Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/24 E. 2022/2018 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/24 Esas
KARAR NO: 2022/2018
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/09/2020
NUMARASI: 2016/873 2020/468
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında imzası müvekkiline ait olmayan 15/04/2016 keşide tarihli ve 42.960 TL bedelli çek ile toplam 27.451,57 TL alacak için davalı … tarafından icra takibine konu ediliğini ve ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, müvekkilinin aleyhine yapılan icra takibinde takibe konu çek üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, takibe konu çekin müvekkili tarafından şirket araçlarının kasko poliçelerinin yapılması karşılığında davalı tarafa imzasız olarak verildiğini, davalı tarafın taahhüt ettiği araç kaskolarını yapmayıp imzası müvekkiline ait olmayan çeki kötü niyetli olarak icra takibine koyduğunu, çek aslı celp edilip incelendiğinde çek üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığının ortaya çıkacağını beyan ile imzası müvekkiline ait olmayan çek üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını tespiti müvekkilinin davalıya iddia edilen borcun olmadığının tespiti ile takibin iptaline, davalı taraftan %20 kötü niyet tazminatın alınarak müvekkiline verilmesini, yargılama gideri ile dava konusu bedel üzerinden belirlenecek nispi vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı şirketin yetkilisi …’ın çeki bizzat müvekkilinin yanında imzaladığını, sigorta işlemlerinin de yapıldığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 29/09/2020 tarihli, 2016/873E.-2020/468K. Sayılı kararı ile; “… Sigorta tarafından davacı lehine tanzim edilen muhtelif poliçelerin bir kısmının iptal edildiği, netice de davacının bu şirketçe sigortalanan araçlar yönünden 2.692,79 TL prim borcunun kaldığı, … Sigorta tarafından davacı lehine tanzim edilen poliçeler bakımından taahhuk eden prim borçlarından tahsilat sonrası bakiye 10.520,39 TL borcun kaldığı, davacının … Sigorta ve … Sigorta’dan yapılan poliçelerden kaynaklanan prim borcu kadar davalıya borçlu olduğu kanaatine varılmakla, davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında, davacının davalıya 14.230,39 TL borçlu olmadığının tespitine…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini veya davanın kabulüne yani müvekkilinin çek bedelinin tamamı üzerinden borçlu olmadığının tespiti için mahkemesine iadesine karar verilmesini talep ettiklerini, bilirkişi raporuna yapılan itirazların dikkate alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, mahkemenin takdiri delil olan bilirkişi raporuna aykırı karar vermesi mümkün ise de bunun gerekçesini de gerekçeli kararda açıklaması gerektiğini, dosyaya sunulan 19.09.2019 tarihli raporda davalının kendisine teslim edilen 42.960,00TL bedelli çek kadar sigorta poliçesi düzenlemediği gibi, poliçeleri de baştan itibaren iptal ettirdiğinin tespit edildiğini, buna rağmen davalının aldığını beyan ederek elindeki çekin bir kısmını takibe koymakla birlikte davalının aldığını kabul ettiği ve çekin bakiyesi için takip başlattığı kısmın dışındaki 16.035,12TL için belge olmadığından bahisle davanın tamamı yerine bir kısmının kabul edilmesinin hatalı olduğunu, talep edildiği ve şartları oluştuğu halde kötüniyet tazminatına hükmedilmemesinin doğru olmadığını, mahkeme kararının doğru olduğu kabul edilse bile davalının müvekkilinden aldığı çek karşılığında düzenlediği sigorta poliçelerini daha baştan iptal ettiğini ama çeki de sanki alacaklıymış gibi takibe koyarak kötüniniyetini ortaya koyduğunu, İş bu haksız takip nedeniyle davalının asıl alacağın %20 si oranında kötüniyet tazminatı ödemesi gerekirken mahkeme tarafından gerekçesiz olarak şartları oluşmadığından bahisle tazminat talebinin reddedilmesinin doğru olmadığını bildirmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece sadece tek taraflı bilgilerle üstelik eksik ve hatalı poliçelerle hazırlanmış olan bilirkişi raporlarını esas alarak işbu karar verildiğini, bu duruma ilişkin yapılan hiç bir itiraz ve beyanın değerlendirilmediğini, bilirkişi raporunda ödenmiş olan prim miktarlarının tespiti yerine kalan poliçe miktarlarının esas alındığını, müvekkilinin dava konusu poliçeler için 26.924,88TL’yi bizzat ödemiş olup sadece kendi ödediği sigorta prim bedellerini talep ettiğini, bu sebeple müvekkilinin 42.960,00TL’lik çekin tamamını değil müvekkilinin bizzat ödediği bedel olan 26.924,88TL’lik kısmını icra takibine konu ettiğini, zaten davacı tarafın imzasız çek verildiğini beyan etmelerine rağmen 03.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda imzanın davacıya ait olduğu sonucuna varıldığını, davacı tarafın ek rapora sunduğu beyanda her ne kadar ödediklerini beyan etmiş olsalar da müvekkilne hala herhangi bir ödeme yapılmadığını, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu bildirmiştir.
DELİLLER: Davalı tarafından davacı aleyhine İstanbul … İcra müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında toplam 27.451,57TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yol ile icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı çekin 15/04/2016 tarihli, 42.960,00TL bedelli, keşidecisinin davacı, lehtarının davalı olduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 02/11/2017 tarihli bilirkişi raporunda; “…Yukarıda izah olunan nedenlerle, inceleme konusu 15.04.2016 tarihli, 42.960 TI. bedelli çek altındaki borçlu … Tic.Ltd.Şti. adına kaşc üzerinc atılmış 2 adet borçlu imzasından ; Sol taraftaki imzanın şirket imza yetkilisifşirket müdürü) …’e ait olduğu, sağ taraftaki ikinci imzanın ise şirket imza yetkilisi …’a ait olmayıp, …n’ın imzasını takliden yine … tarafından atılmış olduğu…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 19/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda; “…yapılan incelemeler ve değerlendirmeler neticesinde; dava dosyasında yer alan çeke dair davalı tarafından çek bedeli 42.960 TL kadar sigorta poliçesi düzenlenmediğini, düzenlenen poliçe prim tutarlarının yıllık brüt 37.004,28 TL olduğu, düzenlenen poliçelerden raporda tabloda ayrıntılı belirtilenlerin başlangıç tarihinden itibaren iptal edildiği ve dolayısıyla sigorta şirketi tarafından davacı … İnşaat’a prim borcu tahakkuk edilmediği, gün esasına göre iptal edilen poliçelerin ise ödemeleri ile ilgili dava dosyasında veya davacının ticari defterlerinde bir belgeye rastlanmadığı ancak sigorta şirketinin poliçe kayıtlarında yapılan kısmi tahsilatın belgelendiği, takibe konu olan davalının 7.494 TL davacıdan alacağı olduğu, yönündeki görüş ve kanaatlerini takdiri mahkememize ait olduğu…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.Yargılama sırasında alınan 25/06/2020 tarihli ek bilirkişi raporunda; … Sigorta tarafından poliçe iptali sonucu kalan 16.528,39 TL’lik prim borcuna karşılık … Sigorta tarafından 6.008,00 TL tahsil edildiği, yapılan bu tahsilat sonrası (16.528,39-6.008,00 TL=)10.520,39 TL prim borcu kaldığının anlaşıldığı, … Sigorta tarafından poliçe iptali sonucu kalan 4.726,66 TL’lik prim borcuna karşılık … Sigorta tarafından 2.033,87 TL tahsil edildiği, yapılan bu tahsilat sonrası 2.692,79 TL prim borcu kaldığının anlaşıldığı, davacı ile davalı arasında oluşan borç ilişkisinde, davalı tarafın İstanbul … İcra Müdürlüğünde başlattığı haciz yolu ile takibinin 26.924,88 TL üzerinden ve bakiye çek alacağı açıklaması ile yapıldığından borcun davalı tarafından 26.924,88 TL olarak kabul edilmesi gerektiği, çek tutarı ile davalı tarafın yasal takip başlattığı bakiye arasında kalan 16.035,12 TL’nin; davacının yaptırdığı sigorta poliçeleri nedeni ile … Sigortaya ödenmesi gereken toplam 10.520,39 TL ile … Sigortaya ödenmesi gereken toplam 2.692,79 TL tutarın toplamından fazla olduğundan, davalı tarafından düzenlettirilen sigorta poliçeleri için ödenmesi gereken herhangi bir bakiye bulunmadığı, davalı taraf tarafından 26.924,88 TL üzerinden yapılan yasal takip ile 42.960 TL tutarındaki çek arasında kalan 42.960-26.924,88=16.035,12 TL bakiyenin davalı tarafından nasıl tahsil edildiğine dair dosyada herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığının tespit edildiği yönündeki görüş ve kanaatlerini takdiri mahkememize ait olduğu…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 72. Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.Davacı taraf başlangıçta çekteki imzanın sahteliği iddiasına dayanmış, ayrıca davacı vekili duruşmadaki beyanında çekin sigorta yapılması için imzasız olarak verildiğini ancak sigorta işlemlerinin yapılmadığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur.Mahkemece davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir.Yargılama sırasında öncelikli olarak imza incelemesi yönünden bilirkişi raporu alınmış ve alınan rapor içeriğinden dava konusu çekteki imzanın …’ün eli ürünü olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüş ve bu konuda davacı yanca herhangi bir istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür. Daha sonra ise mahkemece taraflar arasındaki sigorta poliçesi düzenletilmesi ile ilgili olarak bilirkişi incelemeleri yaptırıldığı görülmüştür.Bilindiği üzere kural olarak çek mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verilir. Kambiyo senedine dayalı takibe karşı açılan menfi tespit davasında borçlu olmadığını ispat yükü menfi tespit talebinde bulunan davacıya aittir. Davalı taraf söz konusu çeki alacaklı oldukları miktar kadar takibe koyduklarını belirtmiştir. Gerçekten de icra dosyasında davalının çekin tamamı üzeriden değil bir kısmı üzerinden takibe geçtiği görülmüştür. Somut olayda ispat külfeti davacı tarafta olup takibe konu edilen miktar kadar borçlu olmadığı bir başka ifadeyle bu miktar borcun ödendiği hususunun usulüne uygun delillerle davacı tarafından ispatlanması gerekir. Her ne kadar alınan bilirkişi raporlarında sigorta şirketleriyle yapılan yazışmalar sonucu sigorta şirketlerine ödenmesi gereken miktar kadar davacının borçlu olduğu, aşan kısımdan borçlu olmadığı yolundaki gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de davacının takibe konu edilen miktar kadar olan borcunu davalıya ya da onun yerine sigorta şirketlerine ödediği hususunda dava dosyası içeriğine yazılı delil sunmadığı görülmüş olup, davacının iddialarını usulüne uygun delillerle kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talebinin reddi, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 3-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/09/2020 tarih, 2016/873 E. – 2020/468 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Davanın REDDİNE, 5-İlk Derece Yargılaması Yönünden: a-Alınması gereken 80,70 TL harcın, davacı taraftan peşin alınan 468,81 TL harçtan mahsubu ile arta kalan 388,11 TL harcın karar kesinleştiğinde, talebi halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, b-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, c-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,ç-Davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen dava değeri 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf Yargılaması Yönünden: d-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, e-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 27,08 TL posta masrafı olmak üzere toplam 175,68 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, f-Davacının istinafı yönünden alınması gereken 80,70 harcın, peşin alınan 243,02 TL harçtan mahsubu ile arta kalan 162,32 TL harcın karar kesinleştiğinde talebi halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, g- Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, h-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, ı-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.29/11/2022