Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/2109 E. 2021/2262 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/2109 Esas
KARAR NO: 2021/2262
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/05/2021
NUMARASI: 2019/550 E. – 2021/408 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası kapsamında ilgili dosyalarda borçlu … Ltd. Şti.’nden tamamen bağımsız bir tüzel kişilik olan müvekkili şirkete ait adreslerde müvekkili şirketin mallarına usule aykırı şekilde haciz işlemi uygulandığını, faturalar, vergi levhası, kira sözleşmesi ve ticaret sicil kayıtları sunulmuş ise de bu belgelerin hiçbir şekilde dikkate alınmayarak hukuka aykırı hacze devam edildiğini, müvekkili şirkete yapılan haciz ve muhafazaların engellenmesi adına ve haczedilen mezkur malların satılması ihtimalinde telafisi mümkün olmayan zararlar meydana geleceğinden, icra tehdidi altında ve ihtirazı kayıtla, icra dosyası borcunun tamamı olan 42.250,00 TL’nin icra dosyasına yatırmak zorunda kaldığını, akabinde İstanbul 20. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/880 Esas sayılı dosyası ile istihkak davası açılarak icra dosyası kapsamında yatırılan bedelin davalıya ödenmemesi adına tedbir talebi edildiğini, tedbir talebinin reddedildiğini, dava dışı icra dosyasında asıl borçlu ile müvekkili şirketin hiçbir ilgisi ve bağı bulunmadığını, İstanbul 20. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/880 Esas dosyasında alınan bilirkişi raporunda haczedilen malların müvekkili şirkete ait olduğununu sübuta erdiğini, müvekkili şirketin haksız şekilde ödediği sabit olan bedelin iadesi için davalı aleyhine İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalının haksız zenginleştiğini, iddia ve beyan ederek itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin TTK ve İİK’nın kendisine tanıdığı hakları kullanarak alacağını tahsil ettiğini, müvekkilinin haksız zenginleştiğinden söz edilemeyeceğini, kesinleşmiş bir icra takibininde uygulanan haciz sırasında davaya konu paranın tahsil edildiğini, dosyaları açısından sebepsiz zenginleşenin dosya borçlusu olduğunu, davacıdan tahsil edilen para nispetinde dosya borçlusunun borcunun azaldığını, dilekçesinde ibraz ettiği Yargıtay ilamı ve mahkeme ilamında açıkça sebepsiz zenginleşme davasının dosya alacaklısına karşı değil icra dosya borçlusuna karşı açılması gerektiğinin belirtildiğini, davanın usulden reddinin gerektiğini, davacı tarafça açılan istihkak davasının, dosya alacaklısının sebepsiz zenginleştiği sonucunu doğuramayacağının açık olduğunu, İstanbul 20. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/880 Esas sayılı dosyasının derdest olduğunu, itiraz edilen bilirkişi raporunun henüz kesinleşmediğini, istihkak sorununu inceleyen Mahkeme tarafından takibin devamı kararı verildiğini, icra dosyasında yapılan tüm işlemlerin, karar mercii olan İstanbul 20. İcra Hukuk Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararlar neticesinde, usul ve yasaya uygun şekilde yapıldığını, icra dosyasından kesilen ve Devlete giden harç miktarlarının icra takibine ve dolasıyla işbu davaya konu edilmesinin hukuki dayanağının bulunmadığını, davanın sebepsiz zenginleşme temeline dayanan itirazın iptali davası olduğunun açık olduğunu, davacı 3.kişinin icra dosyasına yatırmış olduğu ve müvekkiline ödenen para miktarı kadar dosya borçlusunun sebepsiz zenginleştiğini, HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartının oluşmadığını iddia ve beyan ederek davanın usulden reddine, aksi taktirde davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21.05.2021 tarih ve 2019/550 Esas – 2021/408 Karar sayılı kararıyla; “… İİK 72/7’inci bendinde ”Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir” hükmü düzenlenmiştir. Dava konusu somut olayda, davacının, davaya dayanak yapılan icra dosyasının tarafı olmayıp 3. kişi konumunda olduğu, huzurdaki davada itirazın iptali davasına konu edilen alacağın davacının taraf olmadığı icra dosyasına yapılan ödemenin istirdat talebine ilişkin oluşu nazara alındığında, bu davanın davacısının ancak icra müdürlüğü dosyası takip borçlusu olabileceği, davacıya karşı bir takip bulunmadığından açılan davada davacının dava takip yetkisi bulunmadığı anlaşılmıştır. Kaldı ki bir an için davanın sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak açıldığı düşünülse dahi, icra müdürlüğü dosyasında davacının yapmış olduğu ödeme nispetinde dosya borçlusunun borcundan kurtulduğu, davalı alacaklının icra müdürlüğü dosyası nezdinde kesinleşmiş takibin alacaklısı olup yapılan ödemenin davalı için sebepsiz zenginleşme mahiyetinde olduğunun kabulünün de mümkün olmadığı ve davacının yapmış olduğu ödemeyi davalıdan talep etmesinin yasal dayanağının bulunmadığı görülmüştür. Sonuç olarak; itirazın iptali davasına konu edilen alacağın, İİK 72 maddesi gereği istirdatını, borçlu olmadığı bir parayı ödemek mecburiyetinde kalan borçlunun talep etmesi gerektiği, davacı aleyhine icra takibi yapılmadığından açılan davada davacının dava takip yetkisi bulunmadığından davanın HMK 114/1-e ve HMK 115/2 maddeleri gereği dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Müvekkilin taraf olmadığı icra dosyasındaki borçtan dolayı müvekkilin adresinde haciz yapılması nedeniyle, haciz baskısıyla ve muhafaza işlemlerinin engelleyebilmek adına ihtirazi kayıtla dosya borcunun tamamen ödendiğini, icra dosyasındaki takip borçlusu ile müvekkil şirketin hiçbir ilgisi ve bağının bulunmadığını, Mahkemenin ‘davayı takip borçlusunun açması gerektiği’ yönündeki değerlendirmesinin hatalı olduğunu, Haciz işlemiyle ilgili açılan istihkak davasının (İstanbul 20.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/880 Esas) halen istinaf aşamasında olduğunu, bu davanın sonucunun bekletici mesele yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, Mahkemece henüz tahkikat aşaması tamamlanmadan karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, Somut olayda sebepsiz zenginleşme şartlarının da gerçekleştirdiğini, mahkemenin aksi yönde değerlendirme yapmasının usule aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, borçlu olunmadığı halde icra dosyasına yapılan ödemenin tahsili amacıyla başlatılan itirazın iptali davasıdır. Davalı alacaklı tarafından İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında borçlu … Ltd. Şti.’ne karşı başlatılan icra takibi sırasında, icra takibinde borçlu olarak gösterilmeyen davacının işyeri adresinde haciz işleminin yapıldığı, davacı tarafından istihkak iddiasında bulunulduğu ve muhafaza işlemlerinin engellenmesi amacıyla dosya borcunun ödendiği, davacının ‘Ödemenin haciz baskısıyla yapıldığını, borçluyla ve borçla ilgisinin bulunmadığını’ beyanla ödemenin iadesi için icra takibi başlattığı, takibe itiraz üzerine itirazın iptali amacıyla bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesi tarafından; “… itirazın iptali davasına konu edilen alacağın, İİK 72 maddesi gereği istirdatını borçlu olmadığı bir parayı ödemek mecburiyetinde kalan borçlunun talep etmesi gerektiği, davacı aleyhine icra takibi yapılmadığından açılan davada davacının dava takip yetkisi bulunmadığından davanın HMK 114/1-e ve HMK 115/2 maddeleri gereği dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, borçlu olunmayan tutarın icra baskısı altında ödendiği iddiasıyla açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı, takip dosyasının tarafı olmayıp üçüncü kişi konumundadır. 2004 Sayılı İİK’nun 9. ve devamı maddeleri uyarınca icra dosyasına yapılan ödemeler borca mahsuben yapılmış sayılır. Buna göre takip dosyasının tarafı olmayan davacı üçüncü kişilerin ödediği bedeli sebepsiz zenginleşme kurallarına göre takip dosyası borçlusundan geri isteme hakkı bulunmakla birlikte, somut dava yönünden davalı takip alacaklısı sebepsiz zenginleşen konumunda değildir. Ayrıca İİK’nun 72.maddesi uyarınca istirdat davasını da ancak takip borçlusu açabilecektir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacının icra takip dosyasına ödediği bedeli davalıdan geri isteme hakkı bulunmamaktadır (Bakınız. Yargıtay 4.HD 2015/16289 E. 2016/3744 K. , Yargıtay 19.HD 2013/11618 E. 2014/8909 K. , Yargıtay 11.HD 2020/3425 E. 2020/5455 K.). Buna göre ilk derece mahkemesinin davacının aktif husumetinin bulunmaması nedeniyle davanın reddine dair kararı yerinde olmakla davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.30/12/2021