Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/335 E. 2021/602 K. 22.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/335 Esas
KARAR NO: 2021/602
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/189
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarım Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin … tescil numaralı tasarımı bulunduğunu, bu tasarımın tescilinin rüçhan tarihinin 21/06/2011 olduğunu, söz konusu çoklu tasarım tescilinin uluslararası bir tasarım tescili olup Türkiye’ye uzatıldığını, müvekkilinin davalının TPMK nezdinde … numaralı tasarım tescil başvurusunda bulunduğunu tespit ettiğini, davalının tasarımının tescil edilen ve biberonun kapak kısmını oluşturan … numaralı tasarıma müvekkili tarafından itiraz edildiğini ve bu itirazın kurum tarafından kabul edilerek hükümsüz kılındığını, davaya konu “…” ürününün müvekkilinin tescilli tasarımına tecavüz teşkil ettiğini, ürünün müvekkilinin tasarımı ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olmasının yanı sıra birleşik ürünü oluşturan parçaların da ayır edilemeyecek kadar benzer olduğunu, bu konuda seçenek özgürlüğü bulunduğunu, ancak davalının kötüniyetli hareket ettiğini, yine davalı ürünü ile müvekkili ürünün ambalajları karşılaştırıldığında da aynı kelimelerle tanıtıldığının görüleceğini, bu durumun tasarıma tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini belirterek davalının tasarıma tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, davalıya ait internet sitesine erişimin engellenmesine, kararın ilanına, ayrıca söz konusu ürünlerin üretimi, satışı, dağıtımı, tanıtımı, ithalat ve ihracatının tedbiren durdurulmasına, ürünlere ve ürünlerin üretiminde kullanılan makinelere ve kalıplara el konulmasına, ayrıca davalıya ait internet sitesinin ilgili sayfalarına ve içeriğine erişimin tedbiren engellenmesine dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir. Mahkemece, bilirkişiden rapor alınarak ve rapor gerekçe yapılmak suretiyle “1-HMK 389 ve devamı maddeleri gereğince takdiren 50.000- TL (ellibin) nakdi veya aynı miktarda kesin ve süresiz teminat mektubu ibrazı koşuluyla İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN KABULÜNE, 2-Davacı yanın DM/077 369 numaralı, “…” ibareli markası ile benzer ve iltibasa neden olan, davalının “…” ibareli ürünlerinin üretiminin, satışının, dağıtımının, tanıtımının, ithalat ve ihracatının tedbiren durdurulmasına, 3-Ürünlerin üretiminde kullanılan araç, makine ve kalıplara el konulması, imha vs. taleplere ilişkin tedbir isteminin reddine, 4-Davalı şirkete ait www….com.tr (alt domain) ve…com.tr (ana domain) internet sitelerinde yer alan “…” ibareli ürünlerin yer aldığı sayfalardaki görsellerin siteden çıkarılmasına bu mümkün olmadığı takdirde bu sitelere erişimin tedbiren engellenmesine, bu amaçla Erişim Sağlayıcıları Birliğine müzekkere yazılmasına, 5-6100 sayılı HMK’nın 393/1 maddesi gereğince bu kararın tedbir isteyen tarafa tebliğinden itibaren 1 hafta içinde teminatın yatırılması ya da yatırılsa bile aynı süre içerisinde infazı için ilgili icra dairesine başvurulmaması durumunda tedbirin kendiliğinden kalkmış sayılacağının ihtarına,” şeklinde karar verilmiş, işbu karara davalı vekilince itiraz edildiği görülmüştür. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının tescil hakkının kapsamını genişletmeye çalıştığını, müvekkilinin 2006 yılından beri tescilli olan tasarımını hiçe saydığını, herkesin kullanımına açık, doğal, natural gibi nitelik belirtilen ifadelerin kullanımı üzerinde tekel hakkı varmış gibi dava açtığını, müvekkilinin kullanımlarının tasarım tecavüzü ve haksız rekabet oluşturmadığını, müvekkilinin 1986 yılından beri pazarda lider olan bir şirket olduğunu, tasarıma tecavüzün unsurlarının somut olayda gerçekleşmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Davalı vekili tedbire itirazında; kararın davacı tarafın dilekçe ve taleplerinin müvekkiline tebliğ edilmeksizin ve savunmaları alınmaksızın tek taraflı beyan üzerine alınan eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna dayanılarak verildiğini, derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde karşı tarafın dinlenmeyeceğini, oysa somut olayda böyle bir durumun mevcut olmadığını, davacının müvekkilinin kullanımlarından bir yıldır haberdar olduğunu, taraflar arasında bir süre dostane görüşmeler yapıldığını, tedbir kararının asıl davanın sonucunun öne çekilmesi niteliğinde bulunduğunu, bu şekildeki kararın mevzuata ve içtihatlara aykırı olduğunu, bu konuda BAM ve Yargıtay kararları bulunduğunu, tasarımların benzer olmadığını, davacının iddialarını yaklaşık olarak ispatlayamadığını, teminat miktarının da düşük olduğunu, ciddi bir zarar doğma endişesinin bulunmadığını, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorluğu ya da imkansızlığının bulunmadığını, ihtiyati tedbirin şartlarının gerçekleşmediğini, tasarım hakkının kapsamının incelenmediğini, davacının vidaya dair ayrı bir tescilinin bulunmadığını, vida tasarımının harcı alem olduğunu, ince belli yapıda biberonun harcı alem görsel bir özellik olduğunu, yine kapağının tutamaçlı olmasının da işlevsel bir özellik olduğunu, emziklerin anne göğsüne benzer şekilde tasarlanmasının da teknik bir zorunluluk olduğunu, bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayalı olduğunu, bilirkişi raporunda biberon şişelerinin farklı olduğunun belirtilmesine rağmen hatalı bir yorum yapıldığını, davacı tasarımlarıyla aleyhinde tedbir kararı verilen ürünlerin birbirlerinden farklı olduğunu, benzerlik ve ayırt edicilik nitelik yönünden biberon tasarımının bütünüyle değerlendirilmesi gerektiğini, öte yandan kullanıcıların anne ya da baba olduğunu, anne ve babaların bu konuda titiz davrandığını, dolayısıyla ayniyet unsurunun da gerçekleşmediğini, teminat miktarının düşük olduğunu, müvekkilinin davacının tasarımını taklit etme ihtiyacının bulunmadığını bildirmiştir. İtiraz üzerine duruşma açılarak yapılan inceleme sonunda; 29/12/2020 tarihinde dosya kapsamı, bilirkişi raporu, beyan ve itirazlar birlikte değerlendirildiğinde, davalı vekilinin ihtiyati tedbire itirazının reddi gerektiği gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; yerel mahkemenin itirazın reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın eksik incelemeye dayalı ve gerekçesiz olduğunu, bu haliyle HMK’nun 297.maddesine aykırılık taşıdığını, bu konuda BAM kararları bulunduğunu, mahkemenin kararda sadece hangi delillerin değerlendirildiği hususuna yer verdiğini, ancak bu delillerden hangisine üstünlük tanındığını belirtmediğini, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, ayrıca teminata itirazın hiç değerlendirilmediğini, ihtiyati tedbir kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediğini, ihtiyati tedbirin sebep unsurunun bulunmadığını, davacının uzun süre sessiz kaldıktan sonra tedbir talebinde bulunduğunu, bu durumun hakkın kötüye kullanılması niteliğinde kaldığını, davacının dayanak hakkının sınırlarının tespit edilmediğini, davacının vida tasarımı bulunmadığını, bilirkişi raporundaki ve kendileri tarafından sunulan uzman görüşündeki ürünlere yönelik farklılık değerlendirmesinin dikkate alınmadan tüm natural baby serisine istinaden tedbir konulduğunu, tasarıma tecavüzün ve haksız rekabetin olduğuna dair yaklaşık ispatın gerçekleşmediğini, müvekkilinin davacının tasarımlarını taklide ihtiyacı bulunmadığını, yine bilirkişi raporunda biberon şişelerinin farklı olduğunun belirtilmesine rağmen hatalı olarak hukuki bir yorum yapılarak haksız rekabet oluşturma ve tüm ürünleri kapsayacak şekilde tedbir kararı verildiğini, tasarıma tecavüz iddiaları konusunda davacının tek taraflı beyanına ve eksik inceleme ürünü ve müvekkilince itiraz şansı da tanınmayan rapora istinaden karar verildiğini, tasarımlı ürünlerin birbirinden farklı olduğunu, bu konuda 02/12/2020 tarihli dilekçesinin 38 ve 53.paragrafları arasındaki beyanlarıyla 2/12/2020 tarihli dilekçelerindeki 24 ve 44.paragraflar arasındaki beyanlarına atıf yaptıklarını, inceleme sırasında 28/12/2020 tarihli dilekçelerinin ve ekindeki uzman görüşün dikkate alınmasını istediklerini, yine haksız rekabet, kötüniyet ve itibar zedelenmesi konusunda ise 23/12/2020 tarihli dilekçelerinin 45 ve 69.paragrafları arasındaki beyanların dikkate alınmasını istediklerini, kabul anlamına gelmemek şartıyla tedbirin devamına hükmedilecek ise teminat miktarının yükseltilmesi gerektiğini bildirmiştir. TPMK’dan gönderilen 16.07.2020 tarihli cevabi yazılarında; … sayılı tasarımın geçerliliğini koruduğu, 2019/02233 sayılı tasarımının itiraz sonucu iptal edildiğinin bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 12.08.2020 tarihli üç kişilik bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda; www…..com.tr internet sitesinin güncel kullanımları aktif olduğu, alan adı sahibinin … San ve Tic. AŞ. olduğu, … ayrı ayrı birimleri ve genel görünüşü ve … 250cc biberon’un kapak emzik ve vida birimlerinin ayrı ayrı ve birarada … marka ibareli 21 Aralık 2011 başvuru tarihli … tescil nolu biberon tasarımları ile karıştırılmaya sebebiyet verecek derecede benzer olduğu ve ilgili kullanımların haksız rekabete yol açtığı, … 250cc biberonun şişe gövdesinin farklı olduğu, benzerliğin var olmadığı, ancak kapak ile birlikte kullanımın söz konusu olduğu somut örnekte kapaktaki benzerliğin ürünün bütününde benzerlik algısına etki edebilecek nitelikte olduğu, bu nedenle … marka ibareli biberon tasarımı ile benzer algılandıkları, ilgili kullanımların haksız rekabete sebebiyet verdiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, endüstriyel tasarıma tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, davalıya ait internet sitesine erişimin engellenmesi, kararın ilanı ve diğer taleplere ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddi kararına yöneliktir. Mahkemece bilirkişi raporu alınmış, akabinde teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilmiş, davalı vekilinin itirazı üzerine duruşmalı yapılan inceleme sonunda itirazın reddine dair istinafa konu karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince verilen itirazın reddi kararı gerekçe içermediğinden usul ve yasaya aykırıdır. Bu yönden davalı vekilinin istinaf talebi yerindedir. Dosyanın incelenmesinde, gerek bilirkişi raporu içeriği, gerek davalı tarafın 250cc biberonun şişe gövdesinin farklı olduğu, bu yönden benzerliğin var olmadığı hususları ile tarafların somut olay bakımından menfaat dengesi gözetildiğinde, 6769 Sayılı SMK’nun 159/2-c maddesi uyarınca ters teminat tedbirine hükmedilmesinin daha uygun olacağı kanaatine varılmış olup davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/189 esas sayılı dosyasında verilen 29/12/2020 tarihli ihtiyati tedbire itirazın reddi kararı ile 25/09/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde 6769 Sayılı SMK’nun 159/2-c maddesi uyarınca ters teminat tedbirine hükmedilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 38,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 200,10 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.22/03/2021