Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/33 E. 2021/378 K. 24.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/33 Esas
KARAR NO: 2021/378
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/65
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
KARAR TARİHİ: 24/02/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 2005 yılından itibaren dekoratif duvar, tavan ve cephe kaplama panellerinin öncü ismi ve yenilikçi markası olarak faaliyet gösterdiğini, kuruluşundan itibaren 13 yıllık süreçte 7 bini aşkın projeye çözüm ortaklığı yaptığını, kendi Arge yöntemleri ve çeşitli sistemler kullanarak birçok özgün tasarıma imza attığı ve müvekkili şirketin TPMK nezdinde …, …, …, …, …, … ve … tescil numaralı tasarımları bulunduğunu, davalının ise müvekkiline ait bir kısım tasarımları birebir koplayarak kendisine ait www…com isimli siteden ve showroomlardan satışa sunduğunu, davalının ürünlerinde müvekkilinin tasarımlarını taklit ettiğini, konuyla ilgili suç duyurusunda bulunduklarını, soruşturma dosyasında alınan raporda iddialarının doğrulandığını belirterek müvekkilinin tasarımlarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, önlenmesine, durdurulmasına, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, 10.000 TL maddi tazminata ve kararın ilanına, ayrıca davalıya ait iltibas yaratan tüm ürünlerin üretiminin, satış ve dağıtımının, ithal ve ihracının önlenmesine, ürünlerle ilgili yayın, broşür, ilan , reklam vs her türlü tanıtım malzemesi ve basılı materyal ile ürünlerin toplatılmasına, ayrıca internet sitesindeki görsellere erişimin engellenmesine, bu mümkün olmadığı takdirde internet sitesine erişimin tümden engellenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının tasarımlarının daha önceden kamuya sunulduğunu, bu tasarımların daha önceden distribütörü olduğu dava dışı şirkete ait olduğunu, ayrıca dava konusu tasarımlarla ilgili olarak İstanbul 2.FSHHM’nin 2020/256 esas sayılı dosyasında hükümsüzlük davası açıldığını, bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, bilirkişi raporu alınmış ve bu rapor gerekçe yapılarak 29/06/2020 tarihinde “1-İhtiyati tedbir talebinin KISMEN KABULÜ ile tedbir talep eden eden tarafından karar tarihinden itibaren 1 HAFTALIK KESİN SÜRE içerisinde, 50.000,00 TL teminat veya muteber bir bankaya ait kesin ve süresiz teminat mektubu Mahkememize depo edildiğinde; 2-İhtiyati tedbir talep eden davacı şirkete ait … tescil no.lu çoklu tasarım tescil belgesinde yer alan (6) no.lu tasarıma, … tescil no.lu çoklu tasarım tescil belgesinde yer alan (5-7-11-16) no.lu tasarımlarına, … tescil no.lu çoklu tasarım tescil belgesinde yer alan (2-8) no.lu tasarımlarına benzer olan davalı tarafın internet sitesinde yer alan “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…” isimli ürünlerin satışının, tanıtımının ve pazarlanmasının, ithal ve ihracının, her türlü satış ve dağıtımının önlenmesine, bu şekilde üretilmiş ürünlerle ilgili yayın, broşür, ambalaj, ilan, reklam afiş, vs. her türlü tanıtım malzemesi ve basılı materyal ile ürünlerin toplanarak MUHAFAZA ALTINA ALINMASINA, 3-Davalı tarafın https://www…com web sitesi içeriğinde yer alan ve bilirkişi raporunda benzer olduğu belirtilen “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…” adlı ürün görsellerinin 1 haftalık kesin süre içerisinde kaldırılmasına, 1 haftalık kesin süre içerisinde kaldırılmadığı taktirde https://…com/ adlı siteye Erişimin Engellenmesi kararı verilebileceğinin ihtarına. 4-Sair ihtiyati tedbir taleplerinin reddine, 5- Kararın görevli ve yetkili İcra Müdürlüğü’nce yerine getirilmesine, 6-İnfaz sırasında refakate tasarım uzmanının alınmasına, 7-Karara bilirkişi raporunun eklenmesine, 8-HMK 393. maddesi gereğince karar tarihinden itibaren bir hafta içinde teminat yatırılmasının ve bu kararın uygulanmasının talep edilmesinin zorunlu olduğu, aksi takdirde kararın kendiliğinden kalmış sayılmasına, 9-Teminat yatırıldığında ve karar infaz edildiğinde kararın taraflara tebliğine, masrafın avanstan karşılanmasına, ” şeklinde karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince 24/07/2020 tarihli dilekçeyle itiraz edildiği görülmüştür. İtiraz üzerine mahkemece duruşma açılarak yapılan inceleme sonunda; ek rapor alınmış ve ek rapor gerekçe yapılarak ” 1-İtirazın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, 2-Mahkememizce daha önce verilen tedbir kararının ters teminat tedbirine çevrilmesine, 3-Davalı tarafa 1 haftalık kesin süre içerisinde 6769 sayılı SMK. 159/2-c maddesi gereğince 75.000 TL nakti teminatı yada kesin ve süresiz marka teminat mektubunu mahkememize depo etmesi, 4-Kesin süre içerisinde teminat depo edilmesi halinde daha önce mahkememizce verilen 29/06/2020 tarihli ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, 5-Kesin süre içinde teminat depo edilmemesi halinde mahkememizce verilen 29/06/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararının devamına 6-7251 sayılı Kanun ile değişik HMK 393/1.maddesi gereğince kararın tedbir talep eden tarafa tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren 1 hafta içinde bu kararın uygulanmasının talep edilmesinin zorunlu olduğunun, talep edilmediği taktirde kararın kendiliğinden kalkmış sayılacağının davacı tarafa ihtarına, 7-7251 sayılı Kanunun ile değişik HMK 398/1. Maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymayan veya tedbir kararına aykırı davranan kimsenin, altı aya kadar disiplin hapis cezası ile cezalandırılacağının ihtarına, ” şeklinde karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; davalının ihtiyati tedbir kararına süresinde itiraz etmediğini, dolayısıyla kısmen kabul kararının hatalı olduğunu, yine ihtiyati tedbirin kaldırılması için davalının depo etmesi gereken teminat miktarını bir haftalık kesin sürede depo etmediği gibi, bu konuda talepte de bulunmadığını, Anayasa Mahkemesi kararında da belirtildiği gibi bir haftalık sürenin kararın verildiği tarihten itibaren başladığını, ayrıca davalının 29/06/2020 tarihli tedbir kararına muhalefet etmeye devam ettiğini, bu durumun ek raporla tespit edildiğini, ancak mahkemenin taleplerini değerlendirmediğini, davalının müvekkiline ait tasarımları web sitesinde satışa sunarak haksız kazanç sağladığını, 29/06/2020 tarihli tedbir kararından sonra farklı web siteleri üzerinden bu eylemlerine devam etmekte olduğunu, bu durumun ek raporla tespit edildiğini, söz konusu sitelerin whois kayıtları incelendiğinde, davalı şirket ya da yetkilisi … adına kayıtlı olduğunun anlaşıldığını, ayrıca davacı şirket yetkilisinin müvekkili şirkete tasarımları kopyalayarak ve satarak haksız rekabete sebebiyet verdiğini ikrar ettiğini, zira İstanbul 23.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2020/185 Esas, 2020/493 Karar sayılı ilamında bu durumun yer aldığını, müvekkilinin tescilli tasarımları bulunup korumadan yararlandığını, hükümsüz sayılmasına ancak bir mahkeme kararıyla karar verilebileceğini, dolayısıyla mahkemenin kararının hukuka aykırı olduğunu, ek rapordaki tespitlerin hatalı olduğunu, tescil tarihlerinden çok daha önce de kamuya arzedildiğini, konuyla ilgili haberlerin ve fatura örneklerinin ekte sunulu bulunduğunu, mahkemenin delil kabiliyeti olmayan evraklar üzerinden karar verdiğini, kararın kaldırılmasını istediklerini, ayrıca bu haliyle müvekkilinin ticari itibarının zarara uğradığını, davalının ihtiyati tedbir kararına muhalefet etmesi nedeniyle hapsen tazyik cezasıyla cezalandırılması gerektiğini bildirmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; ek raporun lehlerine olduğunu, bu nedenle itirazlarının kabul edilmesi gerektiğini, ek raporda davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği tasarımların davacıya ait olmadığının tespit edildiğini, ayrıca bu tasarımların yurt dışında daha önce kamuya sunulduğu gibi Türkiye’de de tescil edildiğini, davacının tasarımları hakkında hükümsüzlük davası açıldığını ve davanın derdest olduğunu, davacının eskiden distribütörü olduğu yabancı bir şirketin tasarımlarının aynısını tescil ettirdiğini, mahkemece tayin edilen teminat miktarının da çok yüksek olduğunu, davacının yatırdığı bedelden daha az olması gerekirken fazla teminata hükmedilmesinin doğru olmadığını bildirmiştir. Yargılama sırasında alınan 10/06/2020 tarihli … ve … tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; …com alan adını yapan kişi ve yönetici bilgisinin gizli olduğu, alan adının 09/09/2014’de kaydettirildiği, davacıya ait … nolu tasarım ile davalıya ait “…” ürünü arasında benzerlik olduğu, davacıya ait … nolu tasarım ile davalıya ait “…” ürünü arasında yine davacıya ait … nolu tasarım ile davalıya ait “…” ürünü arasında, yine davacıya ait … nolu tasarımı ile davalıya ait “…” ürünü arasında, yine davacıya ait … nolu tasarımı ile davalıya ait “…” ürünü arasında ayniyet derecesinde benzer olduğu, yine davacıya ait … nolu tasarım ile davalıya ait “…” ürünü arasında, yine davacıya ait … nolu tasarım ile davalıya ait “…” ürünü arasında benzerlik bulunduğu, yine davacıya ait … nolu tasarımı ile davalıya ait “…” ürünü arasında farklılık bulunduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 19/10/2020 tarihli ek raporda ise; davacıya ait … tescil numaralı 5 numaralı, 11 numaralı, 16 numaralı ve … tescil numaralı 2 nolu, 8 nolu ve 16 nolu tasarımların yenilik ve ayırt edicilik niteliklere sahip olmadığının tespit edildiği, … tescil numaralı, 7 nolu tasarımın ise yenilik ve ayırt edicilik özelliklerine sahip olduğu, davacının sunduğu belgelerle internet siteleri üzerinde yapılan incelemede … tescil numaralı tasarımlardan …, …, …, … ve … tescil numaralı tasarımlardan …, …, … ve … nolu tasarımlardan hormigon vintage isimli tasarımların ise farklı isimlerle başka internet sitelerinde yayınlandığının tespit edildiğinin bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, tasarıma tecavüzün tespiti ve haksız rekabetin önlenmesi, durdurulması, sonuçlarının ortadan kaldırılması ile maddi tazminat taleplerine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararına yapılan itiraz üzerine verilen karara yöneliktir. Kanun koyucu ihtiyati tedbire ilişkin kararlara karşı başvurulabilecek kanun yollarını, özenle, açıkça ve ayrıntılı şekilde düzenlemiş olup, HMK’nun 391’inci ve 394’üncü maddelerinde yer alan kanun yollarına ilişkin düzenlemeden de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbire ilişkin tüm kararlara karşı kanun yolu açık değildir. Kanun koyucu bu yöndeki iradesini hem kanun yoluna başvurulabilecek tedbir kararlarını açıkça belirterek, hem de bunların dışındaki kararlara karşı kanun yollarına başvurulmasını yasaklayarak düzenlemiştir. HMK’nun 391’inci maddesinde sadece ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulabileceği öngörülmüşken, HMK’nun 394’üncü maddesinde ise sadece ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilen kararlara karşı kanun yoluna başvurulacağı düzenlenmiştir. “Teminat karşılığı tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına” ilişkin 395’inci maddenin 3’üncü fıkrası ile “durum ve koşulların değişmesi sebebiyle tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılması”na ilişkin 396’ncı maddenin 2’nci fıkrasında, kanun yollarını düzenleyen HMK’nun 394’üncü maddesinin 4’inci fıkrasına bilinçli olarak atıf yapılmamıştır. Kanun koyucunun, ihtiyati tedbire ilişkin tüm kararlara karşı kanun yolunu açma gibi bir iradesinin olmadığı HMK’nun 395’inci ve 396’ncı maddelerinin gerekçesinden de açıkça anlaşılmaktadır. Özellikle HMK’nun 396’ncı maddesine karşılık gelen Hükümet Tasarısının 400’üncü maddesinin gerekçesinde bu husus çok açık ve ayrıntılı şekilde ifade edilmiştir. Bu gerekçeye göre, “İhtiyatî tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasını düzenleyen bu maddede de, yukarıda belirtilen iki maddedeki ortak yönler dikkate alınarak itiraza ilişkin benzer hükümlere ayrıca atıf yapılmıştır. Ancak, itiraz üzerine verilen kararlara karşı kanun yoluna başvurulması hakkındaki fıkraya atıf yapılmamıştır. Zira, hâl ve şartların değişmesi, hukukî bir değerlendirmeden daha çok, maddî şartlarla yakından ilgili, nispeten sübjektif ve doğrudan mahkemenin takdirine bağlı bir husustur. Ayrıca, aynı yargılama süreci içinde, bir çok kez hâl ve şartlarda değişiklik olması sebebiyle, tedbirde değişiklik yapılması veya kaldırılması, bu yönde talepte bulunulması ya da talebin reddi söz konusu olabilir. Her talepten sonra verilecek karar hakkında kanun yoluna başvurulması, ihtiyatî tedbirler için kanun yoluna başvurulmasında istenen amacı da sağlamayacaktır. Kanun yolunun açılmış olmasının amacı, ihtiyatî tedbirlerle ilgili temel hukukî ve prensip hatalarının önüne geçmektir. Bu sebeple, ihtiyatî tedbirin reddi ve ihtiyatî tedbire itiraz üzerine verilen kararlar için kanun yolu imkânı getirilmiştir. Hâl ve şartlarda değişiklik bakımından o anda kanun yoluna başvurulamaması, daha sonra işin esasıyla ilgili kanun yoluna başvurulması durumunda, bu hususun incelenmeyeceği anlamına da gelmez. Kanun yolu incelemesinde bu husus da değerlendirilerek bir karar verebilme imkânı kapalı değildir.” Madde gerekçesi çok açık olup, özellikle “ihtiyatî tedbirin reddi ve ihtiyatî tedbire itiraz üzerine verilen kararlar için kanun yolu imkânı getirilmiştir. Hâl ve şartlarda değişiklik bakımından o anda kanun yoluna başvurulamaması, daha sonra işin esasıyla ilgili kanun yoluna başvurulması durumunda, bu hususun incelenmeyeceği anlamına da gelmez.” ifadesi karşısında, ihtiyati tedbire ilişkin tüm kararlara karşı kanun yoluna başvurulabileceği kabul edilemez.Türk Medeni Kanun’unun 1’inci maddesine göre, “Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır.” Yukarıdaki bentlerde sözüyle ve özüyle açıklanan ihtiyati tedbire ilişkin HMK’nun 391 ve 394’üncü maddelerine aykırı bir uygulama yapılmasına imkân veren bir yorum kuralı bulunmamaktadır. Kanunun açık hükmüne aykırı bir yorum, ancak bu konuda teknik bir gerekçe sunulması hâlinde mümkün olup, bunun dışındaki bir nedenle kanunun açık hükmüne aykırı şekilde karar verilemez. Kanun koyucunun ihtiyati tedbire ilişkin tüm kararlara karşı kanun yolunu açmasına yasa yapma tekniği bakımından bir engel olmadığı dikkate alındığında, kanunda yer almayan bir kuralın içtihat yoluyla konulması yorum kuralları ile bağdaşmadığı gibi kanuna aykırı (contra legem) yorum sayılır. Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 01/10/2013 gün, 2013/12479 Esas, 2013/15056 Karar sayılı kararı da bu yöndedir. Somut olayda mahkemece başlangıçta bilirkişi raporu gerekçe yapılarak davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi kısmen kabul edilmiş, davalı tarafın itirazı üzerine ek inceleme yapılarak ek rapor alınmış ve açılan duruşmada bu ek rapor gerekçe yapılarak istinafa konu edilen kararın verildiği anlaşılmıştır. Söz konusu yeni kararla ihtiyati tedbirin değiştirildiği anlaşılmıştır. Bu durumda verilen karar HMK’nun 396/1 maddesi kapsamında bir karardır. Bu karar durum ve koşulların değişmesi nedeniyle ihtiyati tedbirin değiştirilmesine ilişkin olup mahkemece verilen bu karara karşı istinaf yolu açık olmadığından istinaf isteminin usulden reddine, karara karşı itiraz yolu açık olmakla taraf vekillerince verilen istinaf dilekçelerinin itiraz dilekçeleri olarak incelenmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı USULDEN REDDİNE, 2-Taraf vekillerinin istinaf dilekçelerinin itiraz dilekçesi olarak incelenmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacıdan alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 4-Davalıdan alınması gereken alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.24/02/2021