkemenin verdiği kararla da davacı tarafın tamamen borcundan kaçmak için taptığı itirazların hiç birinin yerinde olmadığı da sabitlendiğini, ayrıca davacı tarafın kötü niyetli olarak dava açtığını ve müvekkilini hak ettiği alacaktan mahrum bıraktığını, belirtilen nedenlerle davanın reddi kararı verildiğini, fakat davacının %20 tazminata hükmedilmediğini, davacının taraf haksız olduğunu ve imzanın kendisine ait olduğunu bile bile dava yoluna başvurduğunu, davacının iddiaları hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğunu bildirmiştir.
DELİLLER:Davalı tarafından davacı ve dava dışı … aleyhine çeke dayalı olarak toplam 18.077,29 TL’nin tahsili için genel haciz yolu ile icra takibi başlattığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.Takibe dayanak çekin 10/09/2016 keşide tarihli, 17.000,00 TL bedelli, keşidecinin davacı, çekin hamiline düzenlendiği, çek arkasındaki ilk cirantanın ise … olduğu, hamilin ise davalı olduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 10/09/2016 tarihli bilirkişi raporunda çekin gerçek keşide tarihinin 10/05/2016 olduğu halde çekte tahrifat yapılarak keşide tarihinin 10/09/2016 tarihi olduğu belirlenmiştir.
GEREKÇE:Dava, İİK’nın 72. Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf davalının başlattığı takip nedeniyle borçlu olmadığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur.Yargılama sonunda davanın ve davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir.Davacı vekilinin istinafı yönünden yapılan değerlendirmede, davacı dava konusu çekte keşideci, davalı ise hamil konumundadır. davacı çekte tahrifat yapıldığını ve çekin rıza dışı elden çıktığını, davalının da çekin iktisabında ağır kusurlu ve kötü niyetli olduğunu ileri sürmüştür. Davacı tarafça çekteki imza inkar edilmemiştir. Ayrıca davacının çekin rızası dışında elden çıktığı hususu ile davalının çeki iktisabında ağır kusurlu ve kötü niyetli olduğu hususları usulüne uygun deliller ile ispatlanamamıştır. Çek arkasındaki yazılar ile atılan imza davalının çeki iktisabında ağır kusurlu ya da kötü niyetli olduğunu ispatlamaya yeterli değildir. Her ne kadar çekin keşide tarihinde tahrifat yapılmış ise de yapılan incelemede çekin gerçek keşide tarihinin 10/05/2016 iken tahrifat ile 10/09/2016 yapıldığı, bilirkişi raporuyla da tespit edilmiş olup zaten huzurdaki davaya konu takip kambiyo senetlerine özgü bir takip değildir. Ayrıca bu şekilde bir tahrifat çekin ibraz edilmemiş olması nedeniyle davacı keşidecinin TTK’nın 732. Maddesi bağlamında sorumluluğunu ortadan kaldırır nitelikte bulunmadığından davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiştir.Davalı vekilinin istinaf talebi yönünden yapılan değerlendirmede, davalı vekilinin istinafı tazminat talebine ilişkindir. Somut olayda verilen bir ihtiyati tedbir kararı ve bu nedenle davalı alacaklının alacağına geç kavuşması durumu söz konusu olmadığından davalı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiştir.Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen taraf vekillerinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,2-Davacının istinafı yönünden alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalının istinafı yönünden alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.23/12/2022