Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/2143 E. 2023/1222 K. 19.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/2143 Esas
KARAR NO: 2023/1222
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/01/2021
NUMARASI: 2018/822 E. – 2021/22 K.
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/09/2018
BİRLEŞEN İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİNİN 2020/623 ESAS 2021/11 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03/12/2020
KARAR TARİHİ: 19/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait imzasız boş çek yapraklarının 06.07.2018 tarihinde çalındığını, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/116903 Soruşturma numaralı dosyanın halen derdest olduğunu, … T.A.Ş …-Yıldız Tabya Şubesi, … Seri numaralı, 11.09.2018 keşide tarihli, keşide yeri İstanbul olan 28.000 TL bedelli çek üzerindeki imzanın hiçbir şekilde müvekkiline ait olmadığını, imza sahte olup mezkûr çek ile müvekkilinin bir ilgisi bulunmamakla birlikte cirantalara karşı herhangi bir borçlanma iradesinin de bulunmadığını, çek nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, ayrıca İİK md 72/2 uyarınca müvekkili hakkında başlatılan herhangi bir icra takibi bulunmadığından takibin durdurulmasına dair tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı …. San. Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında hiç bir ticari ilişkinin bulunmadığını ve müvekkilinin de davacıdan herhangi bir talebinin olmadığını, bu nedenle davacının iş bu davayı müvekkile açmasında hukuki yararı bulunmadığını, ayrıca müvekkilinin diğer davalılar ile bahsi geçen … ile de hiç bir ticari ilişkisinin bulunmadığını, çekin ciro zincirinde müvekkili adına atılan imzanın kesinlikle müvekkiline ait olmadığını, buna ilişkin imza itirazının İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/870 Esas sayılı dosya ile yapıldığını, … A.Ş. tarafından müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibi yapıldığını ve akabinde müvekkili tarafından açılan imzaya itiraz davasından sonra alacaklı …’in icra takibinden vazgeçtiğini, müvekkilinin davacıya ait çalınan çek yaprağının mağduru olduğunu, müvekkilinin mağdur olmasına rağmen davacıdan hiç bir talepte bulunmadığını fakat hukuki muhataplarının … AŞ. olduğunu, davacının dava şartı olan hukuki yararının olmadığından dolayı reddine, sonuçta davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … (…) cevap dilekçesinde özetle; davacıyı ve davalıları tanımadığını, dava konusu çekte imzası veya cirosunun bulunmadığını, şüphelendiği kişiler hakkında Erzincan CBS’ye 2018/7607 sayılı dosyayla suç duyurusunda bulunduğunu, Erzincan’da ikamet ettiği ve çalışmadığını, kendi adına atılan imzanın sahte olduğunu belirterek, davanın husumet yönünden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/822 Esas sayılı dosyasında çek cirantalarına karşı menfi tespit davası açtığı ve imzası müvekkiline ait olmayan çekin, davadan sonra … AŞ tarafından takip konusu yapılması nedeniyle, öncelikle davanın anılan dosya ile birleştirilmesine, bu çek nedeniyle davalı factoring şirketine borçlu olmadığının tespitine, ayrıca %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili yönünden arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini, dava konusu çek hakkında başlatılan takip dosyasından vazgeçilmiş olduğundan davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davanın öncelikle bu sebeple usulden reddi gerektiğini, davacının iddialarının ve aynı imzayla daha önce yapılmış çek ödemeleri varsa araştırılması gerektiğini, müvekkili şirketin factoring şirketi olması ve çeki bu ilişki çerçevesinde faturaya dayalı alması nedeniyle imzanın sıhhatini bilebilecek durumda olmadığını, iktisap ettiği dava konusu çekteki ciro silsilesinde çeki veren kişinin, devralınan faturada alacaklı gözüken kişi ve bu kişiden bir önceki cirantanın da faturadaki borçlu ile aynı olduğunu, fatura ile kambiyo senedi arasındaki tutarların uyumlu olduğu hususlarında gerekli araştırmaları yaparak çeki iktisap ettiğini, haksız davanın reddine ve müvekkilin alacağını tahsil etmesini engellemek amacıyla yapıldığından davacının %20 tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/01/2021 tarih ve 2018/822 Esas – 2021/22 Karar sayılı kararıyla; “…Asıl dava davalıları … vekili ve … tarafından, çek ciro zincirindeki imzaların kendilerine ait olmadığı, davacıdan bir talepleri bulunmadığı için husumet yokluğundan ve hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş, birleşen dava davalısı … vekilince de takipten vazgeçildiğinden hem davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı hem de davanın konusuz kaldığı ileri sürülmüşse de; incelenen dava konusu çek aslında görünürdeki (kopukluk da bulunmayan) ciro zincirinde yer alan ciranta ve hamillere karşı davacı keşidecinin imza inkarına dayalı menfi tespit davasını açmakta hukuki yararı bulunduğu gibi, ciranta imzalarının sahte olup olmadığını bilmesi de keşideciden beklenemeyeceğinden, birleşen dava davalısı son hamilin davacı aleyhine başlattığı takipten vazgeçmiş olması ise sadece davayı takip sonrası menfi tespit davasından takip öncesi menfi tespit davasına dönüştürmekle, keşideci tarafından çek ciro zincirinde yetkili hamil olan kişiye karşı açılan menfi tespit davasının konusuz kalmasına neden olmayacağından, tarafların bu iddia ve taleplerine itibar edilmemiştir.Tüm dosya kapsamına göre, kambiyo evrakında imza inkarı ve sahtelik def’i herkese karşı ileri sürülebilen mutlak def’i niteliğinde olup, kambiyo evrakında imzası bulunmayan ve keşide etmemiş olan kişiye karşı keşideci sıfatıyla TTK hükümleri uyarınca müracaat hakkı bulunduğundan bahsedilemez. Bu nedenle, dava konusu çek nedeniyle davacı keşidecinin asıl davada cirantalara, birleşen davada yetkili hamile borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir.Birleşen davada davacı vekilince davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi talep edilmişse de, davalı factoring şirketi vekilince sunulan factoring sözleşmesi ve eki belgelere göre çekin factoring sözleşmesi çerçevesinde usule ve 6361 sayılı Kanuna uygun şekilde iktisap edilmiş olduğu ve ciro silsilesinde görünürde kopukluk bulunmadığı, davalının çeki doğrudan davacıdan almasının da ciro zincirine göre sözkonusu olmadığı ve imzanın sahteliğini bilebilecek konumda olmadığı, nitekim imza inkarı sonrası takipten de vazgeçtiği gözetildiğinde, davalının kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından, davacının yasal koşulları oluşmayan İİK md 72/5 kötüniyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davalı … A.Ş vekili istinaf dilekçesinde; “Dosya kapsamında alınan ve mahkeme kararına dayanak olan 23.09.2019 tarihli bilirkişi raporundaki incelemenin usul ve yasaya uygun nitelikte olmadığını; incelemenin konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması gerektiğini, ayrıca bilirkişi raporunda açıklık bulunmayıp incelenen imza örneklerinin hangi belgerlerde yer alan imzalar olduğunun dahi belirtilmediğini, Davacının çek hesaplarının bulunduğu bankaların açıklattırılması ve bu bankalara müzekkere yazılarak, davacılara ait daha önce ödenmiş olan çeklerin getirtilmesini ve imza karşılaştırması yapılmasını talep etmemize rağmen bu inceleme yapılmayarak karar verildiğini, Müvekkil usulüne uygun olarak faktoring işlemi yapmış olup, çek üzerinde yer alan imzanın sıhhatini bilebilecek durumda olmadığını, çekin üzerinde düzenleyene izafe edilebilecek bir imza şeklen mevcut olmasına rağmen bu imzanın sahte/taklit olmasının, imzaların bağımsızlığı ilkesi (ttk m. 677) gereği tedavül eden çekin geçerliliğine engel olmayacağını, hal böyle iken müvekkil şirket aleyhine yargılama giderleri ile vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.Davalı … istinaf dilekçesinde; “Davacı tarafından açılan menfi tespit davasında söz konusu çek üzerinde ciranta olarak görülmem nedeniyle aleyhime yargılama masrafları ve vekalet ücretine hükmedildiğini, fakat gerekçede yargılama giderlerinden neden sorumlu olduğuma dair yeterli herhangi bir açıklama yapılmadığını,Çek üzerindeki imza bana ait olmayıp, tarafımla ilgisi bulunmadığını, bu olay ile ilgili benim imza incelemem yapılmış olup çek üzerindeki imzanın şahsıma ait olmadığının ortaya çıktığını, ayrıca sahte ciro nedeniyle dava dışı … hakkında Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğumu, Mahkemece yargılama giderleri ve vekalet ücretinin müşterek ve müteselsil davalılardan alınıp davacıya verilmesine yönelik hüküm kurulmuş ise de benim dava konusu çek üzerinde herhangi bir cirom olmaması ve davanın açılmasına sebebiyet vermemem nedeniyle yargılama giderinden sorumlu tutulmamam gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden (asıl dava yönünden) önce ve (birleşen dava yönünden) sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, asıl ve birleşen davaya konu çekteki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.İlk derece mahkemesi tarafından, “… bilirkişi incelemesi ile davaya konu çekteki imzanın davacıya ait olmadığı anlaşıldığından menfi tespit isteminin kabulüne, davacı vekilinin kötü niyet tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir.Hüküm davalı … A.Ş vekili ile davalı … tarafından istinaf edilmiştir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacının asıl ve birleşen davaya konu 11.09.2018 keşide tarihli, 28.000 TL tutarlı çekin keşidecisi göründüğü, davacının çekteki keşideci imzasının kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunduğu, mahkemece aldırılan ve denetime elverişli bulunan adli tıp uzmanı … 02/06/2020 tarihli bilirkişi raporu ile, “Çekteki davacı adına atılı imzanın davacı eli ürünü olmadığı” anlaşılmıştır. Sahtecilik iddiasının mutlak defi olması ve herkese karşı ileri sürülebilecek olması nedeniyle davalı faktoring şirketinin iyiniyetli hamil olduğu iddiasının sonuca etkili olmadığı, çekteki imzanın davacı tarafa ait olmadığının tespiti nedeniyle başkaca araştırılacak hususun bulunmadığı, tüm bu hususlar gözetildiğinde ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne dair vermiş olduğu kararının isabetli olduğu anlaşıldığından davalı … A.Ş vekili ile davalı … istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı … A.Ş vekili ile Davalı … istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2-Davalı … A.Ş’den alınması gereken 1.912,68 TL harçtan, peşin alınan 537,47 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.375,21 TL harcın davalı … A.Ş’den alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı … alınması gereken 1.912,68 TL harçtan, peşin alınan 537,47 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.375,21 TL harcın davalı …’den alınarak hazineye irat kaydına, 4-Davalı … A.Ş ile davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.19/09/2023