Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/2163 E. 2022/671 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/2163 Esas
KARAR NO: 2022/671
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/10/2020
NUMARASI: 2020/255 E. – 2020/518 K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankanın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla 16.08.2011 tarihinde 27.738,42-TL anapara olmak üzere toplam 28.346,01-TL’nin tahsili talebi ile müvekkili aleyhine icra takibinde bulunduğunu, bu takip dosyası borcuna mahsuben 04.01.2012 tarihinde alacaklı bankanın vekili Av. …’nun banka hesabına 10.000,00-TL ve 28/02/2012 tarihinde makbuz karşılığı yine aynı avukata 10.000,00-TL ödeme yapıldığını, bu arada davalı bankanın 19/03/2012 tarihinde icra dosyasından kaynaklanan alacağını … Tic. Ltd. Şti.’ye temlik ettiğini, ancak temlik beyanında yukarıda belirtilen ödemelerden bahsedilmediğini ve bu ödenmeler yokmuş gibi dosyanın tüm alacağının devredildiğini, temlik alan … Ltd. Şti.’nin işlemlere devam ettiğini ve nihayetinde icra tehdidi altında, 19.08.2013 tarihinde takip dışı … tarafından davacı takip borçlusu … adına icra dosyasına 43.150,00-TL ödendiğini, ödemeler mahsup edilmediğinden davalı alacaklı bankaya 25.000,00-TL fazla ödeme yapıldığını, 25.000,00-TL fazla ödemenin 19.08.2013 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalı bankadan yargılama giderleri ile birlikle tahsiline karar verilmesini talep ile dava ettiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davacı borçlu arasında Genel Kredi Sözleşmesi düzenlenerek kredi kullandırıldığını, borcun ödenmediğini, borcun teminatı olarak verilen bonoya dayanarak davacı aleyhine icra takibi başlatıldığını, takip aşamasında alacaklarını … Ltd. Şti.’ye 19.03.2012 tarihinde temlik ettiklerini, bu şirketin tek ortağı ve yetkilisi olan …’ın davacının eski eşi olduğunu, davacının müvekkili bankaya paranın verilmesinin lazım gelmediği yönünde bir iddiası olmadığını, davacının temlik alıcısı … Ltd. Şti.’ye paranın verilmesinin lazım gelmediğini iddia etmekte olduğunu, bu davanın muhatabının müvekkili banka değil, paranın verilmesinin lazım olmadığı iddia edilen bu şirket olduğunu, davacının bankaya olan borcuna istinaden, 05.01.2012 tarihinde 10.000,00-TL …’ın çalışanı dava dışı üçüncü şahıs … tarafından, 28.02.2012 tarihinde 10.000,00-TL … tarafından ofislerinde bizzat ödeme yapıldığını, 29.02.2012 tarihinde 26.350,00-TL ödemenin … Ltd. Şti. tarafından havale ile hesaplarına ödendiğini, toplam ödemenin 46.350,00-TL olduğunu, 19.03.2012 tarihinde 36.702,80-TL olarak temlik yapıldığını, 10.000,00-TL ödemenin davacı tarafından ödendiği kabul edilirse bile zaten temliğe konu edilmediğini, davanın süresinde açılmadığını, haksız davanın reddine, yargılama giderinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI (2014/1069 Esas): İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19.10.2016 tarih ve 2014/1069 Esas – 2016/590 Karar sayılı kararıyla; “Davacının davasının kısmen kabulüyle 11.120,59 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine.” karar verilmiştir.
DAİREMİZ KARARI (2017/4311 Esas): Kararın her iki taraf vekilince istinafı üzerine Dairemizin 16/03/2020 tarih, 2017/4311 Esas – 2020/682 Karar sayılı ilamında; “… temlik tarihi itibari ile davacı yanın kanıtladığı ödemeler mahsup edilerek, fazla bir ödeme yapıp yapmadığı incelenmeli, davalı yanın ödenen miktarları zaten temlik etmedikleri yönündeki savunmaları bilirkişi raporu ile izlenemediğinden bu husus üzerinde durulup ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alındıktan sonra karar verilmesi gerektiğinden ve tespit olunan ödemeye göre ödeme tarihi ve dava tarihi arasındaki sürenin nazara alınması da gerekmekte olup ayrıca dava dilekçesinin HMK 194. Maddesi gereğince somutlaştırılması yönünde Mahkemece zorunlu olan açıklama talep edilmediğinden; davacının temlik öncesi ödemeyi mi yoksa temlikten sonraki fazla ödemeyi mi talep ettiği yönünde dava dilekçesinde müphem ifadeler olmakla , talebin açıklanması husumet hususundaki tereddütü de giderecek olmakla hükmün eksik inceleme ile oluşturulması nedeni ile tarafların istinaf başvurularının kabulüne” karar verilerek dosya ilk derece mahkemesine iade edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI (2020/255 Esas): İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/10/2020 tarih ve 2020/255 Esas – 2020/518 Karar sayılı kararıyla; “… tüm dosya kapsamına göre 19/03/2012 temlik tarihi itibariyle yapılan icra dosyası kapak hesabı ile davacının 19/03/2012 temlik tarihi itibariyle davalı temlik eden bankaya borçlu olduğu, davacı yanca temlikten önce 04/01/2012 tarihinde 10.000-TL. ve 28/02/2012 tarihinde 10.000-TL. yapıldığı ileri sürülen ödemelerin davalı temlik eden banka tarafından alacağına mahsuben yapılan ödemeler olduğu, temlik tarihi ile birlikte davacının davalı bankaya borçlu olduğu, temlik tarihinden önce yapılan ödemelerin istirdatının talep edilemeyeceği, davacı borçlunun, temlik edene karşı haiz olduğu bütün def’i ve itirazları temlik alan dava dışı alacaklı … Ltd.Şti.’ne karşı, 6098 sayılı TBK. Madde 188/1 hükmü gereği ileri sürebileceği, kaldı ki istirdat davasının, temlik eden davalıya, son ödeme tarihinden bir sene sonra açıldığından davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Mahkemece istinaf kaldırma nedenleri gözetilmeksizin ve gerekli inceleme yapılmaksızın karar verilmiş olduğundan kararın hatalı olduğunu, dosyaya taraflarca sunulan birbirinden farklı imzalı makbuz bulunduğunu, bu konuda araştırma yapılmadığını, Müvekkil tarafından mahkemeye sunulan makbuzun sonradan düzenlenme olasılığının olmadığını, mahkemelik olduğu banka vekilinden sonradan imza alması olanaklı olmadığından, müvekkil makbuzuna göre değerlendirme yapılması gerektiğini, Davalı vekili tarafından iki ödeme de kabul edildiğinden makbuzlar arası farklılığın önemi olmadığını, incelenmesi gereken hususun üçüncü kişi adına ödeme yapanın bu parayı iade talep hakkının bulunup bulunmadığı olduğunu, vekalet ilişkisinin hukuki niteliğine göre değerlendirme yapılması gerektiğini, Temlik yapıldığı tarihte davacı tarafından daha önce yaptığı 20.000,00 TL tutarlı ödeme hesaba katılmadığında dahi dosya kapak hesabı 37.533,73 TL olduğu halde, temlik bedelinin 36.500,00 TL olduğunu, davalı bankanın temlik verirken fazladan tahsilat yaptığını, Müvekkilin haricen yaptığı ödemelerin dosyaya bildirilmediğini 19.08.2013 tarihli hacizle öğrendiğinden, bir ay sonra bu davayı yasal süresi içinde açtığını, mahkemenin süre nedeniyle davanın reddi kararının usule aykırı olduğunu, Davalı bankanın temlik hesabınında müvekkilin yaptığı ödemeleri hesaba katmaması nedeniyle temlik hesabını yanlış yapması ve fazladan para tahsil etmesi nedeniyle müvekkilin icra dosyasına iki kez ödeme yaptığını, bunun sorumlusunun davalı banka olduğunu ve husumetin doğru yöneltildiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, icra dosyasına fazla yapılan ödemenin istirdadına ilişkindir. İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19.10.2016 tarih ve 2014/1069 Esas – 2016/590 Karar sayılı kararıyla; “Davacının davasının kısmen kabulüyle 11.120,59 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine.” karar verilmiştir. Bu karara karşı taraf vekillerinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, Dairemizin 16/03/2020 tarih, 2017/4311 Esas – 2020/682 Karar sayılı ilamıyla eksik inceleme nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir. Dairemiz kararı sonrasında devam eden yargılama sonrasında İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/10/2020 tarih ve 2020/255 Esas – 2020/518 Karar sayılı kararıyla; “… 19/03/2012 temlik tarihi itibariyle yapılan icra dosyası kapak hesabı ile davacının temlik tarihi itibariyle davalı temlik eden bankaya borçlu olduğu, davacı yanca temlikten önce 04/01/2012 tarihinde 10.000-TL. ve 28/02/2012 tarihinde 10.000-TL. yapıldığı ileri sürülen ödemelerin davalı temlik eden banka tarafından alacağına mahsuben yapılan ödemeler olduğu, davacının bu tarih itibariyle davalıya borçlu olması nedeniyle temlik tarihinden önce yapılan ödemelerin istirdatının talep edilemeyeceği, kaldı ki istirdat davasının temlik eden davalıya son ödeme tarihinden bir sene sonra açıldığından davanın reddine” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacının davalı bankaya kredi kullanımı nedeniyle borçlu olması nedeniyle davalı banka tarafından davaya konu icra takibinin başlatıldığı, davacı tarafından icra takibine mahsuben 04/01/2012 tarihinde 10.000-TL ve 28/02/2012 tarihinde 10.000-TL ödeme yapıldığının ileri sürüldüğü, tarafların makbuz içerikleri konusunda farklı beyanları olsa da, davacının ödeme iddiasının kabulü halinde dahi ödeme tarihi itibariyle davacının davalıya ödeme miktarlarını aşan borcunun bulunduğunun sabit olduğu, ödeme tarihleri sonrasında (19.03.2012 tarihinde) davalı bankanın alacağını dava dışı … Ltd.Şti.’ne temlik ettiği, temlik alan şirket tarafından devam ettirilen icra takibi sırasında davacının icra dosyasına 43.150,00-TL ödemek zorunda kaldığından bahisle, temlik öncesi yapmış olduğu ödemeler yönünden istirdat isteminde bulunduğu görülmüştür. Davacının temlik öncesi yaptığı ödemelerin davalıya var olan bir borcun ifasına yönelik olduğu sabit olduğundan, istirdat istemine konu olamayacağı; kaldı ki istirdat isteminin ödeme tarihlerinden itibaren bir yıl içinde de ileri sürülmediği ve bu sürenin hak düşürücü süre niteliğinde olduğu anlaşıldığından, davanın reddine dair ilk derece mahkemesi kararı yerinde olmakla davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.14/04/2022