Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/2205 E. 2023/1407 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/2205 Esas
KARAR NO: 2023/1407
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/10/2021
NUMARASI 2019/392 E, 2021/205K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili markasının … tarafından ilk olarak 1967 yılında yaratıldığını, 2009 yılı itibariyle … adı altında dünya çapında birçok satış noktasına sahip olduğunu, müvekkilinin kendisine ait “…” markasını uzun yıllardır menşe ülke ABD başta olmak üzere, dünya genelinde ve Türkiye de dahil, yüzden fazla ülkede yoğun ve yaygın bir şekilde kullandığını, “…” markasının TPMK nezdinde … ve … tescil numaraları ile müvekkili adına tescilli olduğunu, davalının iş yerinde ve “www….com.tr” alan adlı internet sitesinde, müvekkiline ait TPMK nezdinde tescilli … ve … tescil numaralı “…” ibareleri markaların aynısını, müvekkilinin markalarının da tescilli olduğu 9. sınıfta yer alan ürünler üzerinde, izinsiz ve hukuka aykırı bir biçimde kullanıldığını, ayrıca müvekkiline ait “…” markası ile davalı adına tescilli … sayılı “… ” ibareli markanın müvekkilinin tescilli markası ile birebir benzer olduğunu, markaların aynı emtiaları kapsadığını, davalının, müvekkiline ait tanımış “…” markasının ününden ve sektörde edindiği yerden haksız ve hukuka aykırı bir şekilde istifade etmek maksadıyla hareket ettiğini, müvekkilinin tescilli markasını içerir ürünlerin satışını gerçekleştirdiğini ve davalının markasal kullanımının haksız, kötü niyetli ve hukuka aykırı olduğunu iddia ederek, davalı ait … tescil numaralı markanın hükümsüzlüğünü, davalıya ait “www…..com.tr” alan adının iptalini, müvekkilinin tescilli markasına yönelik tecavüzün durdurulmasını, men’ini, ref”ini, haksız rekabetin men’i ile giderilmesini, tecavüz teşkil eden ürünlere el konularak imhası ile şimdilik 20.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Dava ilk olarak Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne açılmış, mahkemece hükümsüzlüğe ilişkin talep yönünden dosya tefrik edilmekle iş bu dosyada hükümsüzlük istemine ilişkin dava görülmüştür.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; haksız fiiller için zamanaşımı süresinin ilgili fiilin öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl olarak belirlendiğini, müvekkilinin 25.03.2015 tarihinden beri “www…..com.tr” alan adına sahip olduğunu, bu bilginin … adlı alan adından kamuoyuna sunulduğunu, basiretli tacir olarak davranma yükümlülüğü altında bulunan davacının bu durumdan haberdar olduğunun kabulünün gerektiğini, dava konusu “…” ibaresinin, davacı tarafın tanınmış olduğunu ileri sürdüğü markasının sadece bir kısmını oluşturduğunu, bu logonun da dalının tescilli markasında yer almadığını, müvekkilinin, davacının markasını kullandığı ya da tecavüz edici herhangi bir fiilde bulunduğu sonucuna ulaşılamayacağını, “…” kelimesinin bir spor dalı ifade etmesi nedeniyle herkesçe kullanılabileceğini, bu ibarenin tek başına tescil edilemeyecek, kamuya mal olmuş bir spor dalını ifade ettiğini, TPMK nezdinde yapılan araştırmada içerisinde “…” ibaresi geçen 2000’den fazla markanın bulunduğunun anlaşıldığını, “…” kelimesinin yaygın olarak kullanıldığını, davalının kullanımının engellenmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olacağını, içinde “…” ibaresi geçen birçok internet sitesi bulunduğunu, müvekkilinin tüm faaliyetlerini TPMK tesciline ve işlemlerine dayandırdığını, müvekkilinin tecavüz veya ihlal teşkil edecek hiçbir fiili bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:”….davacı tarafa ait önceki tarihli “…” ibaresini de içeren markaların dava konusu olup, davalı tarafa ait marka başvurularının gerçekleştirildiği tarih olan 25/05/2010 tarihinden önce Türkiye’de tanınmış marka olduğuna dair yeterli delil bulunmadığı, davacı adına tescilli markalar ile davaya konu markanın tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vermeyeceği gibi, iltibasa sebebiyet vereceği kabul edilse dahi davalının marka tescilinde kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığı, dolayısıyla marka tescilinin gerçekleştiği tarih ile dava tarihi arasında beş yıllık sessiz kalma yoluyla hak kaybının gerçekleştiği anlaşılmakla, davacının davasının reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Hatalı bilirkişi raporlarının hükme esas alınmasının yerinde olmadığını, Raporlarda kötüniyetin ispatlanamadığına yer verilmiş ise de davalının … sayılı davaya …” ibareli markasını tescilli olduğu şekilde değil, markada yer alan “…” ibaresini kullanmayarak ve markasında yer alan bir diğer ibare olan “…” ibaresini ise küçük puntolarla ve daha az dikkat çekecek şekilde “…” biçiminde kullanmakta olduğunu, davalı tarafın markasal kullanımında “…” ibaresini ön plana çıkardığını, bu ibare dışında kalan ibareleri ise ya hiç kullanmadığı ya da dikkatlerden kaçacak kadar küçük puntolar ve şekillerde, müvekkil markasına yakınlaştırarak iltibasa mahal verecek biçimde kullandığını, huzurdaki dosyayla tefrik edilen, Ankara 4. FSHHM’nin 2019/120 E. sayılı dosyasına ilişkin gerekçeli kararında; davalı tarafın markasal kullanımında “…” ibaresini ön plana çıkardığını, bu ibare dışında kalan ibareleri ise ya hiç kullanmadığı ya da dikkatlerden kaçacak kadar küçük puntolar ve şekillerde, müvekkil markasına yakınlaştırarak iltibasa mahal verecek biçimde kullandığını, huzurdaki dosyayla tefrik edilen, Ankara 4. FSHHM’nin 2019/120 E. sayılı dosyasına ilişkin gerekçeli kararında; “Yine bu İnternet sitesinde davalı tarafca, davacının tanınmış … ibareli marka tescilleri kapsamındaki 09. sınıfa konu “Güneş gözlüğü, Klipsli Gözlük Çerçevesi ve Optik Gözlük çerçevesi, kııtu, /alıf ve aksesuarları” mallarının teşhir, tanım ve online satış hizmetlerinin yapıldığı, davalı adına tescilli … şeklinde tescilli markasının bütünsel işareti içinde yer alan … ibaresini kullanmadığı, kendi tescilli markasından uzaklaşarak davacının tanınmış … markasına yakınlaşma çabası sergilendiği, nitekim bilirkişi heyet raporunda da geçtiği şekilde bu durum” www….com.tr İnternet sitesinde 25.09.20 15’den itibaren teşhir, tanıtım ve 35. S ınıfta pazarlanması yapıldığı tespit edilen 09. sınıfa konu “güneş gözlüğü, klipsli gözlük çerçevesi ve optik gözlük çerçevesi, kutıı, kılıf ve aksesuarları” malları üzerinde “…” vb. şekillerde kullanılan markanın esas unsurunun … olduğu ; “…” ibareli bu markanın, görsel, fonetik ve kavramsal bakımdan davacının … sayıyla tanınmış marka olarak tescilli “…+şekil “, aynı ve benzer hizmetlerde tescilli … sayılı … ve … sayılı … ibareli markalarıyla benzer, seri marka ve tarafların bağlantılı olduğu algısı yaratan, karıştırılma ihtimali doğuracak derecede benzer bir marka olduğu; ve davacının marka tescillerinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet olarak değerlendirilebileceği” şeklinde esas dosyada karar verilerek kötüniyetin tespit edildiğini, Bir an için davalının marka tescil iradesinin iyi niyetli olduğu düşünülse dahi tescili olduğu şekilden farklı kullanımı, markanın yanaştırılması fiillerinin, açıkça MK’nın 2. maddesine aykırılık teşkil ettiğini, Kötü niyetin varlığı her somut olayın özellikleri göz önüne alınarak belirlenmesi gerektiğini,Heyet raporunda davalı markasında yer alan “…” ve “…” ibarelerinin davalı markasına ayırt edicilik kazandırdığı, “…” ibaresinin, gözlük emtiası için tanımlayıcı, dolayısıyla ayırt ediciliğe sahip olmayan bir ibare olduğu davalı markasının esas unsurunu da “…” ibaresi olarak kabul edildiğini ve “…” ibaresine ilişkin ise “at üzerinde oynanan dünya çapından organizasyon ve federasyonu olan oyun” anlamı nedeni ile ilgili emtialar bakımından kullanıma konu edilmek istenmesinin / akla gelmesinin olağan olabileceği,” şeklinde hukuka aykırı bir yorum yapıldığını, müvekkili markasını oluşturan ibarelerin jenerik olarak kabul edilebilmesi için, müvekkili markası için 6769 sayılı SMK’nın 5/1- b – c – d madde hükümlerinde yer alan durumlardan birinin söz konusu olması gerektiğini, … kelimesinin jenerik isim olarak kabul edilemeyeceğini, dünyaca tanınmış … markasının herkes tarafından haksız faydalanma amacıyla tescile yahut kullanıma konu edilmeye çalışılıyor olması, tek başına markanın jenerik bir ifade olduğu yahut somut olayda davalı markasının esas unsurunun “…” ibaresi olduğu görüşüne dayanak teşkil edemeyeceğini,davalının, davaya konu markası ile ibare ve şekil itibariyle birebir aynısı olan … sayılı “…” ibareli markasına ilişkin olarak görülen davada, Ankara 3. FSHHM’nin 2020/352 E. – 2021/324 K. sayılı ilamında birebir “Markaların görsel, işitsel ve kavramsal açıdan benzer olması dolayısıyla aralarında iltibasa yol açacak şekilde benzerlik ve ilişki bulunduğu düşünülmektedir. Markalar arasındaki benzerlik düzeyi aynı/aynı tür ve benzer mal ve hizmetler yönünden iltibas yaratabilecek mahiyettedir. Bu bakımdan da tüketicilerin, davalının … ibareli marka başvurusunu, davacının önceden tescilli … ibareli markalarının ardılı, devamı, aynı kökenden türetilen ve aynı yelpazede yer alan benzeri olarak değerlendirmeleri ve/veya davalı ile davacı işletmeleri arasında bir ticari ilişki (lisans vb.) olduğunun düşünülmesi mümkündür. Bu tür bir ilişkilendirme, bağlantı kurma ihtimali de iltibas kapsamında yer almaktadır.” şeklinde hüküm kurulduğunu, davalı markası ile müvekkil markalarının ibaresel olarak benzer ve karıştırma tehlikesi taşıdığı ortaya konulduğunu, bu dosyada davalının huzurdaki davaya konu markaya ilişkin davanın sonucunu beklemeden yedek marka başvurusunda bulunduğu tespit edildiğini ve kötü niyetli olduğuna kanaat getirildiğini, sonuç olarak davalı ile görülen iki ayrı davada da, davalı tarafın kötü niyetli hareket ettiğine kanaat getirildiğini, davalı marka başvuru tarihinden önceki tarihlere ilişkin, dosyaya birçok delil (müvekkili şirkete ait dünya çapında birçok ülkede yapılan tescil belgeleri ve müvekkilce kayıt altına alınan tescil bilgilerine ait belgeler, müvekkil markasının dünya çapında satışının gerçekleştirildiği coğrafi alan , müvekkil ile ilgili basında yer alan haberler ve diğer dokümanlar sunulmuş olduğunu, buna karşın bu delillerin hiçbiri dikkate alınmayarak, hatalı bir karar ortaya çıkmasına sebep olunduğunu, 2010 yılı öncesinde tanınmış marka olarak kabul edildiği birçok kesinleşmiş Yerel Mahkeme kararı da bulunduğunu, kararların sunulmuş olduğunu, Raporu hazırlayan heyette sadece bir marka vekili bulunduğunu, bilgisayar mühendisi ve Mali müşavir olan diğer heyet bilirkişilerinin de Marka Hukuku anlamında benzerlik değerlendirmesinde bulunması hem hukuken hem de mantıken mümkün olmadığını, bu bağlamda itiraza konu raporun tek bir bilirkişi tarafından hazırlandığının açık olduğunu, tüm bu nedenlerle dosyanın 3 marka vekili bilirkişiden oluşan ayrı bir heyete tevdi edilerek yeni bir rapor hazırlanmasına karar verilmesi talep edildiğini mahkemenin talebi reddettiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME -Dava konusu … numaralı “… şekil” ibareli marka 24.05.2010 tarihli başvuruya istinaden 09.06.2011’de 07, 09 nolu emtia sınıflarında davalı adına sicile tescil edilmiştir.- Dava 06.03.2019 tarihinde Ankara FSHHM’ ne açılmıştır. Marka vekili Bilirkişi … 11/11/2020 havale tarihli raporda sonuç olarak, TPMK kayıtlarında davacı adına tescilli … tescil numaralı “… ŞEKİL” markasının 04.01.2018 tarihinden itibaren tanınmış marka olarak korunmakta olduğunu, davaya dayanak yapılan … tescil numaralı “…” ve … tescil numaralı “…” markaları hakkında alınmış bir tanınmışlık kararı bulunmadığını, 03 ve 09. Sınıfta “…” bağımsız kelimesini içeren 400’den fazla tescilli markanın bulunduğunu, TPMK’nın, yanında ayırt edici bir ibare bulunduğu müddetçe “…” ibaresinin farklı şirketler ve şahıslar adına tesciline izin vermekte olduğnu, davalı adına tescilli markasının, tertip tarzı, markada yer alan ibareler bakımından davacı adına tescilli “…” markalarından ayrıştığını, davalı markasında yer alan “…” ibaresinin ayırt edici bir ibare olduğunu, “…” ibaresinin ise zayıf marka olduğu, davacı markasında yer alan “…” ibaresinin de hem bir kişi adı, hem de davacı şirketle özdeşleşmiş kendi başına bir marka olmakla, görmezden gelinemeyeceğini, “…” markaları ile “…” markaları arasında hükümsüzlük gerekçesi olacak derecede iltibasa yol açacak bir benzerlik bulunmadığını, dava dışı farklı tüzel kişiler adına tescilli “…” ibareli markaların davacı markalarından çok daha önce tanınmış marka olarak kabul edildiğini, davalının “…” ibaresini seçerken davacı aleyhine kötü niyetli hareket ettiğinin somut olarak ortaya konulamadığını, “…” ibaresi üzerinde tanınmışlığa sahip olan tek şirketin davacı taraf olmaması ve davacı tarafın markasının 2017 yılında yani davalının marka tescilinden çok daha sonra tanınmış marka olarak kabul edilmesi nedeniyle davalıya atfedilecek bir kötü niyet bulunmadığını, taraflar arasında somut bir bağlantı bulunduğunu ispatlamadan kötü niyetin varlığını kabul etmenin mümkün olamayacağı belirtilmiştir.Bilirkişi heyeti marka vekili …, smm …, Bilgisayar mühendisi … 19/02/2021 havale tarihli raporda sonuç olarak, davacı yana ait “…’ ibaresini ihtiva eden markaların, dava konusu davalı yana ait marka tescil başvurularının gerçekleştirildiği 25.05.2010 tarihinden önce tanınmış olduğunun dosya içerisinden tespit olunamadığı, davacı yana ait davaya mesnet markalar ile davalı yanın davaya konu markasının nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vermeyeceklerini, davacı yanın uzun süre sessiz kalmak sureti ile hak kaybına uğradığından bahsedilebileceğini, davalı yanın davaya konu marka tescil başvurusunu gerçekleştirir iken kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığını, dava konusu davalı yana ait … tescil numaralı …+ŞEKİL” ibareli marka görselini ihtiva eden markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı belirtilmiş, ek raporda ise; kök raporlarda yer verdikleri görüş ve kanaatlerinde herhangi bir değişiklik olmadığı belirtilmiştir.
GEREKÇE Dava, markanın benzerliği, tanınmışlığı ve kötüniyetli tescil iddialarına dayalı olarak davalının … tescil numaralı “…+ŞEKİL” markasının hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesi davanın reddine karar vermiştir. Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi HMK 355. md gereğince kamu düzeni ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.Hükümsüzlük davasının markanın tescilinden itibaren 5 yıl içinde açılması gerekli olup marka sahibinin tescilde kötüniyeli olması halinde ise süre dikkate alınmayacaktır. Dava konusu … numaralı “… şekil” ibareli marka 09.06.2011’de tescil edilmiş, dava 06.03.2019’da açılmıştır. Dava tarihi itibarı ile 5 yıllık süre geçtiğinden kötüniyet iddiasının incelenmesi gereklidir. Davacı kötüniyetli tescil iddiasını; … markasının tanınmış marka olmasına, davacının kullanımlarında markanın tescili olduğu şekilden farklı şekilde olmasına dayandırmıştır. Markanın tescil edildiği şekliyle değil davacının markasına yaklaştıracak şekilde kullanıldığı iddiası, tek başına davalının markayı kötü niyetle tescil ettirdiğini ispatlar nitelikte olmadığı gibi, davalının marka başvuru tarihinde davacı markasının tanınmış marka olduğu ispatlanamamış ise de, tanınmış markanın tescili dahi tek başına kötüniyetli tescil için yeterli değildir. (Y.11. HD’nin E. 2019/5187, K. 2020/3833 T. 5.10.2020 kararı; “Somut olayda Bölge Adliye Mahkemesince, davalının, adına tescilli … numaralı “…+şekil” markasını tescil edildiği haliyle kullanmayıp, markadaki “…” unsurunu öne çıkaracak şekilde, tescil olunduğundan farklı olarak davacının “…” ibareli markasına yanaşmak suretiyle kullanmasının, davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespitine, tecavüzün meni, maddi ve manevi tazminata karar verilmesi isabetli ise de, davalının … numaralı “…+şekil” marka tescilinin 2005 tarihli tescil başvurusuna dayanması, davalının markayı fiilen kullanıyor olması ve markanın davacının marka hakkına tecavüz teşkil eder şekildeki kullanımının, davalının markayı kötüniyetle tescil ettirdiğine tek başına delalet teşkil etmeyecek olması hususları göz önüne alındığında, Bölge Adliye Mahkemesi’nce 2005/27760 numaralı “…+şekil” markasının hükümsüzlüğüne ve “www…..com.tr” alan adının silinmesine karar verilmesi doğru olmamıştır” şeklideki kararı; Y.11.HD, 2021/5331 E, 2022/7666K. Sayılı ilamı; Yargıtay 11. H.D. 2020/1837 E., 2021/1722 K.; ” tanınmış markanın aynı veya benzeri ibarelerin marka olarak tescil ettirilmesi gibi hususlar tek başına kötü niyetli başvuru olarak görülemez” şeklindeki kararı). Güvenin kötüye kullanılması, kullanmak yerine başkalarının ticaretine engel olmak, sözleşmeye aykırılık vb. suretiyle marka tescilleri kötüniyetli marka tescili halleri olarak kabul edilmektedir. Kötüniyet değerlendirmesi ise marka tescil başvuru tarihine göre yapılacaktır. Somut uyuşmazlıkta dava konusu markanın kötüniyetle tescil ettirildiği ispatlanamadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünde hukuka aykırılık görülmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 269,85-TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/10/2023