Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/2042 E. 2023/1098 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/2042 Esas
KARAR NO: 2023/1098
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/09/2021
NUMARASI: 2017/772 2021/839
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı aleyhine, 30/11/2015 tarih ve 3.350.000,00 TL bedelli senet için İstanbul Anadolu 5 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/447 d.iş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı alınarak haciz işlemi yapıldığını, daha sonra İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile kambiyo takibine geçildiğini, takip sonrası İstanbul Anadolu 11. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/214 esas sayılı dosyasından sahte olarak düzenlenen senede ilişkin olarak başvuru yapıldığını, ancak dar yetkili olan mahkemece bu başvurunun incelenemediğini , takibe konu senedin davalı tarafından kötü niyetli ve intikam almak amacıyla, müvekkilinin bilgisi dışında sahte olarak düzenlendiğinin, davalının eski eşi … ile davacının babası .. arasında gayrimenkul satımına ilişkin bir anlaşmazlık bulunduğunu, senedin bu nedenle intikam almak amacıyla düzenlendiğini alınan grafoloji raporlarına göre senedin sahte olduğunun ortaya çıktığını iddia ederek öncelikle senet bedeli de göz önüne alınarak dava sonuçlanıncaya kadar takibin teminatsız olarak durdurulması yönünde tedbir kararı verilmesini, yapılacak yargılama sonunda davanın kabulü ile davacının 30/11/2015 tarihli ve 3.350.000,00TL bedelli senet nedeni ile borçlu olmadığının tesbitine, davalının %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının tamamı asılsız, hukuki gerçeklikten uzak olduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar ve değerleri ikibinbeşyüz TL geçtiği taktirde senetle ispat olunması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile ispat olunamadığı, davacının dava dilekçesi içeriği incelendiğinde iddialarının sadece bir hikaye ve kurgudan ibaret olduğu, somut bir veri ve belgeye dayandırılamadığı, dava dışı üçüncü kişilerle ilgili bilgi ve belgelerin davada delil olarak kabul edilemeyeceği, davacı yan kendi eli ürünü imzasını ihtiva eden kambiyo senedini tedavüle koyarken senedin taşıdığı her tür özellikten sorumlu olduğu, senedin düzenleniş şekil ve şartlarını bilemeyeceği ve bundan sorumlu tutulamayacağından bahisle davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:”…Davacı tarafça, senet üzerindeki davacı imzası inkar edilmemiş, imzanın davacıya ait olduğu 25/05/2017 tarihli celsede beyan edilmiş, ne var ki senet olarak düzenlenmesi bakımından, davacının bu yönde bir iradesi bulunmadığı, kumanda teslim belgesi üzerine attığı imzanın sonradan, bilgi ve rızası dışında senede dönüştürüldüğü ileri sürülmüştür… Mahkememizce de yukarıda açıklanan ve Yargıtay denetiminden geçen görüşe iştirak olunmuş, davaya konu senedin, borçlanmak/senet düzenlemek amacıyla oluşturulduğunun ispat külfetinin, davalı taraf üzerinde bulunduğu değerlendirilmiş, davalı tarafça yemin deliline açıkça dayanılmadığı Mahkememizce gözetilmiştir. Bu çerçevede yargılama kapsamında dosyaya kazandırılan raporların bütünün tetkikinde, senet üzerinde davacı imzası üzerine de denk gelecek şekilde yoğun toner artıklarının tespit edildiği, sunulan bilimsel mütalaa ile, bu toner artıklarının normalden çok fazla sayıda görüldüğünün belirtildiği, her ne kadar somut olarak anılan artıkların, imzadan sonra senet üstünde oluşturulup oluşturulmadığı belirlenememiş ise de, davacının, dava konusu senedin meydana getirilmesine ilişkin aşamalardaki beyanları, anılan senet yönünden yaptığı savcılık şikayeti ile davacının babası ile davalının eski eşi arasında önceye dayalı alacak-verecek meselesinden kaynaklı, savcılık soruşturmasına yansıyan ihtilaf, bundan başka davalı tarafça sunulan beyan ve deliller bütünsel olarak değerlendirildiğinde: davacının davaya konu senedi, senet düzenleme kastı ile imzalayıp verdiğinin sabit olmadığı, senedin davacının rızayla verilen imzaya istinaden oluşturulduğunun kati olarak sübut bulmadığı değerlendirilmiş, davacının davaya konu senet nedeiyle borçlu olmadığı kanaatiyle davanın kabulüne dair karar verilmiştir.Davaya konu kötüniyet tazminatı istemi yönünden ise, davalının savcılık soruştırması kapsamındaki kolluk ifadesinde senedin, eşi tarafından kendisine ulaştırıldığını beyan ettiği, aksinin ise kötüniyeti ispat külfeti altında olan davacı tarafça ortaya konamadığı, davalının takipte kötüniyetli olmadığı, senedin sahte olarak düzenlendiğine vakıf olmadığı kanaatiyle koşulları oluşmayan tazminat isteminin reddine dair karar vermek gerekmiştir…” şeklindeki gerekçe ile neticeten 1-Davanın kabulü ile davacının İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibine konu; keşidecisi …, lehdarı … olan, 20/05/2015 düzenleme tarihli 3.350.000 TL bedelli senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, Koşulları oluşmadığından davacı lehine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına,, …” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili katılma yolu ile istinaf isteminde özetle; Davalının alacağı ve temel ilişkiyi ispatlayamadığını, senedin başka belgeden kesilerek senede dönüştürüldüğünü, davada müvekkiline borç verdiğini ifade etmişken soruşturma ifadesinin ise çeliştiğini, sahte belgeye rağmen takip başlatılarak müvekkilinin evinde haciz uygulandığını belirterek kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Usul yönünde istinaf sebepleri ;Mahkemenin 03.08.2017 tarihli tensip zaptının 5/b maddesi ile “ tarafların kendilerinde bulunan delilleri dilekçelerine ekli olarak sunmadıkları ve/veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilmesi amacıyla açıklama yapmadıkları takdirde ancak HMK’nun 140. (5) maddesi uyarınca ön incelemede belirlenecek kesin sürede bu konuda eksiklikleri tamamlayabilecekleri, bu aşamada da eksiklik tamamlanmadığı takdirde bu delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarına..” kararına yer verildiğini, HMK’nun 140/5. Maddesine aykırı olarak ön inceleme duruşması açılmadığı gibi ihtiyati tedbire itiraz duruşmasından sonra görülen 2. Celsede de taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için iki haftalık kesin süre verilmeyerek dosyaya delil listesi sunma, delilleri hasretme ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, bu nedenle mahkeme kararının kaldırılarak istinaf mahkemesince yargılama yapılmasını, aksi halde dosya yerel mahkemeye gönderildiğinde, BAM kararı ile bağlı olan yerel mahkeme sadece kararındaki usul eksikliğini giderip esasa girmeden aynı kararını tekrar vereceğini, hukuk ekonomisinin bir gereği olarak usul eksikliğinin dairemizce giderilmesini talep ettiklerini, Esas yönünden istinaf sebepleri; mahkemenin hmk 200 md yer alan senede karşı senetle ispat kuralını ihlal ve ihmal ettiğini, davacı tarafın senedin “garaj ve kumanda sistemine yönelik bir belge” olduğunu müvekkil tarafından ele geçirildiğini iddia ettiğini, ispat külfeti davacının üzerinde olduğunu, senette “nakden” kaydı bulunduğunu, Davacı yan imza dışında kalan kısımların iradesi dışında doldurulduğunu iddia ettiğini, bu iddiasını kesin delillerle kanıtlamakla yükümlü olduğunu,Bu konuda; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/4468 E, 2021/3828 K sayılı 19.04.2021 tarihli kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/5281 E, 2021/3460 K sayılı 08.04.2021 tarihli kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/2872 E, 2020/5066 K sayılı 16.11.2020 tarihli kararının olayla birebir örtüşüp dikkate alınması gerektiğini, -Davacı nın senedin sahte olduğu iddiasını ispatlayamadığını, sahtelik iddiası yönünden davaya konu senedin 3 kez Adli Tıp Kurumu, 1 kez de Jandarma Kriminal Laboratuvarları olmak üzere toplamda 4 kez incelemeye tabi tutulduğunu ve 4 raporda da senedin sahte olduğuna dair kesin, denetlenebilir, açık aleyhe bir rapor sonucu çıkmadığını, davacı yanın senetteki imzanın da kendisi eli ürünü olduğunu davasının başından itibaren ikrar ettiğini, Gerekçede yer alan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/6802 E, 2021/2318 K Sayılı kararının iş bu dava ile örtüşmediğini, İspat yükünün yer değiştirmediğini, cevap dilekçesinde aynen “Davacı yan kendi eli ürünü imzasını ihtiva eden kambiyo senedini tedavüle koyarken senedin taşıdığı her tür özellikten sorumludur. Müvekkilim senedin düzenleniş şekil ve şartlarını bilemez ve bundan da sorumlu tutulamaz. Aksinin kabulü, her senet düzenleyip piyasaya sürenin sahtecilik yaparak hukuku dolanmak suretiyle haksız kazanç temin etmesinin önünü açmak sonucunu doğuracaktır.” şeklinde beyanda bulunduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME – İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklının davalı borçlunun davacı olduğu, takibin 3.350.000TL asıl alacak ile71.038,36Tl faiz ki toplam 3.421.038,36 TL nin adi kanuni faizi ile tahsili istemi ile kambiyo senedine dayalı olarak başlatıldığı anlaşılmaktadır. -Takibe dayanak 3.350.000,00 TL bedelli bono sureti incelendiğinde; keşideciye atfen davacının yer aldığı, lehtarın davalı olduğu, 20/05/2015 tanzim, 30/11/2015 vade tarihli, düzenlenme yeri İstanbul olan ve senette NAKDEN kaydı olduğu anlaşılmıştır. – İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/14523 soruşturma sayılı dosyası sureti incelendiğinde; müştekisinin davacının babası …, şüphelileri içinde ise davalının eski eşi … olduğu, resmi evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık iddiaları ile, dava konusu olmayan hususta soruşturma başladığı anlaşılmıştır. -Davacının iş bu davaya konu sahtelik iddiası yönünden ise davacı tarafından davalı, davalının eski eşi ve başkaca şüpheliler hakkında, sahtecilik, dolandırıcılık suçlaması ile 08/04/2016 tarihli şikayet dilekçesi verildiği, anılan şikayet dosyasının 2016 yılında, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/14523 soruşturma sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır. -Anılan soruşturma kapsamında davalı tarafından Jandarma karakolunda verilen 14/06/2017 tarihli şüpheli ifade tutanığının tekikinde, eşi …’ün ayrıldıkları süreçte kendisi ve çocuklarına bir miktar mehir ve tazminat olarak para vermeyi vaadettiği, bu parayı başkasına borç olarak vermiş olduğunu, o kişiden de bunun karşılığında davalı adına senet düzenlettiğini söylediği, olayla tüm bilgisinin bundan ibaret olduğunu beyan ettiği belirlenmiştir. – İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden 20/07/2018 tarihli rapaor alınmış, raporda netice olarak; “İnceleme konusu senette yer alan “…” isim yazısı ile “T.C….” yazılarının sol kısmında yer alan “ÖDEYECEK/BORÇLU” bölümünde yer alan yazılar ile satır hizası bakımından uyumlu olmadıkları, İnceleme konusu senedin bilgisayar ve ekipmanı vasıtası ile oluşturulmuş olup senet yüzeyinin tamamında toner artığı bulunduğu ve toner artıklarının senetteki imzanın üzerinde de bulunduğu hususları”na ilişkin kanaat bildirilmiştir. İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 19/09/2019 tarihli raporu ile “İnceleme konusu senet yüzeyinde bulunan toner atıklarının imza ile kesiştiği bölümlerde imzanın üstünde mi yoksa altında mı olduğu hususunda teknik bir tespite gidilemediği hususlarını” içerir kanaat bildirilmiştir. İstanbul Bölge Krimal Polis Laboratuvarı Müdürlüğüne müzekkere yazılmış ise de 04/12/2020 tarihli cevabi yazı ile, taraflarınca bu yönde bir inceleme yapılamadığı bildirilmiştir. İstanbul Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliğine müzekkere yazılmış, sunulan 19/04/2021 tarihli rapor ile özetle; senet üzerinde tespit edilen toner artığının katman olarak davacı imzasının üzerinde yer alıp almadığı, davacı imzası alındıktan sonra senede ilave yapılıp yapılmadığı hususunda belge inceleme alanında çeşitli yöntemlerle yapılan bazı çalışmalar bulunduğu, ancak bu çalışmalarda belgenin/ kağıdın cinsi, kalem türü, mürekkep çeşidi gibi faktörlerin etkili olabileceği, yani kalem mürekkepleri ve yazıcı mürekkeplerinin çeşitlilikleri nedeni ile sonuçların farklılık gösterebileceğini, her ne kadar çakışan mürekkeplerin (kalem ve yazıcı) altta ya da üstte olduğunun tayini/tespiti ile ilgili bazı çalışmalar yapılmakta ise de , literatüre girmiş ve resmi kurumlarca kabul görmüş, uygulanmakta olan kesin bir yöntem veya analiz olmadığından bu yönde bir inceleme yapılamadığını, bununla birlikte her işin kendi içinde (kalem ve yazıcı mürekkepleri ve kağıt farklılıklarına bağlı) değerlendirilmesi gerekmekte olup, inceleme konusu belge aslının laboratuvar ortamında detaylı incelemesinin yapılmasından sonra müspet ya da menfi yönde karar verilebilecektir.” yönünde görüş bildirilmiştir. Davacı vekilince dava dilekçesi ekinde sunulan 07/03/2016 tarihli, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan üç imzalı bilimsel mütalaada sonuç olarak “Alt kenar her iki köşede çizgisel işaretlemeye bağlı tükenmez kalem mürekkep bakiyesi ile alt kenar boyunca mürekkep bulaşıkları mevcut olduğu, bu bulgular, kağıdın üst ve alt kenarlarından kesilmiş olduğunu, alt kenar kesimi yapılırken üst kenardan ölçüm yapılmış olduğunu gösterdiği, senedin stereo mikroskop altında yapılan detaylı incelemesinde; lazer yazıcıya ait toner artıklarının miktarının normalden çok fazla olduğu, bu bulgu, baskı kalitesi ile birlikte değerlendirildiğinde kağıdın yazıcıdan birden fazla kez geçmiş olduğu anlamına gelmektedir. ” yönünde görüş bildirilmiştir.
GEREKÇE Dava, İİK 72.maddesine dayalı olarak açılan borçsuzluğun tespiti istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekilinin usule ilişkin istinaf istemi incelendiğinde; ilk derece mahkemesince öninceleme duruşmasının yapıldığı ancak HMK 140.md gereğince taraflara delilleri ibraz için süre verilmediği anlaşılmakta ise de; davalının cevap dilekçesinde delil olarak İstanbul Anadolu 11.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/214 E sayılı dosyası, bu dosyadaki ATK raporu, icra dosyası, Yargıtay içtihatları vs yasal delillere dayanıldığı, ilgili karar ve rapor örneğinin dosyada olduğu, davalının toplanmayan delili olmadığı gibi yargılamada da bu yönde itirazda bulunmadığı anlaşılmakla istinaf isteminin reddi gerekmiştir. Davacı davaya konu bonodaki imzaya itiraz etmemiş, ancak davalı ile aralarında herhangi bir borç ilişkisi olmadığını, davalıya bono düzenlemediğini, sahte olarak world belgesi doldurularak imzası olan belgenin senet haline dönüştürüldüğünü, davacının eski eşi ile kendi babası arasında gayrimenkul satımı nedeni ile anlaşmazlık olduğunu, kendisinin 27 yaşında olup bu miktarda bir borç altına girmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Davalı vekili cevap dilekçesinde senede karşı senetle ispat kuralına dayanmış ise de; davalı … soruşturma aşamasındaki 14.06.2017 Tarihli beyanında; “Eski eşim … çocuklarım ve bana ayrıldığımız süreçte bir miktar mihir ve tazminat olarak para vermeyi vaad etmiştir. Bu parayı başkasına borç olarak vermiş olduğunu o kişiden de bunun karşılığında benim adıma senet düzenlettiğini söylemişti” şeklinde bulunmuştur. Somut uyuşmazlıkta mahkemece ATK Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan raporda; senette “…” isim yazısı ile TC nosu yazılarının sol kısmında yer alan “ödeyecek/borçlu “bölümündeki yazılar ile satır hizası bakımından uyumlu olmadıkları, senedin bilgisayar ve ekipmanı vasıtası ile oluşturulmuş olup senet yüzeyinin tamamında toner artığı olduğu, toner artıklarının senetteki imza üzerinde de olduğu yönünde görüş belirtilmiş” olup ek raporda toner atıklarının imzanın altına mı üstünde mi olduğu tespit edilememiş ise de davacı vekili tarafından sunulan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anadilim Başkanlığı’ndan alınan üç kişilik adli tıp ve belge inceleme uzmanı bilirkişi heyetince hazırlanan uzman raporunda da “satırın imza ile aynı hizada olmadığı, çok sayıda toner atığı olduğu, A4 boyutundaki kağıdın üzerine imzanın hemen üst ve yan tarafında bilgisayar ekipmaları marifeti ile senet formu basıldıktan sonra üst ve alt kenarları kesilerek oluşturulan sahte senet olduğu” yönünde görüş belirtildiği, davalının da savunmasında senedin dava dışı …’ün alacağı nedeni kendi adına düzenlendiğini ileri sürdüğü, senette …’ün isim ve imzası olmadığı gibi senedin imza dışındaki tüm kısımlarının bilgisayar ortamında yazıldığı da dikkate alındığında somut olayın özelliklerine göre davacının menfi tespit isteminin kabulüne karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf istemine gelince; davacının senetteki imzayı inkar etmediği, davalının savunmasında senedin eşi tarafından kendisine verildiğini ileri sürdüğü, mevcut delil durumuna göre davalının takipte kötüniyetli olduğu sabit olmadığından kötüniyet tazminatına hükmedilmemesi yerinde olup davacının istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle HMK 355 md gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı ve kamu düzeni dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde taraf vekillerinin istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85-TL harçtan, peşin yatırılan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 210,55-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, -Alınması gereken 228.838,50TL harçtan, peşin yatırılan 57.209,62 Tl ve 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 171.569,58TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 13/07/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.