Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/2169 E. 2022/657 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/2169 Esas
KARAR NO: 2022/657
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/06/2021
NUMARASI: 2020/379 E. – 2021/461 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalının … Bankası Akaretler Şubesindeki hesabına avans olarak 460.000,00 TL havale ettiğini, defalarca talep edilmesine rağmen avans olarak yatırılan paranın iade edilmediğini, bu nedenle alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla takip yapıldığını, davalının itirazın üzerine takibin durdurulduğunu belirterek anılan icra dosyasında davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında davacının iddia ettiği şekilde hiçbir ticari ilişkinin bulunmadığını, takip ve dava konusu bedelin müvekkilince borç olarak dava dışı …’ye verildiğini ve bu borç karşılığında adı geçen firmadan senet alındığını, senedin işleme konu edilmediğini, dava dışı …A.Ş’nin borcunu davacı …Ltd. Şti. tarafından müvekkiline banka yolu ile ödendiğini, davacının sonradan iş bu davaya konu bedeli haksız olarak icra takibiyle istediğini, havale işleminin esasen borcun üstlenilmesi niteliğinde olup davacı ile dava dışı …A.Ş arasında gelişen ve bu dava ve icra takibiyle müvekkiline yöneltilen husumetin müvekkilini bağlamayacağını, davacının avans ödemesine teşkil eden ticari ilişkiyi açıklamadığını, nitekim taraflar arasında hiçbir ticari ilişki olmadığını belirterek haksız davanın reddini ve alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI (2014/191 Esas): İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17.11.2016 tarih ve 2014/191 Esas – 2016/808 Karar sayılı kararıyla; “Davacının, taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde davalı hesabına 460.000,00 TL avans ödemesi yaptığını iddia ettiği, davalının da bu bedeli aldığını kabul ederek 3. kişiden olan alacağının ödenmesi amacıyla kendisine havale yapıldığını belirtmiş olmakla, davalı tarafın bedeli aldığına ilişkin ikrarı ve havale bedelini alma nedeni olarak ileri sürdüğü vakıalar birlikte değerlendirildiğinde; bu ikrarın bağlantısız birleşik ikrar niteliğinde olduğu, ispat yükünün davalı tarafa ait olduğunu, borcu üstlendiği iddia edilen davacı ile borçlu dava dışı … A.Ş ve alacaklı davalı arasında borcun nakdedildiğine ilişkin uygun irade beyanlarının bulunduğu bir belgenin veya sözleşmenin olması gerektiği ancak davalı tarafından bu yönde herhangi bir belge veya sözleşmenin ibraz edilemediği, davalı ya da dava dışı … A.Ş tarafından bir kısım belgeler sunulmuş ise de, bu belgelerin borcun nakdi sözleşmesinin gerçekleştiği veya davacının 3. kişinin davalıya olan borcunun ödeme taahhüdünde bulunduğunu ispata yeterli bulunmadığı, davacının 2012-2013 yılı ticari defterlerinde cari hesapta davalıdan 460.000,00 TL alacaklı olduğunun görüldüğü, davalının da, tarafların ticari defterlerine dayandığı ancak mahkememizce HMK. 219, 222. maddesindeki meşruhatı taşıyan defter ibrazına ilişkin davete rağmen ticari defterlerini sunmadığı ve bu durumda defterlerini ibraz etmekten kaçınmış sayıldığı, delil dilekçesinde ”ve sair delil” dayanıldığı belirtildiğinden bunun yemini de kapsadığı, davalıya yemin hakkının hatırlatılmış olduğunu, ancak davalı tarafın yemin teklif etmeyeceğini beyan ettiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, itirazının 460.000,00 TL için iptaline, işlemiş faiz talebinin reddine, davacı lehine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalının tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine” karar verilmiştir.
DAİREMİZ KARARI (2017/2701 Esas):Dairemizin 18/10/2019 tarih, 2017/2701 Esas – 2019/2197 Karar sayılı ilamıyla; “6098 sayılı TBK.nun 555 vd. maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal nitelikçe, bir ödeme vasıtasıdır. Eş söyleyişle, havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin tersini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) ileri süren havaleci bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Olayda davalının savunması, vasıflı ikrar (gerekçeli inkâr) niteliğindedir ve bu ikrar bölünemez. Çünkü, vasıflı ikrarda kanıtlama yükümlülüğü, ikrar eden tarafa (davalıya) değil, vakıayı ileri süren tarafa (davacıya) aittir. Somut uyuşmazlıkta; davalı davaya konu paranın kendilerine gönderildiğini (maddi vakıayı) ikrar etmiş, ancak, bunların davacı tarafından ileri sürülen nedenle (avans olarak) değil, başka bir nedenle (üçüncü kişiye ait bir borcun ödenmesi amacıyla) gönderildiğini savunmak suretiyle, vakıanın hukuksal niteliğinin ileri sürülenden farklı olduğunu bildirmiştir. Bu durumda, davacı taraf, davaya konu havalenin avans olarak gönderildiği yolundaki iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür; buna bağlı olarak, davalı tarafın borç ilişkisini kanıtlama yükümlülüğü bulunmamaktadır. Davacının iddiasını yazılı delillerle ispatlayamadığı dikkate alınarak davacı açıkça yemin deliline dayanmış olmakla yemin deliline başvurup başvurmayacağı hususunda beyanı alınması ve yemin delilinin değerlendirilmesi sureti ile karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiş ve davalı vekilinin bu husustaki istinaf istemi yerinde görülmüştür. Kabul edilen istinaf sebebi dikkate alınarak davacı vekilinin istinaf isteminin incelenmesine yer olmadığından bu aşamada davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına” karar verildiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI (2020379 Esas):İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/06/2021 tarih ve 2020/379 Esas – 2021/461 Karar sayılı kararıyla; “… İstinaf kararına uygun olarak yapılan yargılamada; davacı, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmış olmakla yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış, davacı vekili tarafından sunulan yemin metni davalıya tebliğ edilmiş, davalı 24/06/2021 tarihli duruşmada yemini eda etmiş olup davacı tarafından, davaya konu havalenin avans olarak gönderildiği iddiası ispat edilemediğinden davanın reddine, şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davada ispat yükünün müvekkile düşmediğini, ispat yükü kendisine düşmeyen tarafın yemin teklif etmesi ve yeminin icrasının davanın esasına etkisinin bulunmadığını, bu nedenle davada edilen yeminin hiçbir hükmünün bulunmadığını,Davalının havale yoluyla ödeme yapıldığını kabul ettiğini, ancak bu ödemenin üçüncü kişinin borcunun üstlenilmesi nedeniyle yapıldığını iddia ettiğini, davalının bu beyanının bağlantısız bileşik ikrar niteliğinde olduğunu, istinaf ve mahkeme tarafından vasıflı ikrar yönündeki hukuki nitelemenin hatalı olduğunu,Bağlantısız bileşik ikrarın özelliği gereğince, yapılan ödemenin başka bir borç nedeniyle yapıldığının davalı tarafından kanıtlanması gerektiğini, ispat yükünün davalıda olduğunu, Yargıtay’ın emsal olarak gösterilen kararlarında ‘Davacı ile üçüncü kişi arasında organik bağ olduğu durumda savunmanın vasıflı ikrar olarak değerlendirileceği’ hususunun kabul edildiğini, somut olayda müvekkil ile üçüncü kişi durumundaki şirket ile aralarında organik bağ bulunmadığından, ikrarın bağlantısız bileşik ikrar olarak değerlendirilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme yapıldığını,Ayrıca, maddi tazminatlarda davanın reddi halinde maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken mahkemece nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir. Davalı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde; “Mahkemenin davanın reddine dair kararı yerinde olmakla birlikte, takip ve dava açmakta kötüniyetli olan davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmemesinin usule aykırı olduğunu, davacının ödeme tarihi ile takip başlattığı tarih arasında iki yıllık süre olduğunu, avans olarak ödeme yaptığını iddia etmesine rağmen kendilerine bu konuda hiçbir bildirimde bulunulmadığını, davacının temerrüt olmamasına rağmen faiz isteminin de kötüniyetli olduğunu gösterdiğini.” beyanla ilk derece mahkemesinin kötüniyet tazminatının reddine dair kararının kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesi istenmiştir.
DELİLLER: * … Bankası AŞ Masko Şubesi’ne ait 14.12.2011 tarihli 460.000TL bedelli havale makbuz örneğinde; gönderen …Ltd Şti, alıcı; … olarak yer almakta olup, makbuzda havalenin sebebi yer almamaktadır. *İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında; alacaklı davacı, borçlu davalı olup takip konusu 460.000TL bedelli 14.12.2011 tarihli havale dekontu ile avans verilen cari hesap alacağı olarak gösterilmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından (İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17.11.2016 tarih ve 2014/191 Esas – 2016/808 Karar sayılı kararıyla); “… davanın kısmen kabulüne, itirazının 460.000,00 TL için iptaline, işlemiş faiz talebinin reddine, davacı lehine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalının tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine” karar verilmiştir. Hükmün davacı ve davalı tarafından istinafı üzerine Dairemizin 18/10/2019 tarih, 2017/2701 Esas – 2019/2197 Karar sayılı ilamıyla; “… olayda davalının savunması, vasıflı ikrar (gerekçeli inkâr) niteliğindedir ve bu ikrar bölünemez. Çünkü, vasıflı ikrarda kanıtlama yükümlülüğü, ikrar eden tarafa (davalıya) değil, vakıayı ileri süren tarafa (davacıya) aittir. Somut uyuşmazlıkta; davalı davaya konu paranın kendilerine gönderildiğini (maddi vakıayı) ikrar etmiş, ancak, bunların davacı tarafından ileri sürülen nedenle (avans olarak) değil, başka bir nedenle (üçüncü kişiye ait bir borcun ödenmesi amacıyla) gönderildiğini savunmak suretiyle, vakıanın hukuksal niteliğinin ileri sürülenden farklı olduğunu bildirmiştir. Bu durumda, davacı taraf, davaya konu havalenin avans olarak gönderildiği yolundaki iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür; buna bağlı olarak, davalı tarafın borç ilişkisini kanıtlama yükümlülüğü bulunmamaktadır. Davacının iddiasını yazılı delillerle ispatlayamadığı dikkate alınarak davacı açıkça yemin deliline dayanmış olmakla yemin deliline başvurup başvurmayacağı hususunda beyanı alınması ve yemin delilinin değerlendirilmesi sureti ile karar verilmesi gerektiğinden…” bu aşamada davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. İstinaf kararı sonrası devam eden yargılamada; ilk derece mahkemesi tarafından davacı vekiline yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış, davacı vekili tarafından yemin hakkının kullanılacağının bildirilmesi ve yemin metni sunması üzerine mahkemece yemin metni davalıya tebliğ edilmiş ve 24.06.2021 tarihli duruşmada davalı yemini eda etmiştir. İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/06/2021 tarih ve 2020/379 Esas – 2021/461 Karar sayılı kararıyla;”… istinaf kararına uygun olarak yapılan yargılamada, davalı yemini eda etmiş olup davacı tarafından davaya konu havalenin avans olarak gönderildiği iddiası ispat edilemediğinden davanın reddine, şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir. Hükme karşı davacı vekili ve davalı vekili (katılma yoluyla) yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İlk derece mahkemesinin davanın (460.000,00 TL asıl alacağın kabulü, işlemiş faiz talebinin reddiyle) kısmen kabulüne ilişkin 17.11.2016 tarih ve 2014/191 Esas – 2016/808 Karar sayılı kararının istinafı üzerine Dairemizin 18/10/2019 tarih, 2017/2701 Esas – 2019/2197 Karar sayılı ilamıyla; “Davalının ikrarının ‘vasıflı ikrar’ niteliğinde olduğu ve bu durumda davacının davaya konu havalenin avans olarak gönderildiği yolundaki iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduğu; davalı tarafın borç ilişkisini kanıtlama yükümlülüğü bulunmadığı, davacının iddiasını yazılı delillerle ispatlayamadığı dikkate alınarak davacı açıkça yemin deliline dayanmış olmakla yemin deliline başvurup başvurmayacağı hususunda beyanı alınması ve yemin delilinin değerlendirilmesi sureti ile karar verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırıldığı; ilk derece mahkemesi tarafından Dairemiz kararına uygun olarak davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatıldığı, davacının yemin teklif ettiği ve davalının da yemini eda etmiş olduğu anlaşıldığından; davacı tarafından davaya konu havalenin avans olarak gönderildiği iddiası ispat edilemediğinden davanın reddine dair ilk derece mahkemesi kararı yerinde olduğundan davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. Somut olayın özellikleri dikkate alındığında kötüniyet tazminatı şartlarının da bulunmadığının kabulü gerektiğinden, mahkemece davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesinde usule aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yargılaması yönünden davacıdan alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılaması yönünden davalıdan alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/04/2022