Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/2225 E. 2023/1347 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/2225 Esas
KARAR NO: 2023/1347
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/07/2021
NUMARASI: 2017/559 Esas – 2021/486 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri ile davalının uzun yıllardır komşu olmaları sebebiyle paraya ihtiyacı olan taraf diğerinden nakden para alıp, karşılığında güvene dayalı açık senet imzalamak suretiyle uzun süredir karşılıklı borç ilişkisine sahip olduklarını, müvekkili …’in 2017 yılı Nisan ayında nakde ihtiyacı olması nedeniyle davalıdan 200.000 TL borç istediğini, ödemeleri iki adet 100.000 TL’lik taksitler halinde ödeme konusunda anlaştıklarını, bu anlaşma doğrultusunda müvekkillerinin senetleri boş olarak imzaladığını, müvekkilinin babası …’in ise kefil sıfatı ile boş senetleri imzaladığını, müvekkili ile davalı arasında 10/04/2017 tarihinde toplamda 200.000 TL adi borç ilişkisi kurulduğunu ve davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından takibe konu etmiş olduğu, miktarı, senedin tanzim tarihi, vade tarihi davalı tarafından sonradan doldurulduğu için senet kambiyo vasfını yitirdiğini, haricen davalı imzalı boş senetleri anlaşmaya aykırı doldurarak takibe konması suretiyle emniyeti suistimal ettiğini ve 375.000,00TL bedelli senette tahrifat yaparak senetler kambiyo vasfını yitirdiğini ve bu konu hakkında İstanbul CBS ye suç duyurusunda bulunduğunu, müvekkili ile davalı alacaklı arasında adi borç ilişkisi neticesinde müvekkil … adına kayıtlı … İli … İlçesi … mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazda 1/5 hissesini 14/07/2017 tarih ve … yevmiye ile … e 200.000 TL lik borcuna karşılık devrettiğini, davalı tarafından evin değerinin borcu karşılamadığı için aynı taşınmazın 1/6 hissesini de davalıya devrettiklerini, söz konusu taşınmaz borca karşılık olarak devri sırasında Sultangazi Tapı müdürlüğünde alacaklı tarafından müvekkillerine boş olarak imzalatılan senetler müvekkillere tapu dairesinde teslim edildiğini ve orada yırtılarak imha edildiğini, müvekkillerinin teslim alıp imha ettiği senetler müvekkillerin imzası taklit edilmek suretiyle düzenlenmiş ve senet asılları alacaklı tarafından muhafaza edilerek takibe konu edildiğini, müvekkiller ile davalı arasında yapılan tapu devirleri sonucunda müvekkillerinin davalıya herhangi bir borcunun olmadığını, takibe dayanak senetteki borcun olmaması sebebi ile borca itirazlarının kabulü ile takibin borçlular yönünden durdurulmasına, senetlerin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunun tespit edilmesine, senetler üzerinde yapılan tahribatların tespit edilmesine, haksız olana davalının asıl alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, alacağın %10 oranında para cezasına hükmedilmesine karar verilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacılar arasında 10/04/2017 tarihinde 20.000 TL lik borç ilişkisi kurulduğu hususunun gerçeği yansıtmadığını, davalı … ve müvekkille 375.000 TL , 200.000 TL, ve 85.000 TL bedellerinde 3 adet senet düzenlediğini ve …’in 375.000 TL ve 200.000 TL lik senetlere kefil olduğunu, senetlerin tahsili ile müvekkilinin alacağının karşılanmaması amacıyla ihtiyati haciz kararı alınarak bu haciz kararının İstanbul … İcra Müdürlüğünün …, ve … esas sayılı dosyaları ile takibe konu edildiğini, İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itiraza ilişkin İstanbul 22.İcra Hukuk mahkemesinin 2017/446 esas sayılı dosyasının derdest olduğunu, davacının müvekkil ile arasında sadece 200.000 TL lik borç ilişkisi olduğu ve bu borcun taşınmaz devrileri ile kapatıldığı itirazı gerçeği yansıtmadığını, davalının itirazında söz ettiği taşınmaz hisseleri her ne kadar müvekkile devredilmiş olsa da aralarındaki borcu sonlandırmaya yetmediğini, davacının 375.000 TL tutarındaki senette tahrifat yapıldığı ve bu nedenle senedin kambiyo senedi vasfını taşımadığı hususundaki itirazlarının gerçek dışı olduğunu, davacıların hukuka aykırı tüm taleplerinin ve iş bu davanın reddine, davacıların müvekkili uğrattığı zararlar, iş bu kötü niyetle açılan davadan dolayı en az alacağın %40 oranında tazminata mahkum edilmelerine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2021 tarih ve 2017/559 Esas – 2021/486 Karar sayılı kararıyla; “Davacı ile davalı arasında alacak borç ilişkisinin bulunduğunun tarafların kabulünde olması, taşınmaz satış akdinde bedelin bonoya karşılık ödendiğine dair bir ibareye rastlanmaması, davalının senedin başka bir borç ilişkisi nedeniyle düzenlendiğine ilişkin yeminli açıklamaları davacının iddialarını ispatlar yazılı delil veya yazılı delil başlangıcı sayılabilecek bir delil sunamaması ile 200.000,00 TL bedelli senet yönünden ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.Kötü niyetin varlığı ispatlanamadığından tazminat talebinin reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” kararı verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; “Mahkemece müvekkillerin davalı yana 375.000 TL bedelli senet yönünden borçlu olmadıklarına yönelik kararının isabetli olduğunu; fakat müvekkillerin 200.000 TL bedelli senet yönünden borçlu oldukları yönündeki kararın ise usul aykırı olduğunu,Müvekkiller ile davalı arasında 10.04.2017 tarihinde toplamda 200.000-TL’lik borç ilişkisi kurulduğunu ve bunun karşılığında güvene dayalı açık senetler imzalandığını,Müvekkiller bu senede karşılık davalı yanın da dosyada mübrez cevap dilekçesinde ikrar ettiği gibi davalıya iki taşınmazın hisselerini devrettiklerini, dolayısı ile borcun tamamen kapatıldığını,Gayrimenkul hisselerinin devri sırasında alacaklı tarafından müvekkillerime boş olarak imzalatılan senetler tapu dairesinde teslim edilip, orada yırtılarak imha edildiğini, buna ilişkin görüntülerin tapu müdürlüğü kamera kayıtlarında mevcut olduğunu, işbu kamera kayıtları Cumhuriyet Başsavcılığı 2017/73448 Soruşturma Numaralı dosyasına eklendiğini belirtmemize rağmen anılan kayıtların incelenmediğini,Esasen davalının asıl senetleri sakladığı, tapuda ise sahte senetleri yırtıp çöpe attığının anlaşıldığını, bu hususlar kamera kayıtları ile tespit edilecekken, mahkemece bu hususta detaylı ve gerekli bir inceleme ve araştırma yapılmadığını,Senetlerin taşınmaz hisse satış tutarı indirilmeden takibe konu edildiğini; davalı “kalan alacak tutarında senetler icra takibine konulmuştur” demesine rağmen, senet tutarının tamamını icraya konu ettiğini, bunun da davalı tarafın kötü niyetli olduğunu, mükerrer ödeme peşinde olduğunu gösterdiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Borçlunun müvekkil ile arasında sadece 200.000-TL’lik borç ilişkisi olduğu ve bu borcun taşınmaz devirleri ile kapatıldığı itirazının gerçeği yansıtmadığını, davacının müvekkile 375.000-TL, 200.000-TL ve 85.000-TL bedellerinde 3 adet senet düzenlediğini,Taşınmaz hisseleri her ne kadar müvekkile devredilmiş olsa da aralarındaki borcu sonlandırmaya yetmediğini, devamında müvekkil de alacağını karşılamak maksadıyla kalan alacağı tutarında borçlu tarafından düzenlenen senetleri icra yoluyla takibe konu ettiğini,Borçlu itirazında her ne kadar söz konusu taşınmazları borcun tamamının kapatılması konusunda anlaşarak müvekkile devrettiklerini belirtmişse de müvekkil ve borçlu arasında böyle bir anlaşma bulunmadığını,Borçluların 375.000-TL tutarındaki senette tahrifat yapıldığı ve bu nedenle senedin kambiyo senedi vasfını taşımadığı hususundaki itirazlarının kabul edilemez olduğunu; anılan senette borçlu …’in isminin çizilerek alacaklı …’in isminin yazıldığı gerekçesiyle senedin kambiyo senedi vasfını yitirmeyeceğini, Borçlu … isminin üzerini çizmiş ancak devamında üçüncü bir kişinin değil, alacaklı müvekkilin adını yazdığını, bu kapsamda somut olayın şartları değerlendirildiğinde senedin kambiyo senedi vasfına haiz olduğunun görüleceğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından, “Davanın Kısmen Kabul Kısmen Reddine; -Davacıların takibe konu 200.000.TL bedelli senet yönünden 200.000. TL asıl alacak ve takip tarihine kadar işlemiş 57.504,17 TL miktar üzerinden davalıya borçlu olduklarının, 375.000 TL bedelli senet yönünden ise davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, -Kötü niyet tazminatı talebinin reddine.” karar verilmiştir.Hüküm davacılar vekili ile davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacılar, davalıdan nakit borç para aldıklarını ve karşılığında toplam 200.000,00 TL tutarlı iki adet bono verdiklerini, akabinde taşınmaz hisselerini devir yoluyla borçlarını ödediklerinden bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise, iddiaların gerçeği yansıtmadığını, kendisine 375.000-TL, 200.000-TL ve 85.000-TL tutarında üç adet bono verildiğini, taşınmaz hisse devriyle borcun kapanmayan kısmı için icra takibi başlattığını savunarak davanın reddini istemiştir. Davaya ve takibe konu 16.06.2014 tanzim – 28.08.2014 vade tarihli 200.000,00 TL tutarlı bono ile 16.06.2014 tanzim – 29.12.2014 vade tarihli 375.000,00 TL tutarlı bono üzerinde “nakden” ibaresinin bulunduğu, davalının bonoların ihdas sebebini talil etmediği, davacıların bonolardaki imzalarını ikrar ettikleri, ispat yükünün davacı tarafta olduğu, bononun boş olarak verildiği ve anlaşmaya aykırı doldurulduğu hususunun yazılı olarak ispatlanmasının gerektiği, davacıların bu yönde de bir delil sunmadıkları anlaşıldığından; takibe konu bonoların davacılar tarafından verildiğinin kabulü zorunludur.Davacıların “Borç ödemek amacıyla taşınmaz devri yaptıkları” yönündeki iddiası davalının da kabulünde olduğundan; davacıların yaptıkları ödeme oranında borçtan kurtulduklarının kabulü gerekmektedir. Somut olayda, davacılar bu tapu devri ile borcu tamamen kapattıklarını, davalı ise borcun kısmen ödendiğini beyan etmişlerdir. Tapu devri ile borcun tamamen sona ereceği yönünde bir yazılı delil bulunmamaktadır. Davacılar her ne kadar kamera kayıtlarından bahsetmişlerse de, mahkemenin bu konudaki uğraşlarına rağmen olayla ilgili görüntüler elde edilemediğinden değerlendirme de yapılamamıştır. Bu durumda, davalının beyanları da dikkate alınarak borcun kısmi olarak ödendiği, bakiye borcun devam ettiğinin kabulü gerekeceğinden, davacıların 200.000,00 TL’lik bonoya yönelik borcu ödediklerini ispat edemediklerinden mahkemece bu bedele yönelik menfi tespit isteminin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. 375.000,00 TL tutarındaki bonoda ise; bononun lehtar kısmına önce borçlu …’in adının yazılıp, sonra çizilerek davalı alacaklının yazıldığı, bu değişikliğin borçlu keşideci tarafından paraflanmadığı, buna göre bononun önceki metninin geçerli olacağı, bu durumda ise keşideci ile lehtar sıfatının aynı kişide birleşmesinin mümkün olmaması karşısında bononun vasfını yitirdiği anlaşıldığından, mahkemece bu gerekçeyle bu bono yönünden menfi tespit kararı verilmesi yerinde olmakla; taraf vekillerinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacılar vekili ile davalı vekilinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2-Davacılardan alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 99,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 170,55 TL harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalıdan alınması gereken 25.616,25 TL harçtan, peşin alınan 6.404,06 TL harcın mahsubu ile bakiye 19.212,19 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-istinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacılar yönünden kesin, davalı yönünden HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/10/2023