Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/32 E. 2021/208 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/32 Esas
KARAR NO: 2021/208
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/197
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/02/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, davalıya ait markaların dava dilekçesinde ayrıntıları belirtilen emtialar yönünden SMK’nun 9.maddesi uyarınca kullanılmamaları nedeniyle, yine davalının kullanımları ve gerekli önlemleri almaması nedeniyle ürünün yaygın adı haline gelen tanımlayıcı nitelikte bulunan ve ürünün yaygın adı olarak kullanılan bir kısım markaların SMK’nun 26.maddesi gereğince iptaline, fibro beton bir ürünün cinsini ifade ettiğini ve herkes tarafından kullanılabilir olduğunu, bu nedenlerle bir kişinin tekeline bırakılmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek davalının bir kısım markalarının SMK’nun 6/9 maddesi gereğince hükümsüzlüğüne, ayrıca dava konusu markaların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi bakımından devir yasağı konulması ve iptali istenen markaların müvekkiline karşı ileri sürülmesinin engellenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının ihtiyati tedbir talebinin yerinde olmadığını, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının da hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin ve markalarının tanınmış olduğunu, davanın haksız ve kötüniyetli açıldığını, ayrıca müvekkilinin dava konusu markaları ciddi ve aktif bir biçimde kullandığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 24/03/2020 tarihli ara kararla davalıya ait markaların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi hususunda TPMK kayıtlarına teminatsız olarak tedbir konulmasına karar verilmiş, karara davalı tarafça itiraz edilmiştir. İtiraz üzerine mahkemece duruşma açılarak yapılan inceleme sonunda verilen 17/11/2020 tarihli ara kararla; davalının ihtiyati tedbir kararına karşı 13/10/2020 tarihli düplik dilekçesiyle itiraz ettiği, ihtiyati tedbir kararının 24/03/2020 tarihinde verildiği, kararın davalıya 28/05/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilince 11/06/2020 tarihli dilekçeyle süre uzatım talebinde bulunduğu, fakat tedbire itirazın yapılmadığı, tedbire itirazın yasal süresinin bir hafta olup bu süre geçtikten sonra yapıldığı anlaşılmakla itirazın reddine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; mahkemenin müvekkiline ait toplam 52 adet markanın üçüncü kişilere devri konusunda tedbir kararı verdiğini, tedbir kararının müvekkilinin dinlenmeksizin verildiğini, ayrıca HMK’da öngörülen şartların gerçekleşmediğini, davacının dava dilekçesinde bahsettiği sebeplerin varlığına dair delil sunulmadığını, iddiaların gerçeği yansıtmadığını, müvekkili tarafından davacıya karşı İstanbul 1.FSHHM nezdinde açtıkları markaya tecavüzün önlenmesi, hükümsüzlük ve tazminat talepleriyle ilgili davada davacıya ait … nolu …+şekil, … numaralı …+şekil ve 2014/31886 nolu …+şekil markalarının hükümsüzlüğüne, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine ve 309.000,00 TL maddi tazminata hükmedildiğini, mahkeme kararında müvekkilinin markalarının sektörel tanınmış marka olduğu ve davacının kullanımlarının kötüniyetli olduğunun gerekçe yapıldığını, davacının kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin ticari hayatını duraksatmayı amaçladığını, ihtiyati tedbir kararının dinlenilmeksizin verilmesi nedeniyle hukuka aykırı olduğunu, ayrıca bu kararın menfaatler dengesine ve ölçülülük ilkesine aykırı olduğunu, yine HMK’nun 392.maddesi gereğince teminat alınması gerekirken teminatsız verilmesinin de doğru olmadığını, müvekkili şirketin 2020 yılı itibariyle tamamı ödenmiş sermayesinin 20 milyon TL olduğunu, dava konusu marka nedeniyle ihtiyati tedbire karşı en az 150.000,00 TL teminat gösterilmesi gerektiğini, davacının ihtiyati tedbir talebinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, her ne kadar mahkemenin kararında ihtiyati tedbire süresinde itiraz edilmediği belirtilmiş ise de, itirazın reddine dair karara karşı kanun yoluna başvurulabileceğini, HMK’nun 396.maddesi uyarınca durum ve koşulların değişmesi halinde tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına karar verilebileceğini, covid19 salgını nedeniyle müvekkilinin ticari ve ekonomik ilişkilerinin kötü yönde etkilendiğini, tedbir kararının külfet haline geldiğini, davacının müvekkili şirkete ait “…” markası ile çok benzeyen “…” ibaresini 19,37 ve 42.sınıflarda tescil ettirmek için birçok marka tescil başvurusunda bulunulduğunu, müvekkilinin de bunlara itiraz ettiğini, itirazların kabul edildiğini, bu defa davacının bu kararların iptali için davalar açtığını, davaların müvekkili lehine sonuçlandığını ve Yargıtay tarafından onandığını bildirerek öncelikle müvekkilinin … nolu “…” markasının üçüncü kişilere devredilmesini engelleyen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde ihtiyati tedbirin en az 150.000,00 TL teminat karşılığında verilecek şekilde değiştirilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalıya ait …escil numaralı “…” markasının 9,17 ve 19.sınıflarda 01/04/2009’da tescil edildiği ve 01/04/2019’da yenilendiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE:Dava, marka hükümsüzlüğüne ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise ihtiyati tedbire yapılan itirazın reddi kararına yöneliktir. İlk derece mahkemesince verilen kararda davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına süresinde itiraz etmediği belirlenmiş olup bu nedenle itirazı reddedilmiştir. Bilindiği üzere ihtiyati tedbir kararına karşı HMK’nun 394.maddesi uyarınca bir hafta içerisinde itiraz edilmelidir. Somut olayda davalı tarafça bir haftalık yasal süre içerisinde itiraz yapılmadığından davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.04/02/2021