Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/340 E. 2023/45 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/340 Esas
KARAR NO: 2023/45
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/10/2020
NUMARASI: 2016/982 E. – 2020/642 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının 30.05.2010 tanzim, 30.10.2012 vade tarihli ve 315.000,00-USD karşılığı teminat senedine istinaden Çanakkale … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını; senetle ilgili olarak Çanakkale CBS 2015/8137 Sor. numaralı dosyası ile şikayette bulunduklarını, …’nin 500.000,00-USD nakit paranın … A.Ş.’ne iş yapmak üzere verildiğini, işin yapılması nedeniyle paranın bir kısmının ödendiğini, geri kalan 386.400,00-USD karşılığında çek verildiğini; çeklerin ödenmemesi üzerine icra takibi yapıldığını, bu borç ödenmeyince protokol yapılarak 386.400,00-USD miktarlı 28.10.2009 keşide tarihli ve 30.05.2010 ödeme tarihli senet verildiğini; bu senet de ödenmeyince 100.000,00-TL’yi …’ten nakit olarak aldığını kalanını ise dava konusu yapılan 30.05.2010 keşide tarihli ve 30.10.2012 vade tarihli 315.000,00-USD bedelli … lehine düzenlenen senet verildiğini, senet üzerinde teminat senedi yazsa dahi bu senedin borç senedi olduğunu, davalının müvekkiline başlangıçta 500.000,00-USD ödemediğini, davalının dava konusu senette ciranta konumunda olduğunu; teminat senedi iddiasının cirantayı bağlamayacağı ve kişisel definin ileri sürülemeyeceği söylense bile davalının iyiniyetli hamil olmadığını beyan ederek Çanakkale …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyaya konu 315.000,00-USD bedelli senetten dolayı borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin TTK.’nın 776 vd. maddeleri uyarınca iyiniyetli senet hamili ciranta olduğunu; taraflar arasındaki kişisel defilerin ileri sürülemeyeceğini; defıyi bilmenin yetmeyeceğini, kötüniyetli olunması gerektiğini; senedin meşru hamili davalının senet bedelinin ödenmemesi üzerine Çanakkale … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını ve takibin kesinleştiğini, borçlu şirketin zaman kazanmak için icra memuru işlemlerine ve takibe itiraz ettiğini; borca açıkça herhangi bir itirazda bulunmadığını; davacı borçlu şirketin bütün haksız ve hukuka aykırı itiraz ve şikayetlerinin Çanakkale İcra Mahkemesi nezdinde reddedildiğini ve Yargıtay kararı ile 26.05.2015 tarihinde kesinleştiğini; Savcılık tarafından takipsizlik kararı verildiğini, davacının dava dilekçesinde senet alacaklısı lehtardan siparişler için 500.000,00-USD alındığını inkar ettiğini, bunun ispat yükünü ise üçüncü kişi konumundaki davalı cirantaya yüklemeye çalıştığını, temel ilişkinin tarafları arasında borç doğmadan şirket yetkilisinin şahsi kefaletini de kapsayan çekin lehtar …’a neden verildiğinin açıklanmadığını, bu çekin Bakırköy’de icra takibine konu edildiğinde itiraz edilmediğini; daha sonra delil olarak sunulan protokolden de anlaşılacağı üzere ilk takip konusu çek yerine kısmi ödemelerden sonra 30.05.2010 ödeme tarihli 386.400,00-USD’lik senet verildiğini, bu senedin de davalıya oğlu alacaklı …’ın danışmanı olduğu için doğan ihtiyaç ve mağduriyet nedeniyle elden …’a para verilmek durumunda kalındığı için ciro yolu ile geçtiğini, bu senedin tahsili için 30.05.2010 tarihinde gidildiğinde 100.000,00-TL kısmi ödeme yapıldığını, kısmi ödemenin dahi davacının davasının samimi olmadığını gösterdiğini, ödeme sırasında lehtar adına 300.000,00-USD’lik senet tanzim edildiğini, kur hesabının yanlış yapıldığının anlaşılması üzerine aynı tanzim gününü taşıyan 30.10.2012 vade tarihli dava konusu 315.000,00-USD’lik senedin lehtar adına düzenlendiğini, dikkatten kaçırılarak senet üzerine teminat ibaresi konulduğunu; önceki senetlerde böyle bir ibarenin bulunmadığını; bunun da davacının kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, teminat için ayrıca bir anlaşma bulunması gerektiğini, kesinleşmiş Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasındaki borçlu şirket çeklerinin senede çevrilmesinin söz konusu olduğunu beyanla davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01.10.2020 tarih ve 2016/982 Esas – 2020/642 Karar sayılı kararıyla; “Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, Çanakkale … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası, ticaret sicil kayıtları, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası, Çanakkale CBS 2015/8137 esas sayılı dosyası, senet sureti, protokol örneği, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına binaen; senedin teminat amaçlı ihdas edildiğinin ispat yükünün davacıda olduğu, ancak davacının ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı, bu haliyle dava konusu menfi tespit istenen senedin teminat amaçlı olarak düzenlenip düzenlenmediği hususunun ispata muhtaç olduğu, davacının, iddiasını destekler nitelikte bilgi ve belge sunmadığı, davacının, davalı tarafından senedin talil edildiği ve bu nedenle ispat yükünün yer değiştirdiği, davalının temel ilişkiyi ve alacağın mevcudiyetini ispat etmesi gerektiği iddiasının, temel ilişkinin tarafı olmayan davalının senedi talil edemeyeceği, Yargıtayın yerleşik uygulaması senedin hangi ilişkinin teminatı olduğu, senet üzerinde belirtilmedikçe ve bu ilişki yazılı bir belge ile kanıtlanmadığı sürece sadece teminat senedi sözcüklerinin bononun kayıtsız şartsız belli bir bedelin ödenmesi vaadini içeren niteliği etkilemeyeceği yönündedir. Yargıtay 12. HD.’nin 13612 esas 14212 karar ) Buna karşı senedin hangi ilişkinin teminatı olduğunun belirtilmiş olması veya alacaklı tarafından kabul edildiği hallerde kayıtsız şartsız ödeme vaadinde söz edilemeyeceği için kambiyo senedinin geçersiz olacağı kabul edilmelidir. ( Yargıtay 12 HD. 11905 esas 14673 karar) Teminat kaydı içeren kambiyo senedinin hangi ilişkinin teminatı olduğunun yazılı belge ile kanıtlanmamış olup teminat kaydı tek başına kambiyo senedinin kambiyo senedi olması vasfını etkilemeyecektir. senet üzerinde bulunan “teminat” ibaresinin tek başına yeterli olmadığı, bu iddianın sadece temel ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebileceği ve kişisel def’iler iyiniyetli senet hamillerine karşı ileri sürülememesi nedeniyle ispatlanamayan davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davalının savcılık savunmasında belirtildiği gibi müvekkile herhangi bir şekilde başlangıçta 500.000,00 USD ödenmediğini, bu ödemenin herhangi bir belge veya bu ödemeye ilişkin herhangi bir sözleşme ile kanıtlanmasının zorunlu olduğunu, Davalı ayrıca ifadesinde dava ve takip konusu senedin kendilerine nasıl geçtiğini tek tek senet tarih ve meblağları vererek izah ettiğini, dava konusu tanzim 30.05.2010 keşide 30.10.2012 vade tarihli 315.000,00 USD’lik senedi 28.10.2009 keşide tarihli 30.05.2010 ödeme tarihli 386.400,00 USD’lik senedin yerini aldığını belirttiğini, oysa bu beyanın gerçek dışı olduğunu, senet değişimine ilişkin yazıda davalı kendi imzasıyla 314.000,00 USD’lik senedi 300.000,00 USD’lik senet yerine aldığını beyan ve ikrar ettiğini, bu nedenle davalının ifadesinde anlattığı silsilenin kopuk olduğunu, Senet metninde bedel kaydında ‘teminat’ ibaresinin yazılı olduğunu, davalının ise senedin borca karşılık verildiğini savunduğunu, bu durumda senet metni ‘talil’ edildiğinden ispat yükünün yer değiştirdiğini ve davalının senedin borç karşılığı verildiğini ispatlamak zorunda olduğunu, Davanın senet metninin tali edilip edilmediği, talil edilmiş ise ispat yükünün kimde olduğu ve cirantaya karşı definin ileri sürülüp sürülemeyeceğine ilişkin olduğunu, ancak mahkemenin senedin tahsil cirosu ile davalıya ciro edilip edilmediği veya temlik cirosu ile devredilse dahi olayımızda bütün borç ilişkilerini bildiğini söyleyen davalıya karşı ileri sürülüp sürülmeyeceğini incelemediğini, Senet tahsil cirosu ile devralınmış ise; davalı savcılığa yaptığımız şikayet üzerine ifadesinde senedi TTK 688 anlamında tahsil cirosu ile devraldığını ikrar ettiğini, kaldı ki senedi ödeyerek temlik cirosu ile devralsa bile bugüne kadar senet bedelini …’e ödediğine dair bir belge dosyaya ibraz etmediğini, davalının savcılıktaki ifadesine göre ‘suça konulu senedi tahsil etmem için ciro ederek bana verdi’ şeklindeki beyan tahsil cirosu olduğunun ikrarı olduğunu, Yargıtay kararları ve TTK’nın 688. maddesine göre senedi tahsil cirosuyla devralan hamile karşı, cirantaya karşı ileri sürülebilecek tüm şahsi defiler hamile karşı da ileri sürülebileceğini, Senet temlik cirosu ile devralınmış ise; davalının savcılık beyanına göre senedin tahsil cirosu ile değil de temlik cirosu ile devralındığı kabul gördüğü takdirde de hamilin iyiniyetli hamil olmaması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, davalının savcılık ifadesinde ve davaya verdiği cevap dilekçelerinde ‘teminat’ yazılı senedi bizzat kendisinin aldığını beyan ettiğini, zaten senet değişim yazısında senedi teslim aldığına dair imzasının da olduğunu, Dosyaya sunduğumuz Yargıtay kararlarının ‘…meğer ki hamil, poliçeyi iktisap ederken savunmaya esas olan durumu bile bile ve borçlunun zararına hareket etmiş ise borçlu bu savunmayı alacaklıya karşı ileri sürebilir’ yönünde olduğunu, Davalı, teminat senedi getirerek … adına teminat senedini imzası karşılığı teslim almış ve bu durumu kabul ettiğini, savunmaya esas olan durum senedin teminat senedi olduğu ve herhangi bir borç karşılığı verilmediği şeklinde olduğunu, üzerine teminat yazılı senedi, üstelik teminat yazılı senetle değiştirerek alanın davalı olduğunu, teminat yazıldığını bilen davalının bu durumu bildiğinin kabul edilmesi gerektiğini, Davalı oğlunun lehtarın yanında çalışması nedeniyle müvekkil ile … arasındaki ilişkiyi bildiğinin, ayrıca … ile yapılan tüm senet değişikliklerini bildiğinin ve hatta dava konusu teminat yazılı senedi kendisinin imzası karşılığında teslim aldığının sabit olması nedeniyle davalının iyiniyetli sayılamayacağını, dolayısıyla davalıya karşı her türlü def’inin ileri sürülebileceğini, Davalının dava konusu senette ciranta konumunda olduğunu, senedi tahsil cirosu ile aldığını ikrar ettiğini, Tahsil cirosu ile senedi devralana karşı lehtar için ileri sürülecek tüm defiler ileri sürülebileceğini, Tahsil cirosu olmasa bile, temlik cirosu olması halinde dahi davalının senedin borç karşılığı verildiği iddia etmesi nedeniyle davalıya karşı tüm defilerin yine ileri sürülebileceğini, bu nedenle senet metnini talil eden davalı senedin veriliş amacı olarak beyan ettiği borç verme ilişkisini ispatlayamadığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: * Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında; Alacaklı … vekili tarafından 368.000,00-USD tutarlı çek bedeli ile 18.400,00-USD çek tazminatı toplamı 386.400-Amerikan Doları tutarında alacağın tahsili için … ile … aleyhinde 04.07.2006 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus icra yolu ile takip başlatıldığı, alacaklının Bakırköy … Noterliği’nin 03.09.2007 tarihli temlik beyanı ile icra dosyasındaki kesinleşmiş alacağını …’ya devrettiği anlaşılmıştır. *Çanakkale …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında; Davalı … tarafından davacı … San. A.Ş. aleyhinde 30.05.2010 tanzim, 30.10.2012 vade tarihli ve 315.000,00-USD bedelli bononun dayanak yapılarak kambiyo senetlerine mahsus takip başlatıldığı, takibin kesinleştiği, davacı şirketin gayrimenkulleri üzerine haciz konulduğu; takip borçlusunun şikayeti üzerine Çanakkale İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/489 E., 2016/474 K. sayılı kararı ile 29.08.2016 tarihinde satış kararının iptaline hükmedildiği anlaşılmıştır. *Çanakkale İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/278 Esas sayılı dosyasında; davacı tarafından menfi tespit talebinde bulunulan Çanakkale …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğu şikayeti, İcra Mahkemesince 18.09.2014 tarihinde reddedildiği ve Yargıtay incelemesinden geçmek suretiyle kararın 26.05.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. *Çanakkale Başsavcılığının 2015/8137 soruşturma sayılı dosyasında; davacı tarafından bedelsiz senedi kullanma suçu nedeniyle davalı hakkında şikayetçi olduğu, soruşturma sonucunda 02/03/2016 tarihinde şüphelinin atılı suçu işlediğine dair soyut iddia dışında hiçbir delil elde edilmediğinden kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından, “… senedin teminat amaçlı ihdas edildiğinin ispat yükünün davacıda olduğu, davacının iddiasını destekler nitelikte bilgi ve belge sunmadığı, davacının ‘Davalı tarafından senedin talil edildiği ve bu nedenle ispat yükünün yer değiştirdiği’ iddiasının temel ilişkinin tarafı olmayan davalının senedi talil edemeyeceği, sadece teminat senedi sözcüğünün yeterli olmadığı, teminat kaydı içeren kambiyo senedinin hangi ilişkinin teminatı olduğunun yazılı belge ile kanıtlanması gerektiği, ayrıca bu iddianın sadece temel ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebileceği ve kişisel def’iler iyiniyetli senet hamillerine karşı ileri sürülemeyeceği anlaşıldığından ispatlanamayan davanın reddine” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı davaya konu 30.05.2010 tanzim – 30.10.2012 vade tarihli ve 315.000,00-USD bedelli bononun bedelsiz olduğu, başlangıçta kendilerine öyle bir borcun verilmediği, ayrıca bonoda teminat ibaresinin olduğu ve davalıya böyle bir borcun bulunmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuştur. Davacı tarafından dava konusu bonoya ilişkin yapılan şikayet nedeniyle Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/8137 soruşturma sayılı dosyasında; davacı tarafından bedelsiz senedi kullanma suçu nedeniyle davalı hakkında şikayetçi olduğu, soruşturma sonucunda 02/03/2016 tarihinde şüphelinin atılı suçu işlediğine dair soyut iddia dışında hiçbir delil elde edilmediğinden kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür. Bonodaki ciro üzerinde “Tahsil içindir” ibaresi bulunmadığından, bononun davalıya geçtiği sırada yapılan cironun tahsil cirosu olarak kabulü mümkün olmadığından, mahkemece cironun temlik cirosu olarak kabulü yerindedir. Davalının bonoyu temlik alırken bilerek borçlunun zararına hareket ettiği veya bonoyu iktisapta ağır kusurlu olduğu da ispatlanamamıştır. Bonoda “teminat” ibaresinin olduğu görülmüş ise de, ayrıca hangi ilişkinin teminatı olduğu hususunun senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı bir belge ile ispatlanması gerekir. Somut olayda bu nitelikte yazılı bir açıklama veya belge bulunmadığından bononun teminat amaçlı olarak verildiğinin kabulü de mümkün değildir. Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. Davaya konu bononun bedelsizlik iddiaları bakımından açılan menfi tespit davasında ispat yükü davacı borçludadır. Davacı iddialarının aksine davalı tarafça senedin talili yapılmadığından ispat yükünün yer değiştirdiğinden de söz edilemeyecektir. Tüm bu hususlar gözetildiğinde mahkemece ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığından, davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/01/2023