Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/2204 E. 2022/457 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/2204 Esas
KARAR NO: 2022/457 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2021 tarihli (2021/29 Esas sayılı )
NUMARASI: 2021/80 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
BİRLEŞEN DAVA: Marka Hükümsüzlüğü
KARAR TARİHİ: 21/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TALEP;Davacı vekili İstanbul 2. FSHHM’nin 2019/29 Esas sayılı dosyasına ibraz ettiği ihtiyati tedbir talepli dilekçesinde: Müvekkilinin 28.04.2016 tarihinde tescil edilmekle kurulduğunu, Yurt içi ve Yurt dışı nakliyat, taşımacılık, depo ve antrepo gibi alanlarda hizmet verdiğini, Türkiye’nin çeşitli illerinde şubeleri olduğunu ve ülke genelinde hizmet verdiğini, davalının 13.07.2016 tarihinde tescil ile kurulduğunu, davalının müvekkili şirket ile aynı iş kolunda faaliyet göstererek müvekkili şirketin isim ve marka haklarını hiçe saydığını, müvekkili şirketin 18.04.2017 tarihinde kaliteli bir marka haline gelen firmasının haklarını korumak için “…” markasının tescili için TPMK’ya başvurduğunu, 18.04.2017 tarihinden itibaren 10 yıl süreyle geçerli olmak üzere 09.10.2017 tarihinde markasının tescil edildiğini, davalı firmanın müvekkili şirketin marka hakkına tecavüz ettiğini, davalı firmanın müvekkili şirketin faaliyet alanında işleri yürütmek ve müvekkilinin ticaret unvanına benzer bir ticaret unvanı kullanmak suretiyle müvekkilinin müşteri portföyüne zarar verdiğini, davalının bu suretle kendisine kazanç ve gelir elde etmesi fiillerinin sınai mülkiyet hakkına tecavüz olduğunun tespit edilmesini, davalının söz konusu fiillerinin müvekkili şirkete ve müşteri çevresine daha fazla zarar vermemesi adına davalı firmanın söz konusu ticaret unvanıyla yapmış olduğu ürünler ve hizmetler hakkına ihtiyari tedbir kararının verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; … markasının müvekkili şirket yetkilisine ait bir marka olduğunu, müvekkili şirket tarafından marka hakkı sahibinin izni ile kullanıldığını, markanın 2007 yılından itibaren davalı şirket yetkilisinin babası …’a ait … Ambarı şirketine ait olduğunu ve …’un tek sahibi ve tek ortağı olduğu … Ltd. Şti’ni 28/12/2006 tarihinde kurduğunu, tarafların aynı iş kolunda faaliyet gösterdiğini, 22/10/2018 tarihinde … Ambarı şirketi ile aynı adreste ve aynı çatı altında faaliyet gösterdiklerini, önceki kullanım hakkının müvekkili şirket yetkilisi …’a ait olan … Ambarları Limited Şirketi’ne ait olduğunu, müvekkili şirketin de izin ile bu markayı kullandığını, davacının haksız olarak tescil edilmiş markası ile … markasının bilinirliğinden faydalanmak suretiyle haksız kazanç elde ettiğini, müvekkili şirket ile … LTD ŞTİ’nin müşteri porftöyünü aldatıcı hareketlerle kendisine çekmeye çalıştığını belirterek tedbir ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
TEDBİR KARARI; İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 28/07/2020 tarihli ve 2019/29 Esas sayılı ara kararıyla; “6100 sayılı HMK’nın 389-390 maddeleri ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159.maddesi gereğince İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN takdiren 50.000,00 TL (ellibintürklirası) nakdi teminat veya aynı miktarda kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibrazı şartıyla KABULÜ İLE, Davalının mal ve hizmetlerinin üzerinde yer alan ve davacı şirketin markasını çağrıştıran her türlü isim, sembol, broşür vs.’nin, kullanımlarının engellenmesine, toplatılarak yeddi emine tevdine, (infazda bilirkişi raporunun dikkate alınmasına ve karar eki sayılmasına)” karar verilmiştir. Davacı vekilinin 11/08/2020 tarihli dilekçesi ile, davalının internet sitesinde ve sitedeki görsellerde müvekkili markasına ihlal gerçekleştirilen kullanımların engellenmesi yönünde ek ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
EK TEDBİR KARARI; İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 25/08/2020 tarihli ve 2019/29 Esas sayılı ara kararıyla; “Davacı vekilinin ek ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile, davalının internet sitesi www…com adresinde ve sitedeki görsellerde davacının … markasını ihlal edecek şekilde kullanılan amblem, slogan vs. her türlü kullanımların çıkartılması suretiyle tedbiren önlenmesine” karar verilmiştir.
TEDBİRİN KALDIRILMASI KARARI; İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/10/2021 tarihli ve 2019/29 Esas sayılı ara kararıyla; ” Mahkemece verilen 28.07.2020 tarihli “…Davalının mal ve hizmetlerinin üzerinde yer alan ve davacı şirketin markasını çağrıştıran her türlü isim, sembol, broşür vs’nin, kullanımlarının engellenmesine, toplatılarak yeddi emine tevdine, (infazda bilirkişi raporunun dikkate alınmasına ve karar eki sayılmasına…” şeklindeki ihtiyati tedbir kararı ile, 25.08.2020 tarihli “…Davacı vekilinin ek ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile, davalının internet sitesi www…com adresinde ve sitedeki görsellerde davacının … markasını ihlal edecek şekilde kullanılan amblem, slogan vs. her türlü kullanımların çıkartılması suretiyle tedbiren önlenmesine..” şeklindeki ihtiyati tedbir kararlarının KALDIRILMASINA, Davacı tarafından yatırılan teminatın iadesine ” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davacı-birleşen davada davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkeme kararının büyük bir çelişkiye dayandığını, 12/10/2021 tarihli kararda da görüldüğü üzere, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasındaki tek nedenin, birleşen dava nedeniyle alınan 11/08/2021 tarihli bilirkişi raporu olduğunu, mahkemenin bu rapora dayanarak tedbir kararlarını kaldırmışsa da, 28/09/2021 tarihli celsede ek rapor alınmasına karar verdiğini, raporun eksik değerlendirmeler ile oluşturulduğunu ve hatalı olduğunu. -Birleşen davada, müvekkiline ait markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi talep edilmişse de; hatalı bilirkişi raporunda dahi 6769 Sayılı SMK 5/1/ç maddesi gereğince mutlak red nedeni bulunmadığının tespit edildiğini, kanaatlerine göre raporda sadece kısmen hükümsüzlük şartlarının oluştuğunun kabulü nedeniyle, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verildiğini, raporda kısmen hükümsüzlük değerlendirmesinde bulunurken SMK 25/7 maddesi 3. Cümlesi, SMK 19/2’deki şartlarının dikkate alınmadığını, rapora ayrıntılı dilekçeleri ile itiraz ettiklerini, müvekkilinin işlerinde kendisini … ibaresiyle, davalı tarafın ise … ibaresiyle tanıttığının dikkate alınmadığını. -Davalı tarafın asıl davadan sonra … Ambarı şirketine pay devri ile birleşen davanın ikamesinin kötü niyetini açıkça gösterdiğini beyanla mahkemenin 12/10/2021 tarihli ara kararının kaldırılmasını talep etmiştir. … Ltd. Şti. Tarafından … Ltd. Şti. Aleyhine, davalı adına … no ile tescil edilmiş bulunan “…” markasının hükümsüzlüğü ve markanın sicilden terkini, davalının markasının davacı markası ile iltibas yarattığından bahisle, marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin tespiti ile fiillerin durdurulması, tecavüzün giderilmesi talepli dava açtığı anlaşılmıştır. İstanbul 1. FSHHM’nin 12/11/2020 tarihli, 2020/344 Esas- 2020/350 Karar sayılı kararı ile, davanın İstanbul 2. FSHHM’nin 2019/29 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Birleştirme kararından sonra, dosyanın İstanbul 4. FSHHM’nin faaliyete geçmesi nedeniyle bu mahkemeye devredilerek 2021/80 Esas numarasını aldığı anlaşılmıştır.
DELİLLER; Davacı-birleşen davada davalı … Şirketi adına 39. Sınıfta … başvuru numaralı … markasının 18/04/2017 başvuru tarihinden itibaren tescilli olduğu anlaşılmıştır. Davalı-birleşen davada davacı … Ltd. Şti. Adına 39. Sınıfta … başvuru numaralı … markasının 20/02/2007 başvuru tarihinden itibaren tescilli olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece asıl dava yönünden alınan bilirkişi heyet raporunda ; Davacıya ait … Ltd. Şti.’ye ticaret unvanının davalının … Ltd. Şti. unvanından daha önce tescil edildiği, davacının “…” çekirdek unsurlu unvan açısından önceliğe ve üstün hakka sahip olduğu, Davacının ticaret unvanı ile davalının ticaret unvanı arasında çekirdek/ayırt edici unsur açısından benzerlik bulunduğu, bu durumun ilgili çevre algısında karıştırılma tehlikesine yol açabileceği, Davacının iştigal ettiği taşıma hizmeti sektörünün özellikleri gereği, ticaret unvanında “…” ibaresini davalıdan daha önceki tarihte ticaret unvanı ve tescilsiz bir marka olarak kullanmaya başladığının kabulünün gerekli olduğu, davacının “…” ibaresi üzerinde önceki tarihli ticaret unvanından ve markasal kullanımından kaynaklı üstün hakkı olduğu, Davalının kendisine ait www…com internet sitesinde “…” ibaresine yönelik markasal kullanımlarının bulunduğu, sadece davalı ve dava dışı üçüncü kişi arasında nispi etki doğuran muvafakatnamenin davacının hak ihlali iddiaları açısından bir bağlayıcılığı olmadığı, davalı açısından def’i/savunma vasfı taşıyamayacağı, Dava dışı üçüncü kişinin “…” markasına ilişkin gerçek hak sahibi olduğuna bağlı davalı iddialarının ayrı bir dava konusu teşkil edeceği görüş ve kanaati bildirilmiştir. Mahkemece birleştirme kararından sonra aynı heyetten ek rapor alındığı, bilirkişi heyetinin ek raporunda; Dava tarihi itibariyle …’in www…com alan adlı internet sitesinde “…” ibaresini kullanmış olduğunun ihtilafsız olduğu; esas davanın konusu marka hakkına tecavüzün tespiti ve men’i ile sınırlı olmayıp, tazminat talebinin de olduğu; yargılama devam ederken gerçekleşen pay devri neticesinde marka hakkına tecavüze dayalı taleplerin geçmişe etkili olacak şekilde ortadan kalkıp kalkmayacağının takdirinin Mahkemeye ait olduğu; Birleşen davaya dayanak yapılan … tescil no.lu “…” markasının 39. sınıfta davacı … adına tescilli olduğu; Birleşen davada hükümsüzlüğü talep edilen … tescil no.lu “…” markasının ise 39. sınıfta davalı … adına tescilli olduğu; Birleşen davada, taraf markalarının SMK m. 5/1/ç kapsamında değerlendirilebilecek şekilde aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olmadıkları; bu nedenle SMK m. 5/1/ç’ye dayalı hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı;Taraf markalarındaki ortak esas unsurunun “…” ibaresi olduğu; bu ibarenin kavramsal olarak bir anlamı bulunmadığı; markalar aynı veya ayırt edilmeyecek kadar benzer olmasalar da ortalama düzeydeki tüketici kitlesinin davalının markasını gördüğünde davacı markaları ile bağlantı kurmasına sebebiyet verebileceğinden … tescil no.lu “…” markasının davacı markası ila 39. sınıfta aynı/benzer olduğu “kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri. Araba parkları hizmetleri, garaj kiralama hizmetleri. Tekne barındırma hizmetleri” hizmetleri yönünden kısmen hükümsüzlüğü şartlarının olduğunun kabul edilebileceği; Birleşen davada davalı …’in faaliyetlerinde kullandığı markada “…” ibaresini ön plana çıkarmasının davacının … tescil no.lu “…” marka tescilinden doğan hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilebileceği görüşü beyan edilmiştir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünü’nden celp edilen yazı cevabından; “… Limited Şirketinin 11/10/2019 tarihli ortaklar kurulu kararı ile …’un 300.000 TL sermaye karşılığı 3000 adet payını, … Ltd. Şti.’ne devrettiği ve tek ortağın … Limited Şirketi olduğu, şirket yetkilisinin … olduğu, bildirilmiştir.
G E R E K Ç E: Davacı vekili asıl davada, davalı … şirketinin, müvekkili adına tescilli 18/04/2017 başvuru tarihli, … başvuru numaralı … markasına tecavüz ettiğinden bahisle ihtiyati tedbir talep etmiş, mahkemece 28/07/2020 tarihli tedbir kararı ve 25/08/2020 tarihli ek tedbir kararı ile davacı vekilinin tedbir taleplerinin kabulüne karar vermiştir. Davalı-birleşen davada davacı vekili, birleşen davada, müvekkili adına tescilli 20/02/2007 başvuru tarihli … markasına dayanarak, davacı-birleşen davada davalı şirket adına tescilli … başvuru numaralı markanın hükümsüzlüğünü ve davalının müvekkilinin markasına tecavüz teşkil eden fiillerin tespiti ile fiillerin durdurulması, tecavüzün giderilmesini talep etmiştir. Asıl davanın davalısı … Şirketi olmakla birlikte bu şirketin tek ortağı olan … tarafından, şirket hisselerinin tamamının birleşen davanın davacısı olan … Ltd. Şti.’ne devredildiği, birleşen davanın davacısı şirketin asıl davada da birleşme nedeniyle davalı durumuna geldiği anlaşılmıştır. Mahkemece davaların birleştirilmesinden sonra alınan bilirkişi heyeti ek raporunda; ” taraf markalarındaki ortak esas unsurunun “…” ibaresi olduğu; bu ibarenin kavramsal olarak bir anlamı bulunmadığı; markalar aynı veya ayırt edilmeyecek kadar benzer olmasalar da ortalama düzeydeki tüketici kitlesinin davalının markasını gördüğünde davacı markaları ile bağlantı kurmasına sebebiyet verebileceğinden … tescil no.lu “…” markasının davacı markası ile 39. sınıfta aynı/benzer olduğu ve kısmi hükümsüzlük şartlarının mevcut olduğu” beyan edilmiştir. Davalı vekilinin asıl davaya cevap dilekçelerinde de, … şirketinden alınan muvaffakat ile bu şirket markasının kullanıldığının savunulduğu anlaşılmıştır. Davacı-birleşen davada davacı vekilinin ek rapora itiraz ettiği ve itirazların yargılamada mahkemece değerlendirilebileceği anlaşılıyorsa da, asıl dava ve birleşen davadaki talepler ile delillerin birlikte değerlendirilerek yaklaşık ispat koşulları göz önüne alınarak, mahkemenin 28/07/2020 tarihli tedbir ve 25/08/2020 tarihli tedbir kararlarının kaldırılmasına karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, davacı birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı-birleşen davada davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL eksik harcın davacı-b.davada davalı alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak;Davacı-b.davada davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 21/03/2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.