Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/2065 E. 2023/1357 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/2065 Esas
KARAR NO: 2023/1357
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/09/2020
NUMARASI: 2018/9 Esas – 2020/232 Karar
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ 04/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ticaret unvanı olarak da kullandığı “…” markasının tescilli ve gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkilinin … markasını özellikle 13/12/2004 tarihli … tescil numaralı, 18,25 ve 35.sınıfta, 02/02/2005 tarihinde … tescil numaralı 5,43,42,41,40,38,37,35,28,26,24,23,16,14,10,09 sınıflarda, …+şekil markasını ise 25/02/2005 tarihinde, … tescil numarası ile 18,25 ve 35.sınflar için, ayrıca … markasını da 03/04/2009 tarihinde … tescil numarası ile 3,5,42,41, 40,38,37,35,28,26,25,24,23,18,16,14,10,09,43.sınıflar için tescil ettirdiğini, müvekkilinin tanınmış bir marka olduğunu, yurt dışında da tanındığını, davalının ise daha önceden 8,11 ve 21.sınıflarda tescil ettirdiği … tescil numaralı … markasının ise Bakırköy 1. FSHHM’nin 2015/134-195 E.K sayılı kararı ile hükümsüz kılındığı, kararın 08,11,21.sınıfın bazı alt sınıflarında kısmen kesinleştiğini, 21.sınıfın bazı alt kısımlarının yargılamasının ise devam ettiğini, davalının aynı markayı kötü niyetli olarak tescil ettirdiğini, söz konusu … tescil numaralı davalı markasının müvekkili markası ile ayniyet oluşturacak şekilde bulunduğunu, davalının tescilinin kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin markasının tanınmış olduğundan geniş anlamda koruma sağladığını belirterek davalıya ait … tescil numaralı … markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini ve bu markanın dava sonuna kadar 3. kişilere devrinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin … ibaresi üzerindeki haklarının … numaralı … markasının 8,11 ve 21.sınıflardaki tesciline ve 2006 yılı ve öncesinde gerçekleşen kullanımlarına dayandığını, davacının tanınmışlık iddiasının 2006 yılı itibariyle incelenmesi ve değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkilinin moda sektörü ile bir alakası bulunmadığını, mutfak eşyaları üretimi yaptığını, kötü niyetli tescil ididasının mesnetsiz olduğunu, eskiye dayalı hak sahipliğine dayalı hükümsüzlüğün sadece moda sektörü yönünden ileri sürülebileceğini, markalar arasında iltibas bulunmadığını, müvekkilinin 1993 yılından beri şirketleştiğini, 35 yıldır mutfak eşyaları ürettiğini, dolayısıyla davanın zamanaşımı ve her halükarda zımni muvafakat nedeniyle reddi gerektiğini, dava dilekçesinde bahsedilen dava sonucunda verilen kararın henüz kesinleşmediğini, Yargıtay bozmasından geçtiğini, ancak mahkemenin bozma sonrası davacı delillerini toplamadan ve inceleme yapmadan bozmaya aykırı bir şekilde kabul kararı verdiğini ve dosyanın halen Yargıtay’da bulunduğunu, tedbir kararına itiraz ettiklerini ve bilirkişi incelemesi talep ettiklerini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30/09/2020 tarih ve 2018/9 Esas – 2020/232 Karar sayılı kararıyla; “…Somut olayda davacının markasının esas unsurunun … olması sebebiyle davacı ve davalı markaları arasında kıyaslama yapılmış ve bilirkişinin davacı adına tescilli tanımış marka ile davalı adına tescilli markanın ayniyet derecesinde benzer olduğu, davalı yanın, adına tescilli … kod numaralı … ibareli markanın kullanımı ile davacı adına tescilli … ibareli markanın tanınmışlığından haksız yarar elde edebileceği, davalı yanın … İbareli marka kullanımının davacı adına tescilli tanınmış markanın itibarına zarar verebileceği yönündeki tespitine mahkememizce de aynen iştirak edilmiştir. Zira davacı tarafa ve hükümsüzlük talebine konu davalı tarafa ait markaların asli ve ayırt edici unsuru olan … ibaresi ile … ibaresi tamamen aynıdır. Taraf markalarının işitsel ve kelime kıyaslamasında davalının … markası ile davacıya ait … tanınmış markasının ayniyet derecesinde benzerlik içerdiği hakimliğimizce de mütalaa edilmiştir. Burada, ortalama tüketici nezdinde benzerlik yüksek orandadır ve bu nedenle mal ve/veya hizmetler arasındaki düşük orandaki benzerlik halinde bile karıştırma ihtimalinden söz edilmesi gerekecektir. Davacı markasının tanınmış marka olmasından dolayı davacıya ait markanın tescilli olmadığı sınıflar yönünden de korunması gerektiği anlaşılmıştır. Bu durumda bir çok tescilli sınıfta tescilli davacı … esas unsurlu markası ile davalıya ait … markaları aynı sınıfta olmasalar bile davacının markasının tanınmış marka olması sebebiyle benzerlik ve karıştırma ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılarak davanın kabulüne” kararı verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Tanınmışlık olgusunun müvekkilin ilk marka tescil tarihi olan 2006 tarihi itibari ile incelenmesi, davalının hazır giyim üreticisi iken müvekkilin apayrı bir iş olan mutfak eşyaları sektörüde faaliyet gösterdiğinin, bu sebeple ortalama tüketici nezdinde dahi iltibas oluşmadığının gözetilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, Hükme esas alınan bilirkişi raporunda salt kitabi bilgiler ile sonuca gidildiğini, heyete sektör bilirkişi atanmadığından tarafların somut durumu, gerçekten marka kullanımlarının bir karışıklığı sebebiyet verip vermediği hususu doğru ve teknik bir incelemeye tabi tutulmadığını, mahkemenin itirazlarımızı karşılar mahiyette yeni rapor almadan hüküm tesisinin usule aykırı olduğunu,Davacının kötü niyet iddiasını ispat edemediğini; davacı taraf kötü niyetli tescil iddiası ile dava açmış ise de, müvekkilin kötü niyetine ilişkin tek bir delil dahi sunamadığını,Müvekkilin 2006 yılından beri gerçekleşen tescilli kullanımı, davacının uzun süre sessiz kalıp markasına ticari yatırımlar yaptığı ve reklam faaliyetlerine başladığı anda açtığı davanın TMK 2 koşullarına aykırı olduğu gözetilmediğini,Bilirkişi raporunda davacıya ait tescilli markanın tanınmış marka kriterlerini ihtiva ettiğinin belirtildiğini, ancak yapılan incelemede bu sonuca nasıl varıldığının bilirkişi raporundan anlaşılamadığını, raporda kitabi bilgi verilmekle dosya kapsamında bir değerlendirme yapılmadığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER:*Mahkemece aldırılan 01.04.2020 havale tarihli bilirkişi raporunda; “Davacı tarafa ait … ibareli markanın tanınmış marka olduğu, davalı tarafın markasının farklı sınıfta tescilli olmasına karşın, tanınmış marka olan davacı yanın ilgili markası ile birebir mahiyette olan ibarenin davalı adına tescil edildiği sınıflarda kullanımı halinde davalı yanın haksız yarar sağlayabileceği ve davacı yana ait markayı sulandırabileceği, davacı adına tescilli tanımış marka ile davalı adına tescilli markanın ayniyet derecesinde benzer olduğu , davalı yanın, adına tescilli … kod numaralı … ibareli markanın kullanımı ile davacı adına tescilli … ibareli markanın tanınmışlığından haksız yarar elde edebileceği, davalı yanın …. İbareli marka kullanımının davacı adına tescilli tanınmış markanın itibarına zarar verebileceği, davacı yanın … ibaresi bakımından gerçek hak sahibi olduğu, davalı yanın davacı ile arasında Bakırköy 1. FSHHM’nin 2015/134 Esas sayılı dosyası üzerinden davalı yana ait 2006/41420 kod numaralı 08 / 11 / 21. sınıflarda tescilli … ibareli markanın hükümsüzlüğü talepli dava devam eder iken; aynı sınıflarda ve aynı ibare ile tescil müracaatına konu edilmiş olan işbu dava konusu … kod numaralı … ibareli marka tescil başvurusunun kötüniyetli olarak değerlendirilebileceği, bu nedenlerle davalı adına tescili … kod numaralı marka bakımından hükümsüzlük şartlarının oluştuğu” hususlarını bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “Davacının davasının KABULÜ ile; Davalı tarafa ait … tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne, karar kesinleştiğinde sicilden terkinine.” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacının TPMK nezdinde tescilli 2004 yılı ve sonraki yıllara ait … ibareli markalarının bulunduğu davalı adına tescilli … tescil numaralı … ibareli markanın tanınmışlık, benzerlik ve karıştırılma ihtimali ve kötüniyetli tescil bulunduğundan bahisle hükümsüzlük isteminde bulunduğu; davalının ise hükümsüzlük şartlarının bulunmadığı beyanla davanın reddi gerektiğini savunduğu görülmüştür. Davalı, marka tescilinin 2006 yılı olduğunu beyanla, davacı markasının tanımışlığının ve hükümsüzlük şartlarının bu tarihe göre değerlendirilmesi gerektiğini savunmuş ise de; davalının işbu davaya konu markasının … tescil numaralı olduğu ve 2014 yılında tescil edildiği; davalının 2006 tarihinde tescilli markasının ise davacı tarafından Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/134 Esas – 195 Karar sayılı dosyasına konu edildiği ve davanın davalı markasının hükümsüzlüğü ile sonuçlanarak hükmün kesinleştiği anlaşılmıştır. Bu duruma göre, dava konusu markanın 2014 yılında tescil edildiği ve o tarih itibariyle mahkemece değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi isabetlidir. Mahkemece aldırılan ve denetime elverişli bulunan 01.04.2020 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile; davacının 2004 yılından itibaren … ibareli markaları çeşitli sınıflarda tescil ettirdiği ve yoğun olarak kullandığı, davalının ise ilk olarak 2006 yılında aynı ibareli marka tescilinin Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/134 Esas – 195 Karar sayılı kararı ile hükümsüz kılındığı, buna rağmen davalının işbu davaya konu marka tescilini 2014 yılında yaptırdığı, bu tarih itibariyle davacı markalarının sektöründe tanınmış olduğunun anılan mahkeme kararında da belirlendiği, davalının hükümsüz kılınan markasını yeniden tescil ettirmeye çalışmasının kötüniyetli olduğunu gösterdiği, bu nedenle davacının sessiz kalmasından bahsedilemeyeceği, taraf markalarının aynı ibareli olması nedeniyle iltibas ve karışıklığın sabit olduğu, davacı markasının tanınmış olması karşısında farklı sınıflarda tescilin de bir öneminin bulunmadığı, tüm bu hususlar dikkate alındığında hükümsüzlük şartlarının mevcut olduğu anlaşıldığından, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/10/2023