Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/2165 E. 2023/1252 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/2165 Esas
KARAR NO: 2023/1252
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/06/2021
NUMARASI: 2018/656 2021/723
DAVANIN KONUSU: İstirdat
KARAR TARİHİ: 21/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firma adresine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 28/03/2018 tarihinde hacze gelindiğini, müvekkilinin anılan dosyada borçlu olmadığını, dosya borçlusu …. Ltd. Şti’nin ticaret sicil eski adresinin müvekkilinin adresi ile aynı olması nedeniyle hacze gelindiğini, aynı gün için alacaklısı başka bir firma olan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile müvekkilinin adresine hacze gelindiğini, anılan tarihte hacze gelen alacaklı vekillerinin ödeme olmaması halinde müvekkili makinelerinin muhafaza altına alınacağının beyan edildiğini, müvekkilinin muhafaza işlemlerini önlemek adına haciz tehdidi altında ödemelerde bulunduğunu, bu tarihten sonra farklı icra dosyalarından da müvekkili işyerine hacze gelindiğini, müvekkilinin takip borçluları ile herhangi bir ticari ilişkisinin veya ilgisinin bulunmadığını, anılan şirketin müvekkili şirket adresinde yalnızca 25 m2’lik bir alanı kiraladığını, başkaca herhangi bir ilişkilerinin bulunmadığını belirterek; haciz ve muhafaza baskısı altında ödenen 228.000,00 TL’nin avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, müvekkili şirket tarafından dava dışı borçlular aleyhine icra takibi başlatıldığını, alınan ihtiyati haciz kararı doğrultusunda davacı adresine 28/03/2018 tarihinde hacze gidildiğini, adreste yapılan incelemede adresin davacı yana ait olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle herhangi bir haciz veya muhafaza işlemiş yapılmaksızın hacze son verildiğini ve bu şekilde tutanak düzenlendiğini, yapılan ödemenin haciz baskısı altında yapılmadığını, davacının istihkak iddiasında bulunması halinde herhangi bir haciz işleminin yapılmasının da mümkün olmadığını, davacının basiretli bir tacir gibi davranması gerektiğini, yapılan ödemenin açıklama kısmında ödemenin borçlu şirket adına yapıldığının belirtildiğini, davacı şirket ile borçlu şirket ve yetkilisi … arasında organik bağ bulunduğunu, şirketlerin aynı adreste faaliyet gösterdiğini, … davacı şirketin sigortalı çalışanı olduğunu, yapılan ödemenin ihtirazi kayıt konulmaksızın yapıldığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:”… organik bağ bulunduğu hususunun ispat edilemediği, davacı şirketin işyeri adresine 28/03/2018 tarihinde davalı tarafça hacze gelindiği, bu tarihte icra dosyasından alınan dosya kapak hesabına göre davalı alacağının toplam 237.765,51 TL olduğu, aynı tarihte davacı şirket tarafından davalı avukatının hesabına haricen 228.000,00 TL tutarında ödeme yapıldığı, her ne kadar düzenlenen haciz tutanağında haciz işlemiş yapılmaksızın haciz işlemlerine son verildiği belirtilmiş ise de, haciz tarihi ile ödeme tarihinin aynı olduğu, uygulamada haciz esnasında haricen yapılan ödeme üzerine haciz işlemi yapılmaksızın haciz işlemlerine son verildiği hususunun bilinen bir durum olduğu, bu hali ile ödemenin haciz baskısı altında yapıldığı, davacı yan ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığı, yapılan ödeme ile davalı yanın sebepsiz yere zenginleştiği, takip dosyasında borçlu olmamasına rağmen haciz baskısı altında borcu ödeyen 3. Şahısların durumunun İİK’nın 72. Maddesinde açıkça düzenlenmediği, borcu ödeyenin takiple ve takibin dayanağı olan kıymetli evrakla alakası olmayan davacı şirket olduğu, davacı 3. Şahsın yaptığı ödeme ile takip borçlusunun borcundan kurtulduğu ve sebepsiz zenginleştiği, takip dosyasının alacaklısının da aynı şekilde alacağını takibin ve takibin dayanağı olan kıymetli evrakta borçlu konumunda olmayan 3. Bir şahıstan almış olduğu, bu durumun davalı alacaklı açısından da açısından sebepsiz zenginleşme sayılmak durumunda olduğu,…” şeklindeki gerekçe ile neticeten “Davanın KABULÜ İLE; 228.000,00.-TL nin dava tarihi olan 30/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, Yargıtay ve istinaf mahkemesi kararlarının bu yönde olduğunu, mahkemenin bu hususu hiç değerlendirmediğini,Davanın sebepsiz zenginleşme davası değil, istirdat davası olduğunu, İİK 72 md düzenlenen özel hükümlerin dikkate alınması gerektiğini, müvekkilinin sebepsiz zenginleşmediğini, yasal haklarını kullanarak alacağını tahsil ettiğini, Davacının iddiasını “malların haciz ve muhafazasının yapılacağı” yönündeki baskıya dayandırdığını ancak herhangi bir baskı olmadığını, 3.kişinin mallarının haczinin talep edilmediğini, haciz işlemi uygulanmadığını, haciz tutanağının aksinin ispat edilemediğini, mahkemenin “haciz sırasında haricen yapılan ödeme üzerine haciz işlemi yapılmaksızın haciz işlemlerine son verildiği hususunun bilinen durum olduğu, bu hali ile ödemenin haciz baskısı altında yapıldığı” şeklindeki gerekçenin hiçbir hukuki dayanağı olmayıp, yoruma dayalı olduğunu, yazılı delil yahut tanık olmadığını, Haciz tutanağında 3.kişinin vekili Av. …’nin davacıyı temsil ettiğini, tutanakta haciz baskısı ile ödeme yapıldığına yer verilmediği, Ödeme dekontunda da “haczi baskısı ile ödeme” yapıldığına dair bir açıklama olmadığı, ihtirazi kayıt düşülmediğini, dosya borcunun ödemesi olduğunu yazılı olarak gösterdiğini,Davacı ile dosya borçlusu arasında organik bağ olduğunu, davacı ile dava dışı borçlunun TSG kayıtlarına göre 1 yılı aşkın süre aynı adresi paylaştıklarını, Yargıtay kararında “3 ay kadar aynı adresin paylaşılmasının” dahi organik bağ için yeterli kabul edildiğini,Haciz adresinin borçlunun sicil adresi olduğunu, taşınmasının ise 30.03.2018 de ilan edildiğini, TTK 36 maddesine göre değişikliklerin 3.kişi için hüküm ifade etmesi için ilanı takip eden ilk iş gününün beklendiğini, … şirketinin 20.10.2005′ te kurulduğu ve …’un kurucu olduğunun kayıtlı olduğunu, … aynı zamanda davacı şirkette de sigortalı çalışan olduğunuKararda haciz bulunmadığından borcu ödeyen davacının istihkak davası açma hakkı bulunmadığı belirtilmiş ise de; bu kabulün hatalı olduğunu Yargıtay kararlarında 3.kişinin fiili olarak hiçbir malı haczedilmese dahi ödeme konusu paraya dair istihkak davası açabileceğine yer verildiğini, YHGK 2014/789, 2016/634 k sayılı ilamı,Davacının başka dosyaları göstererek haciz ya da muhafaza yapılabilirdi şeklinde olasılığa dayanmasının kabul edilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME Davaya konu İstanbul Anadolu …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davalının takip borçlusu olarak yer almadığı, 28.03.2018 Tarihli ihtiyati haciz işlemi için dava dışı borçlu …Ltd Şti’nin ticaret sicilde kayıtlı adresi olan “… NO … Ümraniye/İstanbul adresine gelindiği, bu adresin aynı tarih itibarı ile davacı şirketin de sicilde kayıtlı adresi olduğu, (dava dışı borçlunun 30.03.2018 Tarihli Sicil gazetesine göre adres değişikliğinin yayınlandığı), tutanak incelendiğinde davacı vekilinin borçlu ile organik bağı olmadığını beyan etmesi üzerine vergi levhasının incelendiği, evrak araştırması yapıldığı, evrak bulunamadığı, alacaklı vekilinin “başkaca işlem yapılmamasını” talep ettiği, “haciz ve muhafaza işleminin uygulanmadığı”, 3.şahıs vekilinin de haciz tutanağında ismi bulunduğu görülmektedir. Davacı yanın aynı gün 28.03.2018’de “İst And ….İcra …E … adına dosya borcu” açıklaması ile 228.000TL ödeme yaptığı, 30.05.2018’de ise iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; davacaı defetrlerinin incelendiği, dava dışı … şirketinin deftelerinde inceleme yapılamadığı, davacı ile dava dışı …ŞTi arasında ticari ilişki olduğu, ancak şirket ortaklarının aynı olmadığı, faaliyet konusunun aynı olmadığı, şirketler arasında lojistik ve kiralama ilişkisi olduğu, organik bağ olmadığı yönünde görüş belirtilmiştir Davacının delil olarak dayandığı diğer icra dosyalarının suretleri dosyaya eklenemiştir.Davacı delillerini bir dosya halinde sunmuş olup incelelndiğinde; 01.01.2018 tarihl adi yazılı kira sözleşmesi, havale makbuzları, gazete habeleri, haciz tutanak suretleri, CD … Gibi delillerin ekli olduğu görülmüştür.
GEREKÇE Davacı, takip borçlusu olmadığı halde icra dosyasına haciz baskısı altında ödeme yaptığını ileri sürerek haksız olarak ödenen bedelin davalıdan istirdadını talep etmiştir.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı vekili husumete ilişkin istinaf sebeplerini sunmuş olmakla öncelikle usul yönünden inceleme yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta; İİK 72/7 maddesine dayalı olarak açılan bir istirdat davası olmayıp davacının iddiası sebepsiz zenginleşmeye dayalıdır. Bu durumda davacının hukuki yararı ve aktif husumeti mevcut olduğu gibi davalının da pasif husumeti bulunduğundan husumete ilişkin itiraz yerinde değildir. (Bkz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10/02/2022 tarihli 2022/3-80 Esas-2022/107 Karar sayılı kararı)Davacı, haciz baskısı altında ödeme yaptığını ileri sürmüş ise de; 28.03.2018 Tarihli tutanaktaki adresin dava dışı borçlunun o tarihte ticaret sicilde kayıtlı olan ve faturada yer alan adresi olduğu, haciz tutanağına göre adresteki şirket ile borçlu şirketin organik bağı olmadığının beyan edildiği, evrak araştırması yapılmış ise de evraka rastlanmadığı, bunun üzerine alacaklı vekilinin de herhangi bir işlem yapılmamasını talep ettiğine ilişkin beyanının tutanağa geçirildiği, mahallinde herhangi bir haciz işlemi yapılmadığı, davacının avukatının beyanının ve imzasının da yer aldığı tutanakta haciz tehdidi altında ödeme yapılacağına dair hiçbir açıklamanın yer almadığı, davacının aynı gün başka icra dosyasında da hacze gelinmesi nedeni ile ödeme yaptığına yönelik iddiasının iş bu dosyada cebri haciz baskısı olduğu iddiası yönünden ispata elverişli olmadığı, herhangi bir haciz işlemi yapılmamış olmasına rağmen ihtirazi kayıt koymaksızın “İst And ….İcra …E … adına dosya borcu” açıklaması ile yapılan ödemenin 3.kişinin borç ödemesi olarak kabul edilmesi gerektiği dikkate alındığında davanın reddine karar vermek gerekirken kabulü yerinde görülmemiştir.Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinaf istemini kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,2- 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 17.06.2021 gün ve 2018/656 Esas, 2021/723 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın REDDİNE,Alınması gereklen 269,85 TL harcın davacı tarafça dava açılırken yatırılan 3.893,67.-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 3623,82-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halince davacıya iadesine,Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 36.200-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf peşin harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 162,10-TL istinaf yoluna başvurma harcı, 88,60-TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 250,70-TL’nin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 21/09/2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.