Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/289 E. 2023/43 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/289 Esas
KARAR NO: 2023/43
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/07/2020
NUMARASI : 2015/275 E. – 2020/313 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyalarından kambiyo senetlerine özgü ilamsız icra ödeme emri gönderildiğini, müvekkilinin bu dosyaları ihtiyati haciz kararlarının infazı esnasında öğrendiğini, 30/12/2014 tarihinde ihtiyati haciz kararının infaz edildiğini, müvekkilinin bu ihtiyati haciz kararının infazı için müvekkili şirket adresine gelindiğini ve davaya konu senetlerin alacaklı vekili ile şirket yetkilisi arasında tanzim edildiğini, müvekkilinden alınan senetlerin serbest irade ile tanzim edilmediğini ve hukuki mesnetten yoksun olduklarını, müvekkil aleyhine iki farklı kişi tarafından aynı vekille icra takibi başlatıldığını, işbu takiplerine şirketin ne yetkilisi ne de ortağı olan ve bu sebeple İstanbul CBS’ nin …nolu soruşturma dosyası ile aleyhine soruşturma açılan … isimli şahsın piyasaya sürdüğü çeklere ilişkin olduğunu, bu kapsamda İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinden alınmış ihtiyati haciz kararının infazı için müvekkili şirketin faaliyet gösterdiği adrese gidildiğini, müvekkilinin Kumkapı semtinin turistik bölgesinde restaurant olarak faaliyet gösterdiğini, yapılan haciz işleminin yarattığı tatsız durumun müvekkili şirkette yarattığı olumsuz etki ve ticari itibar kaybı da göz önünde tutularak borcu olmadığı halde alacaklı vekili ile şirket yetkilisi arasında borcun ödenmesine ilişkin bir protokol ve buna bağlı senetlerin tanzimine karar verildiğini, düzenlenen bu senetlerin alacaklı vekilince haciz baskısı altında mesnedi olmayan şekilde ve kötü niyetli olarak tanzim ettirildiğini, hacze gelinen ve senedin tanzimine dayanak oluşturulan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası için İstanbul 18 ATM’ nin 2015/49 Esas sayılı dosyası üzerinden menfi tespit davası ikamet edildiği ve tedbir kararı verildiği; davaya konu senetler bakımından müvekkilinin borçsuz olduğunun tespitine, davalının kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından davasına dayanak yaptığı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu edilen 07.08.2014 tarihli ve 15.000,00 TL lik çek üzerindeki imza ekli Ticaret Sicil Gazetesinden de anlaşılacağı üzere şirket yetkilisi ve aynı zamanda şirket ortağı olan …’ya ait olduğunu, davacı yan tarafından İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/49 Esas sayılı dosyası ile İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu edilen çek yönünden bir başka menfi tespit davası ikame edildiğini, ancak davacı tarafından işbu davanın konusu yapılan diğer İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası yönünden ayrı bir menfi tespit davası ikame edilmemiş olmasına rağmen geçerli hiçbir hukuki sebep ve dayanak olmaksızın mesnetsiz ve kötünıyetli olarak iş bu dava ikame edilerek işbu dava açtıklarını, 30.12.2014 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dava dosyasına konu haklı alacağın tahsili için davacı/borçlu adresine hacze gidildiğini, aynı tarihli haciz zaptından da anlaşıldığı üzere haciz işlemi esnasında herhangi bir sorunla karşılaşılmamış, davacı/borçlu basiretli bir tacir olarak haciz mahalinde hazır bulunan vekilinin de nezaretinde 30.12.2014 tarihli protokolü tanzim ederek, ekinde dava konusu 4 adet senedi dava konusu edilen iki ayrı icra dosyasına konu edilen borçlarına karşılık olmak üzere teslim edildiğini, bu nedenle davacı/borçlunun haciz mahallinde baskı yapıldığı iddiası son derece gerçek dışı olduğunu, haciz adresinin bir restoran olması ve haciz tarihinin 30.12.2014 olması sadece bir tesadüf olup, davacı gerçekte olmadığını iddia ettiği bir borç için -ki dava konusu borçların tamamı davacıya aittir ve bilgisi dahilinde olduğunu, davacı/ borçlu kendi rızası ile ve basiretli bir tacir sıfatıyla tanzim ederek icra dosya borçlarına karşılık olarak 30.12.2014 tarihli protokol ekinde tarafımıza teslim ettiği 4 adet bonoyu haksız ve kötüniyetli olarak iptal ettirmek adına işbu davayı ikame ettiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.07.2020 tarih ve 2015/275 Esas – 2020/313 Karar sayılı kararıyla; “Yukarıdaki incelenen dosyalar ve kayıtlara göre protokolde geçen her iki icra dosyasına dayanak çeklerin keşide tarihleri itibarı ile dava dışı … nın davacı şirketin temsilcisi olmadığı, davacı tarafça dayanılan protokol tarihinin İst. … İcra Müd.nün … E sayılı dosyasında yapılan haciz tarihi ile aynı olması, her iki belgenin aynı alacaklı vekili tarafından imzalanması nedeniyle protokolün haciz tehdidi altında imzalandığı ve bu nedenle borcun kabulü sonucunu doğurmayacağı kanaatine varılarak söz konusu protokol kapsamında davalı yana verilen 4 adet bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve protokol kapsamındaki senetlerden dolayı bir takip yapılmadığı bu yönde bir iddia ve delil sunulmadığından ve protokolde adı geçen icra dosyası dayanağı çeklerdeki şirket kaşesi üzerine imza atan …’nın şirket temsilcisi olup olmadığını davalı tarafın bilmesinin mümkün olmaması nedenleriyle davacı tarafın kötü niyet tazminat talebinin ise reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davacı söz konusu senetleri ve protokolü kendi rızası ile düzenlemiş olup, cebri icra baskısı altında düzenlendiği iddiasının tamamı ile gerçek dışı olduğunu, davacının ne haciz tutanağında ne de protokolde herhangi bir ihtirazi kayıt düşmediğini; ayrıca 30/12/2014 tarihli haciz tutanağında taraflar arasında herhangi bir protokol imzalandığına yönelik bilgi de bulunmamakta olup, bu hususun söz konusu protokolün haciz işlemi sırasında değil işlemler tamamlandıktan sonra düzenlendiğini de kanıtladığını, Davacı tarafça şirket kaşesini kullanarak şirketi dolandırdığı iddia edilen … ile, daha sonrasında şirketin yetkilisi olarak ilan edilen … arasında akrabalık ilişkisi bulunup, ortada kesin bir muvazalı işlemler silsilesi olduğunu, Çek basım tarihinden önce şirket yetkileri elinden alınan …’nın hem şirketin kaşesine hem de kendi yetkilerinin elinden alınmasından sonra basılmış çeklere nasıl ulaşabildiğinin mahkemelerce incelenmediğini, Çeklerin ileri tarihli düzenlenebilmekte olup, davacı taraf açık bir şekilde aralarında akrabalık bağı olan kişiler arasında yetkilerin ve şirket hisselerinin devrini sağladıktan sonra, kurguladıkları muvazaalı işlemler sonucunda tahsil imkanı olmayan çekleri piyasaya sürdüklerini, Ayrıca davacı tarafından işbu davanın konusu yapılan protokole konu bonolardan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyasına yönelik verilen bonoların, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına yönelik ikame edilen menfi tespit kararının gerekçe gösterilerek karar verilmesinin herhangi bir hukuki temelinin bulunmadığını, Davacı tarafın cebri icra baskısı altında olduğunu iddia ettiği haciz işlemi İstanbul … İcra Müdürlüğü dosyası üzerinden gerçekleştirilen haciz işlemi olup, söz konusu işlemin yukarıda esas numarası belirtilen … İcra Müdürlüğü dosyasından doğan borç ile herhangi bir alakası bulunmadığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *İstanbul … İcra Dairesine ait … Esas sayılı takip dosyasında; dava dışı … tarafından, … ve … Ltd.Şti , hakkında kambiyo senetlerine dayalı takip başlatıldığı, asıl alacak miktarının 18.880,00 TL olduğu, takibe dayanak yapılan çekin keşidecisinin … olup hamiline düzenlendiği, ilk cirosunun … Ticaret Ltd. Şti tarafından yapıldığı, sonrasında … ‘in cirosu ile …’e geçtiği, keşide tarihinin 10/05/2014 olup, bedelinin 20.000,00TL olduğu tespit edilmiş, çekin basıldığı tarih olarak 01/11/2013 tarihinin çek üzerinde yazılı olduğu, bu dosya 04.06.2014 tarihli haciz tutanağının dosya borcunun …Tic Ltd. Şti ne ait olmadığının belirtilerek şirket yetkilisi tarafından tutanağın imzalandığı tespit edilmiştir. *İstanbul … İcra Dairesine ait … Esas sayılı takip dosyasında; davalı tarafından, … ve davacı şirket ile … Ltd Şti hakkında kambiyo senetlerine dayalı takip başlatıldığı, takibe dayanak çekin 07/08/2014 tarihli 15.000,00 bedelli çek olduğu, 30/12/2014 tarihinde söz konusu icra dosyası borcundan dolayı hacze gidildiği, haciz tutanağında söz konusu borcun …’nın borcu olduğu kendisinin şirket kaşesini kullanarak şirketi dolandırdığı hususunun borçlu şirket yetkilisi tarafından ifade edildiği tespit edilmiştir. *Davacı şirkete ait sicil kaydı alınıp incelendiğinde; 24/02/2014 tarihi itibariyle …’nın şirkette mevcut hissesini …’ya devrederek ortaklıktan ayrıldığı, ayrılan şirket ortağının müdürlüğünün sona erdiği, şirket müdürlüğüne 5 seneliğine … ve …’un atandığı, şirket müdürlerine münferit imzaları ile şirketi temsil yetkisi verildiği tespit edilmiştir. *Dava konusu 30/12/2014 tarihli protokol başlıklı belgede; “İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına istinaden aşağıda dökümü yapılan senetler verilmiştir, işbu senetlerin ödenmesi halinde dosya borcu ibra edilecektir.” ifadesine yer verildiği, devamında SENETLER başlığı altında 30.12.2014 tanzim tarihli 20.04.2015 vade tarihli 10.000,00 TL, 20.05.2015 vade tarihli 10.000,00 TL, 20.06.2015 vade tarihli 10.000,00 TL ve 20.07.2015 vade tarihli 8.745,00 TL bedelli 4 adet senet bilgilerinin yazıldığı görülmüştür. *İstanbul 18 ATM’ nin 2015/49 Esas sayılı dosyasında; davacı tarafından davalıya İst. … İcra Müd nün … E sayılı dosyasına konu çekten dolayı menfi tespit istemli dava açtığı, Mahkemece “…çekin basıldığı tarih olarak 17/03/2014 tarihi yazılıdır. Söz konusu çek en erken tarih olarak 17/03/2014 tarihinde ciro edilmiştir ve bu tarih itibariyle … davacı şirketin temsilcisi olmadığı gibi ortağı dahi değildir, dolayısıyla şirket kaşesi üzerine imza atan …’nın cirosu geçersizdir. İst. … İcra Müd nün … E sayılı takip dosyası incelendiğinde; 30/12/2014 tarihinde söz konusu icra dosyası borcundan dolayı hacze gidildiği, haciz tutanağında söz konusu borcun …’nın borcu olduğu, kendisinin şirket kaşesini kullanarak şirketi dolandırdığı hususunun borçlu şirket yetkilisi tarafından ifade edildiği, söz konusu haciz tarihi ile protokol tarihinin aynı olup, yerleşmiş Yargıtay uygulamaları gereğince, haciz sırasında ve haciz tarihinde düzenlenen protokolün haciz ve muhafaza korkusu altında imzalanması nedeniyle borcun kabulü sonucunu doğurmayacağı sonucuna varılarak söz konusu çek nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine” karar verildiği, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek 06.02.2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden önce açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından, “… protokolde geçen her iki icra dosyasına dayanak çeklerin keşide tarihleri itibarı ile dava dışı …’nın davacı şirketin temsilcisi olmadığı, davacı tarafça dayanılan protokol tarihinin haciz tarihi ile aynı olması, her iki belgenin aynı alacaklı vekili tarafından imzalanması nedeniyle protokolün haciz tehdidi altında imzalandığı ve bu nedenle borcun kabulü sonucunu doğurmayacağı kanaatine varılarak protokol kapsamında davalıya verilen 4 adet bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, şirketin eski ortağı ve temsilcisi olan dava dışı …’nın şirket ortaklığı ve yetkisi sonra erdikten sonra şirket adına haksız ciro yapması nedeniyle İstanbul … İcra Dairesine ait … Esas ve İstanbul … İcra Dairesine ait … Esas sayılı dosyaları ile haksız icra takibine maruz kaldıklarını, borçlu olmamalarına rağmen haciz baskısı ile protokol imzalayarak dava konusu bonoları vermek zorunda kaldıklarından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuştur. Davalı ise; icra takip işlemlerinin ve haczin usulüne uygun haciz yapıldığını, haciz tutanağında protokolden bahsedilmemesi nedeniyle protokolün hacizden sonra yapıldığının ve davacının rızasıyla bonoları verdiğinin kabul edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Davacı şirket aleyhine başlatılan icra takibi nedeniyle İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası kapsamında 30.12.2014 tarihinde davacıya ait lokantaya hacze gelindiği ve haciz işlemlerinin yapıldığı, aynı tarihli protokol ile davacının her iki icra dosyasının kapatılması amacıyla davaya konu dört adet bonoyu verdiği görülmüştür. Haczin gerçekleştirildiği İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına karşı davacı tarafından açılan İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/49 Esas – 2015/893 Karar sayılı dosyası ile menfi tespit kararı verildiği ve hükmün Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır. Anılan mahkeme kararında, “Söz konusu çekte davacı şirket kaşesi üzerindeki imzanın … tarafından atıldığı, çekin 17/03/2014 tarihinde basıldığı, çek en erken 17/03/2014 tarihinde ciro edilmiştir ve bu tarih itibariyle … davacı şirketin temsilcisi olmadığından şirket kaşesi üzerine imza atan …’nın cirosunun geçersiz olduğu; davalı taraf protokole göre dava konusu icra dosyasındaki borcu kabullendiğini iddia ettiği, İst. … İcra Müd nün … E sayılı takip dosyası incelendiğinde; 30/12/2014 tarihinde söz konusu icra dosyası borcundan dolayı hacze gidildiği, haciz tutanağında söz konusu borcun …’nın borcu olduğu, kendisinin şirket kaşesini kullanarak şirketi dolandırdığı hususunun borçlu şirket yetkilisi tarafından ifade edildiği, söz konusu haciz tarihi ile protokol tarihinin aynı olup, yerleşmiş Yargıtay uygulamaları gereğince, haciz sırasında ve haciz tarihinde düzenlenen protokolün haciz ve muhafaza korkusu altında imzalanması nedeniyle borcun kabulü sonucunu doğurmayacağı sonucuna varıldığı.” gerekçelerine yer verilmiştir. Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen bu karar uyarınca, davacı yönünden İstanbul …İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası yönünden menfi tespit kararı kesinleşmiş olmakla, kararın gerekçesi de dikkate alındığında İstanbul … İcra Dairesine ait … Esas sayılı dosyasına dayanak çekteki davacı kaşesi üzerine atılı imzanın ciro tarihinde yetkili olmayan … tarafından atıldığı ve bu nedenle çekten dolayı davacı şirketin sorumluluğunun bulunmadığı anlaşıldığından; ilk derece mahkemesi tarafından davaya konu protokolün haciz tarihinde ve haciz baskısıyla yapıldığının ve davacının protokol kapsamında verilen bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi isabetli olmakla, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Alınması gereken 2.646,67 TL harçtan, peşin alınan 662,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.984,27 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.18/01/2023