Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/2161 E. 2023/1483 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/2161 Esas
KARAR NO: 2023/1483
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2021
NUMARASI: 2021/253 E, 2021/187K.
DAVANIN KONUSU: MarkaYA Tecavüz Maddi ve Manevi Tazminat İstemli
KARAR TARİHİ: 19/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARINDA ÖZETLE:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin “…”, “…” ve “…” markaları ile gıda ve hizmet sektöründe faaliyet gösteren köklü bir firma olduğunu, bu kapsamda müvekkilinin tescil ettirmiş olduğu söz konusu markaları 29, 30, 31, 39, 42, 43 ve 44’üncü sınıflarda kullandığını, ayrıca içerisinde … ibaresi geçen birçok markanın TPMK nezdinde tescilini gerçekleştirdiğini ve “… ” markasının TPMK nezdinde tanınmış marka olarak tescil edildiğini, davalının, davacıya ait markalar ile iltibasa yol açacak derecede benzer olan markaları hukuka aykırı olarak kullandığını, İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2013 6 değişik iş sayılı delil tespiti dosyası ile alınan rapor ve İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi tarafından 2018/618 esas, 2019/311 karar sayılı dosyası ile davalı şirket yetkilileri aleyhine mahkumiyet kararı verildiğini, davalı tarafa gönderilen ihtarname ile haksız kullanımın ve müvekkili şirkete ait marka hakkının ihlalinin sonlandırılmasının istendiğini, davalı tarafın, bir süre sonra aynı … ibaresini, bu kez bir başka tescil başvurusu ile müvekkili şirket markaları ile iltibas yaratacak şekilde kullanmaya başladığını, ancak bu tescil başvurusunun TPE nezdinde iltibas oluşturduğu gerekçesi ile kesin olarak reddedildiğini, açıklanan nedenlerle, marka hakkına vaki tecavüzün durdurulması ve men’ine, müvekkiline ait marka/markalarla iltibasa yol açan ürünlerinde, tabelalarında ve ambalajlarında vs. Satışının/kullanımının/pazarlamasının durdurulmasına, markayı ihlal eden ürünlere/ambalajlara vs. el konulmasına ve imhasına, zararların tazmini için fazlaya dair ıslah, talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 30.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan reeskont avans faizi ve masrafları ile tahsiline, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Müvekkili şirketin kullandığı … tescil numaralı ” …” markasının TPMK nezdinde 28/11/2017 tarihinden itibaren 10 yıl süreyle tescil edilmiş bir marka olduğunu, kaldı ki müvekkili şirketin bu markayı önceki yıllarda yaptığı başvuru ile de tescil ettirdiğini, iş bu eski başvurunun tarihinin ise 08/10/2004 olup, tescilin 03/02/2006 gerçekleşmiş ve korumanın 08/10/2014 tarihine kadar devam ettiğini, davacı şirketin marka hakkına tecavüz iddiasının hukuki bir dayanağının bulunmadığını, müvekkilinin davacıya maddi yada manevi zarar vermek gibi bir durumunun söz konusu olmadığını, somut olayda müvekkilinin kusurunun olmadığını, zira kullandığı markanın davacı şirketin markası ile iltibas ve iktibasa yol açacak şekilde benzerlik taşımadığı, kimseyi yanıltmadığı ve bu kapsamda herhangi bir menfaat elde etmediğinin açık olduğunu, müvekkili şirketin kurucusu ve asıl yetkilisinin 2016 yılında hayatını kaybetmiş müteveffa … olduğunu, ağabeyinin ölümü ile şirket yetkilisinin … olduğunu, müvekkili şirket yetkilisi … şirket işleri ile ilgilenmeye başlamasının ardından Türk Patent ve Marka Kurumu’na yeniden başvuru yapıldığını, yapılan yeni tarihli başvuruda markanın ambleminin değiştirildiğini ve iltibas/iktibas tartışmasına mahal vermeyecek yeni bir logo seçildiğini, müvekkili şirketin daha yöresel ve butik bir bölgede hizmet verdiğini, oysa davacının markasının bütün İstanbul’da tanınmış ve kendisini kanıtlamış bir marka olduğunu, müşterilerin müvekkili ile davacının markasını karıştırması ya da benzer olarak nitelendirmesinin, yanılmasının hayatın olağan akışına uygun bir durum olmadığını, bu nedenle davacının iddiaları ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin haksız ve kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin haksız fiil hükümlerinden dolayı sorumlu olduğunu belirten davacının davasının zamanaşımına uğradığını, davacının fiili ve faili öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl olduğunu, davacı 2013 delil tespiti ve ihtarname çektiğini beyan etmiş olup söz konusu tarihten bu yana haksız fiili bildiğinin anlaşıldığını, bu nedenle iddia ve talepleri yönünden zamanaşımı süresi dolmuş olduğunu, öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddini, aksi halde davanın tümden reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:”…1-Davacının davasının KABULÜ ile;-Davalının, davacıya ait “…” esas ve asli unsurlu markalarından doğan haklarına tecavüzünün tespitine, durdurulmasına ve men’ine, davalının tecavüz oluşturan ” …” ibaresini ihtiva eden ürünlerine, tabelalarına ve ambalajlarına el konulmasına, hüküm kesinleştiğinde imhasına, -30.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -Hüküm özetinin masrafı davalı yanca karşılanmak suretiyle ulusal çapta yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde ilanına,” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF:Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Müvekkili şirketin, müteveffa … tarafından kurulduğunu, …’nun “…” işletme adı için marka başvurusu yaptığını, ancak bu başvurunun sehven şirket adına değil, kendi adına yapıldığını, müteveffa şirket yetkilisinin yıllarca kendi adına tescil ettirdiği “…” markasını yıllarca sorunsuz şekilde kullandığını, Türk Patent ve Marka Kurumuna 0810.2004 tarihinde başvuruda bulunduğunu, 03.02.2016 tarihinde markanın tescil edildiğini, şirket yetkilisi … 2016 yılında vefat ettiği halde, müvekkili şirket adına yapılması gereken başvuru sehven yine şirket yetkilisi müteveffa adına 28.11.2017 tarihinde yapıldığını,ilgili başvurunun Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından … marka nolu tescil 28.11.2027 tarihine kadar 10 yıl süreyle koruma altına alındığını, müvekkili şirketin, bu kapsamda, iyiniyetli olarak şirket yetkilisi adına olan tescilli markayı kullandığını, haksız ve hukuka aykırı bir marka kullanımı olmadığını, kötüniyet olmadığını,Müvekkili şirketin yetkilisi adına tescil ettirdiği ve kullandığı markanın amblemi değiştirilmiş ve iltibas/iktibas tartışmasına mahal vermeyecek bir logo seçildiğini, iltibas ve iktibasa yol açacak şekilde benzerlik taşımadığı, kimseyi yanıltmadığı ve bu kapsamda herhangi bir menfaat elde etmediğini,Davacının İstanbul’un belli başlı nezih yerlerinde hizmet vermekteyken, müvekkilinin sosyoekonomik durumu daha düşük olan yerel bölgede hizmet vermekte olduğunu, Maddi manevi tazminat ve tecavüz koşullarının oluşmadığını, maddi tazminatların somut ve belge ile ispat edilmesi gerektiğini, hiçbir belge yokken eksik bilirkişi raporunun esas alınmasının yerinde olmadığını, emsal lisans sözleşmesi sunulmadığını, İTO’nun lisans sözleşmesi göndermediğini, Müvekkilinin haksız fiil hükümlerinden dolayı sorumlu olduğu belirten davacının davasının zamanaşımına uğradığını, haksız fiiller için öngörülen zamanaşımı davacının fiili ve faili öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl olduğunu, davacının 2013 yılında delil tespiti ve ihtarname çektiğini beyan ettiğini, bu tarihten itibaren iddiaya konu haksız fiili bildiğinin anlaşıldığını, belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME Türk Patent ve Marka Kurumu’ nun yazı cevabına göre; davacının … esas unsurlu pek çok markası olup dosyaya yansıyan ve 43 sınıfta eski tarihli olanlar incelendiğinde; … numaralı … ŞEKİL markasının 22.06.2009 başvuru tarihi ile 05.09.2003 de yiyecek içecek hizmetlerinin sağlanması sınıfını da kapsayacak şekilde 42 sınıfta, … numaralı … markasının 08.07.2002 baivuru tarihi ile 20.11.2006 da 43 sınıf dahil olmak üzere tescil edildiği görülmüştür.Davacının … numaralı … ibareli markasının 26.06.2009 tarihli karar ile tanınmış marka olarak TPE ye tescil edildiği görülmüştür.Davalının savunmasına konu … numaralı “… ŞEKİL ” markasının 05,29,30,43 sınıflarda (yiyecek içecek hizmetlerinin sağlanması sınıfını da kapsar şekilde) 06.10.2004 Tarihli başvuruya istinaden 03.02.2006 da dava dışı … adına tescil ediği görülmüştür. … numaralı … markası 29,30 ve 43 sınıflarda dava dışı … adına 28.11.2017 başvuru tarihi ile 26.06.20118 de tescil edilmiştir. Dava dışı … nun … numaralı … şekil 1976’dan bugüne ibareli marka başvurusunun reddedildiği görülmüştür.Davacı vekili 06.04.2015 Tarihli ihtarname suretini sunmuştur.Tİcaret Sicil kayıtlarına göre; davalı şirket 18.12.2009 tarihinde tescil edilmiş olup kurucular … ve …’dur.Bilirkişiler marka vekili … ve mali müşavir … dosya kapsamı ve davalı defterleri üzerinde yapılan incelemeye göre tanzim ettikleri raporlarında; “davacı tarafa ait … dosya numaralı “…” ibareli markanın Türk Patent Tanınmış Markalar Siciline kayıtlı olduğu, davacı tarafa ait marka inceleme kısmında detayları verilen asli unsuru … olan markalarının dava konusu 43.sınıf kapsamındaki “yiyecek-içecek sağlanması” hizmetlerinde tescilli olduğu, davalı adına TürkPatent nezdinde yapılan incelemede, marka kaydına rastlanmadığı, davalı tarafın, davanın reddine dayanak gösterdiği … ve … tescil numaralı markaların müteveffa … adına dava konusu 43. Sınıf kapsamındaki “yiyecek-içecek sağlanması” hizmetlerinde tescilli olduğu, taraf markalarındaki ortak unsurunun … ibaresi olduğu, davalı tarafın … ibaresinin başına … ibaresini eklemesinin markalar arasında ayırt ediciliğe sebebiyet vermeyeceği, tarafların aynı sektörde faaliyet göstermeleri, aynı tüketici/hizmet alıcı kitlesine hitap etmeleri, markayı taşıyan hizmetlere ilişkin ticaret kanallarının aynı olması sebebi ile ortalama hizmet alıcıları nezdinde karıştırılmaya yol açacağı ya da işletmeler arasında idari veya ekonomik işbirliği bulunduğu düşüncesiyle ilişkilendirilmeye yol açacağından, davalı marka kullanımının davacıya ait ve asli unsuru … olan markalarına SMK m.29/1(b) uyarınca tecavüz ettiği, her ne kadar davalı yan adına tescilli olan markaların varlığı nedeni ile davalı yanın kullanımlarının “tescilli markaya dayanıp dayanmadığı” hususu tartışılabilecek ise de; SMK madde 155/1 hükmü çerçevesinde, davalı yanın dava konusu markalarını “tecavüz davasında savunma argümanı olarak ileri süremeyeceği, davalı tarafın ticari defterlerinin sahipleri lehine delil vasfına haiz olduğu, emsal lisans sözleşmesi sunulmadığından, İTO’dan emsal davalar için gönderilen cevap yazıları dikkate alınarak, davalı tarafın 2013-2019 yılları arasında mali tablolarında görülen toplam net satış hasılatı üzerinden yapılan hesaba göre Lisans Bedelinin 2.779.510,36 TL olarak hesap edildiği, ancak hesaplanan Lisans Bedelinin, davalı tarafın mali tablolarında beyan edilen gelir ve kazanca göre değerlendirildiğinde, davalı tarafın mahvına sebep olabileceği, bu nedenle, davacı tarafın maddi tazminat talebinin BK 50 ve 51.maddelerine göre belirlenmesi hususunun mahkemenin takdirinde olduğu” yönünde görüş bildirmişlerdir.İstanbul Anadolu 1.FSHCM nin 2018/618, 2019/311 K sayılı ilam örneği sunulmuş olup ilgili dosyada … ve ‘ nun sanık, davacının katılan olarak yer aldğı sanıklar hakkında marka hakkına tecavüz suçu yönünden HAGB kararı verildiği görülmüştür.
GEREKÇE Dava, markaya tecavüzün tespiti, meni, refi, maddi manevi tazminat istemlerine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı vekili istinafında, zamanaşımı iddiasında bulunmuş ise de; davacı yanca davalının 2013 yılındaki ihtara rağmen “…” ibaresini logosunu değiştirerek farklı şekilde kullanılmasının tecavüz oluşturduğunu iddia edildiği, 06.04.2015 Tarihli ihtarnamede davalının “…” ibaresinin kullanmaması için ihtarda bulunulduğu, delil tespiti talep edildiği, 2017 yılında davacının CBS nezdinde şikayetçi olduğu, taraflar arasında hukuki ihtilafın devam ettiği sabit olmakla 27.02.2020’de açılan davanın zamanaşımına uğradığından söz edilemeyeceğinden davalı vekilinin bu yöndeki istinafının reddi gerekmiştir.Davacının … esas unsurlu 43 sınıfta “yiyecek içecek hizmetlerinin sağlanması” alt sınıfını kapsayacak şekilde pek çok markası olduğu, davacının … markasının ise TPE nezdinde tanınmış marka olarak tescil edildiği, bilirkişi raporunda tespit edilen “… ŞEKİL” ibareli kullanımların davacının markalarının tescil sınıfı olan 43.sınıf kapsamında kaldığı, markasal kullanımda … ve … ibaresi ile şekil eklenmiş ise de bu durumun markaya ayırt edicilik katmadığı, ortalama tüketici nezdinde iltibas oluşacağı dikkate alındığında markaya tecavüze ilişkin istemlerin kabulüne karar verilmesi yerinde görülmüştür. Davalı yan, savunmasında 2004 ve 2017 tarihli marka kayıtlarına dayanmış ise de; her iki markanın dava dışı … adına tescilli olduğu, davalı şirket tarafından lisans sözleşmesi sunulmadığı, davalı şirketin 2004 tarihli markanın tescilinden sonra 2009 yılında kurulduğu, 2017 tarihli marka yönünden SMK 155 md gereğince savunma argümanı olarak ileri sürülemeyeceği gibi 2016 tarihinde …’nun vefat ettiğinin dosyaya yansıdığı dikkate alındığında bu yöndeki istinaf yerinde görülmemiştir.Somut delil durumu, ihlalin boyutu ve süresi, davacının SMK 151/2.c. maddesine dayalı maddi tazminat istediği, emsal lisans sözleşmesi ibraz edilemediği dikkate alındığında mahkemece TBK 50 md göre takdir olunan tazminat yerinde görülmüş, manevi tazminat tutarı da dosyadaki mevcut delil durumuna göre yerinde olduğundan davalı vekilinin bu husustaki itirazlarının reddi gerekmiştir.Açıklanan nedenlerle davalının istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 4.098,60-TL harçtan, peşin alınan 1.024,65-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.073,95-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,-Davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 89,10-TL istinaf masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/10/2023