Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/2182 E. 2023/1255 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/2182 Esas
KARAR NO: 2023/1255
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2021
NUMARASI: 2020/517 2021/485
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 21/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında 18.12.2010 tarihli Alacağın Temliki, İbra ve Feragat Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede belirtilen ödeme miktarlarının davalı tarafından müvekkiline ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalının ilk 7 taksiti ödediğini ancak kalan taksitleri ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, alacağın son taksit ödeme tarihinin 28.05.2014 olduğunu, arabuluculuk görüşmesinde anlaşma sağlanamadığını beyan ederek davalı itirazının iptali ile takibin devamını, davalı aleyhine % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu icra takip dayanağı sözleşme tümüyle değerlendirildiğinde; her ne kadar sözleşme başlığında Alacağın Temliki dense de alacaklının değişmemesi tam aksine borçlunun değişmesi nedeniyle alacağın temliki değil borcun naklinin söz konusu olduğunu, müvekkili şirketin borcu devralmış olan yeni borçlu olduğunu, dava dışı şirket tasfiye sürecinin devam ettiğini ve kâr-zarar hesabı sahiplerine tasfiye sürecinde alacak isabet edip etmeyeceğinin ve edecekse bu alacağın miktarının ancak tasfiye sonucunda belli olacağını, davanın kabulüne karar verilmesi ve davacıya ödeme yapılması halinde tasfiye sonucunu bekleyen diğer hesap sahiplerinin menfaatlerini zedeleyeceğini, borcun nakli yapıldığı zaman borç ne durumda ise yeni borçlu müvekkilin kural olarak o durumu ile borcu üstlenmiş olduğunu, bu çerçevede borcun naklinin yapıldığı sözleşme sırasında borç/alacak muaccel olmadığını, sözleşmeye konu borç/alacağın tasfiyeye tabi olduğunu ve dolayısıyla alacağın muaccel olmadığını, talep edilen faiz oranının ve işlemiş faizin yasal dayanağı olmadığını beyan ederek davanın reddini, davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “…Davacıların davasının kısmen kabulü ile;davalının İstanbul … İcra Dairesinin … E. Sayılı takibe yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 2.488,56 EURO asıl alacak, 1.255,01 EURO işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.743,57 EURO ve 268 USD asıl alacak ve 152,88 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 420,88 USD’ye ilişkin itirazın iptali ile 2.488,56 EURO ve 268 USD asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca Devlet bankalarının USD ve EURO ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek değişken faiz oranı uygulanmak suretiyle yabancı para bakımından fiili ödeme günündeki Merkez Bankası Döviz Alış Kuru karşılığı TL olarak tahsili ile takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, -Kabul edilen alacağın % 20 si oranında 5.401,11- TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacılara verilmesine, ” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Hükmün faiz oranı ve işlemiş faiz yönünden hatalı olduğunu, takip yabancı para takibi olmasına rağmen davacı tarafın icra takibinde TL’ye uygulanan yıllık % 9 faiz oranıyla tahsil talep ettiğini, İcra takibinin Usd ve Euro üzerinden açıldığını ve hükme esas alınan raporda 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca; sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı halde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanacağının belirtildiğini buna göre işlemiş faiz hesabı yapılırken yerleşik içtihata göre devlet bankalarının takip konusu yabancı paraya fiilen uyguladığı en yüksek faiz oranlarının ilgili bankalar genel müdürlüklerinden sorulması ve buna göre hesaplama yapılması gerektiğini, raporda bilirkişinin Usd ve Euro alacağa % 5 ve % 9 oranlarında faiz uyguladığını ve bu oranlar üzerinden yapılan hesaplamada 2.488,56 Euro asıl alacağa 1.255,01 Euro ve 268 Usd asıl alacağa 152,88 Usd işlemiş faiz hesapladığını, hesaplamanın fahiş olduğunu, sözleşmedeki ilk taksit tarihi olan 28.06.2011 ile 27.01.2020 takip tarihi arasında takip konusu yabancı paraya fiilen uygulanan en yüksek faiz oranlarının kamu bankaları (…, … bankası, … Bankası ) genel müdürlüklerinden sorulması ve gelecek cevaplara göre işlemiş faiz hesaplaması yapılması gerektiğini, tasfiyenin beklenmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME – Davaya konu İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacı … tarafından davalı şirket aleyhine 18.12.2010 Tarihli sözleşme dayanak gösterilerek 459,93 USd ve 3.990,54 Euro nin takip tarihinden fiili ödeme gününe kadar yıllık %9 Yasal faiz üzerinden tahsili talebi ile ilamsız takip başlatıldığı, (harca esas değer olarak asıl alacak ve işlemiş faiz toplamının 28,820,92.-TL olarak belirtildiği) davalının takibe süresinde itiraz ettiği anlaşılmıştır. – Taraflar arasındaki 18.12.2010 Tarihli “alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi” dosyada mevcut olup sözleşmede 1143 USD ve 2583,56 Euro alacğın temlikine ilişkin hususların belirlendiği, vade tarihlerinin belirli olduğu, bir taksidin ödenmemesinin bakiyeyi muaccel hale getirmeyecği, ardışık 6 taksit ödenmediği takdirde takip eden 6 aylık taksinin muaccel olacağının kararlaştırıldığı, ödeme günündeki TCMB döviz alış kuru karşılğının esas alınacağının düzenlendiği anlaşılşmaktadır. -12/05/2021 tarihli bilirkişi raporunda; Taraflar arasında imzalanan 18.12.2010 tarihli Alacağın Temliki, Sulh, İbra ve Feragat Sözleşmesi ile sözleşme şartlarının ve ödeme planının belirlenmiş olduğunu, incelenen dava dışı şirketin ticari defter kayıtlarında, davacı …’ a ait 184264 no.lu hesapta 23.12.2010 tarihinde Temlik Talimatına istinaden; 2.583,56 EUR ve 1.143.- USD tutarlarında işlem yapılmış olduğunun tespit edildiğini, 18.12.2010 tarihli sözleşme ile belirlenen ödeme planına göre, davacının 28.01.2012 tarihinden itibaren olan alacaklarını ve ödeme tarihlerinden itibaren 27.01.2020 takip tarihi itibariyle işlemiş faizini talep etmekte olduğunu, davacı alacağının kabulü halinde; davacının takip tarihi itibariyle 2.488,56 EUR alacağına 1.255,01 EUR işlemiş faiz ve 268,00 USD alacağına 152,88 USD işlemiş faiz talep edebileceğinin hesaplandığı yönünde görüşü bildirmiştir.
GEREKÇE Dava, İİK 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. 6102 Sayılı TTK’nun 3.maddesinde “bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiillerin ticari işlerden olduğu” belirtilmiş, aynı Kanun’un 4.maddesinde ise ticari dava ve işler sayılmıştır. Somut uyuşmazlıkta, … Kurumu bu davada taraf olmadığı gibi uyuşmazlık taraflar arasındaki temlik sözleşmesinde davalının üzerine düşen edimlerini yerine getirmediği iddiasından kaynaklandığından asliye hukuk mahkemesi görevlidir Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-2630 E,- 2019/328 K sayılı 21/03/2019 tarihli benzer bir uyuşmazlığa konu kararında; “davacının temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki … A.Ş’nin bu davada taraf olmadığı gibi uyuşmazlık konusu alacağın da doğrudan davalının ticari işletmesi ile ilgili olmadığı, davacının da tacir olmadığı, uyuşmazlığın çözümünde 6098 sayılı TBK’nun 183. vd. maddeleri hükümlerinin uygulanacağı, dava konusu uyuşmazlığın ticari dava niteliği taşımadığına ” karar verildiği de dikkate alındığında görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken esas hakkına karar verilmesi yerinde görülmemiştir.(Aynı yönde; Yargıtay 11.HD’sinin 2015/14950 Esas, 2016/3539 Karar; 2017/1069 Esas, 2018/5194 Karar ve Yargıtay 13.HD’sinin 2015/15096 Esas, 2017/2181 Karar; 2017/8010 Esas, 2017/9945 Karar; 2015/39733 Esas, 2018/4765 Karar sayılı ilamları.). Kabule göre de; dava konusu yabancı para alacağı yönünden mahkemece kamu bankalarından faiz oranlarının sorulmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; TCMB tarafından ilan edilen azami faiz oranları üzerinden hesaplama yapıldığı, davalı vekilinin rapora bu yönde itiraz ettiği görülmekle mahkemece itirazlar karşılanmadan karar verilmesi de yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, HMK 355, 353/1.a.6 md gereğince kararın kaldırılmasına, sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, 2-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/517 Esas, 2021/485 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6, 3, 355 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf aşamasında davalı tarafça yapılan yargılama gideri olan 162,10-TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 40-TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 202,10-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -Davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 11-TL istinaf masrafının davacı üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 21/09/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.