Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/286 E. 2023/56 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/286 Esas
KARAR NO: 2023/56
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/09/2020
NUMARASI: 2019/965 E. – 2020/357 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı … Ltd. Şti.’ne ait halk otobüsüne şoför olarak girerken …’a imzalı olarak boş teminat senedi verdiğini, ancak …’in söz konusu bonoyu davalı …’na vererek bu şahıs tarafından doldurulmak suretiyle aleyhine Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyası ile icra takibi yaptıklarını, davalıyı tanımadığını, kendisi ile herhangi bir alışverişinin olmadığını, bu nedenlerle icra takibine konu edilen 21.000-TL’lik bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddaalarının doğru olmadığını, davacıya ait 1995 model … marka aracı kendisine satmak üzere pazarlık yaptıklarını, aracın devri gerçekleşmeyince 21.000-TL’lik bononun düzenlenerek kendisine verildiğini, davacı aracın parasını alıp aracın kaydını devretmemek suretiyle mağdur edildiğini bu nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28.09.2020 tarih ve 2019/965 Esas – 2020/357 Karar sayılı kararıyla; “Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafın menfi tespit davasına konu ettiği 30/03/2018 ödeme tarihli 21.000-TL’lik bononun teminat amacıyla boş olarak imzalanıp dava dışı …’ a tevdi edildiğini ve bu şahsında bonoyu davalıya teslim ederek kendisini alacaklı hale getirdiği hususunu kesin delillerle ispatlayamadığından açılan davanın reddine, davalı tarafın tazminat talebinin ise koşullar oluşmaması nedeniyle reddine.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Yargıtay HGK.’nun Esas No: 2013/19-1155 Karar No: 2014/660 14.05.2014 tarihli ‘… borçlu, borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.’ kararı uyarınca ispat yükü davalıya düşmesine rağmen, mahkemece müvekkilin iddialarını kesin delil ile kanıtlayamadığından bahisle davamızın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Bazı iş kollarında işe girerken teminat amaçlı boş senetler alındığını, bu boş senetlerin şirketle birlikte hareket eden üçüncü kişiler tarafından icraya konulduğunu, senetleri devralan kişilerin bile bile borçlunun zararına hareket ettiklerini ve bu sebeple menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesi gerektiğini içeren emsal kararların dosyaya sunulduğunu, Müvekkil işverenine karşı açtığı işçilik davasını kazanınca, haklarını almasını engellemek için işe girişte müvekkilden alınan beyaza imzalı bono davalı adına icra takibine konu edildiğini, bu konuda tanıkların da mevcut olduğunu, Yargıtay 7. HD’nin 2014/7621 E. 2014/14415 K. Sayılı 25.06.2014 tarihli kararında da belirtildiği gibi, davacı işe girerken kendisinden teminat amaçlı olarak alınan boş senedin doldurulup icraya konulduğunu ve borçsuz olduğunun tespitini talep ettiğinde mahkemece yapılacak iş senet aslı getirtilerek ödeyecek kısmında yazılı davacının adı, soyadı ve imzasında kullanılan kalem ile senedin üst kısmında yazılı tediye tarihi, borç miktarı, tarih, ödeme tarihi ve bedel ile tarih yazılarının aynı kalemle yazılıp yazılmadığının ve davacının eli ürünü olup olmadığının tespiti olduğunu, mahkeme tarafından böyle bir inceleme yapılmadığını, davalının müvekkilin işvereni olmamasının sonucu değiştirmediğini, zira davalının müvekkilin işvereni ile birlikte hareket eden üçüncü kişi olduğunu, Ayrıca söz konusu bononun bedel kısmında önce kurşun kalem ile çeşitli rakamların yazıldığı, daha sonra o bedelin silinerek başka bir bedel yazıldığının görüldüğünü, zira müvekkilin işvereninin zaman zaman bu bononun bedel kısmını kurşun kalem doldurup daha sonra sildiğini, hiçbir delilimiz toplanmadan, ispat yükünün davalıda olduğu gözetilmeden, kesin delil bulunmaması sebebi ile davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, takibe konu bonoyu işe girerken dava dışı eski işvereni …’a imzalı olarak boş teminat senedi verdiğini, bononun bu kişi tarafından haksız olarak davalıya verildiğini, davalı ile aralarında hiçbir şekilde ticari ilişki veya alacak borç ilişkisi bulunmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf iddiaları kabul etmeyerek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “… davacı tarafın davaya konu ettiği bononun teminat amacıyla boş olarak imzalanıp dava dışı …’ a tevdi edildiğini ve bu şahsında bonoyu davalıya teslim ederek kendisini alacaklı hale getirdiği hususunu kesin delillerle ispatlayamadığından açılan davanın reddine, davalı tarafın tazminat talebinin ise koşullar oluşmaması nedeniyle reddine.” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı davaya konu 30/03/2018 vade tarihli 21.000-TL bedelli bononun teminat amacıyla boş olarak imzalanıp eski işvereni dava dışı …’a verildiğini, bononun davalıya bu kişi tarafından haksız olarak devredildiğini iddia etmektedir. Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. Davaya konu bono nakden kaydını içermekte olup; bu kayıt karşısında bedelsizlik bakımından açılan menfi tespit davasında da ispat yükü davacı borçludadır. Davalı tarafça senedin talili yapılmadığından ispat yükünün yer değiştirdiğinden de söz edilemeyecektir. Tüm bu hususlar gözetildiğinde mahkemece ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığından, davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.18/01/2023