Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/287 E. 2022/2182 K. 23.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/287 Esas
KARAR NO: 2022/2182 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/12/2020
NUMARASI: 2020/242 E. – 2020/335 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Resmi Makamlarca Açılan Hükümsüzlük İstemli)
KARAR TARİHİ: 23/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin … ibareli markasını hem Latince hem Arapça olarak Türk Patent ve Marka Kurumunda tescil ettirdiğini, tescil kapsamında 3. sınıfın bulunduğunu ve müvekkilinin 3. sınıf kapsamında bulunan temizlik maddeleri ve kozmetik ürünler sektöründe faaliyet gösterdiğini, ilgili markanın özellikle Irak ve Suriye’de tanınmış marka olduğunu, İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … esas dosyası kapsamında … Plastik firmasına dava açtıklarını … Plastik vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde, ilgili markanın … tarafından tescil ettirilmiş olduğunu tespit ettiklerini, bunun üzerine davalıya Kartal … Noterliği’nin 26.09.2018 tarihli ve … yevmiye kaydındaki ihtarnameyi keşide ettiklerini, davalının marka başvurusunda bulunduğu adrese ihtarnamenin gönderildiğini ancak bu adreste bulunamadığını, daha sonrasında mernis adresine gönderdiklerini, burada da muhtara tebliğ edildiğini, müvekkilinin ve davalının markalarının birebir aynı olduğunu, davalı tarafın kötü niyetle Arapça olarak yaptığı başvurusunun açıklamasına … olarak belirttiğini ancak bu durumun Türk Patent ve Marka Kurumunu yanıltmak için yapıldığını, aslında yaptığı Arapça başvurunun karşılığının müvekkilinin markası ile birebir aynı olan … ibaresi olduğunu, bu marka üzerinde de müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğunu, öncelikle davaya konu markanın üçüncü kişilere devrini önlemek için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalı ya ait … dosya numaralı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmek suretiyle sicilden terkinini, her türlü maddi manevi tazminat talep ve haklarının saklı tutulmasını, davanın kabulüne karar verilmesi halinde Türkiye’de tirajı en yüksek üç gazetede yayın ve ilanını talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacının iddiasını kabul etmemekle birlikte, davacının kullandığı …’nin ve müvekkilinin kullandığı … ‘nin Türkçe karşılığının ne anlama geldiğinin tespit edilmediği, her ne kadar, yazılışları birbirlerine yakın ise de, telafuzu ve anlamlarının ne olduğunun hedef tüketici bakımından önemli olduğunu, davacı tarafın ihracatta bulunduğu Irak ve Suriye de yaşayan hedef tüketicide işbu markaların nasıl bir iltibasa sebep olup olmadığının araştırılmadığını, kaldı ki müvekkilinin davacından önce markasını tescil ettirmiş olduğu ortada iken, sanki davacının öncelik hakkı varmış gibi ve iltibasa sebebiyet verildiği yönünde rapor tanzim edilmiş olmasının, objektiflikten uzak olduğunu, müvekkilinin ikametgahı Esenyurt ilçesinde olduğundan yetki itirazında bulunduklarını beyan etmiştir. Davanın İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne açıldığı, Mahkemenin 18/06/2020 Tarih, 2018/100 Esas ve 2020/31 Karar sayılı yetkisizlik kararı verildiği ve yargılamaya Bakırköy 1. FSHHM’de devam edildiği anlaşılmıştır.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 15/12/2020 tarihli 2020/242 E. – 2020/335 K. sayılı kararıyla; “…davacı adına önceki tarihli 2014/88530 sayılı ve “…” ibareli marka ve bunun Arapça versiyonu olan 2016/85267 tescil nolu aynı ibareli marka ile davalı adına sonraki tescil tarihli olan … sayılı markanın arapça yazılımının davacı markaları ile aynı olup, aynı emtia sınıflarında tescilli olduğu SMK 6/1 maddesi anlamında halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere araştırılma ihtimali bulunduğu ” gerekçesiyle; Davacının davasının KABULÜNE, davalı adına tescilli … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, ilana yer olmadığına, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; 05/11/2020 tarihli duruşmaya mazeret bildirdiklerini, mahkemenin ” davalı vekilinin mazeretinin kabulüne, duruşma günü ve zabıtta bir suretinin tebliği ile geçerli ve belgeli mazeretleri olmaksızın duruşmaya katılmadığı takdirde, HMK 150. Maddesi hükümleri saklı kalmak kaydıyla yokluğunda sözlü yargılama yapılıp hüküm verileceğinin ihtarına ” şeklinde ara karar oluşturarak duruşmanın 15.12.2020 tarihine bırakılmasına karar vermiş vererek kendilerine tebliğ ettiğini, 15/12/2020 tarihinde üç tane daha duruşmaları bulunduğundan ve belgelerini sunmalarına rağmen mazeretlerinin reddine karar verilerek adil yargılanma ve savunma haklarını kısıtladığını, mahkemenin mazeret dilekçelerinde belirttikleri duruşmaların muamele aşamasında olduğunu gerekçe göstermişse de, davaların yargılama süreçlerinin gelinen aşama olarak birbirlerinden daha üstün olmadığını, usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılması gerektiğini. -Mahkemenin hükümsüzlük kararı ve gerekçesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin markasını davacının tescil tarihinden önce 22/06/2016 tarihinde tescil ettirdiğini, davacıdan önce kullanım hakkını elde ettiğini, kaldı ki davacının tescil ettirdiği “…” markasından anlamı, yazılışı ve okunuşu farklı olacak şekilde tescil ettirdiğini, müvekkilinin öncelik hakkını elde ettiği gibi, davacı markası ile anlamı, yazılışı, okunuşu itibarıyla hiçbir benzerliğinin bulunmadığını beyanla mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; davalının üst üste duruşmalara mazeret bildirerek davayı uzatmaya çalıştığını, mazeret bildirdiği dosyaların karar aşamasında olmayan muamelelik dosyalar olduğunu, adil yargılanma ve sözlü savunma hakkının engellenmesinin söz konusu olmadığını, davacı müvekkilinin 03/11/2014 tarihli başvuru ile … markasını Latin alfabesiyle 3. Sınıfta tescil ettirdiğini, davalının ise Türkçe karşılığı … olan markasını TPMK’ya … olarak bildirerek Arapça yazılışını 22/06/2016 tarihli başvuru ile tescil ettirdiğini, ortalama tüketici nezdinde karışıklığa yol açacağını beyanla, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Davacı vekilinin ibraz ettiği marka tescil kaydından; 03/11/2014 başvuru tarihli 03. Sınıfta … başvuru numaralı … markasının davacı adına tescilli olduğu görülmüştür. TPMK’dan celp edilen tescil kayıtlarından; hükümsüzlüğü istenen 22/06/2016 başvuru tarihli 03. Sınıfta … başvuru numaralı Arapça yazılı markanın davalı … adına, 25/10/2016 başvuru tarihli, 03. Sınıfta … başvuru numaralı Arapça yazılı markanın davacı şirket adına tescil edildiği anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesince bilirkişi …’dan alınan 11/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda; Davacıya ait .. dosya numa.arkanın 03. sınıf kapsamında tescilli olduğunu, davacı ve davalı markalarının tescilli olduğu sınıflar bakımından aynı emtiaları kapsadıklarını, davacı ve davalı markasının görsel olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, her ne kadar davalı markası, davacı markasıyla ayırt edilemeyecek derecede benzer olsa da davalı markasının başvuru ve koruma tarihinin davacı markasından önce olduğunu, davacının gerçek hak sahipliği hususunda; davalı marka başvurusu yaparken kuruma (…) ibaresinin … olduğunu beyan etmişse de (…) ibaresinin davacının iddia ettiği gibi … ibaresi mi olduğu, yoksa bu ibarenin davalının kuruma beyan ettiği … ibaresi mi olduğu hususunda dosyada herhangi bir delil veyahut Arapça dilinden Yeminli Tercüman beyanı bulunmamasından herhangi bir kanaat oluşmadığını beyan etmiştir. Davalıya ait … no.lu Arapça metin içeren markanın Türkçe karşılığının “…” mi, yoksa “…” mi olduğu konusunda rapor tanzimi için Arapça Tercüman Bilirkişisi … 27/01/2019 tarihli raporunda; ilgili Arapça metni içeren markanın davalı, … İth.İhr. San ve Tic. Ltd.Şti. Tarafından Latince …, davalı, … tarafından da … olarak belirtildiği anlaşılmış ve Türkçe karşılığının … olduğu tespit edilmiştir.Bilirkişi …’dan alınan alınan 24/04/2019 tarihli ek raporda; Kök rapordaki inceleme ve tespitlerin ek rapor içinde geçerli olduğuna, Davalıya ait … dosya numaralı, ibareli markanın TÜRKPATENT’e … olarak bildirildiği ancak Türkçe karşılığının … olduğuna, Davalıya ait … dosya (…) numaralı ve Türkçe karşılığı … ibaresi ile davacıya ait … dosya numaralı ve … ibaresinin ortalama tüketiciler nezdinde karışıklığa yol açacağına, bu sebeple iltibasa sebebiyet verdiği yolunda görüş bildirmiştir.
G E R E K Ç E: Marka hükümsüzlüğü davasında ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, davalı vekilinin usul ve esasa yönelik istinaf sebepleri ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı vekilinin usule dair istinaf sebebinde, sözlü yargılama için belirlenen günde mahkemece mazeretinin kabul edilmeyerek hüküm verilmesinin savunma ve adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde bulunduğunu ileri sürmüştür. Dosyanın incelenmesinde, davalı vekilinin hüküm duruşmasından bir önceki 05/11/2020 tarihli duruşma gününde de mazeret bildirdiği, mahkemece mazeretinin kabul edildiği, davalı vekiline bir sonraki duruşmada sözlü yargılama yapılıp hüküm verileceğinin ihtar edildiği ve davalı vekiline tebliğ edildiği, duruşmanın bırakıldığı 15/12/2020 tarihinde de davalı vekilinin mazeret bildirdiği, mahkemenin mazeret dilekçesi ekinde sunulan belgelerden, mazeret olarak gösterilen diğer mahkemelerdeki duruşmaların karar aşamasında bulunmadığı, muamelelik olduğunu gerekçe göstererek mazereti kabul etmediği ve esas hakkındaki hükmünü açıkladığı anlaşılmakla, yapılan işlemlerde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin usule ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin davanın esasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde, markada tescil önceliğinin hangi tarafa ait olduğunun tespiti gerekmiştir. 03/11/2014 başvuru tarihli 03. Sınıfta … başvuru numaralı … markasının davacı adına tescilli olduğu görülmüştür. Davalı tarafça 22/06/2016 başvuru tarihli 03. Sınıfta … başvuru numaralı Arapça yazılı markanın davalı … adına, 25/10/2016 başvuru tarihli, 03. Sınıfta … başvuru numaralı Arapça yazılı markanın davacı şirket adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece alınan tercüman bilirkişi raporundan, davalı tarafça tescil ettirilen Arapça ibarenin Türkçe karşılığının … olduğunun anlaşıldığı, kök rapordaki taraf markalarının online görüntülerinden, davacı adına tescil ettirilen Arapça markanın TPMK’ya Latince harflerle yazılışının “…” , davalının hükümsüzlüğü istenen markanın TPMK’ya Latince harflerle yazılışının “…” olarak bildirildiği ancak tercüman bilirkişi tarafından Türkçe yazılışının … olduğunun beyan edildiği anlaşılmıştır. Türkiye’de yaşayan halk nezdinde Arapça sıklıkla konuşulan ve bilinen bir dil olmamakla birlikte, tarafların marka tescillerinin Arapça harflerle yazılması nedeniyle, Türkiye’deki Arapça bilen tüketici kesimine ve Arap turistlere yönelik olduğunun anlaşıldığı, markaların karşılaştırması yapılırken yöneldikleri tüketici kitlesinin de dikkate alınması gerektiği, karşılaştırmanın davacının 03/11/2014 başvuru tarihli … markası ile davalı adına Arapça harflerle tescilli 2016/85267 başvuru numaralı … şeklinde okunan markası arasında yapılması gerektiği, bu durumda markaların tescile konu emtiaların aynı olduğu, okunuş, görsel ve kavramsal benzerlik nedeniyle iltibas ihtimali bulunduğu ve tescil de önceliğin davacıya ait olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 11,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 23/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.