Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/2103 E. 2023/1385 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO 2021/2103 Esas
KARAR NO: 2023/1385
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/09/2021
NUMARASI: 2020/5 2021/160
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 2014 yılında Çin de kurulan, saç bakım ürünleri, kişisel bakım ve kozmetik ürünleri üretimi ve satışı gerçekleştiren müvekkili şirketin ana markasının “…” olduğunu, müvekkilinin bu markayı başta Çin olmak üzere, Amerika, Japonya, Kore, Avrupa Birliği ve İngiltere’de tescil ettirdiğini, davalının davalının haksız ve hukuka aykırı şekilde kötü niyetli olarak müvekkilinin hak sahibi olduğu markayı ilgili sınıflarda kendi adına tescil ettirerek, kötü niyetli tesciline dayanarak müvekkili şirketin Türkiye’deki diğer müşterilerine ihtar göndererek, ticari faaliyetlerini durdurmaya yönelik eylemlerde bulunduğunu, müvekkilinin markayı ihdas ve istimal eden ve maruf hale getiren olarak markanın gerçek hak sahibi olduğunu ileri sürerek, davalı adına tescilli … tescil nolu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tescilli marka haklarının sağladığı korumanın, yalnızca tescilin elde edildiği ülkenin sınırları dahilinde geçerli olduğunu, davacının söz konusu markayı Çin Amerika Japonya Kore Avrupa Birliği ve İngiltere’de tescil edilmiş olmasının Türkiye sınırları içerisinde sahibi olduğu anlamına gelmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda, yabancı bir kelime olan davaya konu … markasının tesadüf olarak bulunacak kelimelerden olmadığı, tarafların aynı ticari faaliyet alanından kozmetik ürünleri ve saç bakım ürünleri alanında faaliyet gösterdiği, davalının internet sitesinin bile davacı internet sitesi adı ile aynı olduğu ve satılan ürünlerin de benzer olması bakımından davalının davacı markasından haberdar olduğu ve bu markayı buna rağmen kullanmasının kötü niyetli olduğ,u kötü niyetli tescil halinde markanın tescil edildiği tüm sınıflar bakımından hükümsüz kılınması gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davalı adına tescilli … numaralı … markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde; -Ülkesellik ilkesi gereğince, davacının söz konusu markayı Çin Amerika Japonya Kore Avrupa Birliği ve İngiltere’de tescil edilmiş olmasının Türkiye sınırları içerisinde sahibi olduğu anlamına gelmediği,-TPMK tarafından yapılan incelemede bir ret nedeni görülmediğini, davacının müvekkilinin marka başvurusuna itiraz etmediğini, markasını Türkiye’de tescil ettirmediğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava, marka hükümsüzlüğü talebine ilişkindir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, bir markanın aynısını ya da benzerinin marka olarak tescil ettirilmesinin tek başına kötüniyetli başvuru olarak değerlendirilemeyeceği gibi, marka hukukunun ülkeselliği ilkesi nedeniyle birden fazla yabancı markanın benzeriyle ilgili marka başvurusunda bulunulması ve tescil ettirilmesinin de tek başına kötüniyetli marka tescili anlamına gelmeyeceği, marka başvurusunun hangi hallerde kötüniyetle tescil ettirildiğinin her bir somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği, Yargıtay’ın uygulamalarında daha çok güvenin kötüye kullanılması, kullanmak yerine başkalarının ticaretine engel olmak, sözleşmeye aykırılık vb. suretiyle marka tescillerinin kötüniyetli marka tescili halleri olarak kabul edildiği, kötü niyetli tescilin varlığının için kötü niyetin tescil başvurusu anında varolması gerektiği, somut olayda, davacı ile aynı alanda ve aynı ürün çeşitleri ile faaliyet gösteren ve davalının; gerek metin gerekse tasarım öğeleri bakımından tamamen aynı olan … markasını aynı mal ve hizmet sınıfında, aynı grafik tasarımıyla tescil ettirmesinin tesadüf olarak kabul edilemeyeceği, davacının daha önceki tarihte yurtdışında tescil ettirdiği ve ürünleri üzerinde kullandığı markanın davalı tarafından bilindiği, buna rağmen aynısını Türkiye’de tescil ettirerek, davacının Türkiye’deki ticaretine engel olma çabası taşıdığı, davalının tescilinin kötü niyetli olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/10/2023