Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/2201 E. 2023/1406 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/2201 Esas
KARAR NO: 2023/1406
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/10/2021
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, 1973’ten beri dünyanın önde gelen atıştırmalık yiyecekleri, ev eşyaları ve kişisel bakım ürünlerini içeren bir portföyü ile Ürdün’ün en çeşitli hızlı tüketim ürünleri üretimi ve dağıtımını gerçekleştiren şirketlerden biri olduğunu, müvekkilinin kendisine ait “…” markası ile patates cipsi üretimi yaptığını, uzun yıllardır yoğun bir şekilde kullandığını, taraflarınca yapılan araştırma neticesinde davalı tarafın davaya konu … sayı ile tescilli markasını, tescilli olduğu sınıflarda yer alan hiçbir ürün üzerinde kullanmadığının tespit edildiğini, müvekkilinin markasını ilgili sınıflarda yer alan ürünler üzerinde dünya çapında tescilli olarak kullanmakta olup, ülkemiz piyasasında yer almak amacıyla TPMK nezdinde tescil ettirmek istediğini ancak kurum nezdinde davalı firmaya ait ve ilgili sınıflarda hiçbir markasal kullanıma konu edilmeyen, davaya konu markasının mevcudiyeti sebebiyle marka başvurusunun red tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını, davalı markasının kullanılmama nedeniyle iptaline karar verilmesini, müvekkili şirketin … markasının yaratıcısı ve gerçek hak sahibi olduğunu, bu markanın tanınmış marka olduğunu, davalının basiretli bir tacir gibi davranmadığını, basiretli bir tacirin, aynı sektörde, dünya çapında faaliyet gösteren bir şirketin markasını bilmesinin; en azından marka tescil başvurusunda bulunmadan önce gerekli inceleme ve araştırmayı yapmasının gerektiğini, davalının ise aksi yönde hareket ettiğini, markanın gerçek sahibinin müvekkili olduğunu bildiğini veya basiretli bir tacir gibi hareket etmiş olsaydı bilebileceği halde, müvekkili markasını Türk Patent nezdinde kendi adına tescil ettirdiğini, TTK 18/2 ve M.K.2.maddesine aykırı davrandığını, davalı markasının emtia listesinde yer alan tüm mallar için hükümsüzlüğü gerektiğini belirterek öncelikle markanın iptali olmadığı takdirde hükümsüzlüğünü talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı yan tarafından her ne kadar iptal ve hükümsüzlük talep edilmiş ise de, ekte sunulan TPE evrakından da görüleceği üzere müvekkili şirketin “…” markasını 2008 tarihinden bu yana aktif olarak kullandığını, 10 yılı aşkın süredir … markasını uhdesinde bulunduran ve kullanan müvekkili şirket hakkında açılan işbu davanın kötüniyet barındırdığını, davacı yanın, yaptığı araştırmalar neticesinde davaya konu markanın kullanılmadığı tespitine ulaştığını belirttiği halde, bu durum ile ilgili dosyaya hiçbir somut delil sunmadığını, davacı yanın hükümsüzlük iddialarının mesnetsiz ve gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkilinin davaya konu markanın yaratıcısı, kullanıcısı ve hak sahibi olduğunu, müvekkili şirket tarafından faturalarda adı geçen firmaya izin vermek suretiyle davaya konu markanın kullandırıldığını, haksız rekabete mahal vermemek adına mahkemece istenilmesi durumunda daha fazla sayıda fatura ve bu hususa ilişkin izin belgelerinin dava dosyasına sunulacağını, davanın tüm talepler yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:”….dosyada toplanan tüm deliller ve bilimsel gerekçeye sahip ayrıntılı bilirkişi raporu karşısında davalı marka sahibinin söz konusu markasını ciddi bir şekilde herhangi bir kullanımının bulunmadığı bu hali ile markanın sicilden iptal sebebinin yasal koşullarının oluştuğu anlaşıldığından davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir….” şeklindeki gerekçe ile neticeten;”Davacının kullanmama nedeniyle iptal davasının kabulüne, davalıya ait … tescil numaralı markanın kullanmama nedeni ile tescilli olduğu tüm sınıflar yönünden iptaline, kullanmama nedeni ile iptal davsı kabul edilmiş olduğundan terditli olarak sunulan hükümsüzlük talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı tarafın kullandığının marka ”…” olup, iptal istemiyle davaya konu ettiği marka ”…” olduğunu, davacının ilgili kişi kapsamında değerlendirilemeyeceğini, dava açmakta hukuki yararı olmadığını, Markanın ciddi kullanıma ilişkin sunulan delillerin yeterince incelenmediğini, delillerin toplanmadığını, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Markanın Kullanılması başlığı altında düzenlenen 9. Maddesinin 3. fıkrası ”Markanın, marka sahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilir.” hükmünü haiz olup, marka sahibinin markayı bizzat kendisinin kullanması gibi bir yükümlülüğü olmadığını, müvekkilinin dava dosyasına sunulan faturalarda adı geçen firmaya izin vermek suretiyle davaya konu markayı kullandırmakta olduğunu, Kararda sözleşmenin ve 3 adet 2018 yılı faturasının neden ciddi kullanım teşkil etmediğinin açıklanmadığını, Dava dışı şirketin defterlerinin kendileri tarafından incelenememesi ve faturaların dosyaya sunulamamış olmasının bu sonuca mahal verdiğini, müvekkili Şirketin grup şirketi olan dava dışı şirkette çalışan ve fatura, ticari defterleri ile ilgilenen Hidayet …’ın rahatsızlığı sebebiyle bahsi geçen 3 faturadan daha fazlasına ulaşılamadığını, Yerel Mahkeme’den Dava Dışı ….Ltd.Şti’ne müzekkere yazılarak davaya konu markaya ilişkin tüm tüm fatura, belge, broşür, ambalaj (SMK’nın 9/1. Maddesi kapsamında ciddi biçimde kullanıma ispat her türlü belgenin) sunulmasının istenilerek bahsi geçen belgelerin dosya içerisine alınması sonrası Bilirkişi Raporuna karşı yukarıda izah etmiş olduğumuz itirazlarımız doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alınması talep edildiğini, ancak kabul edilmediğini, delillerin dilekçe ekinde sunulduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME Dava konusu … nolu … ibareli marka 28,29,20 ve 32 sınıflarda 04.09.2008’den itibaren 29.09.2009’da davalı adına siicle tescil edilmiştir.Dava tarihi 24.06.2020’dir.Bilirkişiler marka vekili …, mali müşavir … ve marka vekil … raporlarında; “kullanılmama nedeniyle iptal açısından; davalı tarafından markanın kullanımına ilişkin sunulan delillerin “hakkı devam ettirecek nitelikte bir kullanım için SMK madde 9’da belirlenen esasları sağlamadığı, marka sahibinin ilgili piyasada ticari bir konum elde edebilmek veya bu konumu sürdürebilmek için ciddi çabada bulunduğunu göstermediği” kanaatinin heyetlerince oluşmuş olduğu, iptali talep edilen 28-29-30-32.sınıftaki davalıya ait … tescil nolu markanın kullanmama nedeniyle tüm sınıflar açısından iptali hususundaki takdirin mahkemeye ait olduğu, hükümsüzlük açısından; SMK 6/3 uyarınca davalı markası açısından hükümsüzlük şartlarının mevcut olmadığı, davacının SMK m.6/4 anlamında tanınmış marka statüsünün ispatı ve davacı markasının tanınmışlığının değerlendirilebilmesi açısından dosya içinde yeterli bilgi ve delil yer almadığından bu konuda bir değerlendirme yapma imkanı olamadığı, mevcut duruma göre takdirin mahkemeye ait olduğu, davalının dava konusu markayı tescil ettirmesinin “kötüniyetli tescil” olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususundaki takdirin mahkemeye ait olduğu” hususlarında görüş bildirmişlerdir.
GEREKÇE Dava, terditli olarak açılmış olup davacı yan … markasının Ürdün’de patates cips üretimi alanında kullanılmakta olduğunu, davalının … markası nedeni ile marka başvurusu yapılamadığını, öncelikle markanın kullanmama nedeni ile iptalini, kabul edilmediği takdirde markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince markanın kullanmama nedeni ile iptali talebinin kabulüne karar verilmiştir. Bu karar karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekili davacının hukuki menfaati olmadığını ileri sürmüş ise de; davacının yurt dışında “…” ibareli marka kullanımı mevcut olup dosya kapsamı itibarı ile dava açmakta hukuki yararı mevcuttur.Kullanmama nedeni ile markanın iptali davasında ispat yükü davalıdadır. Marka sahibinin ilgili piyasada ticari bir konum elde edebilmek veya bu konumu sürdürebilmek için ciddi çabada bulunduğunu göstermesi halinde ciddi kullanımdan bahsedilecektir. Davalı cevap ve 2. cevap dilekçesinde delil bildirmemiş, bilirkişi incelemesi sırasında ticari defterleri ile birlikte 3 adet fatura suretini sunmuştur. Bilirkişi raporuna göre davalının son 5 yıllık döneme ilişkin ticari defterlerinde markanın kullanıldığına dair hiçbir kayıt bulunmamaktadır. Bilirkişi incelemesine 3 fatura sureti ve sözleşme başlıklı belge örneği sunulduğu rapora yansımış ise de; 3 adet faturanın ciddi kullanım için yeterli olduğundan söz edilemeyeceği gibi yasal sürede tescilli bir lisans sözleşmesi de sunulmamıştır. Davalı yanın istinaf aşamasında sunduğu diğer deliller ise HMK 357.md gereğince dikkate alınamayacaktır.Açıklanan nedenlerle dava konusu markanın tescil sınıfları yönünden ciddi kullanıma ilişkin yeterli delil ibraz edilmediği dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne yönelik kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmediğinden davalı vekilinin istinafının esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85-TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,-Davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 5,50-TL istinaf masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/10/2023