Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/2203 E. 2023/1535 K. 23.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/2203 Esas
KARAR NO: 2023/1535
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/11/2021
NUMARASI: 2021/336 E, 2021/190K.
DAVANIN KONUSU: Markanın Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan
KARAR TARİHİ: 23/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketinin kuruluşunun 18 Haziran 2019 olduğunu, davalının dayısı … ile müvekkili olan şirketin sahibinin eşinin öğretmen olduklarını, ilgili şahısların daha önce … Ltd. Şti. adlı şirketin ortağı olduklarını, birlikte kitap yazdıklarını, müvekkili olan şirketin kurulduktan ve çeşitli kitaplar bastıktan sonra dava konusu … tescil numaralı markanın tescil müracaatına konu edildiğini, davalı yanın ilgili marka ile hiçbir ticari faaliyetinin olmadığını, müvekkili şirketin yayıncılık sektöründe ismini duyurduğu … Yayınlarının davacı yan tarafından kötüniyetle adına tescil ettirildiğini, açıklanan nedenlerle markanın SMK’nın 6/6 ve 6/9 hükümleri çerçevesinde hükümsüz kılınmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:-Davalı süresi içinde davaya cevap dilekçesi sunmamıştır. -Davalı vekili 12/02/2021 tarihli dilekçesi ile; davacının tarafı sıfatı ve hukuki yararı olmadığını, müvekkiline ait markanın, iddiaların aksine jenerik bir ibareyi çağrıştırmakta ve “eleştirel- yaratıcı-özgün” ibaresi ile beraber kullanılmakta olup kötüniyet İddiasının mesnetsiz olduğunu, … ile yakın çok sayıda başkaca ticaret unvanının var olduğunu, ihtilaf konusu mal ve hizmet sınıflarında “…”, “…”, “…” gibi çok sayıda markanın var olduğunu, davacının açtığı davanın hukuken kabul edilemez olduğunu, müvekkiline ait markada ayırt edicilik sağlanabilmesi adına “…” ve “…” ibarelerinin var olduğunu, … olgusunu çeşitli varyasyonları ile ticari unvan olarak kullanan sayısız şirket olduğunu, SMK 6/6’nın şartlarının oluşmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:”…Somut olayda davalı adına tescilli … numaralı marka “… (…)” ibarelerinden oluşmakta; başkaca tali ya da şekilsel unsurlar içermemektedir. Davacının ticaret unvanı ise: “…” şeklindedir. Davacının markasının tescilli olduğu sınıflar ile davalının ticaret unvanına ait sicil kaydındaki faaliyet konuları kıyaslandığında “Eğitim ve öğretim hizmetleri, dergi, kitap, gazete vb.yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil)” emtia ve hizmetlerinde benzerlik bulunduğu anlaşılmaktadır.Burada önemli olan marka ile ticaret unvanının çekirdek unsurunun benzerlik ve karıştırma ihtimali yönünden değerlendirilmesidir. Davalıya ait markanın asli unsuru “…” ibareleridir. Parantez içinde yer alan (…) kelimeleri ise küçük harflerle ve parantez içerisinde yazılmaları nedeniyle tali durumda kalsalar da markanın ayırdedicilik fonksiyonuna katkı sağlar mahiyet ve niteliktedirler. Davacının ticaret unvanının çekirdek unsuru ise “…”dir. Münhasıran bu ibarenin tarafların tescilli olduğu ve ticari faaliyetlerini yürüttüğü ve ortak olarak belirlenen hizmet ve emtialar bakımından ayırdediciliğin yüksek olmadığı ve zayıf bir ibare olduğu, ayrıca davalı markasındaki diğer unsurların, davacı ticaret unvanından farklılaştıracak kadar güçlü olduğu, zira söz konusu unsurların söz konusu sektör için ilgi uyandırıcı, dikkat çekici kabul edilebileceği, nihai olarak davacı ticaret unvanı ile davalının markasının bütünsel incelemesinde SMK’nun 6/6 maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği kanaatine ulaşılmıştır.Davaya konu olayda davacı markasal haklarına değil temel olarak ticaret unvanından doğan haklarına dayanmaktadır. Her ne kadar dava dışı 3.kişi adına tescilli ve davacı şirketin kullanımında olduğu beyan olunan bir markadan bahsedilmiş ise de; söz konusu marka üzerinde davacının mülkiyet hakkı bulunmadığı gibi herhangi bir lisans sözleşmesi de sunulmamıştır.Bu durumda kötüniyete kanıt olarak davalı markasının davacıya ait ticaret unvanı içermesi, davalının dayısı ile davacı şirketin sahibinin eşinin öğretmen olmaları ve bu kişilerin daha önce dava dışı bir şirkette ortak olmaları gösterilmektedir.Davalı markasının münhasıran davacının ticaret unvanının çekirdek unsurundan oluşmaması, ayırdedicilik vasfı olan başka kelime unsurlarının da bulunması karşısında bu hususun kötüniyete delalet edebileceği sonucuna ulaşılamayacağı anlaşılmıştır. Burada, özellikle, davacı vekili bilirkişi raporuna itirazlarında söz konusu diğer kelime unsurlarının (…) davacının önceki tarihli yayınlarının kapağında bulunduğundan bahisle kötüniyetin oluştuğunu beyan etmişse de, söz konusu kullanımın markasal olmaması, davacının da yine söz konusu kullanım konusunda markasal bir hakkının bulunmaması ve nihayetinde dava dilekçesinde -tescilli yahut tescilsiz- önceye dayalı markasal bir hakka dayanılmaması nedenleri ile davalının, başkasına ait bir markadan haksız olarak yararlanmak gayesi ile tescili gerçekleştirdiği sonucuna ulaşılamaz. Yine davalının akrabalarından birisi ile davacı firmanın sahibinin eşinin daha önce aynı şirkette ortak olmaları da kötüniyetin varlığına karine teşkil edemez.Bu durumda ispatlanamayan kötüniyet iddiası ve unsurları oluşmayan başkasına ait ticaret unvanının marka olarak tescili iddiaları yönünden davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir…” şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Müvekkili şirket tarafından 14 adet kitap bandrol numarası alınmış ve davalının marka başvurusundan önce piyasaya sürülmüş olduğunu, bu kitapların kapak ve içeriklerinde “…” ibaresi geçtiği gibi logo içeriğinde “…” İfadeleri yer aldığını, davalının marka başvurusunun bu kitaplara özgü olarak adeta kopya çekilerek yapıldığını, ticaret ünvanının haksız kullanımı olan bu durumun aynı zamanda kötüniyetli tescili gösterdiğini, Mahkemenin, ”…” ifadesinin davalı markası için ayırdedici olduğunu söylerken,marka başvurusundan daha önce basımı yapılan kitaplardaki aynı “…”ifadelerinin davacı yönünden değerlendirme dışında tutmasının Hiçbir ticari faaliyeti bulunmayan davalının, müvekkili şirket tarafından kitapların basılıp piyasaya dağıtılmasından sonra marka başvurusunda bulunması kötüniyet olduğunu, muvazaalı işlem söz konusu olduğunu, Kitapların piyasada belli bir yer edinmesinden sonra,fırsat kollayan davalının kitapları marka hakkına dayanarak toplattırmak istemesi,bayiler nezdinde itibarını sarsması,satışı yapılan kitapların bedellerinin geri iadesinin sağlanması,aynı raflarda davalının kitaplarının da yer alarak haksız rekabet oluşturması vs.gibi durumlar dikkate alındığında kötüniyetin varlığı açık olduğunu, Olayın basit bir dayı-yeğen meselesi gibi görülerek, iyiniyetli 3.kişi gibi değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu, mahkemenin tüm delilleri birlikte değerlendirme gerektiğini, Kitap kapakları, ticaret ünvanı ve marka tescil tarihleri, davalının dayı-yeğen ilişkisi, davalının hiçbir iticari faaliyetinin olmadığına ilişkin resmi dairelerden gelen yazı cevapları, davacı şirket yetkilisi ve davalı yakınlarının eski ortaklık ilişkileri, … adına marka vs bir bütün halinde değerlendirildiğinde ve Bilirkişi Raporuna itirazlar değerlendirildiği takdirde haklılığın ortaya çıkacağını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME -Dosyada marka kayıtları ve ticaret sicil kayıtlarına rastlanmamış, dairemizce dosyaya celp edilmiştir.-Türk Patent ve Marka Kurumu’nun Dairemizce celp edilen kayıtlarına göre; dava konusu … tescil numaralı ” … (…)” ibareli marka 16 ve 41.sınıfta 29.07.2019 tarihli başvuruya istinaden 23.12.2019 da davalı adına tescil edilmiştir.-Davacının delil olarak dayandığı … numaralı “…” ibareli marka 21.08.2019 tarihli başvuruya istinaden 28.02.2020’de 16.emtia sınıfında dava dışı … adına tescil edilmiştir. -Ticaret sicil kayıtları incelendiğinde; davacı şirketin … ŞTİ unvanı ile 18.06.2019’da sicile tescil edildiği; faaliyet alanları yayıncılık, hayvancılık, oyuncak ticareti, imalatı gibi işleri kapsadığı, şirketin kurucusu ve temsilcisinin … olduğu, 21.02.2020 tarihli tescile göre şirket kurucusunun tüm payını … devrettiği, şirketin tek ortaklı limited şirket olarak faaliyet yürüttüğünün tescil edildiği, şirket müdürünün de … olduğu anlaşılmıştır. Marka vekili bilirkişi … raporunda; “davacının ticaret sicilde yer alan faaliyet alanı ile dava konusu markanın tescil sınıflarının kısmen örtüştüğü, ticaret unvanın çekirdek unsurunun … olduğunu, marka ile müşterek unsurunun zayıf marka olduğunu, davalı markasında yer alan ibarelerin markayı yeterince ayırt etmekte olduğunu, dosyada akrabalık bağı anlaşılamamış ise de davacı ya da davacı şirkte yetkilisi ile herhangi bir ticari bağı bulunmayan davalının kötüniyetli olduğunun yorumlanamayacağını, dava konusu … kod numaralı “… (eleştirel-yaratıcı-özgün” ibaresini ihtiva eden markanın SMK’nın 6/6.,9. maddesi kapsamında hükümsüzlüğü şartlarının oluşmadığı,” yönünde görüş bildirmiştir.
GEREKÇE Davacı, ticaret unvanına ve kötüniyet iddiasına dayalı olarak markanın hükümsüzlüğü isteminde bulunmuştur.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.6769 sayılı SMK m. 6/6 maddesi ile “Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.” hükmü düzenlenmiştir. Bu madde hükmü ile kastedilen “tescil edilmiş” işaretlerdir ve somut olaydaki gibi tescilli ticaret unvanına dayanılarak bir marka başvurusuna itiraz edilebilmesi için, işletmenin faaliyet konusu ile marka olarak tescil edilmek istenen işaret kapsamındaki mal veya hizmetlerin aynı veya benzer olması gerekir. Somut olayda davacının 18.06.2019’da tescil edilen ticaret unvanı …TİC LTD ŞTİ olup ticaret unvanının çekirdek unsuru … ibaresidir. Başvuru tarihi 29.07.2019 olan dava konusu marka ise “… (…)” ibaresinden oluşmaktadır. Davacının faaliyet alanları ile davalının markasının tescilli olduğu sınıflar karşılaştırıldığında 16.sınıfın tamamında 41.sınıfın ise “eğitim, öğretim hizmetleri, dergi, kitap, gazete vb gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anlan hizmetlerin sağlanması da dahil) hizmetleri bakımından örtüştüğü bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Davalının marka tescilinde “…” ibaresinin daha büyük punto ile öne çıkartıldığı, davacının önceki tarihte tescilli ticaret unvanı ile davalının markasının belirtilen sınıflar yönünden benzer olup bu nedenle markanın davacı ticaret unvanı ile karışıklığa yol açacağı, … ibaresinin 16 ve 41 nolu marka sınıflarının tamamı yönünden zayıf ibare olduğu yönündeki tespitin dosya kapsamına uygun düşmediği dikkate alındığında markanın hükümsüzlüğü isteminin kısmen kabulü gerekmiş, davacının tescilde kötüniyet iddiası ise ispatlanamadığından bu yöndeki istemin reddi yerinde görülmüştür.Açıklanan nedenle davacının istinafının kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, HMK 353.1.b.2 md gereğince davanın kısmen kabulüne dair yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,2- 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 03.11.2021 gün ve 2021/336 Esas, 2021/190 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3- Davanın KISMEN KABULÜNE,Dava konusu … tescil numaralı “… (Eleştirel- yaratıcı-özgün)” ibareli markanın tescilli olduğu 16.sınıfın tamamında 41.sınıfın ise “eğitim ve öğretim hizmetleri, dergi, kitap, gazete vb gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anlan hizmetlerin sağlanması da dahil) hizmetleri” alt sınıfları yönünden HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE,- Sair istemlerin reddine, -Karar kesinleştiğinde bir suretinin ilk derece mahkemesince TPMK’ya gönderilmesine,- Alınması gereken 269,85TL harçtan peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,-Davacı tarafından yapılan 1.163,05-TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre 387,68TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,- Davanın kısmen kabulü nedeni ile kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine karar tarihindeki AAÜT gereğince takdir olunan 25.500TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,- Davanın kısmen reddi nedeni ile kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihindeki AAÜT gereğince takdir olunan 25.500TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; -İstinaf talebi kısmen kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine -İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 162,10-TL istinaf yoluna başvurma harcı, 73,70-TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 235,80-TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.