Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/2100 E. 2023/917 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/2100 Esas
KARAR NO: 2023/917
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/04/2021
NUMARASI: 2019/84 E. – 2021/480 K.
DAVA: Menfi Tespit ve İstirdat
DAVA TARİHİ: 08/02/2019
BİRLEŞEN DAVA (BAKIRKÖY 3.ATM (2019/90))
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/02/2019
BİRLEŞEN DAVA (BAKIRKÖY 1.ATM (2019/144))
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/03/2019
BİRLEŞEN DAVA (BAKIRKÖY 3.ATM (2019/239))
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 02/04/2019
KARAR TARİHİ: 14/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA: Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Tic AŞ ne Bakırköy 3 ATM nin 2018-717 E sayılı dosyası ile kayyım atandığını, kayyım heyeti tarafından yapılan inceleme ile davalılardan … AŞ tarafından başlatılan icra takiplerine konu çekler ile davalılara herhangi bir borcun olmadığının tespit edildiğini, davalı … AŞ ile varılan mutabakat gereğince davacı şirketin belirli bir faiz üzerinden davacı şirkete nakit kredi verileceğini, ancak faktoring şirketlerinin müvekkili davacı Şirkete doğrudan kredi verebilmesi için 6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring Ve Finansman Şirketleri Kanunu nun 38 ve 39 maddeleri gereğince davacı şirketin bir faturalı mal satışının olması ve bu faturalı mal satışlarına binaen Kredi açmasının yasal zorunluluk bulunduğundan bu noktada davacı şirketin vadeli olarak faturaya dayalı bir mal satışı bulunmadığı için Davalı … şirketinin bunun için bir kurgu yaptığını ve müvekkili davacı şirkete kredi vermek amacıyla kendisinin yönlendirmesiyle müvekkili davacı şirketin hiç tanımadığı … Tic AŞ adlı bir şirket ile 31.10.2017 tarihli danışmanlık sözleşmesini imzalattırdığını, bu kapsamda davalı …’ne … Bankası Florya Şb.’sinden alınma toplam 14 adet ve 12.700.000.TL tutarında çekleri müvekkili davacı şirketin tanzim ederek sözleşmenin yapıldığı 31.10.2017 tarihinde davalı … Tic AŞ ‘ye teslim ettiğini, ancak çekler karşılığında fatura düzenlenip davacıya teslim edilmediğini, yine sözleşme gereğince davacı … şirketinin maliki olduğu taşınmazlar üzerinde toplam 25.400.000 TL bedelle çeklerin alacaklısı … Ticaret A.Ş.nin talimatı üzerine … Faktoring A.Ş. lehine müşterek teminat ipoteği tesis ettireceğini, bu doğrultuda aynı gün davacı … ve davalılar … ve … Faktoring arasında 31.10.2017 tarihli protokol yapıldığını, protokol gereğince çeklerin … Şti’nin ciro ederek … Faktoring’e verdiğini ve davacının vermesi gereken ipoteklerin diğer davalı … AŞ’ye verilmesinin kararlaştırıldığını ve 27.11.2017 tarihinde 7 adet bağımsız bölümleri üzerine 25.704.070 TL tutarında gayrimenkul teminat ipoteğinin verildiğini, Davalı … AŞ’nin vereceği kredi için çekleri almasına ve bu çekler için davacı müvekkilin gayrimenkulleri üzerine ipotek koymasına rağmen davacı müvekkili şirkete kredi kullandırmadığını, bunun üzerine davalılardan … Faktoring AŞ ve … Tic AŞ ile davacı müvekkil şirket arasında 08.12.2017 tarihli Ek Sözleşme yapıldığını, ek sözleşme gereğince davalı … AŞ’nin müvekkili davacı şirketten almış olduğu çekleri ödenmiş gibi göstererek davacı müvekkiline iade ettiğini, bu kerre daha fazla kredi açacağını söyleyerek davacı müvekkilinden yine … Tic AŞ üzerinden davacının … Florya Şb.nezdindeki … nolu hesabı üzerine keşideli toplam 16.950.000,00 TL tutarındaki çekleri … Tic AŞ.’ye cirolattırarak aldığını, daha sonra davalı … AŞ nin almış olduğu bu 12 adet çekten 1.300.000,- TL ve 1.300.000,- TL tutarlı toplam 2.600.000,- TL tutarındaki 2 adet çeki davacı şirkete iade ettiğini, ancak müvekkilin verdiği çeklere rağmen davalı … AŞ’den hiçbir zaman müvekkil davacı şirkete nakit kredi ödemesi yapılmadığını, davacı şirketin davalılar … Faktoring AŞ ve danışman olduğu belirtilen … Tic AŞ ‘den herhangi bir para ve herhangi bir danışmanlık hizmeti almadığı için haklı olarak bu çekleri de ödemediğini, … Faktoring AŞ nin müvekkil davacı şirkete doğrudan veya dolaylı herhangi bir kredi vermemesine rağmen icra takipleri başlatarak hacizler yaptırdığını, bu kapsamda davacı lehine davalı … Faktorig hesabına üçüncn şahıslar tarafından toplam 2.150.000,- TL ödeme yapıldığını, Davalı … AŞ’nin davacı şirket aleyhine yürütmekte olduğu icrai takiplerden Bakırköy … İcra Md.’nün … E. dosyasındaki 2.004.214,53 TL alacağını, Bakırköy … İcra Md.nün … E. dosyasındaki 7.885.572,29 TL alacağını ve yine Bakırköy … İcra Md.nün … E. dosyasındaki 8.287.858,10 TL tutarındaki alacağını 20.000.000 TL bedel karşılığında kayıtsız ve şartsız olarak davalı ve aynı zamanda müvekkili şirket ortağı olan … adlı kişiye noterde alacağın (temliki) devri sözleşmesi ile devir ve temlik ettiğini; alacağı temlik alan davalı …’in dosyaların alacaklısı konumuna geçtiğini, bu sebeple …’in de davalı olarak gösterildiğini, …’in davalı …’nin yürütmekte olduğu Bakırköy … İcra Md.nün … E. dosyasını temlik almadığını, 2.150.000 TL tutarındaki davacı şirketin ödemesini İcra ve İflas Kanunu’nun 72. Maddesi kapsamında” istirdat davası olarak talep ettiklerini; İzah edildiği üzere; davacının davalılardan … Faktoring AŞ‘den almış olduğu bir kredi olmadığı gibi, davalılardan … Tic AŞ ’den herhangi bir danışmanlık hizmeti de almadığını ve bu şirketin dava konusu icrai takiplere konu olan çeklere ilişkin olarak davacı şirkete kesmiş olduğu herhangi bir faturanın da bulunmadığını, dolayısıyla bu 10 adet çek ile toplam 14.350.000 TL tutarında bir borçlarının bulunmadığını, davacı müvekkili şirketin … Faktoring AŞ ve paravan kuruluşu … Tic. AŞ tarafından aldatıldığını ve aldatma ile alınmış çeklerle borçlu hale düşürüldüğünü; Bakırköy … İcra Md.nün … E sayılı Dosyası ile icrai takibe konan; 09.03.2018 tarihli 1.400.000 TL tutarlı, 12.03.2018 tarihli 1.400.000 TL tutarlı, 14.03.2018 tarihli 1.400.000 TL tutarlı, 15.03.2018 tarihli 1.400.000 TL tutarlı çekler ile; Bakırköy … İcra Md.nün … E sayılı Dosyası ile takibe konan; 07.03.2018 tarihli 1.400.000 TL tutarlı çek ile; Bakırköy … İcra Md.nün … E sayılı Dosyası ile icrai takibe konan; 16.03.2018 tarihli 1.400.000 TL tutarlı, 19.03.2018 tarihli 1.400.000 TL tutarlı, 20.03.2018 tarihli 1.500.000 TL tutarlı, 22.03.2018 tarihli 1.650.000 TL tutarlı çekler ile; Bakırköy … İcra Md.nün … E sayılı Dosyası ile icrai takibe konan; 05.03.2018 tarihli 1.400.000 TL tutarlı çekler ile davalılara herhangi bir borcun bulunmadığının işbu menfi tespit davası ile tespitine, ilgili takiplerin iptaline ve Bakırköy … İcra Md.nün … E sayılı Dosyası ndan davalılardan … Faktoring AŞ’ye ödenen 2.150.000.- TL’nin bu davalıdan istirdatına, %20’den aşağı olmamak üzere icra tazminatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına, istirdadı istenen alacak için dava tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi hesaplanmasına ve ödenmesine karar verilmesini istemiştir.Asıl davada davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin faktöring işlemi yaparak parayı verdiğini, davacının bir sözleşme sunduğunu ve buna dayandığını, ama sözkonusu sözleşmede sadece kendisinin imzasının bulunduğunu, asıl dava yönünden müvekkili alacağını …’nin ortağı ve yetkilisi …’e devir ve temlik ettiğini, bu dava yönünden müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini; Birleşen dava yönünden ise; alacağın temliki sözleşmesine göre müvekkili alacağının tüm sorumluluk ve yükümlülükleriyle …’e devir ve temlik ettiğinden davacı …’in müvekkiline husumet yöneltemeyeceğini, husumet yönünden davanın reddinin gerektiğini, Davalılardan … şirketinin müvekkiline faktoring işlemi yaptırmak için başvurduğunu, 06.07.2017 ve 31.07.2017 tarihli genel faktoring sözleşmelerini imzaladığını, davalı … şirketinin davalı …’den olan 12.700.000-TL alacağı için müvekkiline başvurduğunu, faktoring işlemi yapılarak 11.500.000-TL …’nin banka hesabına gönderildiğini, daha sonra … Şti’nin …’den olan 14.350.000-TL alacağı için başka bir talepte bulunduğunu, yine aynı prosedür izlenerek faktoring işlemi yapıldığını, ilk faktoring işleminden olan alacak nedeniyle … şirketinin 12.700.000-TL’nin daha önceki çeklerden olan borçtan mahsubunu talep ettiğini, mahsup yapılarak bakiye 284.470-TL’nin hesabına alacak kaydedilmesini istediğini, …’nin sunduğu faturaların …’ye cam satışına ilişkin faturalar olduğunu, müvekkilinin kredi verileceği konusunda … ile hiçbir ilişkisinin olmadığını, 27.11.2017 tarihli protokolün yapıldığı, buna göre de ipotek verildiği, müvekkilinin verdiği para karşılığı ödenmeyen çekler için icra takibi yapmasının ipotek almasının kanuna aykırı olmadığını, gerek asıl dava gerekse birleşen dava yönünden husumetten davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesi talep etmiştir. Asıl davada davalı … Şirketi vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili ile davacı arasında 31.10.2017 tarihli bir sözleşme yapıldığını, bu sözleşmeye göre davacının maliki olduğu gayrimenkul varlıklarının yurtiçi ve yurtdışı satış ve organizasyonu ile bunun için yapılacak reklamasyon hizmetleri için danışmanlık yapacağı ve pazarlayacağı konularının esas alındığını, davacının müvekkile toplam 12.700.000,- TL’lık 14 adet çekleri vermeyi ve çeklerin teminatı olarak 25.704.070.51 TL üzerinden müvekkili lehine ipotek konulmasına karar verildiğini, 31.10.2017 tarihinde davacı ve … Factoring AŞ arasında yeni bir protokol yapılarak ipoteğin bu sefer diğer davalı … Factoring AŞ lehine tesis edilmesinin kararlaştırıldığını, taraflarca 08.12.2017 tarihinde yapılan bir Ek sözleşme ile yukarıda belirtilen 31.10.2017 tarihinde davacıdan alınan çekler ödendiğinden; çeklerin davacıya iade edildiğini ve bu çeklerin yerine davacı tarafından toplam 8.550.000,00 TL tutarındaki 6 çekin verildiğini, müvekkili tarafından bu protokole göre tanzim edilmesi gereken toplam 4.647.998.76 TL faturaların da tanzim edildiğini, davacının çekleri vadelerinde ödemeyince bu çeklerin bazılarının diğer davalı … Factoring AŞ tarafından icra takibine konu edildiğini, daha sonra diğer davalı … şirketinin bu alacağını davacı şirketin hissedarlarından (davalı) …’e temlik ettiğini, müvekkili tarafından hiçbir şekilde davacı ile ve diğer davalı ile organize bir şekilde factoring firmasından kredi kullanımı için bir işlem yapılmadığını, yapılan işlemlerin tamamen hukuka uygun olduğunu, müvekkili aleyhine açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesi istemiştir.Asıl davada davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin herhangi bir mal ve hizmet almamasına karşılık, … Tic AŞ’ye çekler verildiğinin tespit edildiğini, … AŞ nin bu çekleri davalı … Faktoringe ciro ile teslim ettiğini, çeklerin ödenmemesi üzerine icra takibine konu edildiklerini, bu dosyalara ödeme yapılmak zorunda kalındığını, ancak bu dosyalar ile takibe konu edilen çeklerin herhangi bir gerçek borç ilişkisine dayanmadığını, gelinen aşamada bu icra dosyalarının diğer davalı … AŞ tarafından müvekkili …’e temlik edildiğini, davacı tarafın herhangi bir borcunun bulunmadığını, çeklerin bedelsiz olup icra takiplerinin dayanaksız olduğunu, müvekkilinin haksız ve ölçüsüz haciz ve muhafaza baskısı altında kalarak … Faktoring AŞ tarafından hazırlanan adi yazılı sözleşmeyi imzalayarak 20.000.000,-TL tutarında bir borcu zorla üstlenmek durumunda bırakıldığını, müvekkilinin asıl davada dile getirilen iddialar ile ilgisi olmadığını, davacının açtığı dava yönünden çeklerin lehtarı olan … Tic AŞ ve çekleri factoring işlemi uygulayarak iktisap eden halefi … Faktoring AŞ’nin sorumlu olduğunu, açılan davanın; iyi niyetli 3 kişi olması ve husumet itirazı gözetilerek müvekkili yönünden reddinin gerektiğini, davacının, Bakırköy … İcra Md’ nün … E. dosyasından borçlu olmadığının tespiti yanında bu dosyaya yapılan 2.150.000,-TL ödemenin de istirdadını talep ettiğini, … Faktoring AŞ tarafından müvekkiline temlik edilen dosyaların arasında bu dosyanın bulunmadığını, bu sebeple davacının bu dosya ile ilgili istirdat ve menfi tespit taleplerinin müvekkiline yönlendirilmesinin mümkün olmadığını, asıl davanın husumet nedeniyle ve esastan reddinine karar verilmesi talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA (Bakırköy 3.ATM’nin 2019/90 Esas): Davacı … vekili; müvekkilinin atanmış müdür olarak görev yaptığı iş yerine 02/08/2018 tarihinde hacze gelindiğini, yapılan haciz işlemi esnasında müvekkiline alacaklının … Faktoring A.Ş. olduğunu, borçlunun dava dışı … A.Ş. olduğunu, kambiyo senedine dayalı Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ve Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile başlatılan icra dosyalarından Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’ne yazılan talimata istinaden haciz ve muhafaza işlemi yapılması için gelindiğinin bildirildiğini, müvekkilinin kendi şahsının herhangi bir borcu bulunmadığı halde, sırf dava dışı … şirketinin ortağı olması sebebi ile yapılan iş bu istihkaklı haciz işlemine karşı itirazda bulunduğunu, icra memurluğu tarafından borçlu ile ilgisi bulunmayan, borçluya tebligat yapılmayan …l’a müşterilerin gözü önünde haciz ve muhafaza işlemlerine başlandığını, müvekkilinin müşterilerinin ve potansiyel müşterilerinin gözü önünde, iki gün boyunca haciz ve muhafaza işlemine devam edildiğini, müvekkilin atanmış müdür olarak görev yaptığı bu şirketlerin daha fazla zarara uğramaması için haciz ve muhafaza baskısı altında … Faktoring A.Ş tarafından hazırlanan adi yazılı sözleşmeyi imzalamak ¨20.000.000 tutarında bir borcu üstlenmek durumunda bırakıldığını, icra dosyalarının temlik alınabilmesi amacıyla noterde temlik sözleşmesi yapıldığını, bu temlik işlemi sonucunda müvekkilinin … haciz baskısıyla nakit olarak bankadan EFT yoluyla ¨2.000.000,00 ödeme yapıldığını ve toplam ¨18.000.000,00 tutarında 5 adet 06/08/2018 düzenleme tarihli bonoları davalıya teslim ettiğini, işbu davanın ikamesi için dava şartı olan arabulucu görüşmelerinin devam ettiği süreçte bu bonolardan vadesi gelen 20/01/2019 vadeli bono müvekkili tarafından davalı … şirketine ödendiğini, müvekkilinin alacağın Temliki Sözleşmesini temlik alınan Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün 2018/4747 Esas, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı icra dosyalarına sunduğunu, devam eden süreçte müvekkilinin de ortağı olduğu … Ticaret A.Ş.’ne beş kişilik yönetim kayyımı heyeti atandığını, borçlu konumundaki dava dışı …’ nin beyan, delilleri ve dava dışı … San. Tic A.Ş ve davalı … arasındaki ilişki incelendiğinde, müvekkiline haciz baskısı yüklenen ve daha sonra da temlik edilen borcun, gerçek bir ticari ilişkiye, herhangi bir mal, hizmet yahut para verilmesine dayanmadığının anlaşıldığını, davalarının kabulü ile müvekkili tarafından davalı …’ye verilen dava konusu 06/08/2018 keşide tarihli 20/02/2019 vade tarihli ve 3.600.000,00 tutarlı bono nedeniyle borçlarının bulunmadığının tespitini, karar tarihine kadar ödeme yapılması halinde ise ödenen tutarın, işleyecek reeskont avans faiziyle birlikte istirdadını, müvekkilinin fazlaya ilişkin ve diğer bütün yasal haklarımızın saklı tutulmasını, kötü niyetli davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminata hükmedilmesini karar verilmesini, masraf ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVA (Bakırköy 3.ATM’nin 2019/239Esas): Davacı … vekili; davalı … şirketinin dava dışı … şirketinden olan alacağını müvekkiline temlik ettiğini, ancak faktoring şirketinin işlemlerinin muvazaalı ve hükümsuz olduğunu, müvekkilinin temlik karşılığında davalıya bono verdiğini, bonoların temelsiz kaldığını ileri sürerek ihtiyati tedbir ile dava konusu bonolardan dolayı davalıya borçlu olunmadığının tespiti ile kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVA (Bakırköy 1.ATM’nin 2019/144 Esas): Davacı … vekili; Birleşen davadaki iddiaları ileri sürerek davalı … emrine düzenlenen 06/08/2019 keşide tarihli, 20/03/2019 vadeli ve 3.600.000,00 TL tutarlı bono nedeniyle borcu bulunmadığının tespitine, karar tarihine kadar ödeme yapılması halinde ise ödenen tutarın, işleyecek reeskont avans faiziyle birlikte davalıdan istirdadına, fazlaya ilişkin ve diğer bütün yasal haklarımızın saklı tutulmasına, kötü niyetli davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Birleşen Davalarda davalı … vekili; mahkemenin yetkisiz olduğunu ve taraflar arasındaki yetki sözleşmesi gereğince yetkili mahkemenin İstanbul mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin davacının ortağı olduğu şirketten olan alacağını temlik aldığını, temlik işleminin temelden çökeceği iddiasının doğru olmadığını, davacının temlik aldığı alacak için yasal yollara başvurmadığını, oysa bu davayı açabilmesi için alacağını alamamış olması gerektiğini savunarak ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını ve davanın tefrikini, davanın reddi ile kötüniyet tazminatı istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29.04.2021 tarih ve 2019/84 Esas – 2021/480 Karar sayılı kararıyla; “Asıl davada; 12.09.2017 tarihinde yapılan Faktoring işlemleri ile; keşidecisi (davacı) …, Lehtarı (davalı) … ve Temlik edileni (davalı) … Şti olan; 14 adette toplam 12.700.000,-TLlık çeklerden dolayı, 15.12.2017 tarihinde yapılan faktoring işlemeleri ile ilgili olmak üzere; keşidecisi (davacı) …, Lehtarı (davalı) … ve Temlik edileni (davalı) … Faktoring Şti olan; 10 adette toplam 14.350.000,-TL lık çeklerden dolayı, davacı … AŞ nin davalılar … Tic AŞ ile … Faktoring AŞ ne borçlu olmadıklarına, Birleşen davalar menfi tespit davası şeklinde açılmış olup, daha sonra birleşen davalara konu bonoların aynı icra dosyasında (İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında) takibine konu edilmesi sonucu, birleşen davacı … tarafından icra dosyasına ferileriyle birlikte toplamda 19.403.397,04 TL ödeme yapıldığından bahisle bu miktarın istirdatı talep edilmişse de; birleşen davalarda sadece dava konusu bonoların bedelleri üzerinden harç yatırılarak dava açıldığı, sonrasında ıslah talebinin de bulunmadığı anlaşılmakla, birleşen davaların bono bedelleri üzerinden kabulü ile, fazlaya ilişkin istirdat talebi yönünden harçlandırılarak açılan bir dava bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında dava dışı … Taah AŞ ile … Tur İnş. AŞ tarafından davalı …ye ödenen 2.150.000.- TL’nin davacı …’ye borç dekontu ile hesaplarına davacı şirketin borcu olarak kaydettikleri, davacının kayıtlarından anlaşılmakta olup, yukarıda açıklanan menfi tespit ve istirdat talebinin yerinde olduğuna ilişkin gerekçelerle, üçüncü kişilerce davalı … şirketine yapılıp, davacı şirketce üçüncü kişilere borç olarak kaydedilen bu miktar ödemenin de istirdatı talebinin yerinde olduğu kabul edilmiştir. Açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen dosyalar yönünden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.”.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; “Mahkeme hüküm kurmaya elverişli nitelikte bilirkişi raporu almaksızın ve rapora karşı itirazların irdelenmesi amacıyla ek rapor için dosyayı bilirkişiye dahi tevdi etmeksizin, bilirkişi heyetindeki tüm bilirkişilerin ayrı ayrı ayrık görüş ve/veya muhalefet şerhi sunmasına rağmen, alelalade karar vererek usule ve kanuna aykırı şekilde karar verdiğini, Bilirkişi …, tanzim etmiş olduğu raporunda; hem asıl hem birleşen dava davacılarının taleplerinin haklı olduğu yönünde; bilirkişi Dr. … muhalefet şerhini ekleyerek hem asıl hem birleşen dava davacılarının taleplerinin yerinde olmadığı yönünde; raporu imzalamayarak ayrık görüş sunan bilirkişi … Raporu’nda; hem asıl hem birleşen dava davacılarının taleplerinin yerinde olmadığı yönünde görüş ve kanaatlerini mahkemeye bildirdiğini, Mahkeme kararının gerekçesinin mevzuata, dosya kapsamına ve gerçeğe aykırı olduğunu, davaların kabulü kararının gerekçesini Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik ile Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik maddelerine dayandırmış ise de, bu yönetmelik maddelerini somut olaya ve dosya kapsamına uygun şekilde irdelemediğini, Müvekkil şirket ile asıl davada diğer davalı … A.Ş. arasında Faktoring Sözleşmesi akdedilmiş, bu faktoring sözleşmesi çerçevesinde davalı … asıl dava davacısı … tarafından kendi lehine tanzim olunan çekleri ciro yolu ile müvekkil şirkete devretmiş, müvekkil şirket faktoring mevzuatı gereğince bu çeklerin dayanağını teşkil eden ticari ilişkiyi tevsik eder faturaları davalı …’nden almış, faturaların üzerinde teslimat ibarelerini incelemiş, faturaların mükerrer olup olmadığını – varlığını sistem üzerinden teyit etmiş, fatura borçlusu ile çeklerin uygunluğunu tespit etmiş ve nihayetinde işbu faktoring işlemi ile ilgili davacı …’yi bilgilendirerek fatura borçlusu … ile kendi müşterisi … arasındaki ticari ilişkinin mevcudiyetini, çeklerin ve nihayetinde faturaların gerçekliğini teyit ederek faktoring işlemini gerçekleştirdiğini, Davacı … tarafından Teyit Bildirim Formu herhangi bir ihtiraz-i kayıt ileri sürülmeksizin imzalanmış, akabinde müvekkil şirkete aksi bir durumu bildirir mahiyette bir bildirim yapılmamış, müvekkil şirket tarafından faktoring müşterisi diğer davalı …’ne faktoring ödemesi yapılmış, müvekkilce yasal yükümlülükler yerine getirilmiş olduğunu, Kanuna uygun şekilde düzenlenen faturayı alan müvekkil şirketin fatura tarafları arasındaki uyuşmazlıklardan sorumlu tutulmasının faktoring mevzuatına aykırı olduğunu, Müvekkil davalı ile diğer davalı arasında gerçekleştirilen faktoring işleminin 12.09.2017 tarihli, davalı … ile davacı … arasındaki danışmanlık sözleşmesinin tarihinin ise 31.10.2017 olduğunu, salt sözleşmelerin tarihleri nazara alındığında dahi davacı şirketin iddialarının haksız, gerçek dışı ve kötü niyetli, yerel mahkemenin kararının dayanaksız kaldığını, Faktoring mevzuatında ipoteğin bizzat müşteriden alınması gerektiği ile ilgili bir düzenleme bulunmadığını, ipotek üçüncü şahıs ipoteği olabileceği gibi, müşteri ile fatura/kambiyo senedi borçlusu arasındaki ilişki bağlamında ipoteğin fatura borçlusu tarafından gösterilmesinin de ticari hayatta olağan olduğunu, Davacı …’nin kredi kullandırıldığı iddiası üzerine müvekkil şirket davacı … ve diğer davalı … yetkilileri hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na 2019/6550 soruşturma numarası ile finans kuruluşlarını dolandırmaktan ve sahtecilikten suç duyurusunda bulunduğunu, davacılar da bu şikayetten ve nihayetinde borçtan kurtulabilmek için işbu davayı ikame ettiklerini, Mahkemenin ısrarla ticari defterdeki kayıtlara itibar etmediğini, davalı …’nin defterlerini ibraz etmemesi karşısında müvekkil şirketin ticari kayıtlarını yok sayarak ve davalının defter ibraz etmekten imtina etmesinin neticelerini müvekkil şirkete yüklediğini, Müvekkil şirketin ve davacı şirketin ticari defter ve kayıtları bilirkişi heyeti tarafından incelenmiş ve Bilirkişi Heyet Raporu’nda;“.. toplam 11.500.000,00-TL.’nin on kalem de … Tic. A.Ş.nin Ziraat Bankası nezdindeki ….. İban nolu hesabına EFT yoluyla gönderildiği,…. Sunulan dekont suretlerinden görülmektedir.” tespitinin yapıldığını, Müvekkil davalı şirket tarafından diğer davalı …’a faktoring sözleşmesi çerçevesinde finansman ödemesi yapıldığını, mahkemece bu tespitlerden sonra, davalı …‘nin defterlerini sunmadığından bu paranın akıbetinin ne olduğu hususunun tespit edilemediği gerekçesiyle faktoring hukuku dışına çıkarak kredi kullanıldığı iddiasına itibar edildiğini, Mahkemenin, dosyada faktoring sözleşmesi, banka kayıtları, ticari defter kayıtları olmasına rağmen kararında ..bunun yanında … ile davalı … arasındaki ilişki de tespit edilememiştir.” şeklinde hatalı gerekçeye yer verdiğini, Mahkemenin, asıl borç ilişkisinin geçersizliğinden hareketle birleşen dosyalardaki menfi tespit iddialarını kabul ettiğini ve somut olaya özgü değerlendirme yapmaksızın yanlış hüküm tesis ettiğini, Müvekkil şirketin, kredi verileceği vs. taahhütle ne sözlü ne de yazılı olarak davalı … ile hiçbir ilişkisi olmadığını, müvekkilin kredi veren banka olmadığını, sunulan evrakların tümünün faktoring işleminden sonra çekler ödenemeyince kurgulanarak yaratılan belgeler olduğunu, Bilirkişi heyetindeki hukukçu bilirkişi tarafından ‘31.10.2017, 08.12.2017 tarihlerinde tüm faturaları ve çekleri ve kabulü içeren protokoller olduğu, 27.11.2017 tarihinde ipotek verildiği, 06.08.2018 tarihinde … yönetim kurulu başkanı tarafından alacağın temlik alındığı, çekler üzerinde şirketin diğer yönetim kurulu üyelerinin avallerinin olduğu, protokollerin birbiriyle bağlantılı olduğu, aradan uzunca bir zaman geçtiği, ödemeler yapıldığı, ödemelerin icra tehdidi altında yapıldığının kabul edilemeyeceği, 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, …’in onayının olduğu, alacağın yenilendiği” tespiti ile davacıların davalarının haksız olduğunun ortaya koyulduğunu, Hal böyle iken mahkeme sanki … ile alakasız, üçüncü bir şahıs konumundaymış gibi hüküm kurarak temlik protokolünün borcun yenilenmesi anlamına gelmeyeceğini, asıl borcun geçersizliği karşısında …’in de temlik nedeniyle borçlu hale gelmeyeceği şeklinde tespitle hukukçu bilirkişinin kanaatine itibar etmediğini, Davacı …’nin ortakları ve yetkilileri …, …, …, …’in çeklerde avalleri bulunduğu gibi, bu kişiler aynı zamanda davacı …, diğer davalı … ve müvekkil şirket arasında akdedilen ve ipotek verilmesi konulu sözleşmeyi … adına imzalayan kişiler olduğunu, yani dava konusu işlemler hepsinin bilgisi dahilinde olup, sadece … tarafından onay gören işlemler olmadığını, Müvekkil şirket davacı … aleyhine icra takibi yapıp haciz işlemlerine başlayınca davacı tarafından müvekkil şirkete ödeme yapıldığını, asıl dava davacısı …’nin yönetim kurulu başkanı ve yetkilisi olan davacı … alacağı temlik almak istemesi üzerine 06.08.2018 tarihinde Alacağın Temliki ve Borç Tasfiye Protokolü yapıldığını; icra dosyaları, hacizler, hisse hacizleri ve ipotek devredilerek müvekkilin taraf olmaktan çıktığını, Asıl dava yönünden müvekkil alacağını, …’nin ortağı ve yetkilisi …’e devir ve temlik etmiş, dosyalarda alacaklı olarak … görüldüğünden ve müvekkil taraf olmadığından bu dava yönünden müvekkile husumet yöneltilemeyeceğini; birleşen dava yönünden ise alacağın temliki sözleşmesine göre müvekkil alacağı tüm sorumluluk ve yükümlülükleriyle, alacağı garanti etmeyerek …’e devir ve temlik ettiğinden aynı kişinin müvekkile husumet yöneltemeyeceğini, bu nedenle husumet yönünden davaların reddinin gerektiğini, Şartları oluşmayan ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi karanının kaldırılması istenmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; Davacının aldatılma iddiaları yerinde olmamakla beraber Borçlar Kanunu’nun 39. maddesine göre sözleşmeyi yapan taraf yanılma veya aldatmayı öğrendiği andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılacağını, Huzurdaki davanın 08.02.2019 tarihinde açıldığını, bu durumda hile ile imzalatıldığı iddia edilen sözleşmeden 16 ay sonra açılan davanın öncelikle bu hususta hak düşürücü sürede talepte bulunulmaması nedeniyle hile iddiasına dayanan davacının davasının zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkemece zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı belirtilmesine rağmen gerekçesine yer verilmediğini, Davacının yazılı delile dayanmayan muvazaa iddialarına karşı müvekkilin yapılan işlemlerin kanuna ve usule uygun olduğuna, muvazaalı işlem yapılmadığına, işlemlerin tarafların bilgisi dahilinde olduğuna ilişkin tanık dinletme talebi sayın mahkeme’ce ‘ilgili hususlarda tanık dinlenmesinin mümkün olmadığı’ şeklinde hukuki dayanaktan yoksun bir gerekçe ile reddedildiğini, Davada, yazılı delile dayanmaması nedeniyle esasen muvazaa iddiasının dinlenmemesi gerekmekte olup mahkemece bu hususta yargıtay içtihatlarına aykırı hüküm tesis edildiğini, yazılı bir sözleşmeye karşı muvazaa iddiasında bulunulduğundan bu hususun yazılı bir belge ile ispat edilmesi gerektiğini, bu anlamda davacının bu iddiasının ispat edilemediğini, Bilirkişi raporu ile oy çokluğuyla davacının menfi tespit talebinin yerinde olmadığına kanaat getirildiğini, bilirkişi raporunda belirtilen ortak kanaatin aksine mahkemece davacının menfi tespit talebinin yerinde olduğuna karar verilmesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, rapor denetime elverişli olup mahkemece aksi yönde kurulan hükme ilişkin gerekçe bildirilmediğini, Bilirkişi raporu ile mali müşavir … tarafından dava konusu menfi tespit talebinin yerinde olduğu ileri sürülmüşse de; hukukçu bilirkişi … ve mali müşavir … tarafından bu görüşe katılım sağlanmaması nedeniyle rapora muhalefet şerhi konulmuş, ayrık rapor sunulduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, asıl ve birleşen davalar yönünden menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “A-ASIL DAVANIN KABULÜ İLE; 1-Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icrai takibe konan 09.03.2018 tarihli 1.400.000 TL tutarlı, 12.03.2018 tarihli 1.400.000 TL tutarlı, 14.03.2018 tarihli 1.400.000 TL tutarlı ve 15.03.2018 tarihli 1.400.000 TL tutarlı çekler, 2-Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icrai takibe konan 07.03.2018 tarihli 1.400.000 TL tutarlı çek, 3-Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icrai takibe konan 16.03.2018 tarihli 1.400.000 TL tutarlı, 19.03.2018 tarihli 1.400.000 TL tutarlı, 20.03.2018 tarihli 1.500.000 TL tutarlı, 22.03.2018 tarihli 1.650.000 TL tutarlı çekler, 4-Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icrai takibe konan 05.03.2018 tarihli 1.400.000 TL tutarlı çekler yönünden davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine, 5-Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalılardan … Faktoring A.Ş. ye ödenen 2.150.000.- TL’nin davalı …’den istirdatı ile davacıya verilmesine, 6-Kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,
B- BİRLEŞEN DAVADA (Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/90 Esas); 1. Açılan menfi tespit davası istirdat davasına dönüşmüş olmakla; dava konusu bono bedeli olan 3.600.000,00 TL’nin ödeme tarihi olan 09/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı …’den istirdatı ile davacı …’e verilmesine, fazlaya ilişkin istirdat talebi yönünden harçlandırılarak açılan bir dava bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 2-Kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,
C- BİRLEŞEN DAVADA (Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/144 Esas); 1. Açılan menfi tespit davası istirdat davasına dönüşmüş olmakla; dava konusu bono bedeli olan 3.600.000,00 TL’nin ödeme tarihi olan 09/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı …’den istirdatı ile davacı …’e verilmesine, fazlaya ilişkin istirdat talebi yönünden harçlandırılarak açılan bir dava bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 2-Kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,
D- BİRLEŞEN DAVADA (Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/239 Esas); Açılan menfi tespit davası istirdat davasına dönüşmüş olmakla; dava konusu bonoların bedeli olan 7.200.000,00 TL’nin ödeme tarihi olan 09/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı …’den istirdatı ile davacı …’e verilmesine, fazlaya ilişkin istirdat talebi yönünden harçlandırılarak açılan bir dava bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 2-Kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,
E- Birleşen davalar davacısı …’in ihtiyati haciz talebinin 14.400,000,00 TL üzerinden teminatsız olarak kabulü ile; İ.İ.K’nın 257. maddesi gereğince yukarıda yazılı alacak miktarı kadar davalı …’nin gerek elindeki gerek üçüncü kişilerdeki menkul ve gayrimenkul malları ile hak ve alacaklarının borca yetecek miktarının ihtiyati haczine.” karar verilmiştir. Hüküm davalı … vekili ile davalı … Ticaret A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, esas itibariyle bedelsizlik iddialarına dayalı menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Davacı … Ticaret A.Ş., kredi temini için davalı …’ye başvurduklarını, davalının bu şekilde kredi verilemeyeceğini, fatura ilişkisi yaratılması gerektiğinden bahisle her zaman iş yaptığını beyan ettiği davalı … Tic A.Ş. ‘ye yönlendirerek onunla sözleşme yapmasını sağladığını ve bu kapsamda davaya konu çeklerin düzenlenerek bu davalıya verildiğini, ancak karşılığında herhangi bir kredi sağlanmadığını, çeklerin bedelsiz kaldığını iddia etmektedir. Birleşen dosyalarda davacı … ise, asıl davacı şirketin ortağı olduğunu, davaya konu çekler nedeniyle başlatılan takip sırasında kendisinin diğer şirketlerini zorda bırakacak ve zarara uğratacak şekilde hacizler yapılması nedeniyle icra dosyasını temlik almak zorunda bırakıldığını, temlik için bir kısım ödeme ile birlikte kambiyo senetleri düzenlendiğini, açılan takiplerin bu bonolara ilişkin olduğunu, yapılan işlemlerin haksız olduğunu beyanla menfi tespit ve istirdat isteminde bulunmuştur. Mahkemece tarafların bildirdiği delil ve belgeler toplandıktan sonra bilirkişi heyetinden rapor aldırılmıştır. Bilirkişi heyetinin ayrık görüş bildirdiği, ancak ayrılığın mali konulara ve tespitlere ilişkin olmayıp, hukuki yoruma ilişkin olduğu, bu konuda nihai değerlendirme yapma görevinin hâkime ait olması nedeniyle gerekçesi de belirtilmek suretiyle yeniden bilirkişi raporu alınmamasında usule aykırılık bulunmamaktadır. Menfi tespit davasına konu çeklerin davacı … İnşaat şirketi tarafından davalı … şirketi lehine keşide edildiği, … şirketi tarafından … Factoring şirketine ciro edildiği ve davalı … Factoring şirketi tarafından icra takibine konu edildiği, anlaşılmaktadır. 6361 sayılı Finansal Kiralama , Faktoring ve Finansman Hizmetleri kanununun 9. Maddesine göre, “factoring şirketi Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal ve ya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilmeyen alacaklar ile kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz veya tahsilini üstlenemez.” bu hükme göre factoring şirketi temlik aldığı kambiyo senedindeki alacağın mal ve hizmet satışından kaynaklandığını fatura yada benzeri belgelerle kanıtlaması gerekmektedir. Somut olayda borçlu alacağı temlik edene karşı ileri sürebileceği şahsi defileri temlik alan factoring şirketine karşıda ileri sürebilecektir. burada factoring şirketinin iyiniyetli olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Dosyaya sunulan bilirkişi heyeti raporu yukarıda açıklanan kurallar ve ve tüm deliller uyarınca; davacı … Ticaret A.Ş. ile davalı … müşterisi … Tic A.Ş. arasında 31.10. 2017 tarihli hizmet sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin 1.maddesinde “… AŞ, … AŞ’nin maliki bulunduğu gayrimenkulları yurt içinde ve yurt dışında pazarlamayı ve satışı konusunda danışmanlık yapmayı taahhüt etmiş”. düzenlemesine yer verildiği, ancak toplam 14.350.000,- TL tutarlı faturaların tamamının cam satışına ilişkin olduğu ve anılan sözleşme ile ilgisinin bulunmadığı, konuyla ilgili olarak başlatılan Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/6550 Soruşturma sayılı dosyasına yansıyan beyanlar ve 27.11.2022 tarihli Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar metninde yer verilen anlatım ile de taraflar arasında kredi temini için gerçek olmayan fatura ilişkisinin yaratıldığının ortaya konulduğu, davalı … Tic A.Ş.’nin defter ve belgelerini mahkemeye ibrazdan kaçındığı ve davalının vergi dairesine davaya konu faturaları BA – BS formlarıyla bildirmediği hususları da dikkate alındığında; asıl davada davacı ile yapılan sözleşmenin “Davacının gayrimenkulları yurt içinde ve yurt dışında pazarlamayı ve satışı konusunda danışmanlık” konulu hizmet verilmesine ilişkin olmasına ve davalı savunmalarının da buna ilişkin olmasına rağmen, kesilen faturaların cam satışına ilişkin olması, davacıya fatura veya ürünlerin teslim edildiğine ilişkin bir belgenin sunulamamış olmasının yanı sıra davacı kayıtlarında da faturalara rastlanmaması nedeniyle, gerçekte kredi temini için oluşturulan ilişkide davacı … Ticaret A.Ş. ile gerçeğe aykırı sözleşme ve fatura ilişkisi oluşturulmasına rağmen karşılığının mal veya hizmet olarak verilmediğinin sabit olması karşısında mahkemece asıl davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Birleşen davalarda ise; davacı …’in asıl davanın davacısı … Ticaret A.Ş.’nin ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu, asıl davaya konu olan çeklerin ödenmemesi nedeniyle davalı … tarafından başlatılan icra takibinde davacı …’in dava dışı adres ve şirketlerinde haciz işlemleri yapılması nedeniyle, davacının icra dosyasını 20.000.000,00 TL karşılığında temlik almak zorunda kaldığı, temlik bedelinin 2.000.000,00 TL’si peşin kalan kısmının ise bonolara bağlandığı, bono bedellerinin ödenmemesi üzerine davacı …’e yönelik başlatılan icra takipleri nedeniyle davacı tarafından menfi tespit ve istirdat isteminde bulunulduğu; yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan asıl borç ilişkisinin gerçeği yansıtmaması nedeniyle asıl borç ilişkisine dayalı temlikinde geçersiz hale geldiği, ve yine asıl davanın davacısı … Ticaret A.Ş.’nin borçlu olmadığına karar verilmesi nedeniyle, aynı borç ilişkisi kapsamında temlik yoluyla borçlandırılan davacı … yönünden de menfi tespit ve istirdat isteminin kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; davalı … vekili ile davalı … Ticaret A.Ş. vekilinin istinaf istemlerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı … vekili ile Davalı … vekilinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı …’den alınması gereken toplam 2.015.145,00 (asıl ve birleşen davalar yönünden toplam harç) TL harçtan, peşin alınan toplam 503.786,00 (59,30 + 61.479,00 + 61.479,00 + 122.957,75 + 257.810,95 ) TL harcın mahsubu ile bakiye 1.511.359,00 TL harcın davalı …’den alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı …’nden alınması gereken 1.031.481,00 TL harçtan, peşin alınan 257.871,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 773.610,00 TL harcın davalı …’nden alınarak hazineye irat kaydına, 4-Davalı … ile davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/06/2023