Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/2125 E. 2023/1421 K. 06.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/2125 Esas
KARAR NO: 2023/1421 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/12/2020
NUMARASI: 2018/421 E. – 2020/429 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; ” …” markasının TPMK nezdinde, … numarasıyla 41. sınıfta, … numarasıyla 03/16 sınıflarda müvekkili şirket adına kayıtlı olduğunu, 14 Mayıs 2018 tarihli internette yer alan tanıtım ve videodan müvekkiline ait ” …” markasının hukuka aykırı ve kaçak olarak davalılar tarafından kullandığını öğrendiklerini, davalıların ” …” markasını defaten ve hak sahibi olmaksızın yarışma organizasyonlarında kullandıklarını ve yayın yaptıklarını ikrar ettiklerini, davalıların sponsor elde etmek gayesiyle ” …” markasının üzerine ® harfini koyarak markayı kendi adlarına tescilliymiş gibi gösterdiklerini, Yargıtay tarafından müvekkili şirkete ait ” …” markasını kullanmamasına rağmen kullanmak için teşebbüs eden …’in tazminat ödemesine hükmedilmiş olduğunu, davalıların hukuka aykırı, tecavüz içeren eylemleri nedeniyle müvekkili şirketin telafisi zor ve ağır zararlara uğradığını, 2018 yılı ortalarında “… ” organizasyonu yapmak için girişimler, masraflar yapılmasına karşın davalıların bundan evvel “…” markasıyla organizasyon yaptıklarını belirterek menfi cevap verdiklerini ve ” …” organizasyonun yapılmasını kabul etmediklerini, davalıların devamlı olarak ve kötü niyetle gerçekleştirdikleri bu tecavüzlerin, yargı yoluyla durdurulmadığı takdirde müvekkili şirketin adına tescil ettirdiği “… ” markasının hiçbir anlam ifade etmeyeceği gibi ödenecek tazminatın da zararlarını karşılamaktan uzak olduğunu, davalıların bu organizasyonu yapmaktan vazgeçtikleri beyanlarıyla birlikte, müvekkili şirket markası veya benzer isimlerle değişik organizasyonlar yapılmamasını, durdurulmasını ve önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalıların eyleminin müvekkilinin markasına tecavüz teşkil ettiğinin tespitini, devamlı aynı suçu işlemeleri nedeniyle savcılığa suç duyurusunda bulunulmasını, müvekkili şirketi lehine 10.000,00TL manevi tazminata hükmedilmesinin yanı sıra maddi olarak müvekkili şirketin zararlarının 556 sayılı KHK.nın 66. c. fıkrası göz önüne alınarak tecavüz sonucu aynı değerde olan “…” markası için ödenen meblağın “… ” için ödenmesini, davalılar adına tanzim edilmiş ” …” markasına ilişkin her türlü evrak ve tanıtım malzemeleri ile ” …” ibaresini içeren işyeri tabelasının bulunduğu yerlerin tamamından kaldırılmasını ve “…” ibaresinin, davalılara ait tüm internet, sanal, görsel yazılı yayınlar ile web sayfası içeriğinden çıkartılmasına , gideri davalılardan alınmak üzere kararın kesinleşmesini müteakip ” …” markasının 38. ve 41. sınıfta müvekkili adına kayıtlı olduğuna ilişkin kararın gerekçe kısmı ile hüküm bölümünün yüksek tirajlı iki gazetenin Türkiye ve yurt dışı baskılarında birer hafta ara ile ikişer kez ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAPLAR: Davalı … vekili cevap dilekçesinde; yetkili Mahkemenin Bursa Mahkemeleri olduğunu, “…” markasının davacı adına kayıtlı olmayıp diğer davalı … adına kayıtlı olduğunu, davacının kötü niyetli ve haksız olarak davayı açtığını, davacının tazminat ve ihtiyati tedbir taleplerinin reddini, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, davalı … ile birlikte düzenlenmesi planlanan yarışmanın tanıtım organizasyonuna diğer davalı … A.Ş’ye ait … Otelde planlanan tanıtımla başlamış olduğunu, bu yarışma tanıtımında da davacının iddialarının aksine “…” markasının kullanılmadığını, kaldı ki “…” markasının … adına kayıtlı olması nedeni ile kullanılmasında da bir sakınca olmadığını, öncelikle yetki itirazının kabulü ile dosyanın yetkili Bursa Fikri Ve Sinai Haklar Mahkemesi’ne gönderilmesini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Davacının marka üzerinde hak sahibi olmadığını, bu nedenle aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davacının “marka boşluklarından çıkar sağlama” eylemi içinde olduğunu, ancak müvekkilinin markası yönünden böyle bir boşluk bulunmadığını, davacının bazen … A.Ş olarak görünmekte olduğunu, dava kaybetmeye ve tazminat ödemeye yaklaştığında ise muvazaalı bir marka devir işlemiyle bir anda tüzel kişilik değiştirerek Orta Amerika ülkelerinden olan, vergi cenneti ve offshore şirketleriyle bilinen … ismiyle tüzel kişiliği haiz olup olmadığı bile şüpheli olan paravan bir şirkete dönüştüğünü ve uluslararası tebligat yapmanın güçlüğünden fayda umduğunu, tüzel kişilik perdesinin arkasında bu çeşit dava ve ihtarlar yoluyla müvekkili markası üzerindeki mutlak hakkını tehdit edenin … olduğunu, davacının Türk Patent ve Marka Kurumunda tescil edilmiş “…” isimli bir markası ya da bu marka ile ilgili herhangi bir kullanma hakkı, lisans sözleşmesi olmadığı gibi fiili kullanımının da mevcut olmadığını, davacının bu nedenle aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, “… ” markasının tüm haklarının davalıya ait olduğunu, dolayısıyla “marka sahibinin tekliği ilkesi” gereği münhasıran davalıya ait mutlak bir hak olması nedenleriyle davanın ve maddi menfaat elde etme gayesiyle ileri sürülen ihtiyati tedbir talebinin reddinin karar verilmesini talep edilmiştir.Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; yetkili mahkemenin Bursa mahkemesi olduğunu, davacının davayı takip yetkisi bulunmadığından davanın husumet ve dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, davacının sunmuş olduğu evrakların 2002 yılına ait olduğunu, böyle bir davayı ancak marka hakkına sahip kişilerin ikame edebileceğini, bununla birlikte her kim davacı olursa olsun davanın müvekkili şirket için husumet yönünden reddinin gerektiğini, müvekkilinin sahibi olduğu otel tarafından markanın hiçbir şekilde kullanılmamış olduğunu, suça yönelik bir eylem olmadıkça sözleşme serbestisi gereği otel misafirlerinin kiraladıkları odaları ve davet salonunu diledikleri gibi kullanmakta özgür olduğunu, bu hususta bir ihlal varsa marka hakkını kim kullanmışsa ve kim yayınlamışsa ancak onların sorumlu olduğunu, ayrıca yenilenmeyen markaların hükümsüz sayılması sebebiyle davacının huzurdaki davayı açma hakkının mevcut olmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 31/12/2020 tarihli 2018/421 E. – 2020/429 K. sayılı kararıyla; “…davacının hak iddialarını dayandırdığı TPMK nezdinde … başvuru ve … tescil numaralı “…” markasının yenileme yapılmaması sebebiyle dava tarihi itibariyle hükümsüz olduğu, davacının … başvuru numaralı “…” markasının ise geçerli olduğu, tescil korumasının devam ettiği, ancak markanın tescillendiği sınıfların 03 ve 16 olup tescile konu emtialar arasında yarışma düzenlenmesi veya eğlence hizmetlerinin yer almadığı, davacı tarafça markasının tanınmış marka olduğunun iddia edildiği, ancak TPMK nezdinde markanın tanınmış marka olarak kayıtlı olmadığı ve markanın tanınmış marka olduğuna ilişkin delil sunulmadığı görülmekle, davacı markasının tanınmış marka olarak tanımlanamayacağı, mevcut deliller ve TPMK kayıtlarından davacının marka üzerindeki hak sahipliği ve tecavüz iddiasının kanıtlanamadığı kanaatine varıldığından davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; Davanın konusunun müvekkili adına 07.05.2017 tarihine kadar tescilli ve 07.05.2019 tarihine kadar da koruma altında olan “…” markasına davalıların 41. sınıfta, müvekkil markası koruma altında olduğu zaman dilimi içinde 2016-2017 yıllarında tecavüzleri olduğunu, davalıların 2016-2017 yıllarında kendi adlarına tescilli olmamasına rağmen “…” markası ile organizasyon yaptıklarının ve bunu yazılı ve görsel basında ilan ettiklerinin dosya kapsamında sabit olduğunu, Davalının kötüniyetli olarak 29.08.2018 tarihinde ” … ” ibareli markayı tescil ettirdiğini, Yerel Mahkemece müvekkiline ait … tescil numaralı “…” ibareli markanın koruma süresinin dolması nedeniyle 30.11.2017 tarihinden itibaren hükümsüz olduğunu, bu nedenle dava tarihi itibariyle marka üzerinde hak sahipliği ve tecavüz iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddedildiğini, yerel Mahkemenin markaya tecavüz anını adeta iki zaman dilimine böldüğünü, oysa Mahkemenin karar verirken dava tarihi itibariyle tecavüzün olup olmadığına göre değil, davacının tecavüz iddiasının vuku bulduğunu ileri sürdüğü zaman dilimi içerisinde olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini araştırması ve sonucuna göre karar vermesi gerektiğini,Marka üzerindeki hak sahipliği daha sonra sona ermiş olsa bile, hak sahibi oldukları dönemdeki marka tecavüzleriyle ilgili araştırma yapılarak, davanın kabulü gerektiğini,Davanın müvekkilinin hak sahipliğinin devam ettiği zaman dilimi olan 2016 ve 2017 yılları içerisinde davalı tarafın markaya tecavüz etmeleri nedeniyle açıldığını, tecavüzün dosyaya sunulan delillerle sabit olduğunu, davalıların bu tarihlerde markalarının mevcut olmadığını belirterek, İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2018/421 Esas, 2020/429 Karar sayılı ilamına ilişkin istinaf taleplerinin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Davacıya ait marka tescil kayıtları incelendiğinde; 07/05/1997 başvuru, 13/05/1998 tescil tarihli, … tescil numaralı “…” markasının 41. sınıfta “Eğitim hizmetleri, eğlence hizmetleri, eğlence ve eğitim amaçlı yarışma organizasyonları hizmetleri” için tescilli olduğu, ancak süresinde yenilenmemesi nedeniyle 07/05/2017 tarihinde hükümsüz hale geldiği tespit edilmiştir. … tescil numaralı “…” markasının ise 03 ve 16. Sınıflarda tescilli olduğu, “eğlence hizmetleri, eğlence ve eğitim amaçlı yarışma organizasyonu hizmetleri” için tescilli olmadığı tespit edilmiştir.Davalı … adına tescilli olduğu bildirilen marka kayıtları incelendiğinde; … başvuru numaralı “… İstanbul” markasının müddet olduğu, … başvuru numaralı “…” markasının ise 41. sınıfta “Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” için tescil başvurusu yapıldığı anlaşılmıştır. 29/08/2018 başvuru tarihli, … tescil numaralı “…” markasının ise 41. Sınıfta “Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri, Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil).” İçin 18/12/2020 tarihinde tescil edildiği tespit edilmiştir. Bursa CBS’nın 2018/86341 numaralı soruşturma dosyası incelendiğinde: Müştekilerin …, …, şüphelilerin …, …, …, …, … , suçun Başkasına Ait Marka Hakkına İktibas Veya İltibas Suretiyle Satışa Arz Etmek Veya Satmak, suç tarihinin 26/09/2018 olup 08/03/2019 tarihinde şüpheliler hakkında “Kovuşturmaya Yer Olmadığına” dair karar verildiği görülmüştür.İlk derece mahkemesince alınan 14/08/2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacının hak iddialarını dayandırdığı … başvuru ve … tescil numaralı “…” markasının yenileme yapılmaması sebebiyle dava tarihi itibariyle hükümsüz olduğu, davacının … başvuru numaralı “….” markasının ise geçerli olduğu ve tescil korumasının devam ettiği, ancak markanın tescillendiği sınıfların 03. ve 16. sınıflar olup, tescile konu emtialar arasında yarışma düzenlenmesi veya eğlence hizmetlerinin yer almadığı ve davacının markasının tanınmış marka olarak tanımlanamayacağı, ibraz olunan deliller ve Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde mevcut kayıtlar ışığında davacının marka üzerindeki hak sahipliği ve tecavüz iddiasının tespit olunamadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/302 Esas sayılı davası ile hükümsüzlük davası açıldığı anlaşıldığından, bu dosyanın incelenmesi için talepte bulunulmuş, incelendiğinde davacının … şirketi davalının … olduğu, davalı adına tescilli … tescil numaralı markanın hükümsüzlüğü için dava açıldığı, halen derdest olduğu, İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/384 Esas sayılı davasının sonucunun beklendiği, bu dosyanın içinde bulunan 2018/384 Esas sayılı dosya incelendiğinde, asıl davada davacının …Tic. A.Ş., davalının ….Tic. Ltd. Şirketi olduğu, davalı adına tescilli … tescil numaralı “…” markasının hükümsüzlüğü ve manevi tazminat talebiyle dava açıldığı, birleşen davada ise davacının … A.Ş., davalının …Ltd. Şirketi olduğu, davalıya ait … tescil numaralı markanın 41. Sınıfta hükümsüz kılınması için dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda 2020/321 Karar sayılı kararla davacılar tarafından süresinde bilirkişi ücreti yatırılmadığı ve davaların ispat edilemediği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verildiği, kararın istinaf edildiği, henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, marka hakkına tecavüzün tespiti ver önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat davasıdır.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili karara karşı istinaf yargı yoluna başvurmuştur.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı vekili, koruma süresi sona erse bile müvekkilinin marka üzerinde hak sahibi olduğu ve davalıların eylemlerinin koruma süresinin sona ermesinden önce 2016 ve 2017 yılında gerçekleştiğini belirterek, istinaf başvurusunda bulunmuşsa da; dava dilekçesinde davalıların markayı kullandıklarını 14 Mayıs 2018 tarihinde internette yaptıkları tanıtım ile öğrendiklerini belirttikleri, yine Bursa C. Başsavcılığı’nın 2018/86341 sor. sayılı hazırlık evrakı incelendiğinde, dava dışı … şirketinin aralarında davalıların da bulunduğu kişiler hakkında “…” markasına tecavüz suçundan yaptığı şikayet üzerine soruşturma açıldığı, davacı şirketin aralarında davalılar … ve …’ın da bulunduğu kişiler hakkında “… ” markasına tecavüz suçundan yaptıkları şikayetle ilgili … soruşturma sayılı evrakının da bu dosya ile birleştirildiği, her iki soruşturmada da suç tarihinin 26/09/2018 olarak belirtildiği, yine şikayet dilekçesinde şüphelilerin 27/09/2018 tarihli yayınlarından söz edildiği, yapılan soruşturma sonucunda, her iki şikayetle ilgili delil bulunmadığı gerekçesiyle … Karar sayılı takipsizlik kararının verildiği, davacının 2016 ve 2017 yıllarında davalıların “… ” markasıyla yarışma organizasyonu yaptıklarına, markaya tecavüz ettiklerine dair iddialarını kanıtlayabilecek hiçbir delil sunmadığı, bu iddiasını kanıtlayamadığı, esasen dava dilekçesinde de buna ilişkin bir iddiaya yer vermediği, davacı adına 41. sınıfta “Eğitim hizmetleri, eğlence hizmetleri, eğlence ve eğitim amaçlı yarışma organizasyonları hizmetleri” için tescilli … tescil numaralı “…” markasının tecavüzün gerçekleştiği iddia edilen 14/05/2018 tarihinden ve dava tarihinden önce 07/05/2017 tarihinde yenilenmediğinden hükümsüz kaldığı, davacı adına tescilli … tescil numaralı “…” markasının ise 03 ve 16. sınıflarda tescilli olduğu, davalıların markayı kullandıkları iddia edilen “eğlence hizmetleri, eğlence ve eğitim amaçlı yarışma organizasyonu hizmetleri” için tescilli olmadığı, davacı tarafça markasının tanınmış marka olduğu iddia edilmişse de, TPMK nezdinde markanın tanınmış marka olarak kayıtlı olmadığı ve markanın tanınmış marka olduğuna ilişkin delil de sunulmadığı, markanın tanınmış marka olduğunun kanıtlanamadığı, bu nedenlerle davacının “eğlence hizmetleri, eğlence ve eğitim amaçlı yarışma organizasyonu hizmetleri” için “…” markası üzerinde hak sahibi olmadığı, ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 06/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.